Buradasınız
Üniversiteler, İşsizlik ve Geleceksizlik: Sorun Nerede?

“Atanamayan öğretmen çalıştığı inşaatta düşerek öldü.” “Üniversite mezunuyum, markette kasiyerlik yapıyorum.” “Mezun olunca iş bulma ümidim yok.” “Sırf bir diplomam olsun diye okuyorum!” Bu sözler, esasında tarihsel olarak kapanan bir dönemin umutsuzca dile getirilmesinden başka bir şey değil. Üniversite mezunu işsizlerin sayısı çığ gibi büyüyor, genç kuşaklar kendilerini atıl, geleceksiz ve umutsuz hissediyor. Elbette bu sorun yalnızca Türkiye’ye özgü değil. Genç kuşaklar dünya genelinde işsizlik, değersizlik, depresyon sarmalına mahkûm edilmiş durumda. Kapitalist düzenin gençlere pompaladığı sınıf atlama hayalleri yıkıldı, yıkılıyor, daha da yıkılacak! Bir dönemin neden ve nasıl kapandığını, genç kuşakların yarın daha iyi koşullara uyanmayacağını tarihsel gelişim içinde kısaca özetleyelim.
Tüm üretimin kâr amacıyla yapıldığı kapitalist düzenle birlikte nüfus kentlere akmış, kentler büyüyüp toplumsal ilişkiler farklılaşmaya başlamıştır. Özellikle sanayi devriminin ardından teknolojinin hızla ilerlemesi, üretim sürecinde eğitimli ve gelişmiş emek gücüne ihtiyacı arttırdı. Modern dünyada eğitimin zorunlu hale gelmesinin temel yol açıcısı, üretim sürecinin ihtiyaçlarıdır. Üniversiteler ise mühendisinden kimyagerine, öğretmeninden doktoruna daha nitelikli işgücünün eğitimini üstlenmiştir. Özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra üretimin çeşitlenip gelişmesi ve yeni sektörlerin ortaya çıkması üniversite öğrencilerinin de sayısını artırmıştır. Bir zamanlar varlıklı ailelerin çocuklarının ulaşabildikleri üniversitelere, artan ölçüde emekçi ailelerin çocukları da gitmeye başlamıştır. Elbette egemen ve varlıklı sınıfların çocuklarının gittiği üniversiteler her zaman çok daha yüksek eğitim kalitesine sahipken, emekçi çocuklarının gittiği üniversitelerin eğitim kalitesi günden güne düşmüştür. Nitekim dünyada ama özellikle Türkiye’de tanık olduğumuz üzere diploma dağıtan ama insana gerçek bir vasıf kazandırmayan binalara dönüşmüştür üniversiteler.
Türkiye’de siyasi iktidar her şehre üniversite kurmakla övünüyor ama o üniversitelerde kaliteli eğitim verilmiyor, gençlerin geleceğe hazırlanmaları, donanım kazanmaları hedeflenmiyor. Üniversiteler sadece sermaye çevrelerini palazlandırmanın, ihale kapmanın, kentteki ekonomiyi canlı tutmanın araçları olarak görülüyor. Gençler olarak eğitim masraflarımızı karşılayabilmek için hem okuyup hem çalışmak zorundayız. Üniversite döneminde doymak, başımızın üstüne bir çatı bulmak, sosyalleşmek, her şey sorun haline geliyor, hayatı adeta askıya alıyoruz. Hele mezun olunca iş bulma kaygısı hepimizi yiyip bitiriyor. İş bulsak bile aldığımız eğitimin hiçbir işe yaramadığı gerçeğiyle yüz yüze kalıyoruz. Çözüm istediğimizde ise iktidarın aşağılamalarına ve şiddetine maruz kalıyoruz. Bu da büyük beklentilerle üniversite bitirmiş gençlerin onurunu kırıyor ve hayal kırıklığı yaratıyor.
Türkiye gibi ülkelerde, 1960 ve 70’li yıllarda ve hatta sonraki yıllarda bile üniversite mezunu olmak toplumda “ayrıcalık” anlamına geliyordu. Bir doktora, mühendise veya öğretmene toplumda duyulan saygı da bu ayrıcalıktan doğuyordu. Üniversite mezunu bir insanın iş bulamaması düşünülemezdi. Eğitimin niteliği de üniversite öğrenimi için girilen sosyal çevre de bugünkünden çok farklıydı. Gençlerin değişip dönüştükleri, kendilerini çeşitli alanlarda ilerletme şansı buldukları bir dönemdi üniversite dönemi. Fakat bahsettiğimiz gibi, aradan geçen yıllarda bu tablo çok değişti. Nüfus çoğaldı ve kentlere birikti, üniversite okuyanların sayısı giderek arttı. Her alanda mezun sayısı “ihtiyaçtan fazla” olmaya başladı. Adı sanı duyulmayan bölümlerden on binlerce öğrenci mezun olmasına rağmen, o alanların ihtiyaç duyduğu nitelikli emek gücü son derece sınırlıdır. Hem sözünü ettiğimiz dinamiklerden hem eğitime yeterince kaynak ayrılıp gerektiği ölçüde kadro açılmamasından hem de eğitimin özelleştirilmesi politikasından dolayı üniversitelerden mezun olan ama iş bulamayan öğretmen sayısı yüz binleri bulmuştur. Sözünü ettiğimiz durum kaçınılmaz olarak işsiz sayısının katlanmasına yol açmış, bir zamanların saygın meslekleri itibar kaybetmiş ve ücretler düşmüştür.
