Buradasınız
Öğrencilerin Gözünden “Hayaller ve Gerçekler”
Tuzla’dan bir kadın işçi
Kerem’e sordum; ne olmak istiyorsun? “Muhasebeci olacağım” dedi. “Peki, neden muhasebeci olmak istiyorsun?” “Abla, para kazanabileceğim başka meslek mi var? Baksana herkes işsiz” diye cevapladı. “Mantığın muhasebe diyor, peki hayalinde ne vardı?” diye sordum. “Abla, ben gitar çalıyorum, konservatuar okumak istedim ama işsiz kalırım diye ailem de istemiyor zaten.” Şura, sözü Kerem’den aldı: “Abla okuyan da işsiz kalıyor, biz niye okuyoruz, anlamadım, zaten işsiz kalacağız! Ablamın çalıştığı işyerinde biri matematik öğretmeni, atanamadığı için dershanede düşük ücrete öğretmenlik yapmış, sonra bakmış olacak gibi değil, fabrikaya girmiş. Okumuş ama mesleğini yapamıyor.” Merve de söze girdi: “Ben üniversite okudum ama iş bulamadım, şimdi KPSS’ye hazırlanıyorum. Polis olmalısın abi, sırtını yaslayacaksın devlete. Zaten paraya para demiyorlar, rahatlar da… Bu sene de puanım düşük olursa okumayı bırakacağım vallahi. Okusan da okumasan da aynı, zaten okumak da istemiyorum, ailem zorla gönderiyor” dedi. Ali, “bu sınav sistemini kim çıkardıysa Allah belasını versin” deyince herkesi bir gülme aldı. Sohbet ettiğim öğrenciler içinde aksini söyleyenler olsa da genel anlamıyla çoğu okumanın dertlerine derman olmayacağının farkında. Öğrencileri çoktan gelecek kaygısı sarmış durumda. Kimisi okulu bırakmak istiyor, kimisi en paralı mesleğin hangisi olduğunu düşünüyor, kimisi hangi meslekte daha kolay iş bulacağını düşünüyorsa onu seçmek zorunda bırakılıyor ve hayaller rafa kaldırılıyor. Kapitalist sistem altında emekçilerin, işçilerin çocukları olan gençler aksini nasıl yapabilirler ki!
Zaten kötü olan eğitim sisteminin daha da kötüye sürüklendiği bir gerçek. Çocuklara bilimsel ve nitelikli bir eğitim verilmesi gerekirken bunun tam tersi yapılıyor. Deneme tahtası misali sürekli değişen ve adeta yapboza çevrilen eğitim sisteminde öğrenciler her sene farklı bir uygulamayla karşı karşıya bırakılıyorlar. Eğitimin niteliği, kalitesi düşüyor. Daha küçük yaştan itibaren çocuklar zorlu sınavlardan geçirilerek yarış atı misali rekabete sürükleniyorlar. “Daha iyi” olanın kazanacağı inancıyla hırs, bencillik ve ezbere dayalı bir eğitim sisteminden geçiyorlar. Yaz tatillerini çalışarak geçiren işçi çocukları eğitim yılına yorgunlukla başlıyorlar ve sürekli değişen eğitim sistemine ayak uyduramıyorlar. “Nasılsa okusak bile işsiz kalacağız, neden okuyayım ki?” diyen öğrencilerin sayısı ise giderek artmış durumda.
Eğitimin giderek özelleştirildiği, yalnızca parası olanın iyi eğitim alabildiği bu düzende, giderek daha fazla sayıda yoksul işçi çocuğu okulu terk ediyor. Emekçi ailelerin çocuklarının daha “iyi eğitim” için özel okullara yönlendirilerek borç batağına sürüklenmesi ise cabası. Aileler çocukları okuyabilsin diye çalıştıkları fabrikalarda uzun çalışma saatlerine, fazla mesailere ve her türlü sömürüye katlanıyorlar, boyun eğmek zorunda bırakılıyorlar. Okullar eğitim alanı olmaktan çıkarılarak ticarethanelere dönüştürülmüş durumda. Atama bekleyen on binlerce mezun öğretmen işsiz bırakılırken, devlet okullarının çoğunda düşük ücrete çalıştırılan sözleşmeli öğretmenlerin sayısı giderek artıyor. Gençler, işsiz kalmaktansa okullarda düşük ücrete öğretmenlik yapmak zorunda kalıyorlar. Hal böyle olunca öğrencilere nitelikli ders verilmesi de beklenemez.
Yetenekleri keşfedilerek istekleri doğrultusunda eğitim almak varken, öğrenciler istemedikleri okullara gitmek zorunda kalıyorlar. Son yıllarda eğitim sistemindeki değişikliklerle birlikte istemediği halde imam hatip okullarına yerleştirilenlerin sayısı artmış durumda. Bunu tercih etmeyenler ve bu eğitim sisteminden umudunu kesmiş olanlar okulu terk ediyorlar. Temelleri baştan bozuk olan ve her geçen gün daha da beter hale getirilen bir sistemde çocuklarımıza iyi bir eğitim verilmesi beklenemez. Çocuklarımızı itaatkâr birer köleye dönüştürmeye çalışan, çocukları okulu terk etmek zorunda bırakan bu eğitim sistemine ve kapitalizme dur deme gücü biz işçi, emekçilerin ellerinde.
Makro/Uyum Market İşçileri Kazandı!
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- İyi ki UİD-DER’liyim…
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- Bizi “Biz” Yapan Şarkılarımız…
- Nasırlı Ellerin Yumruğu Bugün!
- Kariyer Gelişim Masallarıyla Geleceği Çalınan Gençler
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
- Okuyan Bir İşçi Soruyor
- Biz Bu Masalları Ayaküstü Çok Dinledik
- Ekonomik Sorunların Kaynağı Bulundu: İşçi ve Emekçiler!
- Vergiler Patronlardan Kesilsin!
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- Bakandan Dâhiyane Buluş: Kış Tatili!
- Bizim Yoksulluğumuz, Onların Yalanları Büyüyor
- Nasıl Küçüldük, Kimi Büyüttük?
- Bir İşçi Çocuğunun Gözünden Hayat Pahalılığı
- “2023’ü Beklerken” Neler Oldu?
- Zamlardan Haberi Olmayanlar da Var!
- Enflasyonu Asgari Ücret Zammı mı Arttırıyor?
- Büyüdüğümüzü Hissedebiliyor musunuz?
- Evsiz Kalmak mı Mücadele Etmek mi?
- Ekmeğimizi Büyütmek İçin!
- Haklı Olan Biziz!
- İktidarın Enflasyon Masalı
- Yağa Neden Zincir Vuruluyor?
- Yüksek Elektrik Faturalarına Tepkiler Sokaklara Taştı
- İşten Çıkarma Yasağı Sona Erdi, Saldırılar Başladı!
- Doların Yükselmesi Bizi İlgilendirmez mi Dediniz?
Son Eklenenler
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...