Buradasınız
“Nehir, Nehir, Çocuğumu Geri Verin!”
İzmir’den emekli bir işçi

Bir yere baktığımızda gördüklerimize bir daha dönüp bakarsanız mutlaka dikkatinizi çeken bir şey vardır. Ben de bir yere baktım ve dikkatimi bir manzara çekti. Bu manzaranın iki ayrı hikâyesi var. Burası benim ikamet ettiğim mahalledir. Kocaman olan ağaçlarıyla yaklaşık 50 yıl önce yapılmış derme çatma tek göz oda bir gecekondu vardır. Bu evi yapan namı deli İbram olan İbrahim amca eşi Gül teyze ve üç çocukları yaşardı bu evde. Mahallenin dışında olduğu için ve orada tek ev olduğu için elektrik bağlatmaları uzun uğraşlar gerektirmişti. Yaklaşık 500 metre su kanalını İbrahim amcanın kendisi kazmış ve su borularının parasını kendi ödemesi ile de evlerine su bağlanmıştı. Yıllar sonra sahipsiz yere ev yaptıkları gerekçesiyle bin bir zahmetle yaptıkları derme çatma gecekondularını devlet yıkmıştı.
Orada onlardan geriye evlerinde su yokken dikip 500 metre uzaktaki komşulardan bidonlarla taşıdıkları su ve sevgiyle büyüttükleri ağaçlar kaldı. İşte benim gördüğüm yerin önceki hikâyesi böyle. Elbette İbrahim amca ve Gül teyzeden çok evvelde bu yerlerde yaşayan insanlar olmuştur. Hatta iki tepe arasında kalan derenin üzerinden taşlardan yaptıkları kemer üzerinden karşıdan karşıya su geçişi yapılmış. O kemerin evler tarafındaki izleri yok olmuş. Karşı tarafta ise su kemerinin kalıntıları hâlâ yerinde duruyor. O kemerden geriye kalanlara geçerken her baktığımda elleri nasırlı, başlarında sarı beyaz puşu örtülü Ege insanları ve Mısır’daki devasa büyüklükteki kayaları yukarı çıkartan köleler gelir gözlerimin önüne.
Hikâyenin ikincisi ise çoğunuzun medyadan ve sosyal medyadan gördüğü iki ağacın arasına gerilmiş bir bezin ve yere serilmiş halının üzerinde yemek yiyen Gül ve Ramazan’la ilgili. 2 Yaşındaki kızları Nehir’i yanlarında olmadığı için görmemişsinizdir. Atık toplarken eski bir soba ve bir PVC parçasını sahibine sormadan aldığı için jandarmalar karakola götürüyor Ramazan’ı. Çıkarıldığı mahkemede hırsızlık suçundan 4 aylık ev hapsi cezası verilmiş. Dışarı çıkıp çalışamadığı için kira, su ve elektrik borcunu ödeyememiş. İnsafsız ev sahibi de evden çıkarmış. Çaresiz kaldıkları için sokakta iki ağacın arasına gerdikleri bezin arkasında yere serdikleri kirli halının üzerinde yatıyorlar. Ramazan 23 yaşında ve gücü kuvveti yerinde genç bir işsiz işçi aslında. Sigortalı, düzenli bir iş bulsa hurdacılık yapar mıydı? Gül ise 21 yaşında genç bir anne. Sigortalı, düzenli, kreşi olan bir işi olsaydı 2 yaşındaki çocuğu elinden alınır mıydı?
Yaklaşık üç hafta önce sabah markete gittiğimde yolun karşısındaki İbrahim amcadan kalan ağaçlardan birbirine yakın iki ağacın arasına gerilmiş bez dikkatimi çekti. Gidip baktığımda etrafta çuvallarda toplanmış atık kâğıt, plastikler vardı. Yere serilmiş bir halı ve üzerine karasinekler toplanmış yemek tabağını gördüm. Etrafta oyuncaklar olduğunu görünce çocuklar da olduğunu anladım. Anne ve babanın küçük çocuklarını da yanlarında götürdüklerini daha sonra öğrendim.
