Buradasınız
Suriyeli Göçmen İşçiler Raporu: Düşük Ücret, Ağır Çalışma Koşulları, Yoğun Sömürü
Türkiye’de ve Ankara’da, güvencesiz çalışmanın, ucuz işgücünün ve iş cinayetlerinin merkezindeki kesimlerden birisi de mülteci/göçmen işçilerdir. Bu gözlem raporu, Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin Ocak ayında Siteler’deki mobilya atölyelerinden birinde 5 Suriyeli işçinin göz göre göre ölmesinin ardından hazırlandı. “Mülteci/Göçmen İşçilerin İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği” konulu bu çalışma, Siteler’deki işyerleri ile Ankara’nın mülteci/göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı Önder, Ulubey ve Solfasol mahallelerinde yapılan görüşme ve gözlemlerin sonucudur. Suriyeli mültecilere, aynı bölgelerde çalışan ya da yaşayan Türkiyeli emekçilere sorularak hazırlanan raporun ayrıntıları şöyle:
*Ankara’da mülteci/göçmen işgücünün en yoğun biçimde istihdam edildiği ilk alan Siteler, bundan sonrakiyse Ostim Organize Sanayi bölgesidir.
*Suriyeli işçilerin en yaygın biçimde yaptıkları işler; mobilya imalatı, makine imalathanelerindeki vasıfsız işler, mülteci/göçmen mahallelerinde esnaflık ve sokak satıcılığı. Özellikle çocuk emeği bakımından atık kâğıt vb. toplayıcılığı da en yaygın işler arasında. Afganistanlı ve Iraklı işçilerin en yoğun olarak çalıştıkları alanlar ise inşaatlar. Görüştüğümüz mülteci/göçmen işçilerin çoğunluğu ülkelerinde çiftçi ve zanaatkâr.
*Mülteci/göçmen işçiler genel olarak haftalık usulü ve sigortasız çalışıyor. Mülteci/göçmen işçilerin aldıkları ücretler yaşları, tecrübeleri ve ustalıklarına göre haftalık 200 TL’den başlıyor, küçük bir azınlığın ücretleri 600 TL’ye kadar uzanabiliyor. Çocuk işçilerdeyse ücretler, atık toplama gibi işlerde günlük 20 TL, mobilya atölyelerinde ise haftalık 200-250 TL arası değişiyor.
*Çalıştıkları işlerde Türkiyeli işçilerden daha düşük ücretler alıyor, genellikle daha tehlikeli işleri yapıyorlar ve daha güvencesiz koşullarda çalışmaya mecbur bırakılıyorlar. Mülteci/göçmen işçilerin yaşadıkları en büyük problem, bu güvencesizlikleri sebebiyle ücretlerini alamamak. Çalışma izinleri olmadığı için yaşadıklarını şikâyet etseler bile sonuç alamadıklarını aktarıyorlar.
*Siteler’de mülteci/göçmen işçilerin çalıştığı işletmelerin büyük çoğunluğu 1-10 kişinin çalıştığı mikro işletmeler. İşçilerin günlük çalışma saati en az 10 saatken bu çalışma saati, yapılan işin güvencesizliğine göre artıyor.
*Ankara’da, Suriyeli mülteci çocuklar işgücüne yoğun bir biçimde dâhil olurken, Siteler gibi geçmişte çocuk emeğinin çok yoğun olduğu bölgelerde, bugün yerli çocuk emeği, yerini büyük oranda mülteci/göçmen çocuk emeğine bırakmış durumda.
*Ekonomik kriz, patronlar için mülteci/göçmen emeğini daha fazla sömürmek, yerli işgücünün ücret talebini mülteci/göçmen emeğini kullanarak ya da ileri sürerek baskılamak için uygun bir işlev görüyor. Türkiyeli emekçiler bakımından özellikle krizin yoğun hissedildiği küçük işletmelerde artan işsizlikle birlikte yedek mülteci/göçmen emeği de patronlar tarafından tehdit olarak kullanılıyor.
*Hemen her işletmede en az 1 mülteci/göçmen işçinin çalıştığı Siteler’de hiçbir binada yangın merdiveni yok. İşyerleri, havalandırma ve işçilerin güvenliği için diğer bina yapı ve ekipmanlarına da sahip değil. İşçiler, Çalışma Bakanlığı’nın ara ara denetime geldiğini ancak denetimde genel olarak işyerinin içindeki unsurlara (ecza dolabı vs.) baktığını söylemekte. Bu gösteriyor ki, denetimlerde izinsiz işçi çalıştırma ya da kayıt dışı çalıştırma görmezden geliyorlar.
*İşçiler, iş kazalarının çoğunlukla atölye malzemelerini kullanırken el ve kol bölgesinde yaşanan kesikler şeklinde ortaya çıktığını söylüyor.
*Yapılan denetimlerde görülen eksiklikleri karşılığında işverene verilen cezalar da işçiye olumsuz biçimde (işsiz kalma, ücretin ödenmemesi vs. ) yansıtıldığı için pek çok işçi, denetimlerin yapılmasını istemiyor.
*Bu güvencesiz koşulların en görünür çıktısı olarak, geçtiğimiz Ocak ayında mobilya atölyesinde çıkan yangında Suriyeli 5 işçi ölmüştü. Ölen işçilerin ailelerinden ve diğer görüşmelerimizden iş cinayetinin ardından patronun ailelere 30 bin TL teklif ederek dava açmamalarını istediğini, ailelerinse başlangıçta 150 bin TL istediklerini ve bu konuda anlaşılamadığı için dava sürecine gideceklerini öğrendik. İş cinayetinde ölen işçilerin aileleri, ailenin maddi geçimini sağlayan çocuklarını yitirdikleri için haftalık en çok 300 TL ile geçinmek durumunda olduklarını aktardılar.
