Buradasınız
Egemenlerin “Zafer Yolları”nda İnsan Kalabilmek

Bir filmin son sahnesi: Fransa’da cephe gerisinde her yaştan askerle tıka basa dolu bir meyhane. Meyhaneci bağıran, ıslık çalan sarhoş askerlere “Almanya’dan, düşmandan elde ettiği son ganimeti” takdim etmektedir. “Ganimet” korku içinde, gözü yaşlı gencecik bir kadındır. Askerlerin çığlıkları, ıslıkları kulakları sağır etmektedir. Meyhaneci, kadına “beylere iyi günler dile” der. Kadın kendi dilinde “iyi günler” diye mırıldanır. Askerler “medeni dilde konuşsana” diye bağırarak kadını aşağılamayı sürdürürler. Meyhaneci kadının çok güzel türkü söylediğini anons eder. Korkudan titreyen kadına “hadi şarkı söyle” diye bağırır askerler. Islık çalar, şişeleri fıçılara, masalara vururlar. Genç kadın türkü söylemeye başlar fakat sesi korkudan kısılmıştır, cılızdır. Bir barbar sürüsünü andıran askerlerin “daha yüksek, daha yüksek” çığlıkları arasında kadının sesi sonunda yükselir. İşte o anda…
İşte bu anda sahneyi bir süre donduralım ve filmdeki askerlere daha yakından bakalım...
Birinci Dünya Savaşı sırasında Fransız komutanlar terfi almak için askerlerini çok tehlikeli bir çarpışmaya sürer, yüzlerce askerin yok yere ölmesine neden olurlar. Sonra da itibarlarını korumak ve diğer askerlere gözdağı vermek için düzmece bir mahkeme kurup 4 askeri “korkaklık ve ihanet” bahanesiyle idam ederler. Bu zalimlik tarihe, yaşandığı yerin adından hareketle “Souain onbaşıları” olayı diye geçer. Tıpkı barış zamanında olduğu gibi savaş zamanında da dillerinden düşürmedikleri “vatan” ya da “insan” egemenlerin umurunda bile değildir. Onların tek derdi daha da zenginleşmek ve iktidarlarını korumaktır. Bunun için kendi askerlerini boş yere ölüme göndermekten, düşmanla pazarlık ve işbirliği yapmaktan çekinmezler. Yazar Humprey Cobb, işte bu gerçekleri anlatmak için Souain olayından esinlenerek bir kitap yazar 1935’te. Kitabına “Zafer Yolları” adını verirken de 1750’de İngiliz bir şairin kaleminden dökülen dizelerden esinlenir.
Amerikalı yönetmen Stanley Kubrick Zafer Yolları’nı okuduğunda çok etkilenir ve 1957’de, başta anlattığımız sahnenin yer aldığı filmi çeker. Meyhanede sarhoş olup eğlenen askerler idam edilen askerlerin arkadaşlarıdır. Vahşi bir hayvan gibi ölmeye, öldürmeye güdümlü hale getirilmiş, insanlıktan çıkarılmış, yıllardır kan, barut, siper ve ölüm dışında hiçbir şey görmemişlerdir. Egemenler çizdikleri sınırlarla onları Fransızlar ve Almanlar diye ayırmış, milliyetçilikle zehirlemiş, düşmanlaştırmıştır. İnsanlık dışı ne varsa görüp yaşamış, insanlıklarını unutmuşlardır askerler. Kendi ülkelerinin egemenlerinin zaferi için mezara girmeleri gerekmektedir ve onları bekleyen bu kaçınılmaz son, insani olan her şeyi silikleştirmiştir. Birinci dünya savaşının üzerinden neredeyse yüz yıl geçti. Ama egemenler dün olduğu gibi bugün de armalarının parıltısı ve servetleri uğruna zulmü kutsamaya devam ediyorlar, emekçileri milliyetçilikle zehirliyor, savaş çığırtkanlığı yapıyorlar.
Şimdi sahneyi dondurduğumuz yere geri dönelim…
İşte o anda… İşte o anda kadının sesi dalga dalga yayılır, herkes ve her şey susar. Kadın türküsünü söyledikçe o tanıdık ezgiyi duyan askerlerin vahşi yüzleri yeniden insan yüzüne dönüşüverir, insan yüreklerinin aynası oluverir. Askerler türküyü mırıldanmaya, hep birlikte söylemeye başlarlar. Bu ses onları savaşın olağanüstülüğünden ve acımasızlığından çekip alan, yeniden yuvalarına döndüren bir sestir. Geldikleri memleketlerini, sevdiklerini, yaşamlarını sembolize eden, onları büyüleyen bir sestir. Kadın, artık aşağılayıp yaralayacakları bir “savaş ganimeti” değil bir insandır ve onları da yeniden insan olmaya çağırmaktadır. Yeniden hatırladıkları bu ezgi onları kardeşleştirmiştir. Egemenlerin çıkarları uğruna yok yere ölmenin ve öldürmenin, “Fransız” ya da “Alman” diye ayrışmanın anlamsızlığını, “insan” olmanın güzelliğini hatırlatmıştır. Korkularının, özlemlerinin, ümitlerinin, yaşama arzularının aynı olduğunu göstermiştir.
Filmi izleyecek olanlar için sahneyi bir kez daha donduralım ve son sözümüzü söyleyelim:
Türküler, ezgiler rüzgâr gibidir, sınır tanımadan dolaşırlar dünyayı. Dilden dile yayılır, insanların yüreklerine ulaşır, onlara kardeş olduklarını hatırlatırlar. Çünkü sınırlar yapaydır. İnsanların barış ve kardeşlik özlemiyse gerçektir. Milliyetçiliğin, halklar arasındaki düşmanlığın bedelini düşmanlıkları kışkırtanlar değil kardeşliğe en çok ihtiyaç duyan işçi ve emekçiler öder. Egemenlerin zaferine giden yol, erkeğin ölüm makinesi, kadının ganimet, toprağın mezar haline getirilmesiyle, işçi ve emekçilerin kanı ve canıyla döşenir. İnsanlığın ve dünyanın gerçekten böyle zaferlere ihtiyacı var mı?
