Buradasınız
Amerika’da İşsizler Açlıktan Ölmekten Nasıl Kurtuldu?
Amerikan film yıldızlarının, eyaletlerinin, kentlerinin, başkanlarının adını birçoğumuz bir çırpıda sayabilir. “Amerikan Rüyası” hepimizin kulağına çalınmıştır. Bunların hepsi hafızalarımızda yer işgal eder. Peki ya bize asıl lazım olan şey, Amerikan işçi sınıfının geçmişte verdiği mücadeleler? Ne yazık ki sömürücü sermaye sınıfı, bugün dünya işçi sınıfına geçmişini, uluslararası deneyimlerini ve hatta büyük zaferlerini bile neredeyse unutturmuş durumda. Oysa nasıl ki hafızasını kaybeden bir insan artık aynı insan olamazsa, dostunu, düşmanını bilemez hale gelen işçi de öyledir. O nedenle hatırlamak, bir insan için olduğu kadar bir işçi ve sınıf için de çok önemlidir. Özellikle ekonomik krizin ağır yükünün sırtımıza yıkılmak istendiği bu zorlu zamanlarda hatırlamak daha da hayatidir. O halde gelin, şimdi bize çok eskide kalmış gibi görünen bir tarihe, 1929’a gidelim. “Büyük Buhran” denilen ve tüm dünyayı sarsan krizi ve krizin işsiz bıraktığı işçilerin mücadelesini hatırlayalım.
Krizin hemen öncesinde ABD’li egemenler dev yatırımlarıyla, üretim rakamlarıyla, kazandıkları büyük kârlarla övünüyorlardı. Dönemin ABD başkanı Hoover, yoksullukla savaşta zafer kazanmak üzere olduklarını söylüyordu. Oysa gerçekte olan şuydu: Onlar kâr hırsıyla durmaksızın üretim yaparken büyük bir kriz mayalanıyordu ve bu kriz Amerika ve Avrupa’da on milyonlarca insanı açlıkla karşı karşıya bırakacaktı.
Zenginliği işçi sınıfıyla paylaşmaya hiç mi hiç niyeti olmayan egemenler, kriz patlak verince derhal faturayı işçi sınıfına kesmeye giriştiler. Meselâ krizin insanların tembelliğinden ve iş beğenmemesinden çıktığını söyleyen, “yeter ki çalışmak istesinler, herkese bol bol iş var” diyen Ford patronu, bir çırpıda 75 bin işçiyi kapı önüne koydu. “Yoksulluğa karşı zafer kazanmaktan” bahseden devlet, bütçe kesintileri yapıyor, işçi çıkarıyordu. Sanayi merkezleri hayalet şehirlere dönmüştü. Fabrikalar üretimi durdurmuş, trenler, gemiler yük taşımaz olmuştu. Kentlerin dört bir yanında iş arayan işsizler, bir bu kıyıya bir o kıyıya vuran dalgalar gibiydi. İşsiz sayısı üç ay içinde on kat artarak 4 milyona, bir yıl sonra 8 milyona, birkaç yıl sonra ise 15 milyona çıktı!
Krizi çıkaran egemenler çekilen acıları umursamıyorlardı. İnsanların parası olmadığı için satılmayan ürünler depolarda çürüyor, imha ediliyor ama açlara verilmiyordu. Bankalar, borçlar karşılığında insanların mallarına el koyuyor, ev sahipleri kiracıları evden atıyordu. Boşanmalar, intiharlar, salgın hastalıklar feci biçimde artıyordu. Sadece New York’ta, ailelerinin aç kalmasınlar diye bakımevlerine teslim ettiği çocuk sayısı 20 bindi!
Bu durumda yapılacak tek bir şey vardı: Bilinçli işçiler “Mücadele Et, Açlıktan Ölme”, “İş ya da İşsizlik Maaşı” diyerek harekete geçtiler. Bu çağrı milyonlarca işçinin mücadele hedefi haline geldi. Kısa sürede İşsiz Konseyleri oluşturuldu ve mücadele daha da yayıldı. ABD işçi sınıfı artık başkaldırmıştı, tüm kentlerde büyük gösteriler yapılıyordu. Uluslararası İşsizler Günü ilan edilen 6 Mart 1930’da tüm dünyada işsizliğe karşı mitingler ve yürüyüşler düzenlendi. “İş ya da işsizlik sigortası” diye haykıran 100 bin işsiz New York’ta Belediye binasına doğru yürüyüşe geçti. Polis çocuk-kadın demeden onlarca göstericiyi yaraladı, gözaltına aldı ama bu saldırı eylemleri durduramadı. İşçilerin kararlılığı egemenleri işsizlik yardımı yasası çıkarmak zorunda bıraktı.
İşsiz Konseyleri, mahallelerde kalabalık toplantılar yapıyor, örgütlenen işsizler bölgelerindeki emekçilerin yardımına koşuyordu. Evden çıkarılan, eşyaları dışarı atılan kiracı aileler İşçi Dayanışması gruplarının yardımıyla, atıldıkları evlere eşyalarıyla birlikte yeniden yerleştiriliyordu. İşsiz bir ailenin yardım talebi reddedilecek olsa, İşsiz Komitesi topladığı kalabalığı yardım kurumunun önüne yığıyordu. Bu mücadelede göçmen, siyahî, yerli ve beyaz işçiler bir aradaydı. Yapay ayrımları bir kenara koyan, birleşen işçiler güçleniyor, bu gücün yarattığı basınç, “çözülemeyen” sorunların 15 dakikada çözülmesini sağlıyordu.
Düne kadar kiralarını nasıl ödeyeceklerini, çocuklarını nasıl doyuracaklarını kara kara düşünen işsizler birleşmiş, dayanışma ve mücadele ile kaderlerini ellerine almışlardı. Krizin bedelini ödememek için başlattıkları mücadele burada son bulmayacaktı…
YÜREKLERİN GEZİNTİSİ
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Dünya İşçilerinin Jones Ana’sı
- Kemal Türkler’in Mücadelesi ve Bugüne Mirası
- Kemal Türkler ve Mücadeleci Sınıf Sendikacılığı
- MESS Grevlerinin 45. Yılında Metal İşçilerinin Mücadelesini Hatırlamak
- 30. Yıldönümünde Zonguldak Madencilerinin Uzun Yürüyüşü
- Tütüne Emek Veren Kadın İşçiler Anlatıyor
- Netaş: Yasaklara Rağmen Başarıya Ulaşan Grev!
- Eylül 1976: İşçilerin DGM Direnişi
- Bir Devir ve Bir İşçi Lideri: Kemal Türkler
- İki Farklı Dönem, İki Sözleşme ve İki Bildiri
- Maden-İş MESS’in Oyunlarını Nasıl Boşa Çıkarttı?
- Kavel’den Bir Anı, Geçmişten Bir Miras
- Maden-İş’teki Gömleğin Sırrı Neydi?
- “Bölge’ye Gidince Annemle Barıştım”
- “Baba İşveren” İmajı İle Mücadele
- “Kadın İşçiler Zampik-İş’e Aldanmadı”
- Maden-İş Karşısında MESS’in İzlediği Yol
- Maden-İş İşçilerle Bağını Nasıl Geliştirip Güçlendirdi?
- 1908 Grevleri
Son Eklenenler
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...