*İlkokul çağı ve daha küçük yaşta Türkiye’ye gelen çocuklar için eğitimine devam etme bir seçenekken, yaşı daha büyük çocuklar eğitimini sürdürmeyip haneyi geçindiren işgücü durumuna evrilmiş durumda.
*Suriye’de nitelikli ve eğitim gerektiren işler dışında kadın istihdamının yaygın olmaması durumu Türkiye’de de sürüyor. Mülteci/göçmen kadınlar istihdamda yer almıyor. Bunun yanında erkekler ve çocuklar işte ve okulda Türkçe öğrenseler de, kadınlar işgücüne dâhil olmadıkları ve karma toplumsal yaşam alanlarında çok az bulundukları için çoğunlukla hiç Türkçe bilmiyor.
*Ankara’da Suriyelilerin yoğun yaşadığı bölgeleri Altındağ’da Önder Mahallesi, Mamak’ta Hüseyingazi Mahallesi ve Solfasol. Görüştüğümüz mültecilerin büyük çoğunluğu üç dört senedir Ankara’da olduklarını belirtiyorlar.
*Mülteci/göçmen ailelerin çoğunluğu gecekondu veya gecekondudan bozma apartman diyebileceğimiz konutlarda kalıyor. Özellikle çalıştıkları işlerden aldıkları ücretler göz önünde bulundurulduğunda, Suriyeli bir ailenin yaşamında kira giderinin önemsiz bir maliyet kalemi olduğu söylenemez. Ulubey ve Önder mahallelerindeki kiralar giderek yükselmekte.
*Mülteci/göçmen işçiler, Siteler mobilya sitesinde kitlesel olarak çalıştıkları için çok ciddi ayrımcılığa, şiddete, nefret söylemine maruz kalmadıklarını söyleseler de mülteci/göçmen işgücü yoğunluğunun daha az olduğu bölgelerde bu durumlara maruz kalma oranının da arttığını söylemeliyiz. Bunun yanında mülteci/göçmen işçilerin haklarına sahip çıkabilecekleri herhangi bir dayanışma kanalı yok.
*Gerek mahalle yaşamında, gerekse işyerlerinde Türkiyeliler ve mülteciler/göçmenler arasındaki ilişkinin sürekli ve yoğun bir gerilim-çatışma hali barındırdığını söylemek mümkün değil. Birbirine alışma ve mesafeli de olsa bir arada yaşama kültürünün geliştiği görülebiliyor. Bunun yanında, çoğu kentsel dönüşüm alanı olan mülteci/göçmen yerleşiminin arttığı mahallelerde yerli nüfusun mahalle dışına taşındığı, kalanların da taşınma eğilimi içinde görülüyor.
*Ankara’da yaşayan Suriyelilere yardım etmek üzere kurulmuş birçok kuruluş olsa da, mülteci/göçmenlerin kendilerinin kurduğu ve yaşadıkları sorunların çözümünde özneleştikleri bir yapı maalesef bulunmuyor. Altındağ’da faaliyet yürüten kurumlar ASAM, Mülteciler ve Sığınmacılarla Yardımlaşma Dayanışma ve Destekleme Derneği, Önder Vakfı olarak sıralanabilir. Kurumlar giyecek ve besin yardımından, ailelerdeki kadın ve çocuklara yönelik sosyal faaliyetlere kadar bir dizi faaliyet yürütüyor.
*Suriyeliler aylık 120 TL gibi bir miktar maddi yardımı Kızılay’dan kart ile alıyorlar. Tüm Suriyelilerin bu yardımdan yararlanıp yararlanamadığı belirsiz. Bunun haricinde doğrudan ailelere dağıtılan maddi bir yardımdan söz edemeyiz. Suriyelilerin vatandaşlığa alımları oldukça yavaş gerçekleşiyor. Ankara’da vatandaşlık alan Suriyeli sayısının 1000’den az olduğu belirtiliyor.
Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- Teknoloji Çağındayız Ama İşçiler Çalışırken Ölüyor!
- Örgütsüzlüğümüzün Bedeli: Artan İş Cinayetleri
- Baret Bile Olmadığı İçin!
- 28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Gününden 1 Mayıs’a
- Çıraklık Okulları ve Örgütlenme İhtiyacı
- Maden Ruhsatsız, Göçmen Sahipsiz!
- Göçmen İşçilerin Katili Sermaye Düzenidir!
- Hiçbirimiz Yerli Değiliz, Hepimiz Göçmeniz...
- Umut Tekneleri Ölüm Tekneleri Olmaya Devam Ediyor
- Hem Yurtdışına Gitmek İste Hem de Göçmenlere Demediğini Bırakma!
- Genç Bir Göçmen, Eziklik Duygusu ve Yitirilen Vicdanlar!
- Göçmen Kıyımı Bu Kez de Teksas’ta Yaşandı
- Kapitalizmde Güvenli Liman Yoktur!
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- İki Yıl Önce Bugün ve Kapitalizmin Fotoğrafı
- Fas Sınırında İnsanlık Trajedisi: Umut Tekneleri Ne Zaman Kıyıya Varacak?
- Umut Yolculuğu
- Hindistanlı Göçmen İşçilerin Eve Dönüş Mücadelesi
- Yunanistan’da ve Almanya’da Mültecilerle Dayanışma Eylemleri
- Bu Sistem Acı Üretiyor!
- Önyargı ve Suriyeliler Meselesi
- Fakir Baykurt’un Gece Vardiyası; Türk, Alman ve Suriyeli İşçiler
Son Eklenenler
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...