Buradasınız
Yangınlar, Seller, Deprem ve Konut Sorunu
İzmir’den bir grup İşçi Dayanışması okuru
Son zamanlarda ormanlar cayır cayır yanıyor. Seller benzeri görülmemiş denli yıkıcı sonuçlara neden oluyor. Denizlerde müsilaj ve kirlilik had safhaya ulaşmış durumda. Adeta domino taşlarının birbirini devirmesi gibi doğa olaylarının felakete dönüşmesini yaşıyoruz. Nedeni ne olursa olsun gerekli araç gereçler önceden hazır olsa yangınları anında söndürmek mümkün. Bugünün teknolojisi neredeyse kaç damla yağmur yağacağını bile önceden bilmemizi sağlıyor. Doğanın anası bu denli ağlatılmamış ve ormanlar talan edilmemiş olsaydı, sellerle ve bu denli yıkıcı sonuçlarla karşılaşmazdık. Ruhunu akçeli işler için sermaye sınıfına satmamış namuslu yer bilimciler büyük ve sonuçları korkunç olacak depremler için sürekli uyarıyorlar. Ama depremlerde ölmeye devam ediyoruz.
Betona sevdalı, doların yeşiline âşık AKP ve onların milletin anasını ağlatmaya yemin etmiş sermayedarları, kâr uğruna doğaya ve insana düşmanlık ediyorlar. En güzel yerlere saraylar, gökdelenler lüks villalar dikiyorlar. Bu arsız sermaye sınıfının kendileri için bütün binaları en gelişmiş teknolojiyle depreme dayanıklı yaptırdıklarına şüphe yok. Başta TOKİ konutları olmak üzere yoksullar için yaptırılan yeni binaların bile depreme dayanıklı olmadığını Van depreminde gördük. Erdoğan’ın her selden, depremden ve yangından sonra “TOKİ en kısa sürede devreye girecek” dediğini duyuyoruz. Konut fiyatları resmen daha beter, uçtukça uçuyor.
Başta İstanbul olmak üzere özellikle büyük kentlerde on binlerce binanın büyük bir depremde yerle bir olacağı yönünde açıklamalar yapılıyor. Bu binlerce çürük binada yoksullar yani işçi ve emekçiler ikamet ediyor. Üstelik bu çürük konutların kira fiyatları öyle ucuz da değil. İşçi ve emekçilerin giderlerinin en büyük kalemi ev kiraları oluyor bu çürük binalarda bile. Üstelik büyük bir depremde binanın tepelerine çökeceğini biliyorlar. Bilmesine biliyorlar ama daha sağlıklı olması bir yana daha yeni bir binaya taşınmaya bile bütçelerinin yetmesi mümkün değil. Yani çaresizlikten, yani yoksulluktan bu çürük binalarda ve evlerde yaşamak zorundayız. Diğer yandansa bu çürük binalarda ikamet eden yoksulların evlerindeki sermaye sınıfının sesi televizyonlar, havuzlu, çocuk bahçeli lüks sitelerin reklamını sürekli döndürüyorlar. Yoksullar bir peri masalı dinler gibi o lüks ve havuzlu binalarda yaşamanın hayalini kurarlar. Ancak bu sömürü düzeni altında yoksulların bu denli lüks binalarda yaşamasının hayal olmaktan öteye geçme ihtimali yok. Gözümüzün gördüğü her şeyi üreten ve var eden işçiler ve aileleri her şeyin en iyisini ve güzelini yaşamayı hak ediyorlar. Fakat bıraktık lüksünü TOKİ’nin ferahlıktan uzak ve depreme hiç de dayanıklı olmayan bir dairenin fiyatı bile bir işçi ailesinin ömür boyu ödeyemeyeceği yükseklikte.
Başta beton severler olmak üzere sermaye sahipleri büyük bir depremin eninde sonunda meydana geleceğini bal gibi biliyorlar. Peki, büyük bir depremde mesela İstanbul’da on binlerce binanın insanlara mezar olacağını bildikleri halde neden sorunu çözmüyorlar? Dertlerinin işçi ve emekçilerin de kendileri gibi her yönüyle sağlıklı yaşaması olmadığını yaşadıklarımızdan biliyoruz. Mesela 2019 yılında AKP vergi barışı adı altında bir yasa çıkarmıştı. Bu yasayla kaçak, çürük, eski yeni bütün binalara güya testleri yapılmış gibi sağlam raporu verildi. Dertleri sağlam-çürük denetimi yapmak değildi. Mesele boşalttıkları devlet kasasını doldurmak için ev sahiplerinden para almaktı. Hiçbir denetim yapılmadan sağlam raporu verilen binlerce binanın çürük ve büyük bir depremde yerle bir olacağını elbette biliyorlar. Yoksulların canı onların umurunda bile değil. Mesela geçen yıl İzmir depreminde yüzlerce insan öldü. Binlerce insan evsiz kaldı. Hükümetin ölen, sakat kalan ve evsiz kalan binlerce insana dayattığı çözüm; yine bir ev parası ödeyerek ev sahibi olmak. Yani deprem gibi bir felaketi bile fırsata yani ranta çevirdiler. Oysa bu yıkılan binalara 2019 yılında vergi barışı adı altında sağlam raporlarını aynı hükümet vermişti.
