Buradasınız
Paran Yoksa Verelim Patron
Gebze’den bir metal işçisi
Yıllar önce tekstilde çalışıyordum. O zamanlar asgari ücret zammı 6 ayda bir yapılırdı. Yani Ocak ayında bir zam alınır, altı ay sonra bir zam daha alınırdı. Bu zamların oranı yılbaşından belli olurdu. Ben asgari ücretin üzerinde bir zam alırdım ama asgari ücret zammı benim aldığım ücrete de zam anlamına gelirdi. Tekstil sektöründe bir fabrikada veya atölyede çok uzun çalışılmaz, genelde bolca işyeri değiştirilir, bu da marifetmiş gibi anlatılır. Ben ise kolayına işyerimi değiştirmezdim. Bu yüzden de patronların oyununa kolay kolay gelmezdim. Bu oyunlardan bir tanesini sizlerle paylaşmak isterim.
Maltepe’de yaklaşık 150 kişinin çalıştığı orta ölçekli bir atölyede ikinci yılımı doldururken çalıştığım bölümün neredeyse en eski işçilerinden biri olmuştum. Benden önce çalışanların çoğu işten ayrılmıştı. Her ayrılan “burası batacak, işini ayarla kaç buradan, yoksa paran kalır” diye nasihatler vererek işten çıkıyordu. Bunun da nedeni patronun her zam döneminde bizleri toplayarak yaptığı açıklamalardı. Bu açıklamalarda işlerin kötüye gittiğinden, zarar ettiğinden, müşterileri kaybettiğinden, bir sürü ceza ödediğinden bahsediyordu. İki senelik olunca ben de bu konuşmaların bir kısmına şahit oldum. Ama bir zaman sonra anladım ki bu konuşmalar genelde zam zamanları yapılıyor. Genç ve deneyimsiz bir işçi olarak ancak yaşayarak öğrenebiliyordum bunları ve bu epeyce zaman alıyordu. Bir gün artık canımıza tak dedi ve aynı işi yaptığımız arkadaşlarla toplanıp zam istemek üzere patrona gitmeye karar verdik. Öncesinde bolca konuşup anlaştık, geri vites yapmak yoktu. Beraberce patronun yanına gittik, derdimizi bir güzel anlattık. İşleri yoğun olan ve bizi kaybetmek istemeyen patron bizi sessizce dinledi. Sonra krizden, dolardan, faizden, iş yokluğundan, az kazandığından bahsetti, kira, elektrik, vergi derken biz donakaldık. Sonra da işler biraz düzelsin bizi de göreceğinden bahsetti ve babacan tavırlarıyla bizi mest etti. Çay molasında adamın haklı olduğunu konuşur olmuştuk. Neredeyse elimizde olsa ona para bile verme noktasına gelmiştik ama paramız yoktu.
Yıllar sonra bu anımı aklıma getiren şey işyerinde işçi arkadaşlarla yaptığımız bir sohbet oldu. Yıllardır biz işçilerden, işsiz kaldığımızda bize verilmek üzere işsizlik sigortası primi altında para toplanıyor. İşsizlik Sigortası Fonu bizi aç kalmaktan koruyacağına, sürekli olarak yatırım yapmaları, işlerini büyütmeleri için bolca patronlara dağıtılıyor. Geçtiğimiz günlerde bu fonun ne kadarı işçilere verilmiş, ne kadarı patronlara verilmiş açıklandı. Bu konuyla ilgili UİD-DER’in sitesinde birçok yazı var. Yıllar önce iki lafla neredeyse sadece zam vermemekle kalmayıp cebimizdeki parayı bile alma noktasına getiren patron, bugün devletin bütün araçlarıyla cebimizdeki parayı alıyor. Egemenler lüks evlerinde, saraylarda oturup en pahalı arabalara binerken bizi aldatmak için itibardan tasarruf olmaz diyorlar. Sıra biz işçilere geldiğinde ise “gerçek mümin acıyı bal eyleyendir” diyorlar. Bu nasıl çelişkidir ki aynı iktidar işsizlik fonu başta olmak üzere tüm olanakları patronların ayaklarının altına sererken, kârlarından zarar etmemeleri için kırk takla atarken sıra biz işçilere geldiğinde “acıyı bal eyleyin” diyor? Bizim oluşturduğumuz fonu ihtiyacı olanlara değil de patronlara verenlerden, karşımıza geçip dalga geçer gibi “acıyı bal eyleyin” diyenlerden elbet bir gün hesap soracağız.
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
- “Nehir, Nehir, Çocuğumu Geri Verin!”
Son Eklenenler
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...