Buradasınız
Ülkeyi Enkaza Dönüştüren Baskı ve Zorbalık Rejimine Son!
Her ülke gibi Türkiye’nin toplumsal ve siyasal tarihine damgasını basan günler veya dönemeç noktaları vardır. Mesela kentleşmenin hızlanmaya, işçi sınıfının ve emek mücadelesinin büyümeye, sendikaların ve sosyalist örgütlerin güçlenmeye, toplumsal duyarlılığın yükselmeye başladığı 1960, Türkiye tarihinde çok önemli bir dönemeç noktasını temsil eder. 12 Eylül 1980 ise, işçi sınıfı ve toplumun geniş kesimleri için karanlık bir dönemi başlatan günün adıdır. Bugün tek adam rejimini ve yaptığı kötülükleri konuştuğumuzda, doğal olarak akla 7 Haziran 2015 seçimleri sonrasında yaşananlar gelir. İktidarını kaybeden Erdoğan/AKP, 7 Haziran seçim sonuçlarını tanımayarak ülkeyi kaosa sürükledi ve 1 Kasım seçim sonuçlarının ortaya çıkmasını sağladı. Bu kaotik süreç, 15 Temmuz ile birleşerek bugünkü tek adam rejiminin kurulmasıyla sonuçlandı. Aradan geçen yıllar içinde Türkiye toplumu yeni bir dönemeç noktasına gelmiş durumda. Bu bakımdan 14 Mayıs seçimleri, Türkiye tarihinin en önemli, en kritik seçimlerinden biri olacak!
Uzun ve sancılı bir dönüşüm geçiren toplumda büyük bir değişim arzusu var. Muhalefet cephesinin düzenlediği mitinglerin hem kitlesel hem de coşkulu geçmesi, 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir tarafında meydanların dolup taşması dipten gelen toplumsal değişim arzusunun göstergesidir. İşçi sınıfı, son yedi yılda Türkiye tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir yoksullaşma dalgası altında kaldı. Buna karşılık patronlar sınıfının, iktidar ve çevresindekilerin serveti akıl sınırlarını zorlayacak şekilde büyüdü. Bu yüzden emekçilerin ezici çoğunluğu bu yağmacı rejime öfkelidir. Ancak bu enkaz rejimine olan öfkenin tek sebebi korkunç yoksullaşma değil. Tek adam rejimi, hak ve özgürlükleri bastırdı, zaten son derece zayıf olan tüm demokratik mekanizmaları da yok etti. Toplumu yapay temellerde bölüp parçalamak için durmaksızın kin ve nefret kustu. Bir taraftan muhalif olan herkesi “terörist” ilan ederken, öte taraftan da binlerce insanı cezaevlerine atarak toplumu sindirmeye çalıştı. Toplumun geniş kesimlerinin durmaksızın horlanıp aşağılanması, bu rejime karşı muazzam bir öfke ve nefrete yol açmıştır. Mitinglerde ve 1 Mayıs’ta aşağılanmaya karşı çıkan ve özgürlükleri ifade eden sloganların büyük bir coşkuyla atılması sebepsiz değil. On milyonlarca işçi, kadın, genç, Kürt halkı, Aleviler, toplumun ezilen diğer kesimleri özgürlük ve demokrasi istiyor.
Tepeden tırnağa çürümüş bu rejim elbette toplumdaki değişim arzusunu boğmak ve varlığını sürdürmek istiyor. Elindeki devlet ve medya gücünü kullanarak, psikolojik savaş yöntemlerini devreye sokarak güçlü olduğu veya gitmeyebileceği algısı yaratmaya çalışıyor. Ancak toplumsal desteğini büyük ölçüde kaybetmiş, iç bütünlüğü bozulmuş ve çözülme süreci ilerlemiş bu rejim, elindeki devlet ve medya gücüne rağmen göründüğünden çok daha zayıftır. Elbette rejim her türlü kötülüğü yapabilecek fıtrata sahiptir ama buna karşı koymanın yolu kaygı ve korkuyu aşmaktan, örgütlü olmaktan ve her alanda mücadeleyi yükseltmekten geçer. Bu rejimin psikolojik harp tekniklerine, korkutma ve sindirme politikalarına karşı toplumdaki umudu, direnci, değişim arzusunu diri tutmak ve emekçilerin örgütlü bir güç haline gelmesini sağlamak hepimizin görevidir.
Toplumun üzerine bir karabasan gibi çöken, depremi felakete dönüştürüp on binlerce insanımızın canını alan, özgürlük ve demokrasi düşmanı bu rejimden kurtulmak zorundayız. Kuşkusuz bu rejimin gitmesiyle açılan yeni dönemde işçi sınıfının çalışma ve yaşam koşulları kendiliğinden iyileşmeyecek. Çünkü bunun olabilmesi için işçi sınıfının sendikal ve siyasal/sosyalist örgütlenmelerinin güçlenmesi gerekiyor. Bu rejimin gitmesi ve daha demokratik bir atmosferin oluşması, toplumdaki değişimin açığa çıkması, sendikal örgütlülüğün, kadın ve gençlikteki özgürlük arayışının daha fazla sosyalist hareketle buluşmasının önünü açabilir. Tüm tarihsel deneyim gösteriyor ki demokratik hakların genişlemesi ile işçi sınıfı mücadelesinin büyümesi, ekonomik kazanımlar elde edilmesi ve toplumsal duyarlılığın oluşması arasında kopmaz bir bağ vardır.
