Buradasınız
Zonguldak Maden İşçileri ve Eşleriyle Röportaj
Bugün maden işçilerinin sorunlarının çözülmesi için, taşeron sisteminin son bulması için, madenlerde yitirdiğimiz işçi kardeşlerimiz için “emeğe saygı” mitinginde bir araya geldik. Yaşamak, ev geçindirmek için işe giden işçilerin cenazeleri dönüyor evlerine. İşçi ölümleri durmuyor. Ne hissediyorsunuz, neler söylemek istersiniz?
Madenci-1: Bundan 20 gün önce iş amirimizi kaybettik. Onun için hep beraber toplandık. Gelen bütün sendikalara teşekkür ederiz. Şu anda yeraltından kömürü alıp dışarı veriyorsak, bu kader değil. İyi bir denetim, emniyet olsa, iş makineleri olsa ölüm olmaz. Bu kader değil. 1948’den kalma eski makinelerle ancak bu kadar iş oluyor.
Madenci-2: Bu acının bir tarifi yok. Kelimelerle ifade edilemez acımız.
Madenci-3: Bizim buradaki toplanma amacımız, taşeronlaştırma ve sağlıksız çalışmaya hayır demek. Bunun yanında işçilerin çeşitli sorunları var. Bunlar masada çözülmezse, meydanlarda çözeceğimizi ilan ediyoruz. İşçi ölümlerine cinayet diyorum.
Madenci-4: Çalıştığımız madende hala maaşımızı almış değiliz. Özel haklarımızın hiçbiri verilmiyor. İşçilerin hiçbir hakkı yok. İşçiler koşturuyor, çalışıyor. Bir şey istediğimizde başımızdaki müdürler iş kanunu kitabını bize gösteriyorlar, her konuda bizi haksız duruma düşürüyorlar. Çalışma Müdürlüğü’ne gidiyoruz, “sizi kandırmışlar” diyorlar. İçeride 2 aylık maaşımız var. Hiçbir sosyal hakkımız yok. Bütün resmi tatillerde bizi çalıştırıyorlar. Bize normal izin yaptırmış gibi sürekli imza attırıyorlar. Hiçbir şeyden haberimiz yoktu, yeni öğrendik. Yetkililerin bunu duymasını, bunun gereğinin yapılmasını istiyoruz.
Madenci-5:Başımızdakiler daha hızlı üretim istiyorlar.Ölümler bu yüzden oluyor. Yeraltında “hadi-hadi-hadi” diyorlar. Ölümlerin sebebi budur.
Madenci-6: Bugün %50 ile bu hükümeti iktidara getirmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Bu kadar ölüm var, yine %50, yine %50! Bütün Türkiye için üzülüyoruz biz. Tersanede ölen işçi de bizim kardeşimiz, barajda boğulan işçi de bizim kardeşimiz.
Madene girdiğinizde korku duyuyor musunuz, ne hissediyorsunuz?
Madenci-6: Yaşadıklarımızı herkes anlayamaz, her akşam içimizden helalleşiyoruz ailemizle.
Madenci-1:Dört çocuğum var, onların rızkı için çalışıyorum, ölüm aklıma gelmiyor. Bundan 20 gün önce amirimiz öldü, onun öldüğü aynı yerde iş yapıyoruz. Korkuyu düşünmüyoruz. İşyerimizin önüne ambulans istiyoruz, ambulans yok. İşyerinde doktorumuz olsun, müdahale etsin kazalara. İçeride kaza olduğu zaman devlet hastanesinden ambulans geliyor. O gelene kadar kaybediyoruz arkadaşlarımızı. Kan kaybından, acıdan ölüyor işçiler.
Madenci-7: Öncelikle buraya geldiğiniz için çok teşekkürlerimizi sunuyoruz, madenci arkadaşlarımız adına. Çok yoğun duygular içindeyiz son günlerde, arkadaşlarımızı kaybettik. Çok üzgünüz. Evden çıkarken ailemizle vedalaşarak çıkıyoruz. Her gün ölümle baş başa kalıyoruz. Böyle olmaması lazım. Madencilere değer verilmesini istiyoruz. Taşeron firmaları istemiyoruz. Bizim sağlığımızla oynuyorlar. Bu ölümlerle bir daha karşılaşmak istemiyoruz.
