Buradasınız
DİSK’e Giden Yol: Paşabahçe Grevi
İnsanın en büyük düşmanı unutkanlıktır. Unutmak, tarihsel-toplumsal gelişmeleri geçmiş-bugün-gelecek ilişkisi üzerinden, bir süreklilik olarak, değişim ve dönüşüm üzerinden anlayamamak demektir. İşte bu unutkanlıkla sakatlanmış insanlar bugünkü duruma bakarlar ve sanki hiçbir şey olmuyormuş gibi algılar, hayal kırıklığına uğrarlar. Bu hayal kırıklığının panzehiri tarih bilinci ve örgütlü mücadeledir.
Egemenlerin grevleri, eylemleri, boykotları, yani hak arama mücadelesini, dünyayı değiştirme mücadelesini “ıvır zıvır” ilan ettiği bugün, geçmişteki mücadeleleri hatırlamak ve tarihsel hafızayı güçlendirmek çok önemlidir. Bu kapsamda, geçmişten günümüze, belli başlı işçi mücadelelerini Tarihten Bir Yaprak başlığı altında yayınlıyoruz.
Tarihten Bir Yaprak
DİSK’e Giden Yol: Paşabahçe Grevi
“Biz işçiyiz. Paşabahçe de bir fabrika. Şişe ve cam yapar, orada çalışırız. Beyoğlu’nda süslü bir mağazası var. Tabaklar ve bardaklar görürsünüz de iftihar edersiniz. İşte onları yaparız biz. 1800 derece hararetin altında çalışırız. Hepimiz 2500 kişiyiz. Ailelerimizle 10000. Toplu Sözleşme Kanunu çıktı dediler. Biz de hak isteyebilecekmişiz. Üç sene evvel sözleşme yapıldı. Bize bir şey veren olmadı. Biz de greve başladık. Bugün 80 günü geçti gene de hakkımızı istiyoruz. Dağlardan ebegümeci topluyoruz, labada topluyor, balık olursa oltayı alıp koşuyoruz. Evde fazla eşya vardı, kilim, mintan, iskemle gibi. Onları da satıyoruz…”
Bu satırlar, kötü çalışma koşullarına ve Cam-İş Sendikasının uzlaşmacı tavrına karşı mücadele eden Paşabahçe işçilerinin yayınladığı bir bildiride yer alıyor.
Paşabahçe işçileri çok düşük maaşla ve kötü koşullarda çalışırken, Cam-İş 15 kuruş zam ile 3 senelik toplu sözleşme imzaladı ve işçilerin birikmiş öfkesi burada patlak verdi. Cam-İş’in uzlaşmacı ve işbirlikçi sendikal anlayışından bıkan Paşabahçe işçileri, Kristal-İş Sendikasına üye oldular. Paşabahçe patronunun sendikalarını ve toplu sözleşme taleplerini kabul etmemesi sonucunda işçiler greve gittiler.
31 Ocak 1966’da yaklaşık 2500 cam işçisi taleplerini kabul ettirmek ve toplu sözleşme imzalamak için greve başladı. “İş Hayatında Köleliğe Paydos”, “Emeğimizi Savunmak Kutsal Vazifemizdir” diyen Paşabahçe işçileri, bugün örnek alınan, işçi eğitimlerine konu olan bir grevin fitilini ateşlemişlerdi. İşçi aileleri ve diğer sektörlerde çalışan işçiler de greve maddi, manevi dayanışmalarını göstererek Paşabahçe işçisinin yalnız olmadığını gösterdiler.
Bu arada patronlar da boş durmuyor işçilere baskı kurmaya ve işçileri yolundan döndürmeye çalışıyorlardı. TİSK üyesi 12 patron, gazetelere ilan vererek grevi protesto ediyor ve Paşabahçe patronunun yanında olduklarını söylüyordu. Bunun üzerine Paşabahçe patronu, grevin yasal olmadığını ve sonlandırılması gerektiğini söyleyip dava açmıştı. Dava mahkeme tarafından reddedilmiş ve grev devam etmişti.
