Buradasınız
Toplum, Gençlik ve Anlam Sorunu
1980’lerde İngiltere’de kadın bir başbakan iktidardaydı, adı da Margaret Thatcher’dı. Bu kadın başbakan emekten, işçiden, toplumdan yana ne varsa ona düşmandı. İngiltere’deki işçiler ona “süt hırsızı” derlerdi. Çünkü daha henüz Eğitim ve Bilim Bakanıyken yaptığı ilk iş, 7 ilâ 11 yaşındaki çocuklara ücretsiz dağıtılan sütü kesmek olmuştu. Başbakanlığı döneminde ise işçi sınıfının ekonomik ve sosyal haklarına saldırdı, yok etti. Tepeden tırnağa bencillik üzerine kurulmuş kapitalist sistemin bu azılı temsilcisi, bireyciliği ve rekabeti kışkırtmak için şöyle diyordu: “Toplum diye bir şey yoktur!” Bugünkü ekonomik ve siyasi sistemin yani kapitalist düzenin temsilcileri durmaksızın “toplum” düşüncesine saldırır, bireyciliği ve rekabeti özgürlük diye yutturmaya çalışırlar. Oysa toplum yoksa insan da yoktur! Toplumdan kopan ve yabancılaşan insan sudan çıkmış balığa döner, hastalanır!
Şairin dediği gibi yalnız insan hiçbir yere ulaşmayan merdiven gibidir. İnsan varlığını ancak bir toplumun içinde anlamlandırabilir. Ancak toplumun bir parçası olduğunda, yararlı olduğunu bildiğinde, değer gördüğünde “anlamlı bir varlığım” duygusunu hissedebilir. Ama paranın adeta “ilah” katına yükseltildiği, insanın insanı ezip sömürdüğü, insanın değersizleştirildiği kapitalist düzende bu duygular gerçek manada yaşanamıyor. Bugünkü iletişim teknolojisinin de etkisiyle görünür olma ihtiyacı, kimlik bunalımı, buna eşlik eden tatminsizlik ve kendini gerçekleştirememe durumu çıkıyor ortaya. Aslında bu gerçek manada bir krizdir ve özellikle gençler bu krizi iliklerine kadar hissediyor. Varlıklarının anlamlı olduğunu, değerli olduklarını hissetmek, görünmek, “ben varım, buradayım” demek istiyorlar.
Bir araştırma kuruluşu, yakın zamanda Türkiye’deki insanların yaşamlarına ilişkin bir rapor yayınladı. Buna göre, öfkelenmede dünya ikincisiyiz, üzüntü ve streste üçüncü! Mutlu hissetmekte kaçıncıyız dersiniz? Dünya 120’ncisi! Son 24 saatte yeni bir şey öğrenmek konusunda 121’inciyken, “sırt üstü yattım dinlendim” klasmanında dünya 119’uncusuyuz. Bu verileri sadece birer sayıdan ibaret görüp geçiştirebiliriz. Ama bilmeliyiz ki bunların her biri yaşamımızda ne kadar büyük bir boşluk ve sorun olduğunun ispatıdır. Hayat boşluk tanımaz derler. Peki, insanlar veya gençler hayatlarındaki bu boşluğu nasıl dolduruyorlar? Pek çok genç zamanını sadece dizi izleyerek tüketiyor, takıntı seviyesinde makyaj ve giyimle uğraşıyor, sosyal medya üzerinden kendisini göstermeye çalışıyor. Sosyal medyada inşa ettiği sanal kimlikle gerçek kimliğinin veya fiziksel durumunun keskin bir şekilde farklı olmasının getirdiği çelişkilerle boğuşuyor, hastalanıyor. Tüm bunlar sizce de büyük bir soruna işaret etmiyor mu?
