Buradasınız
“Yasa ve Düzen” Ne Anlatıyor?
Sermaye sınıfı, pandemiyle birlikte işçilere dönük saldırılarını örtebildiği kullanışlı bir şal buluverdi. “Açlık mı, ölüm mü” ikilemini dayattığı işçi sınıfının ayağındaki prangaları gün geçtikçe ağırlaştırıyor. İşçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, kazanılmış hakları tırpanlanıyor, hayat pahalanıyor. Türkiye dâhil hangi ülkeye bakarsak bakalım işsizliğin, yoksulluğun ve açlığın arttığını görüyoruz. Dahası bizzat yaşıyoruz! Koronavirüsü kullanan egemenler krizin ağır faturasını işçi sınıfına ödetiyorlar. Emekçiler kaygılı, depresif, mutsuz… Nasıl olmasınlar? Doğayı kâr hırsına kurban eden, haksız savaşlarla yeryüzünü cehenneme çeviren, açlığı ve sefaleti, vahşeti ve zulmü yaratan sermaye düzeni insanlığı nefessiz bırakıyor.
Hâl böyleyken sermaye sınıfının siyasi aktörlerinin ağzından sık sık “yasa ve düzen” lafları işitiyoruz. Trump mesela… “Nefes alamıyoruz” diye sokağa dökülen, bu düzenden memnun olmadığını haykıran ABD’li emekçileri yağmacılıkla suçluyor, “yasa ve düzen”i korumaktan bahsediyor. Bu sömürü düzeninden hoşnutsuz insanları bastırmak isteyen tüm dünya liderlerinin dilinde “yasa ve düzen” var. ABD’de, Rusya’da, Macaristan’da, Brezilya’da, Filipinler’de, Türkiye’de… Avrupa’dan Amerika’ya, Asya’dan Afrika’ya sermaye düzeninin temsilcileri farklı dillerde konuşuyor ama aynı şeyden bahsediyorlar. Peki, nedir bu yasa ve düzen?
Korumak istedikleri düzen, işçilerin sömürülmesine dayalı kapitalist düzendir. Kapitalizm her şeyin kâr amacıyla üretildiği ve aynı amaçla alınıp satıldığı bir israf düzenidir. Bu sömürü düzeninde ne doğanın kıymeti vardır ne emeğin ne de insan hayatının… Bu düzenin tek kutsalı; bir canavar iştahına sahip sermayenin çıkarlarıdır, kârdır. Sermayedarlar, kârlı değilse ne ekmek üretirler ne de ilaç… Öte yandan halkları acıya, gözyaşına ve kana boğan silahlar üretmekten geri durmazlar. Çünkü çok kârlıdır. Yasalarsa en genel haliyle, hak ve özgürlükleri belirleyen, herkesin uyması gereken toplumsal kurallar olarak bilinir. Ama kapitalist toplumdaki yasalar, aslında sömürü ilişkilerinin hukuksal kılığa sokulmasıdır. Sözde herkes yasalar karşısında eşittir ama biliriz ki yasalar sadece parası olanları kollar.
Hangi ülkeye bakarsak bakalım, işçiler lehine olan tüm yasalar çetin mücadeleler sonucunda elde edilmiştir. Mesela işçiler zamanında örgütlenip mücadele etmiş ve 8 saatlik işgünü hakkını kazanmıştır. İşçi sınıfı oy kullanma hakkını, grev hakkını, sendikalaşma hakkını, sigortalı çalışma hakkını da böyle kazanmıştır. Hiçbir hak bize lütfedilmemiştir, her biri bizden önceki işçi kuşaklarının kazanımlarıdır. Yani demokrasinin gelişmesini sağlayan işçi sınıfının mücadelesi olmuştur. Ne zaman ki işçilerin birlikleri zayıflayıp örgütlülükleri dağılmışsa, mücadeleyle kazanılıp yasalaşan haklar da teker teker kaybedilmiştir ya da fiilen kullanılamaz hale gelmiştir.
Bilelim ki egemenler tarih boyunca “yasa ve düzen” diye haykırdılar ve kendi saltanatları uğruna yoksul halklara zulmetmekten kaçınmadılar. Hitler Almanya’da, Mussolini İtalya’da, Kenan Evren de Türkiye’de aynı şeyden bahsediyordu. Hepsi de “yasa ve düzeni yeniden tesis edeceğiz” diyor ve işçi sınıfına saldırıyorlardı. Bugün yine “yasa ve düzen” diye buyuruyor dünyanın efendileri! Çoğu zaman bağırarak ve gözlerinden ateşler salarak, parmak sallayarak yapıyorlar bunu. Bu ne tesadüftür ne de içinden geçtiğimiz zamanın ruhundan bağımsızdır.
Kapitalist sömürü düzeni bugün çıkmazdadır. Sistem her yanından su alıyor. İşte bugün insanlığın katmerlenen sorunlarının sebebi budur. Çürümüş ve kokuşmuş sömürü sistemlerini ayakta tutmak isteyen efendiler, insanlığı nefessiz bırakmaktadır. Bu dayanılmaz koşulların emekçi kitlelerde hoşnutsuzluk ve öfke yaratmaması düşünülemez. Zira biriken tepki sık sık dünya meydanlarını zapt edecek şekilde açığa çıkıyor. İşte muktedirleri korkuya sürükleyen budur! Onlar “nefes alamıyoruz” diye haykıran, ayağa kalkan kitleleri sindirmek istiyorlar. Emekçiler için kaos ve yıkım yaratan sömürü düzenini korumak istiyor; demokratik hakları yok ediyor, baskıcı rejimler kuruyorlar.
Ancak tarihten biliyoruz ki tehditkâr söylemler, baskılar ve zulüm bir sistemi ilelebet ayakta tutmaya yetmez, yine yetmeyecek. İşçi ve emekçiler için kâbus anlamına gelen kapitalizm elbet bir gün yıkılacak. Öyle bir zaman gelecek ki örgütlü işçi sınıfı tarih sahnesine çıkacak ve insanlığa sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız bir dünyanın kapılarını aralayacak. İşte o zaman, bugün çığlık çığlığa “nefes alamıyoruz” diye haykıran insanlık, derin bir oh çekecek.
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
Son Eklenenler
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....
- Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri adlı taşeron şirket bünyesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen 2 aylık ücretleri ve tazminatları için 20 Kasımdan beri fabrika önünde eylem yapıyor. Yapı ve Yol İşçileri...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...