Bugün de sınıf hareketi içinde uğursuz bir rol oynayan Türk-İş bürokrasisi, Paşabahçe grevinde de devreye girer. 21 Mart 1966’da Türk-İş yayınladığı bir bildiri ile grevi sonlandırdığını duyurur. Ama kendilerine inanan ve kararlı işçileri hiçbir kuvvet durduramaz. İşçiler, Türk-İş’in bildirisini tanımadıklarını ve greve devam edeceklerini söyler ve greve devam ederler. İşçiler grevi kazanmak için son derece kararlı hareket ederler. Fabrikaya malzeme giriş-çıkışlarını engelleyerek patronu zor durumda bırakır ve hammadde deposunu da işgal ederler.
22 Martta patronla yapılan bir toplantıda patron grev sürecinde işten attığı 47 işçiden 42’sini işe alıp grevi bitirme teklifinde bulunur. İşçilerin cevabı ise “tüm işçiler işe alınana kadar mücadele edeceğiz” olur ve grev devam eder.
Bu arada 6 Nisan 1966’da Türk-İş içerisindeki Petrol-İş, Maden-İş, Lastik-İş, Basın-İş ve Tez Büro-İş bir araya gelerek Paşabahçe Grevini Destekleme Komitesi kurarlar. Komite yaptığı açıklamada Türk-İş’in imzaladığı protokolün işçilere ihanet olduğunu bildirir ve bu onurlu mücadelede işçilerin yanlarında olduklarını belirtir. Bu komitenin başka bir özelliği ise, Türkiye’de sınıf sendikacılığı anlayışını hayata geçirecek DİSK’i kuracak kurucuların içinde yer almasıdır. Evet, Paşabahçe grevi DİSK’in kurulmasına da vesile olan bir grevdir. Komite daha sonra Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonunun (DİSK) kuruluşunda aktif bir şekilde yer almıştır. 1977 1 Mayıs’ının, 15-16 Haziranların, MESS grevlerinin temelini döşeyen işte bu mücadelelerdir.
Son olarak bu grevin bir başka özelliği de büyük bir sınıf dayanışmasının örgütlenmesine imza atması olmuştur. Grevin başlamasıyla farklı sektörlerde, farklı fabrikalarda çalışan işçiler, grevci işçilere ve ailelerine 460 bin liralık yardım toplayarak Paşabahçe işçilerine verirler. Hal İşçileri Sendikası 10 tonluk meyveyi işçilere dağıtır. Migros işçileri grevci işçilere erzak yardımı yapar. CHP ve İş Bankası ortaklığı olan Paşabahçe Şişecam fabrikası, görülmemiş bir işçi dayanışmasına şahit olur. Hatta Dayanışma Komitesinin aldığı karar ile halk, İş Bankasında olan yaklaşık 1 milyon liralık mevduatını da çekerek başka bir basınç uygulamaya çalışır. Tabii grevin böyle destek görmesi patronları iyiden iyiye rahatsız eder, korkutur. 19 Nisan günü grev “halkın sağlığını bozduğu” gerekçesiyle Bakanlar Kurulu kararıyla 1 ay ertelenir.
Türk-İş, grevden sonra Petrol-İş Sendikasını 15 ay, Kristal-İş Sendikasını 15 ay, Maden-İş Sendikasını 6 ay, İstanbul Basın-İş Sendikasını ise 3 ay geçici ihraç cezasına çarptırmıştır. Bu süreç, DİSK’in kurulması ile sonuçlanmış ve 12 Eylül faşist askeri darbesine kadar işçiler, patronlara karşı kıran kırana bir mücadele yürütmüşlerdir. Darbeden hemen sonra Halit Narin’in “bugüne kadar işçiler güldü, bu günden sonra gülme sırası bizde” demesinin altında işte bu büyük işçi mücadeleleri yatmaktadır.
Paşabahçe gibi işçi mücadeleleri işçi sınıfının pusulasıdır. Paşabahçe, Kavel, Alpagut, Netaş, Derby grevleri Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Kıymetli deneyimlerle, derslerle bizlere bugün de yol gösteriyorlar. Bugün işçi sınıfının örgütsüzlüğü nedeniyle sendikaların bürokrasi bataklığına battığı, işçi haklarının bir bir tırpanlandığı, anti-demokratik yasaların çıktığı ve faşizmin hortladığı böyle bir dönemde, işçilerin bu deneyimleri bilince çıkarması hayati önem taşımaktadır.