Eskiler tekâmül derler yani olgunlaşma, gelişme! Bugün ise bir tamamlanamama ve olgunlaşamama sorunu var. Milyonlarca gencin ne bir işi, ne hayatını sürdüreceği bir ücreti, ne de anlamlı bir uğraşı var. Adeta varoluşsal bir kriz yaşanıyor. Kültürel arka plan yok, kendini tanıyabilme ve yeteneklerini geliştirebilme fırsatı yok. Ancak insan sosyal bir varlıktır. Yukarıda bahsettiğimiz “süt hırsızı”nın dediğinin aksine, insan toplum denen denizde nefes alıp verir. İnsanın sosyalleşme ihtiyacı ortadan kalkmaz. Sözünü ettiğimiz sorunlardan dolayı bir taraftan sanal ve asosyal bir kimlik gelişirken, öte taraftan da kendini gürültülü veya uç biçimlerde sergileme söz konusudur. Son senelerde psikolojik sorunların veya depresyonun artmasında tüm bu saydıklarımızın etkisi yok mu? Ya siyasal iktidarın özgürlükleri yok ederek toplumu ve genç kuşakları nefessiz bırakmasının?
Bu sorunlar toplumsal sorunlardır ve kapitalizm altında bir çözümü yoktur. Kapitalizm bir taraftan rekabeti kışkırtıp bireyciliği pompalarken diğer taraftan da bireyi toplumdan kopartarak paramparça eder. İşte bugün yaşanan buhran, bu çelişkiden kaynaklanıyor. Kariyer masallarının klasiklerindendir; her fırsatta “kendinizi gerçekleştirin” denir. Oysa toplum olmadan, insan yeteneklerini topluma sunmadan, insanlığın evrensel çıkarları için mücadele etmeden ve böylece kendini anlamlı bir varlık olarak hissetmeden kendisini gerçekleştiremez!
İnsanı kendisine, topluma ve doğaya yabancılaştıran bir sistem var karşımızda. İnsanı ezen, aşağılayan, varlığını anlamsızlaştırıp nefessiz bırakan bir düzen! Yaşamlarımıza anlam katmak istiyorsak bizi zehirleyen bu sistemi yıkmak için mücadele etmeliyiz. Emekçi gençler sömürüye, adaletsizliğe, kapitalizme karşı işçi sınıfının saflarında mücadeleye giriştiklerinde varlıklarını anlamlandırmaya ve kendilerini değerli hissetmeye başlar. Gençlik ancak bu sisteme karşı durma cüretini kuşanabilirse yaşamındaki boşluğu doldurup anlam bulabilir!
“Nehir, Nehir, Çocuğumu Geri Verin!”
Tarihten Bir Yaprak: 1974 Gıslaved Grevi
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
- Okuyan Bir İşçi Soruyor
- Uyanmak İstiyoruz Güzel Bir Sabaha
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Greve Hazırlanırken Sohbetler
- Fırtınalar Yaratan Kelebekler!
- Sömürü Çarklarında Kaybolan Genç Yaşamlar
- MESEM: “Genç Eller” Üretiyor, Patronlar Sömürüyor!
- Sorunlarımız Ortak, Peki Ya Mücadelemiz?
- “Aman Çocuğum Sağa Sola Bulaşma” mı?
- “Enflasyon Canavarı”nı Üzerimize Salan Kim?
- Bir İlmek de MESEM Çıraklarından
- KYK Yurtlarında Ölmek İstemiyoruz!
- Bu Düzeni Yıkmak Boynumuzun Borcu
- Arel Üniversitesi Öğrencileri Servis Ücretine Neden İtiraz Ediyor?
- Aileler İstemese de Gençler Sorunları Görüyor
- Bizim Onlara İhtiyacımız Yok!
Son Eklenenler
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...
- 2021 yılı sonunda Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişiklikle birlikte MESEM’e (Mesleki Eğitim Merkezleri) kayıtlı kişi sayısında patlama yaşandı. Bugün MESEM’e kayıtlı, 300 bini ise 18 yaşından küçük, 1,5 milyon öğrenci var. MESEM’lerin daha...
- Bizler Gebze’den işçi ve öğrenciler olarak 1 Mayıs yaklaşırken sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Birçoğumuz 1 Mayıs’ı UİD-DER’in geçen sene Uğur Mumcu Kültür Merkezinde gerçekleşen 1 Mayıs etkinliği ile tanıdık. Bu tanışma...