Buradasınız
İşçi Sınıfı Krizin Bedelini Ödemeyecek!
Patronlar sınıfı dünyayı sarsan ekonomik krizden çıkılmakta olduğunu iddia ediyorlar. Ama aynı zamanda da, dünyanın her köşesinde ya fabrikaları kapatıp işçileri işten atarak, ya ücretsiz izine çıkartarak ya da ücret kesintileri yaparak krizin faturasını işçi sınıfına çıkarmaya devam ediyorlar. Patronların bu saldırılarına karşı tek tek fabrikalarda da olsa, dünyanın birçok ülkesinde işçiler işgallerle, grevlerle, direnişlerle mücadele bayrağını yükselterek cevap veriyorlar. Krizin faturasını ödemek istemediklerini eylemleriyle dile getiriyorlar. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de direnişlerde ve grevlerde bir artış var.
Asya, Avrupa, Afrika ve Amerika kıtalarının birçok ülkesinde, işçilerin gerçekleştirdikleri eylemler her geçen gün daha da radikalleşiyor. Bu eylemlerle kararlılıklarını ortaya koyan sınıf kardeşlerimiz, haklarını patronlara teslim etmeyeceklerini haykırıyorlar. Fransa’da ve Güney Kore’de yakın zamanda yaşanan direnişler, işçilerin, saldırılar karşısında ortaya koydukları militan mücadeleyle haklarına nasıl sahip çıktıklarını gözler önüne serdi.
Fransa’da New Fabris, JLG ve Nortel fabrikalarında çalışan işçiler, patronların iflas etmesi ve işçileri sokağa atması üzerine, fabrikalarını işgal ettiler. İşten atılmayı kabul etmeyen Fransız işçi kardeşlerimiz, patronları, talepleri karşılanmazsa fabrikayı havaya uçurmakla tehdit ettiler. İşçiler, yaptıkları bu kararlı eylemleri sonucunda kişi başına New Fabris’te fazladan 12 bin, JLG ve Nortel’de ise 30 ila 50 bin euro arasında tazminat ödemeyi patronlara kabul ettirdiler. Yine Fransa’da Michelin ve Mauduit tekellerinde çalışan işçiler, yöneticileri tazminat talebiyle rehin aldılar. İşçiler tazminatların ödeneceği sözünü aldıklarında eylemlerini sona erdirdiler.
Güney Kore’de Ssangyong Motor işçileri, 2600 işçinin işten çıkarılmak istenmesine, fabrikayı işgal ederek cevap verdiler. 77 gün boyunca devam eden işgali kırmak için önce işçilerin elektrik ve suları kesildi, yaşamsal ihtiyaçlara ulaşmaları engellendi. İşgalin son 3 günü Kore polisi havadan ve karadan vahşi bir saldırı gerçekleştirdi. Fakat polisle çatışmaktan geri durmayan işçiler, fabrikalarını polisin saldırısına karşı bir kale gibi savundular. Polisin yoğun saldırısı üzerine boyahane bölümüne çekilen işçiler, patronun sendikayla görüşmeyi ve müzakerelere başlamayı kabul etmesi üzerine eylemlerine son verdiler. Koreli işçi kardeşlerimizin bu örnek alınacak militan mücadelesini, aileleriyle birlikte işçi kitleleri de desteklediler ve kazanmaları için kampanya yürüttüler.
Hindistan’da banka çalışanları ve öğretmenler, Arjantin’de çelik işçileri, Mısır’da pamuk işçileri, Kanada, Pakistan ve Yeni Zelanda’da mühendisler, İngiltere’de Vestas işçileri; Nepal’de, İran’da, İrlanda’da ve dünyanın daha birçok bölgesinde işçiler, gerçekleştirdikleri kitlesel grevler, ülke çapında iş bırakma eylemleri ve direnişlerle krizin faturasını ödemeyeceklerini ortaya koydular. Bu eylemlerle egemen sınıfın sözcülerinin “kriz geçiyor” palavralarına da yanıt veriyorlar. Patronların sözcüleri Türkiye’de de krizin etkisinin geçtiğini söylüyorlar. Oysaki işten atmalar ve hak gaspları ile krizin faturasını bize çıkarmaya devam ediyorlar. Bu saldırılara karşı birçok fabrikada işçiler işgal, grev ve direnişlerle karşılık verdiler. Mersin limanında çalışan işçiler polisin saldırılarına rağmen örgütlülüklerini korumayı, sendikalarına sahip çıkmayı ve sendikalı olarak işe geri dönmeyi başardılar.Sermaye sınıfı dünyanın her yerinde, kriz geçti diyerek, işçi sınıfının vereceği tepkiyi dindirmek ve krizin sonuçlarını bizim sırtımıza bindirmek istiyor. Oysa kapitalist sömürü sisteminin yarattığı kriz bitmemiştir. Bitmediği gibi, daha da ağırlaşarak emekçilerin üzerine çökecektir. Patronlar sınıfı sermayelerini büyütmek için dünyayı yakıp yıkmaya hazırdırlar. Çünkü kapitalistlerin dini imanı kârdır. Kapitalist krizi ve onun yol açtığı savaşları ortadan kaldırmanın tek bir yolunun olduğunu unutmayalım. O yol, işçi sınıfının örgütlenerek vereceği mücadeleden geçmektedir. Türkiye’de ve dünyada tek tek fabrikalarda gerçekleştirdiğimiz grev, işgal ve direnişleri birleştirelim. Mücadelemizi bütün işyerlerine yayalım, dünya çapında mücadele eden sınıf kardeşlerimizle aynı yoldan gidelim ve mücadele bayrağını yükseltelim!
46. Yılında Kavel Destanı
Karaman Çiftçileri de Dertli
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
Son Eklenenler
- Emekçi kadınlar olarak hayatın her alanında çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sistem bizi sokakta katledip, savaşlarda öldürüyor. Emeğimiz yok sayılıp hayatımız değersizleştiriliyor. Bizler işçi sınıfının kadınlarıyız, ellerimizdeki hünerle...
- Biz işçilerin yaşadığı sıkıntılar, zorluklar gün geçtikçe artıyor. Aldığımız ücretler açlık sınırına denk durumda. Üstelik ücretlerimizin enflasyon karşısında erimesi belimizi iyice büküyor. Çalıştığımız işyerlerinde, fabrikalarda çalışma...
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...