Sonuç olarak genç kuşakları oyalamak ve işsiz sayısını düşük göstermek için bu iflas etmiş sistem sürdürülüyor. Tarihsel ömrünü doldurmuş ve topluma gelecek vaadi kalmamış kapitalizm her alanda bir yıkıma yol açıyor. Niteliksizleşme, ticarileşme, kamusal harcamaların ortadan kaldırılması, tüm yükün emekçilerin üzerine yıkılması, büyüyen eşitsizlik, işsizlik, depresyon, baskı ve zorbalık… Gerçek durum budur ve yarın daha iyi olmayacak! Öyleyse geleceğimizin çalınmasına karşı sadece şikâyet etmemiz yetmez, umutsuz olmak bize yakışmaz! Gençler olarak tüm insanlığa acılar yaşatan bu sömürü düzenine karşı sosyalist dünya mücadelesinin saflarına katılmalıyız! Gidecek başka yol yok!
- Bugün Herkes Dünyanın Döndüğünde Hemfikir Ama…
- Ücretler Artarsa Enflasyon Artar!
- Değişimi Asıl Yaratacak Olan Biziz!
- İşçi Dayanışması 178. Sayı Çıktı!
- Sözcüklerin Anlamı: Kimin Düşüncesi, Kimin Penceresi?
- Sınıflar, Siyaset ve Genel Oy Hakkı
- İşçi Anne Babalar Çocuklarını Nasıl Yetiştirmeli?
- Beklemek Fayda Etmez, Godot Gelmeyecek!
- Enflasyon, Asgari Ücret ve İktidarın “Baz Etkisi” Oyunu!
- Tek Tek İşçiler ve İşçi Sınıfı
- 2023’e Girerken İşçi Sınıfının İsyan Fırtınası Sürüyor
- 2023’e Girerken 2022’den Çıkan Dersler
- İşçi Sınıfı Kitlesel Grev ve İsyanlarla Kapitalizme Hayır Diyor!
- İşçi Dayanışması 177. Sayı Çıktı!
- Karasabandan Cep Telefonuna!
- Başarının Sırrı ve Sömürüsüz Topluma Giden Yol!
- Esirler Dünyası Uyanmalı!
- Nasıl Bir Kutuplaşma?
- Sonunda Dedikleri Oldu: İşte “Büyük Türkiye”!
- İşçi Sınıfının Çocukları ve Anaları: Dün Başardılar Bugün de Başarabilirler!
- Üç Üzüm Tanesi
- Annelerimizin Ücretlerinin Yükseltilmesini, Çalışma Saatlerinin Kısaltılmasını İstiyoruz!
- Çıraklık Okulları ve Örgütlenme İhtiyacı
- Beklemek Fayda Etmez, Godot Gelmeyecek!
- Depresyona Karşı Özgürlük Mücadelesine!
- Emekçi Gençliğin Uyuşturulmasına HAYIR!
- Fala İnanma, Mücadelesiz Kalma!
- Halk Ozanı Mahzuni
- UİD-DER İle Sınıfımızın Siyasetini Öğreniyoruz
- Mutsuzluğumuzun Nedeni Kapitalizmdir
- “Prestijli” Katar Yoksulluğa Duvar Ördü
- Esirler Dünyası Uyanmalı!
- Okullardan Mücadele Alanlarına
- Genç Kuşakları Çürüten Kapitalizme Karşı Mücadeleye!
- Bu İşi Nasıl Beğeneyim?
- Kavanozu Sallayanın Kim Olduğunu Öğreniyoruz!
- Her Zaman Tek Yürek...
- Küçülmeye Giden İşyeri
- Çalışanlar İçin Mağazalar Hapishaneden Farksız
- Üniversiteler, İşsizlik ve Geleceksizlik: Sorun Nerede?
- Sözcüklerin Anlamı: Kimin Düşüncesi, Kimin Penceresi?
- Sınıflar, Siyaset ve Genel Oy Hakkı
- İşçi Anne Babalar Çocuklarını Nasıl Yetiştirmeli?
- Beklemek Fayda Etmez, Godot Gelmeyecek!
- Enflasyon, Asgari Ücret ve İktidarın “Baz Etkisi” Oyunu!
- Tek Tek İşçiler ve İşçi Sınıfı
- İşçi Sınıfı Kitlesel Grev ve İsyanlarla Kapitalizme Hayır Diyor!
- Karasabandan Cep Telefonuna!
- Başarının Sırrı ve Sömürüsüz Topluma Giden Yol!
- Esirler Dünyası Uyanmalı!
- Nasıl Bir Kutuplaşma?
- Sonunda Dedikleri Oldu: İşte “Büyük Türkiye”!
