Buradasınız
Kim Bu Dış Mihraklar?
Kardeşler, geçen hafta 3. Havalimanı inşaatında işçiler çeşitli taleplerle eylemler yaptılar. Çünkü insanüstü bir tempoyla çalıştırılıyorlardı. Çok sık iş kazası oluyordu. Bu kazalarda kaç işçinin öldüğünü kimse bilmiyor. Servisler geç geliyor, işçiler yağmurun altında uzun süre bekliyordu. Yattıkları yataklarda tahtakuruları onlara rahat vermiyordu. Gece gündüz çalışıyor, paralarını tam alamıyorlardı. Şefler sürekli baskı uyguluyor, hakaret ediyorlardı. Sonunda işçilerin öfkesi patladı ve iş bırakma eylemine dönüştü. Ama bu haklı tepki bile bazı basın kuruluşlarınca “dış güçlerin kışkırtması” olarak yaftalandı. Ne yazık ki kimi insanlar gerçekleri sorgulamadan bu yalana inandı. İşte görüyorsunuz; “dış güçler” söylemi, hedef şaşırtmak için bir maymuncuk gibi her olayda kullanılıyor.
Son dönemde ne kadar çok sık duyuyoruz şu “dış güçlerin kışkırtması”, “dış mihrakların oyunu” gibi açıklamaları. Türk lirası değer kaybediyor, dolar yükseliyor; dış mihrakların oyunu! Ülke ekonomisi darboğaza giriyor; dış mihrakların oyunu! Enflasyon yükseliyor; dış mihrakların oyunu! Egemenler ne zaman hedef şaşırtmak, sorumluluğu üzerlerinden atmak, yanlış siyasetlerinin üzerini kapatmak isteseler hep aynı şeyi yapıyorlar. “Dört bir yanımız düşmanlarla çevrili” diyerek, “dış mihrak” diyerek emekçi halka bir hedef gösteriyor, başka ülkelere karşı milliyetçiliği körüklüyor ve işin içinden sıyrılıveriyorlar!
İktidara sorarsanız bu “dış mihraklar” Türkiye’nin büyümesini, güçlenmesini, dünyada sözü geçen bir ülke olmasını çekemiyor, hazmedemiyorlar. Meselâ birkaç ay öncesine kadar Almanya’nın, Avrupa’nın en büyük havaalanlarından biri olacağı söylenen 3. Havaalanı nedeniyle büyük bir kıskançlık içinde olduğu yazılıp çiziliyordu. Bu ve buna benzer yatırımların başta Almanya olmak üzere tüm “dış mihrakları” çileden çıkardığı anlatılıyordu. Almanya’ya ve Batı’ya karşı milliyetçilik körükleniyordu. Ama basında havaalanı inşaatında kaç Alman şirketiyle birlikte çalışıldığı, Almanya’nın bu inşaattan kaç ihale aldığı, ne kadar para kazandığı asla yazılmıyordu elbette. Sadece ”dış mihrak” olarak Almanya’ya “Eyy Almanya, eyy Merkel” diye başlayan cümlelerle hitap ediliyor, milli duygular okşanıyordu. Hatta Merkel Nazi artığı olmakla suçlanıyordu. Alman gazeteciler tutuklanıyor, herkesin iktidarın politikalarına destek vermesi gerektiği söyleniyordu. Fakat işe bakın ki Almanya bugünlerde “dostumuz”, “müttefikimiz” oluverdi!
Hatırlarsınız, 3 sene önce Rusya ile kanlı bıçaklı olmuştuk. Türkiye Rusya’nın savaş uçağını düşürmüş ve ilişkiler gerilmişti. Rusya’nın Türkiye’ye doğal gaz satmayacağı gündeme gelmiş, “doğal gaz vermezsen verme, tezek yakarız” söylemi ortalığı kaplamıştı. Rusya, bir anda en büyük düşmanımız olmuştu. Artık Rus turist gelmiyor, döviz de getirmiyordu. O günlerde her taşın altından “dış mihrak” Rusya çıkıyordu. Peki, ne oldu? Siyaset değişti ve Rusya bir gecede “dostumuz” oluverdi, öyle ki Rus turistler çiçeklerle karşılandı. Öte yandan ABD, daha birkaç seneye kadar bizim “stratejik ortağımız”, “en iyi müttefikimiz” idi. Ama iktidar ve yandaş medyaya göre, şimdi en büyük “dış mihrak” ABD’dir. Hangi taşı kaldırsak adeta altından ABD çıkıyor! Ekonomik kriz, ABD ile yaşanan Rahip Brunson krizine, Trump’ın tweetine bağlanıyor. “Ekonomik kriz yok, ekonomik saldırı var” deniyor. Ülkeyi yönetenler 81 milyonu “dış mihraklar” karşısında birleşmeye çağırıyor. Haliyle insanın kafası karışıyor. Kim “dost” kim “dış mihrak” belli değil.
Fakat belli olan bir şey var: Büyük miktarlarda dış borç alanlar, yatırım yapıp büyük kâr elde edenler, ekonomi krize girince “gelin birleşelim” diyorlar. Bu yüzden de “dış mihrak” oyununa başvuruyor, bizi körleştirmek istiyorlar. Gerçekleri görmeyelim; “hainler”, “kahrolsun dış mihraklar” diyerek sermaye sınıfının arkasına takılalım istiyorlar. Meselâ havaalanında işçileri ölesiye sömüren şirketlerin devasa borçlarını ödeyebilmeleri için susup oturmamızı, insanlık dışı koşullarda çalışmaya devam etmemizi bekliyorlar. Bu yüzden insan gibi muamele görmek isteyen işçilerin üzerine jandarmayı salıyor, biber gazı sıkıyor ve işçilere “hain” damgası vurarak gözaltına alıyorlar.
Kardeşler, iktidarın ve sermaye sınıfının çıkarlarına göre şekillenen dış siyaset oyunlarına kanmayalım. Sorunlarımızın gerçek kaynağına odaklanalım. Biz işçilerin yaşamını cehenneme çevirenler iç ve dış sermaye mihrakları/odaklarıdır. Sermaye mihrakları ister “dışarıdan” ister “içeriden” olsun, her koşulda sömürülen, alın terinin karşılığını alamayan, insan yerine konmayan biziz.
İSTEMEM
Yıllık İzin Hakkı Var Ama Tatil Yok
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
Son Eklenenler
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...