Madenci-8: Genelde taşeronlarda yaşanıyor ölümler. Taşeronlaştırmanın sonucunu görüyoruz. Her yeri taşeronlaştırmaya çalışıyorlar. İleride ne olacağımız belli değil ama taşeronlaştırmanın sonucu belli. Ölümlere üzülüyoruz, hepsi kardeşimiz, hepimiz Zonguldak’ın çocuklarıyız. Arkadaşlarımız var içlerinde. Eşleri, çocukları televizyonlarda gördükçe çok üzülüyoruz. Ayağımız ocağa zor gidiyor. Her an ölümle burun burunayız. Akşama eve döneceğimiz belli değil. Korkuyor insan. İş güvenliği istiyoruz. Her yerde “önce iş güvenliği” yazıyor, ama yok öyle bir şey.
Madenci-9: Madenciliğin 160 yıldır yapıldığı bir ilde, dedelerimizi, babalarımızı kaybederek bu zamana kadar öğrendiğimiz işlerin, inşaat şirketi adı altında taşeron firmalara bir yıllığına verilmesine karşıyız. Zonguldak madencinin olduğu bir yer. İnşaat şirketi madencilikten ne anlar? Bunun bilinmesi lazım. Bir işçi işi öğrenmek için en az 5 yıl çalışıyor. 1 ayda usta olarak işçi çalıştırılamaz. Madenciye verilen para çok para değil. Her gün ölüp ölüp diriliyoruz! Bizim madencilerimiz bu ülkenin 81 iline dünyaları kazandırmış. İşçi sayısı 10 bine düşünce artık bir şey yapılmıyor. Sürekli zarar ettiklerini söylüyor patronlar. Ne zararı! İşçiden zarar etmiyorlar!
Madenci-10: Aynı şey bizim de başımıza gelecek. Maden işinde bütün teçhizatları kuşanmamız gerekiyor. Bunların hiçbirini kuşanmıyoruz. Müfettiş geleceği gün bize maskeleri veriyorlar. Meselâ, arkadaşlarımızın öldüğü madende maskeleri daha yeni vermişler. TTK bile aynı şeyi yapıyor, taşeron neden yapmasın ki! Her zaman takmamız gereken maskeleri müfettiş geldiği zaman takıyoruz. Daha da ne haklarımız var bilmiyoruz, yavaş yavaş öğrenemeye çalışacağız.
Madenci-11: Burada, yeraltında taşeron istemiyoruz. 2010 senesinde 30 arkadaşımızı kaybettik. Bu, madencilik tarihinde bir ilkti. Çünkü onlar taş galeride üretim yaparken, yani ilerleme yaparken hayatını kaybettiler. Daha 2-3 hafta önce Kozlu’da 8 arkadaşımızı kaybettik. Bunlar her ne kadar Türkiye Taşkömür’ün (TTK) içinde çalışsalar da, aslında taşerona bağlıydılar. Taşeron denen illeti asla istemiyoruz. Çünkü 3 kuruş para için arkadaşlarımız hayatını kaybediyor. Çoluk çocuk yetim kalıyor, eşleri dul kalıyor. Biz burada kömür üretiminin sadece devlet eliyle yapılması taraftarıyız. Hükümetin dediği gibi güzel ölmek istemiyoruz. Bizim kaderimiz bu değil!
Madencilerin eşleri ve yakınları olarak sizler neler söylemek istersiniz, ne hissediyorsunuz?
