Buradasınız
Teknolojinin Gelişmesi İyi de…
Kıraç’tan UİD-DER’li bir işçi

Teknolojinin gelişmesi iyi bir şey. Eskiden bir dostunla haberleşebilmek ne zordu. Bir mektup yollayıp cevap almak ayları buluyordu. Fakat artık teknoloji öyle gelişti ki, cep telefonları aracılığıyla istediğin kişiyle anında konuşup, onu anında karşında görebiliyorsun.
Evet gerçekten de teknoloji çok faydalı bir şey. Fakat bu teknoloji burjuvazinin elinde ve kontrolünde olduğu için ne yazık ki faydasından çok zararı var. Cep telefonlarının kâr amaçlı üretilmesi, milyonlarca insanın bu aletlere dünyanın parasını harcaması, sürekli yeni modellerinin çıkıp tam bir kazanç kapısına dönmesi vb. bunları bir tarafa bırakarak ben esas başka bir noktaya değineceğim. Normalde teknolojiden faydalı olması için ondan faydalanmak gerekir. Fakat durum öyle bir hal almış ki, telefonlar adeta bizi kullanır duruma gelmiş. Çalıştığım işyerinde bakıyorum, o kadar birikmiş sorun varken, her işçinin elinde bir telefon, dinlenme araları heba olup gidiyor. Tam da patronların istediği gibi, işçiler birbirleriyle konuşacaklarına, telefon vasıtasıyla hiç tanımadıkları insanlarla arkadaş oluyorlar. İçinde boğuştukları kendi sorunlarını unutup bilmem kaç trilyonluk bir futbol takımının sorunlarıyla uğraşıyorlar.
Bazen toplu taşıma araçlarında da dikkatimi çekiyor, her iki kişiden birinin elinde telefon, kimse kimsenin yüzüne dönüp bakmıyor. Kaç yıllık iş arkadaşımızın başına bir iş gelse acaba ne oldu diye sormayız ama bir gün cep telefonumuzu evde unutsak “bir yanım eksik kaldı” diye hayıflanırız.
Yani dostlar özetle patronlar bizlerin eline geçen üç kuruşu da yağmaladıkları yetmezmiş gibi bir yolunu bulup biz işçilere çok lüks telefonları satmayı beceriyor. İşçiler örgütsüz olduğu için de bu makinelerin ve patronların esiri durumuna düşüyorlar. Bundan dolayı da arkadaşlarımıza, insanlığı kurtuluşa götürecek olan mücadelemize, insani değerlerimize yabancılaşıyoruz. En basiti bugün en büyük kazanımlarımızdan birisi olan kıdem tazminatımız çalınıyorken işçilerin büyük bir çoğunluğu ya chat yapıyor, ya maç izliyor, ya hiç tanımadığı kişilerle sanal âlemde okey oynuyor. Hayatının büyük bir bölümünü boş işlere ayıran bir kişi, başına bir iş geldiği zaman (örneğin bir iş kazasında) sudan çıkmış balığa dönüyor ve patronun kucağına düşüyor. İşte o zaman hayatın acı gerçeğine tosluyor.
İşçi kardeşler, sanal değil gerçekten eğlenmek, gülmek, sevmek ve sevilmek herkesin olduğu kadar sizin de hakkınız. Ama biliyoruz ki bu haklarımız patronlar tarafından gasp edilmiş. Gasp edilen haklarımızı geri almak hepimizin mücadelesiyle mümkün ancak. Cep telefonlarına ve sanal ortama ayırdığımız zamanın az bir kısmını mücadeleye ayırsak bile hayatımızdaki olumlu değişiklikleri hep beraber göreceğiz aslında. İşte bundan dolayı diyorum ki, kurtuluş ve mutluluk sadece ve sadece mücadelede.
Patronların Keyfi Dayatmaları
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...