- İşçi Sınıfı Örgütlü Olursa Burjuva Tuzakları Aşabilir!
- Bir Kapının Eşiğinde: Anahtar mısın, Kilit mi?
- Genç Kuşakları Çürüten Kapitalizme Karşı Mücadeleye!
- Asıl Dert “Aileyi Korumak” mı?
- İnsanlığın Düşmanları ve İnsanlığın Umudu
- Sermaye Sınıfına Haddini Bildirecek Olan Örgütlü İşçi Sınıfıdır!
- İnsanlığın Yeni Bir Dönüşüme İhtiyacı Var!
- Yoksullukla Nasıl Mücadele Edilir?
Son Eklenenler
- 29 Ocakta İran’ın Batı Azerbaycan eyaletine bağlı Hoy kentinde 5,8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Kışın en soğuk günlerinde, gece 21.44’te meydana gelen depremde en az 3 kişi öldü, 122 kişi yaralandı, çok sayıda ev hasar gördü. Hoy halkı...
- Toplumda çoğunluğun doğru kabul ettiği fikirleri sorgulamak, yanlışları görmek, bunları dile getirmek kolay değildir. Kolay olan herkesin söylediğini söylemek, herkesin yaptığını yapmaktır; çünkü bu çaba sarf etmeyi gerektirmez ve “zararsızdır.”...
- 31 Ocak 2008’de İstanbul Davutpaşa’da kaçak bir maytap atölyesinde meydana gelen patlamada 20’si işçi 21 kişi ölmüş 100’den fazla kişi yaralanmıştı. Katliamın 15. yıl dönümünün Anayasa Mahkemesi kararıyla tekrar görülen davanın 2. duruşmasının...
- Bizler İşçi Dayanışması gazetesi okuru bir grup petrokimya işçisiyiz. Geçtiğimiz günlerde bir araya geldik ve “Artık Yeter! Şimdi Birlik ve Mücadele Zamanı” kampanyamızın bildirisini okuduk. Hayat pahalılığı, sosyal hayattan kopma ve baskılar...
- Sendikaların araştırmalar sonucunda açıkladıkları rakamlara göre yoksulluk sınırı 27 bin liranın üzerine çıktı. Türkiye’de bu miktarın üzerinde bir ücrete çalışan işçi sayısı neredeyse parmakla sayılacak kadar azdır. Yani Türkiye’de işçiler...
- Binlerce demiryolu işçisi, 300 bin öğretmen, 70 bin üniversite çalışanı, 100 bin kamu işçisi, 2 bin otobüs şoförü… Bugün İngiltere’de farklı sektörlerden 500 bin işçi grevde. İşçiler mücadelelerini birleştirdiler, grevlerini ortaklaştırdılar ve hep...
- Fransa işçi sınıfı 10 gün arayla 2. kez genel greve gitti. Macron hükümetinin emeklilik yaşını yükseltmek istemesine karşı 31 Ocakta 2,8 milyon işçi bir kez daha meydanları doldurdu. Ülkedeki 8 sendikanın çağrısıyla; Paris, Nice, Toulouse, Lille,...
- İstanbul Esenyurt’ta bulunan LCW’nin deposunda çalışan ve Kod-46 ile işten atılan 14 işçinin 10 Ocakta başlayan mücadelesi kazanımla sonuçlandı. British American Tobacco işçileri greve çıkma kararı aldı. 2022’nin Ağustos ayından bu yana sendikal...
- 2022 sonlarına doğru fırınlarda ekmeğin fiyatı 5 liraydı. İzmir Büyükşehir Belediyesinin Kent Ekmek fiyatı ise 3 liraydı. Kent Ekmek fiyatı artık 4 liraya çıkartılmış oldu. Yani ekmeğe yüzde 33 zam bindirilmiş oldu. Ekonomik kriz yukarıya doğru...
- Türkiye’de hızla yükselen enflasyon karşısında emekçilerin alım gücü iyice eridi. TÜİK’in resmi enflasyonu ile gerçek enflasyon arasında uçurum olduğu için ve ücret artışları resmi enflasyon veri alınarak yapıldığı için, yapılan zamlar reel...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu TÜPRAŞ grubunda yaklaşık 5 bin işçi, “geçinemiyoruz” diyerek ek zam taleplerinin karşılanması için eylem başlattı. Kocaeli, İzmir Aliağa, Kırıkkale ve Batman rafinerilerinde çalışan işçiler, geçtiğimiz Çarşamba...
- DİSK’in eski Genel Sekreteri ve Maden-İş’in Kemal Türkler’den sonraki Genel Başkanı Mehmet Karaca dün akşam saatlerinde hayatını kaybetti. Karaca, 1969 yılında Otosan’da çalışırken Maden-İş’in örgütlenme faaliyetini yürütmüş, baş temsilcilik yapmış...
- Sağlık alanında devasa sorunlar yaşanıyor. Hastaların ilaçlara erişim sorunu bunlardan biri… İlaç yokluğu, fahiş fiyatlar, kaçak ilaçlar ve nihayetinde sahte ilaçlar! Günlerdir “sahte kanser ilacı” skandalını takip ediyoruz. Cumhuriyet’ten Murat...