Onların tek dertleri var. O da kâr, kâr, daha fazla kâr. Büyük bir depremde binlerce yoksul insan ölmüş ne gam. Kalan yoksullar onlar için artı-değer sağlamaya devam edecek. Kendileri fildişi kulelerinde, saraylarında, denize nazır villalarında mutlu mesut yaşamaya devam edecekler. Bu insanın insanı sömürdüğü kapitalist düzen altında işçi ve emekçilerin sağlıklı ve insana yaraşır konutlara sahip olması asla mümkün olmadı ve olmayacak. Tek başına konut sorunu da değil. Mesela sağlığa erişim ve kaliteli bir sağlık hizmetine erişmek de mümkün değil. En basit ve tedavisi mümkün hastalıklarda bile yoksullar sağlığa erişemediği için ölüyor. Yani işçi sınıfı bu sömürücü düzeni yıkmadan herkes için sağlıklı ve konforlu konutlarda mutlu bir hayat sürmek mümkün değildir.
- Tokat’tan Diyarbakır’a Maden Şirketlerine Karşı Köylüler Mücadele Ediyor
- Tokat’ta Altın Madenine Karşı Direniş
- Yine Yangın, İhmal ve Umursamazlık
- Doğanın Talanına Hayır!
- Diyarbakır ve Mardin’de Yangınlar: Sermayenin Kâr Hırsı Can Alıyor
- Manisa Gördes’te Madene Karşı Direniş Nöbeti Sürüyor
- “Mersin Atatürk Parkında Yeni Liman İstemiyoruz”
- İktidarın Zihniyeti İliç’te de Aynı!
- İliç’te Aileler Arama Çalışmalarının Durdurulmasını Protesto Etti
- İliç’te Maden Faciası: Tonlarca Siyanürlü Toprak Çöktü, İşçiler Altında Kaldı
- Brezilya, Fas, Libya: Kapitalizm Felaket Demektir!
- Akbelen Direnmeye Devam Ediyor!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- Orman Yangınları Devam Ediyor
- Deştin Köylüleri: Çimentocular Topraklarımızı İşgal Edemeyecek!
- Samandağ Halkı: “Deprem Öldürmedi Asbestle Öldürecekler!”
- Depremden Sonra Sel de Felakete Dönüştü
- Pakistan’da Seller Can Almaya Devam Ediyor
- “Yeşil Bursa”ya Ne Oldu?
- Ormana Girişleri Yasaklamak mıdır Önlem?
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Patronlara Yeni Teşvikler, Emekçilere Derinleşen Yıkım
- Felaketlerden Dayanışmayla Kurtuluruz
- Avcılar’da 6 Şubat Depremleri Anması
- Beşiktaş’ta 6 Şubat Anması: Unutmadık!
- Depremin Yıldönümünde Yükselen Sesler: Unutmak, Affetmek Yok!
- Hesap Sormazsak Aynı Acıları Yaşamaya Mahkûmuz!
- 6 Şubat 2023’ün Ardından
- 6 Şubat Depremlerinin Birinci Yılı: Asrın Kötülüğünü Unutma, Unutturma!
- Japonya’da Depremler Can Aldı
- 17 Ağustostan 6 Şubata: Bu Sesi Duyan Yok!
- Depremi Yaşadık, Cehennemi Yaşıyoruz!
- Samandağ Halkı: “Deprem Öldürmedi Asbestle Öldürecekler!”
- “Devlet Baba” Kime Hizmet Ediyor?
- Kader Değil Felaket!
- Boşaltılan Yurtlar ve Büyüyen Sorunlar!
- Depremin 40. Gününde İstanbul Emek Barış Demokrasi Güçlerinden Anma Eylemi
- Samandağ Dayanışması Su Sorununa ve Salgın Riskine Dikkat Çekti
- Samandağ Dayanışma Koordinasyonu: Dayanışma Yaşatır!
- Kızılay Skandalı İktidarın Aynasıdır!
Son Eklenenler
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...
- 28 Temmuz 1914’te dünyanın o güne kadar gördüğü en kanlı savaş başladı. Tam dört yıl süren ve 20 milyon insanın ölümüne, milyonlarcasının yaralanmasına ve sakatlanmasına, kentlerin yakılıp yıkılmasına yol açan bu savaş tarihe Birinci Dünya Savaşı...
- İspanya’da bir duvarda şöyle yazıyor: “El que nos roba es de aqui y rico no inmigrante y pobre.” Yani “Bizi soyanlar göçmen ve yoksul değil, buralı ve zengin.” Bu kısacık bir duvar yazısı içinde bulunduğumuz durumu çok çarpıcı bir şekilde anlatıyor...