Aynı gün akşamüzeri tekrar oraya doğru giderken genç bir kadın “Nehir, Nehir, çocuğumu verin…” diyerek ağlıyordu. Konuşacak durumda olmadığı belliydi. Yolun karşı tarafındaki Demir Yolu Sitesinin alt katlarındaki dükkânlarda çalışanların hepsi dışarı çıkmış ağlayan kadına doğru bakıyorlardı. Ne olduğunu sordum. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı minibüsü ile gelenler çocuğu götürdükleri için annesinin ağladığını anlattılar. Genç kadının yanına gittim. Çocuğunun adını söyleyerek ağlamaktan konuşacak halde değildi. Bayramın ilk günü yaptığım yemekten götürdüm. Ama ne çocuk, ne de anne ve babası oradaydı. Yine dükkânlarda çalışanların anlattıklarından polis, zabıta ve sivil kişilerin geldiğini ve ailenin gittiğini öğrendim. Birkaç gün sonra da ağaçlara gerilmiş bezin söküldüğünü gördüm. Yine çevredekilerin ifadelerine göre aileye kiralık ev bulunmuş. Sözde aileye kira yardımı yapılacakmış.
Nehir, Gül ve Ramazan ailesi de milyonlarca yoksul ailelerden sadece bir tanesi. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de 60 milyon insan yoksulluk sınırının altında, yani 20 bin liranın altında bir gelirle yaşamaya çalışıyor. Aslında bu 60 milyon insanın büyük bir bölümü asgari ücretle, açlık sınırı olan 6 bin 391 liranın altında bir gelirle hayatta kalmaya çalışıyor. Ortalama ev kiraları bile 3-4 bin lira. Asgari ücret yılbaşında 2 bin 800 liradan, 4 bin 253 liraya çıktı. Kiradan, gıdaya her şeye en az üç kat zam geldiği için ücretler zamlarla birlikte buharlaştı. Temmuz ayı itibarıyla 5 bin 500 lira olan asgari ücret ise yüzde 200’e dayanan enflasyon karşısında güneşin altında kalmış buz parçası gibi cebimize varmadan eriyip yok oldu bile.
Herkesin insan gibi, sağlıklı, konforlu, güneş gören konutlarda yaşaması kapitalist düzende mümkün mü? Tüm çocukların sağlıklı, mutlu, huzurlu bir ortamda büyümesi mümkün olsaydı 2 yaşındaki Nehir bebek annesinin elinden alınıp götürülür müydü? Açlıktan karınları şişmiş, gözbebekleri büyümüş kara derili milyonlarca bebek büyümeden, birer ihtiyar insan gibi ölür müydü? Egemenlerin çıkarttığı savaş ateşinden bilinmeze doğru kaçmaya çalışan 4 yaşındaki göçmen çocuk sıkılan kurşunlarla can verdi. Aylan bebek gibi nicesi, küçük, büyük sayısız göçmen bombalardan kaçıp denizlerde can verdi. Her gün yenileri canından oluyor.
Bu düzenin efendileri, bizlerin birbirimize karşı yabancılaşmamızı ve birimizin başına bir kötülük geldiğinde, sessiz, seyirci kalmamızı istiyorlar. Bir bütün olarak örgütlü olamadığımızdan güç alıyorlar. Bilmemiz, öğrenmemiz ve unutmamamız gereken tüm bu kötülüklerin anası bu sömürücü kapitalist düzendir. Bu iğrenç, her şeye kâr gözüyle bakan düzeni birlik olup alaşağı etmediğimiz sürece insanlık mutlu ve huzurlu bir hayata sahip olmayacaktır.
- Ah, Cemal Ah!
- Bir Fotoğraf Karesinin Hissettirdikleri
- Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir
- İstanbul’da Yaşam: Deniz Kıyısında Deniz Görememek!
- Bruno’nun Fikri, Benim Fikrim, Senin Fikrin…
- Yüzüncü Maymun Teorisi
- Bir Otobüs, İki Kuşak ve İşçi Sınıfı
- “Hey” Diyen ve UİD-DER Saflarında Büyüyen Çocuklarımız
- Butimar, Sen Safi Bir Kuş musun?
- Her Şeyin Bizim Ellerimizde Olması İçin!
- “Değişmeyen Tek Şey Değişimin Kendisidir”
- “Dert Bizde, Derman Ellerimizdedir”
- “Nehir, Nehir, Çocuğumu Geri Verin!”
- Ümitsizlik Fareleri Öldürür, Peki Ya İnsanları?
- Haksızlığı Görüyorsan Harekete Geç ve Örgütlen!