Bir Eşit midir Bire?
- Onurlu Bir Mücadele Deneyimi: 1948 Maden İşçileri Grevi
- Maden-İş Geleneği, Singer Fabrika İşgali
- ABD’den Türkiye’ye, 1913’ten 2023’e
- “Cinnet” Değil İşçinin Hak Mücadelesi: 1974 Ülker Direnişi
- Sungurlar Kazan Fabrikası Direnişleri
- Tariş Direnişi ve Direnişin Dönüştürdüğü Emekçi Kadınlar
- Cumhuriyet Tarihinin İlk Kitlesel İşçi Mitingi: 1961 Saraçhane Mitingi
- Tarihin Aktarma Kayışı ve Cezmi Baba Gibi Olmak!
- Gözbağı ve İşçi Hüseyin’in Dönüşümü
- 1928 Tramvay Grevi
- Tarihten Bir Yaprak: 1974 Gıslaved Grevi
- Türkiye İşçi Sınıfının Mücadele Tarihinde DİSK’in Yeri
- 1969 Gamak Direnişi ve Şerif Aygün
- Berec Grevi ve Kadınlar
- Fotoğraf ve Tanıklıklarla 1968 Derby İşgali
- Tarihten Bir Yaprak: 1910 Bursalı İpek İşçilerinin Grevi
- Tarihten Bir Yaprak: “Magirus’ta Grev Var”
- Tarih Bizim Rehberimizdir
- Özal’ın Yakasına Sarılıp Hesap Soran Baştemsilci
- 28 Nisan: Yaşamak İçin Örgütlen!
- DİSK’e Giden Yol: Paşabahçe Grevi
- Kavel Destanı ve Grev Hakkı
- 24 Ocak Kararlarından Bugüne Sermaye İktidarlarının Zihniyeti Değişmiyor
- Şafaktan ve Ümitten Korkanlara İnat
- Maden-İş Geleneği, Singer Fabrika İşgali
- 1991 Madenci Yürüyüşü: Yerin Derinliklerinden Umudun Kararlı Adımlarına
- ABD’den Türkiye’ye, 1913’ten 2023’e
- 1991-95 Balkan Savaşı: “Kardeştik, Düşman Ettiler”
- 4 Aralık Dünya Madenciler Günü: Madencilerin Kaderi Ölüm Değildir!
- Dünya İşçilerinin Jones Ana’sı
- Rejimin “Büyük Türkiye”sinin Çöküşü!
- Felaket Göz Göre Göre Geldi: Depremzedeler İçin Tüm Olanaklar Seferber Edilsin!
- Tariş Direnişi ve Direnişin Dönüştürdüğü Emekçi Kadınlar
- Barış ve Özgürlük Dolu Bir Dünya Düşüyle Nâzım Hikmet
- Cumhuriyet Tarihinin İlk Kitlesel İşçi Mitingi: 1961 Saraçhane Mitingi
- Ermenek’in Acısı da Katliamı Yaratan Düzen de Sürüyor!
- Emekçilerin Safında Bir Ozan: Ruhi Su
- Soma: Acımız ve Öfkemiz Dinmedi, Unutmayacağız!
- Türkiye İşçi Sınıfının Mücadele Tarihinde DİSK’in Yeri
Son Eklenenler
- Sarayları süsleyen altın, sultanların ve soyluların yaşamında zenginliğin en önemli ölçüsü olmuştur. Fakat bu zenginliği üreten zamanın köleleri ve günümüzün işçileri için bu maden her zaman acı, gözyaşı ve ölüm getirmiştir. Altın madenlerinde...
- Çalıştığım işyerinde uzun yıllardır çalışan ve EYT yasası çıktıktan sonra SGK’ya başvurup emekli olanlar var. Malûm, emeklilik maaşı iktidar eliyle kuşa çevrildi. Bizim patron da sayıları azımsanmayacak kadar çok olduğu için EYT’li işçileri bir an...
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...