Buradasınız
Örgütlülüğümüze Sahip Çıkalım, Sendikalar Bizimdir!
Dudullu’dan bir işçi
Merhaba. Ben Türk Metal üyesi bir işçiyim. Çalıştığım fabrikada birçok arkadaşımla beraber, geçen seneden kalan senelik izin hakkımı kullanamadım. Üstelik sendikalı bir işçi olmama rağmen. Bütün bunlar da yetmezmiş gibi sendikacılarımız, işverenin yetkisinde olan fazla mesai uygulamalarının duyurularını yapmaya başladılar. Geçenlerde de, çalıştığımız bölüme ayın 23 ve 24’ünde fazla mesai olacağının duyurusunu yapmaya geldiler. Bir arkadaşımız izne ne zaman çıkacağımızı sordu. Sendikacı ise, “ben size mesai var diyorum, siz izin ne zaman diye soruyorsunuz” diyerek arkadaşımızı tersledi.
Nerede görülmüştür işçileri temsil etmesi gereken sendikacıların, işveren adına bizleri fazla mesaiye çağırdıkları?
Görebiliyorsak eğer, bugün yaşadıklarımız birer sonuçtur arkadaşlar. Çünkü bu durumun tek suçlusu yine biz işçileriz. Başka kimse değil. Türk Metal sendikacıları, yani çetesi bugün hiç sorun yaşamadan bunları yapabiliyor, yani işveren temsilciliği yapabiliyorsa, bunun tek suçlusu yine bizleriz. Çünkü gücümüzü ve örgütlülüğümüzü temsil etmesi gereken sendikalarımız, bugün bizlerin örgütsüzlüğü sonucu bürokrasinin ve gangster sendikacıların eline geçmiş durumda. Birçok işçi arkadaşımız bu duruma sessiz kalmaktan başka yol olmadığını düşünüyor. Ancak yine de ben, UİD-DER üyesi bir işçi olarak, bir araya gelebilirsek istediğimiz kadar çözüm üretebileceğimize inanıyorum. Çünkü sınıf mücadelesiyle ve sınıfımın derneğiyle tanışmadan önce aynı umutsuzluğu yaşayan bir işçiydim ben de. Bu sorunlara bireysel anlamda çözüm bulmak gerçekten zor oluyordu. Hatta böyle gelmiş böyle gider düşüncesine zaman zaman kapıldığım da oluyordu. Fakat bir araya geldiğimizde neleri başarabileceğimizi gördüm. İster sendikalı olsun ister sendikasız (ki bence artık hepimiz hemen hemen aynı durumdayız bugün) bütün işçi arkadaşlarımın derneğimizin kapısını çalmalarını rica ediyorum. Yapabileceğimiz çok şey olduğunu görebileceğimize inanıyorum.
Son olarak belirtmek isterim ki, haklarımıza sahip çıkabilmemizin ve patronların zorunlu mesai ve izin haklarımızın verilmemesi gibi haksız uygulamalarına karşı dur diyebilmemizin önündeki en büyük engel, her zaman için örgütsüzlüğümüz olmuştur. Gelin hep beraber bu sendika düşmanlarını, örgütlü gücümüzle tarihin çöplüğüne gönderelim. Üzerimizdeki ağırlık kalksın!
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...