Bizim asıl hedefimiz, insanlığa büyük acılar yaşatan kapitalist sömürü düzenini yıkma mücadelesini ulusal ve uluslararası alanda örgütlemektir. Emekçilerin demokratik hak ve özgürlüklerine sahip çıkması, değişim isteyen gençlerin ve emekçi kadınların örgütlenmesi, işçi sınıfının siyasal ve sendikal örgütlerinin güçlenmesi bu mücadelenin bir parçasıdır. Bu bakış açısından hareketle, 14 Mayıs milletvekilliği seçimlerinde özgürlük ve demokrasiden yana bir ittifakı temsil eden Emek ve Özgürlük İttifakı partilerini destekliyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise, bu ittifakın da destekleme kararı aldığı Kemal Kılıçdaroğlu için oy kullanacağız. Gün, baskı ve zorbalık rejiminin son bulması için seferber olma, 14 Mayıs’ta değişim irademizi ortaya koyma ve irademizin gasp edilmesine izin vermeme, her alanda birlik ve dayanışmamızı güçlendirme günüdür!
AFP’nin Türkiye Ofisi Greve Çıktı
- İşçi Dayanışması 193. Sayı Çıktı!
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Unutma, Örgütlen, Hesap Sor!
- Bölünenler mi Birleşenler mi Kazanır?
- Örgütlülük İşçi Sınıfının Gücü, Toplumun Umududur!
- Asıl Düşman Olan Kim?
- “Dejavu” Sarmalını Kırmak İçin
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
Son Eklenenler
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ı geride bıraktık. 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında gerçekleşen mitinglere yüzbinlerce sendikalı sendikasız işçi, işsiz, emekli, emekçi kadın, genç katıldı. İşçi ve...
- Türkiye’nin dört bir yanında sendikalaşmak isteyen işçiler çeşitli engellerle karşılaşıyor, işten atılıyor, baskıyla sindirilmek isteniyor. Bursa’da Öz İplik-İş Sendikası’nda örgütlendikleri için işten atılan ve direnişlerine devam eden Durak...
- Türkiye tarihindeki en büyük işçi katliamı olan Soma Katliamı davasında daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisi ilk kez hâkim karşısına çıktı. Katliamın 10. yılında görülmeye başlanan kamu davasının ilk duruşması 8 Mayısta Soma 2. Asliye Ceza...
- Merhaba işçi ablalarım, abilerim. Ben İzmir’de yaşayan bir lise öğrenciyim. Ben de UİD-DER ile 1 Mayıs’a katılmak için İstanbul’da yaşayan teyzeme geldim. İlk defa 1 Mayıs’a katıldığım için sizlerle duygularımı paylaşmak istiyorum.
- Bu sene de 1 Mayıs’ı ağır şartlarda karşıladık. Bir tarafta ekonomik yıkım diğer tarafta savaş, göç sorunu ve işsizlik. Biz işçilerin birikmiş nice sorunu bulunuyor, toplum nefessiz bırakılıyor. İşte bu şartlar altında UİD-DER işçilere umut oldu,...
- Türkiye’de işçiler, reel ücretlerin düşmesi, çalışılmış günlerin ücretinin dahi patronlar tarafından gasp edilmesi gibi sorunlarla boğuşuyorlar. Diğer taraftan sağlık emekçileri ticarethaneye dönüştürülen sağlık sisteminin dayattığı ağır iş yüküyle...
- Geçen gün metal işçisi arkadaşımla bir araya geldik. Çayımızı içerken sohbet etmeye başladık. Konumuz toplu iş sözleşmesiydi.
- İlk kez UİD-DER’le 1 Mayıs’a gelen arkadaşımız, 1 Mayıs’ın daha önce duyduklarından, anlatılanlardan bambaşka bir şey olduğunu söyledi. Kadınlar, çocuklar, işçiler el ele halaylar çektik, hepimiz kardeş gibiydik.
- Merhaba, ben İzmir de yaşayan bir gencim. İstanbul’a UİD-DER’le 1 Mayıs’a katılmak için geldim. 1 Mayıs öncesi hazırlıklar için derneğe gittim. Çok sıcak bir ortam ve dayanışma duygusu sarmıştı her yeri.
- Sarayları süsleyen altın, sultanların ve soyluların yaşamında zenginliğin en önemli ölçüsü olmuştur. Fakat bu zenginliği üreten zamanın köleleri ve günümüzün işçileri için bu maden her zaman acı, gözyaşı ve ölüm getirmiştir. Altın madenlerinde...
- Çalıştığım işyerinde uzun yıllardır çalışan ve EYT yasası çıktıktan sonra SGK’ya başvurup emekli olanlar var. Malûm, emeklilik maaşı iktidar eliyle kuşa çevrildi. Bizim patron da sayıları azımsanmayacak kadar çok olduğu için EYT’li işçileri bir an...
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...