Madenci Eşi-1: Bunun yaşanması lazım. Eşim işe gidiyor, eve geleceği belli değil. Ölenlerin hiçbir sosyal güvencesi yok. TTK işçisinin girmesi gereken işe inşaat işçisi giriyor. İnsana insan gibi davranılmadığı buradan belli oluyor. Şu an duygularımı ifade edemiyorum. Bir eş olarak çok kötü hissediyorum. Çocuğumuz için, eşimiz için çok kötü bir durum. Geçen sene 26 yaşında, hamile ve 4 yaşında bir çocuğu olan arkadaşım eşini kaybetti. O çocuk baba demeden büyüyecek. Devlet buna nasıl çare bulacak? Sağ sol ayrımı yapmadan, taşerona hepimizin hayır demesi lazım. Siyasi kimlik güdülmeden herkesin buraya destek vermesi lazım…
Madenci Eşi-2: Benim eşim yerüstünde çalışıyor, ama madende kayınpederimi kaybettim. Eşim 5 yaşındaymış babası öldüğünde. Eşim yerüstünde çalışıyor, yerüstünde de ara sıra kazalar yaşanıyor. İşçi ölümleri çok acı bir durum, başka bir şey diyemiyorum.
Eski bir madenci eşi:Büyük bir acı hissediyoruz. Benim adam da madenden emekli. Kaç defa kazalandı. Ama bir çaresini bulamadılar. Bunun çaresini kim bulacak?
7 Ocakta yaşamını yitiren işçilerden Köksal Kadıoğlu’nun eşi: Eşim ilk çıkarılan 5 kişiden biriydi. Kimsenin bizim gibi olmasını istemiyoruz. Gidebildiğim yere kadar gideceğim, çocuğum için. Neresi olursa olsun. Eşimin kanını yerde bırakmayacağım. Biz yandık başkaları yanmasın. İşçilere sahip çıksınlar. Ne gerekiyorsa yapılsın. Herkese eşit davranılsın. İnsan ayrımı yapmasınlar. Eşim bu işin okulunu okudu, dünyayı göremeden de gitti. Gerek siz gerek basın buna sahip çıksın. Biz yandık başkaları yanmasın.
Köksal Kadıoğlu’nun kızkardeşi:Suçlular cezasını bulsun, bizim isteğimiz bu. Ben insanlara değer verilmesini, işçilerin hakkının verilmesini, taşeronluğun kaldırılmasını istiyorum. Eşitlik olsun, insanca yaşayalım. Ceplerini doldurmak için kimse garibanın sırtından geçinmesin. Kimse yetim kalmasın. İnsanları bir tutsunlar.
Gebze’de “Yangın Var” Filmini İzledik
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- Teknoloji Çağındayız Ama İşçiler Çalışırken Ölüyor!
- Örgütsüzlüğümüzün Bedeli: Artan İş Cinayetleri
- Grevci Tarkett İşçileri: “Birliğimizi Güç Haline Getirelim!
- Grevdeki MKB Rondo İşçileriyle Söyleşi
- Durak Tekstil İşçileriyle Söyleşi
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- Nilgün Soydan ile Kemal Türkler Söyleşisi
- Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Gümüştekin ile Söyleşi
- İş Güvenliğimiz İçin 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Saflarındayız
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
- Söz Hakları İçin Direnen Ekmekçioğulları İşçilerinde
- Trelleborg İşçileriyle Grev Üzerine Söyleşi
- Cargill İşçileriyle Sohbet
Son Eklenenler
- Polonez işçileri 173 gün süren mücadelelerinin kazanımla sonuçlanmasının ardından fabrika önünde kurdukları direniş çadırını halaylarla, sloganlarla kaldırdılar. 7 Ocakta direniş alanında zaferlerini kutlayan işçiler, davul zurna eşliğinde halaylar...
- İktidar ve sermaye sınıfının saldırıları böylesine ağırken işçilerin birlik olamayacağını düşünmek kime yarar sağlar? Bu düşünce doğru bir akıl yürütme yöntemi olabilir mi? Karşımızdaki yıkım tablosu, işçilerin birleşmek dışında bir çıkış yolu...
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez fabrikasında işçiler Tekgıda-İş Sendikası’nda örgütlendikten sonra gerekli şartları sağlamalarının ardından yetki başvurusunda bulunmuş ve hemen ardından 146 işçi işten atılmıştı. İşten çıkarmaların ardından...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları, 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 6-10 Ocak günlerinde Türkiye genelinde iş bırakıyor. ASM çalışanları “Eziyet Yönetmeliği” olarak nitelendirdikleri...
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...