- “Keşke Sendikayı Getiren Arkadaşları Dinleseydik”
- Panterler Konuşsaydı
- Kapıda Kalmak
- Örgütlenen İşçilerin Değişim Serüveni
- Düzenin Çürütücü Etkisinden Bizi Örgütlü Mücadele Kurtarır
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
- “Nehir, Nehir, Çocuğumu Geri Verin!”
- Ev Sahibi ve Misafirin Çilesi
- “İki Aydır Bizim Eve Et Girmiyor”
Son Eklenenler
- DİSK Emekli-Sen, Tüm Emekliler Sendikası ve Emekliler Dayanışma Sendikasının çağrısıyla 10 Aralıkta, Ankara’da “Büyük Emekli Mitingi” gerçekleştirildi. Anıt Park’ta yapılan mitinge emekli sendikalarının çeşitli illerdeki şube ve temsilciliklerinden...
- Emekliliğe hak kazanma sürecinde staj ve çıraklık süreleri dikkate alınmayan, işe giriş tarihleri ileriye atılan ve EYT kapsamına giren binlerce emekçi Kartal Meydanı’nda düzenlenen mitingde bir araya geldi. Türkiye’nin pek çok ilinden emeklilik...
- İngiltere’de emekçilerin Filistin halkıyla dayanışma eylemleri ve emperyalist savaş karşıtı kitlesel gösteriler devam ediyor. İşçiler, emekçiler, lise ve üniversite öğrencileri, sendikalar ve sosyalist örgütler Filistin halkıyla dayanışmayı...
- Almanya ve Belçika’da demiryolu işçileri, ABD’de hemşireler, düşük ücretlere, eksik istihdama, ağır çalışma koşullarına, uzun iş saatlerine, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmamasına, güvencesiz çalışmaya, baskılara karşı grev ve...
- DİSK, 8 Aralıkta, Ankara Genel-İş Sendikası salonunda gerçekleştirdiği basın toplantısıyla “gelirde adalet, vergide adalet ve insanca yaşanacak bir ücret” talebiyle yürüttüğü mücadele programını ve taleplerini duyurdu. DİSK Genel Başkanı Arzu...
- Metal işkolunda yetkili işçi sendikaları ile patron örgütü MESS arasında 2023-2025 yıllarını kapsayan Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamadı ve 22 Kasımda yapılan beşinci toplantıda arabulucu süreci başladı. Sendikamız Birleşik...
- Siyasi iktidarın sözcüleri, işçi sınıfını yalan bombardımanına tutmuş durumda. Diğer taraftan çalışma ve yaşam koşulları alabildiğine ağırlaşıyor. Hâl böyle olunca da artık içiler için huzur ve mutluluk hayal oluyor, günün büyük bölümü üç kuruşa...
- Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey üyelerinin görevden alınması üzerine hekimler ve sağlık çalışanları 7 Aralıkta İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi ana girişinde bir araya gelerek basın açıklaması gerçekleştirdi. “Biz TTB’yiz, Görevimizin...
- Direnişin 10. günü olan 6 Aralıkta, yönetimin sabah vardiyası için içeri işçi almasına itiraz eden direnişçi işçilere jandarma müdahale etti. Coplarla darp edilen ve üzerlerine biber gazı sıkılan 21 işçi, BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen,...
- İlkokula henüz başlamadığım zamanlarda köye gider orada uzun süre kalırdım. Kerpiç evde, akşamları mum ışığında otururduk. Çok eski bir tarih değil, 80’li yılların ilk yarısı ama bizim köyümüz henüz elektrikle tanışmamıştı. Anneannem akşamları bana...
- Merhabalar. Ben kurumsallaşmış bir marketler zincirinde, sendikal haklara sahip bir işçiyim. Yaptığım iş nedeniyle yaşadığım sorunları tahmin edebilirsiniz. Müşteriler, mağaza problemleri, patronların bitmek bilmeyen istekleri, yetersiz maaş,...
- Diyelim ki ihtiyaç duyduğumuz bir ürün ya da hizmet için peşin ödeme yaptık. Ürünü veya hizmeti alamadığımız halde ödediğimiz para bir türlü geri ödenmiyorsa ne düşünürüz? İlgili kişilerden iadeyi yapmasını isteriz, paramız iade edilmezse hukuki...
- Merhaba arkadaşlar. Yaklaşık altı aydır annemin sağlık sorunları ve sigorta hastanelerinin verdiği sözde hizmetin hayatımızı nasıl alt üst ettiğini, annemin yutkunma sorunuyla başlayan sürecimizi sizinle paylaşmak istedim.