Buradasınız
Patronlardan İşçilere Öğütler
Gebze’den bir işçi

İnternette bir haber sitesinde dolaşırken karşıma bir video çıktı. Bu bir TV programı. Bu programın özelliği ise programa patronların konuk ediliyor olması. Muhabirler bir gün boyunca patronlara çalışma hayatında eşlik ediyorlar. Bu sırada tabi sohbetler de eksik olmuyor.
Kiğılı ve Zorlu patronları programın konukları arasında yer alıyor. Sohbetlerde iki patron da sıklıkla işe sıfırdan başladıklarını, çok çalışarak bugün bulundukları noktaya geldiklerini anlatıyorlar. Örneğin Kiğılı patronu günün çok erken saatlerinde işe başladığını anlatıyor. Zorlu ise İstanbul’u tepeden gören bir ofisi ve tatil yapmak, dinlenmek için bir adası olduğundan bahsediyor. Bunu çok çalıştığı için hak ettiğini söylüyor. Yine Zorlu, Manisa’daki Vestel fabrikasında 1,5 saniyede 1 tane televizyon ürettiklerini gurur duyarak anlatıyor. Eh bu kısa açıklama bile patronların çok övündükleri servetlerini, şanları, şöhretlerini kimin emeğiyle yaptıklarını ortaya koyan satır arasındaki küçük ama son derece önemli bir detay olarak hafızalarımızda yer ediyor.
Bu iki patron sohbetlerde sıklıkla adil olmaktan, dürüstlükten ve hak yememekten bahsediyorlar. Ancak işçilerin en ufak bir hak arama talebi olduğunda o işçileri anında kapının önüne koyuyorlar. Dürüstlükten bahsediyorlar, “biz bir aileyiz diyorlar” krizin faturasını işçiye kesiyorlar. Gençlere tavsiye olarak çok çalışmayı öğütlüyorlar. Sanki 12-14 saat çalışan, sadece birkaç saniyede o koca fabrikalarda beyaz eşya, televizyon üreten kendileriymiş gibi. Hem de bırakın tatil yapmayı, işçiler ailelerinin yüzünü görmeye bile hasret kalıyorlar.
Bu kadar zenginlik patronlara yetmiyor. Her fırsatta devletten kendileri için daha fazla teşvik yapmasını istiyorlar. Öte yandan üç kuruşa çalıştırdıkları işçilerin elinde kalan son hak kırıntılarının tırpanlanması için hükümeti göreve çağırıyorlar. Şimdi soruyorum adalet, ahlâk, dürüstlük bunun neresinde?
İşte tam bu nedenle işçiler olarak bir kez daha görüyoruz ki patronlar sınıfından ve onların destekçilerinden işçi sınıfına dost olmaz. İşçilerin patronlar sınıfına karşı mücadele etmekten başka seçeneği yoktur. Önümüz 1 Mayıs. 1 Mayıs sömürüye, haksızlıklara karşı mücadele ve dayanışma günüdür. 1 Mayıs uzun iş saatlerine, düşük ücretlere karşı çıkma günüdür. Bu geçmişte de böyleydi şimdi de böyle. Bizi yok sayanlara karşı biz işçiler olarak 1 Mayıs geleneğimize sahip çıkıyor ve diyoruz ki; gerçek adaleti ancak örgütlü işçi sınıfı sağlayabilir.
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...