- Değişim İstiyorsak İşçi Sınıfının Siyasetini Yapmalıyız
- Pazar Yerinden Sesler: “Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!”
- Bu Ziller Zamlara Alamet
- “Bu Hayatı Yaşamanın Başka Bir Yolu Olmalı…”
- Asıl Değerli Olan…
- Egemenlerin “Zafer Yolları”nda İnsan Kalabilmek
- Önemli Olan Başına Gelen Değil, Onu Nasıl Karşıladığındır!
- Emekçi Kadınlar: Yağmacı Enkaz Düzenine, Tek Adam Rejimine Hayır!/1
- Emekçi Kadınlar, Kadın Düşmanlarına 14 Mayıs’ta HAYIR Diyecek!
- Eşitlik ve Özgürlük İstiyoruz!
- Emekçi Kadınlar 1 Mayıs Coşkusunu Paylaşıyor
- Nefes Almak İstiyoruz! Baskıcı Rejime ve Saldırılarına Karşı 1 Mayıs’ta Alandayız!
- Mata Direnişçisi Kadın İşçiler: Bu Bir Onur Mücadelesi!
- Emekçi Kadınlar 8 Mart’ta Meydanlarda ve Direniş Alanlarındaydı!
- Mata İşçileri 8 Mart’ı Direniş Alanında Kutladı
- UİD-DER Kadın Komitesinin 8 Mart Açıklaması: İnsanlığı Acı ve Kedere Boğan Çarkı Bozuk Düzene Karşı Mücadeleye!
- Emekçi Kadınlar: Şimdi Dayanışma Zamanı!
- Bir Yanımız Uzay Çağı Bir Yanımız Yoksulluk
- Pazara mı Gitsek Ucuz Olur Markete mi?
- İşçi Anne Babalar Çocuklarını Nasıl Yetiştirmeli?
- 12 Eylül’den Önce 12 Eylül’den Sonra
- “Yaşam Adil Olmadan Ölüm Adil Olur mu?”
- Hak İstiyorsak Sorumluluk Almalıyız
- Pazar Yerinden Sesler: “Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!”
- Erizihson Efsanesi ve Açgözlülük Meselesi
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım!
- İşçi Dayanışması 185. Sayı Çıktı!
- “Yolun Karanlığı Olmaz, İyi Bir Arkadaşla Yürüyene”
- Sınırdışına Çıkmak mı Sınırları Aşmak mı?
- Dünya Meydanlarından Yükselen Sesler Bize Ne Anlatıyor?
- “Bu Hayatı Yaşamanın Başka Bir Yolu Olmalı…”
- Titan’dan Titanik’e Kapitalizmin Akıl Dışı Hikâyesi
- “Büyük Türkiye”den “Türkiye Yüzyılı”na Hayatımızda Ne Değişti?
- Kıdem Tazminatına Ne Oldu?
- Saldırılara Nasıl Karşı Koymalı? Maden-İş Örneği Yol Gösteriyor!
- İşçi Dayanışması 184. Sayı Çıktı!
- Asıl Değerli Olan…
- Neden ve Nasıl Değiştim?
- Birimize Yapılan Hepimize Yapılmış Demektir!
- Armut Ağacı ve Bilinç Meselesi
- 12 Eylül’den Önce 12 Eylül’den Sonra
- Hak İstiyorsak Sorumluluk Almalıyız
- Pazar Yerinden Sesler: “Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!”
- Erizihson Efsanesi ve Açgözlülük Meselesi
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım!
- “Yolun Karanlığı Olmaz, İyi Bir Arkadaşla Yürüyene”
- Sınırdışına Çıkmak mı Sınırları Aşmak mı?
- “Bu Hayatı Yaşamanın Başka Bir Yolu Olmalı…”
- Titan’dan Titanik’e Kapitalizmin Akıl Dışı Hikâyesi
- “Büyük Türkiye”den “Türkiye Yüzyılı”na Hayatımızda Ne Değişti?
- Saldırılara Nasıl Karşı Koymalı? Maden-İş Örneği Yol Gösteriyor!
- Asıl Değerli Olan…
- Birimize Yapılan Hepimize Yapılmış Demektir!
- Ezilen İnsanlığın En Soylu Amacı
- Adımızın Hakkını Vermek İçin!
- Bir Şafak Vakti “Onlar”, Ayağa Kalkacaklar!
- “Pandora’nın Kutusu”ndan Bize Ne Kaldı?
- Egemenlerin “Zafer Yolları”nda İnsan Kalabilmek
- Gerçeklere Egemenlerin Kirli Aynasından Bakma!
- Başarı Uzun Soluklu Mücadeleyle Elde Edilir
Son Eklenenler
- Baskılar karşısında geri adım atmayan ve mücadeleyi büyüten direnişçi Trendyol işçileri, DGD-SEN ve PTT-SEN öncülüğünde 26 Eylülde bir kez daha “Ya Saygın Bir Uzlaşma Ya da Tavizsiz Direniş” diyerek Trendyol Genel Merkezi önünde eylem yaptılar....
- Japonya’da mücadeleci sendikalar ve demokratik kitle örgütleri 19 Kasımda savaş politikalarına ve işçi sınıfına yönelik saldırılara karşı bir miting gerçekleştirecekler. Japon Demiryolu İşçileri Sendikası Doro-Çiba, Japon İnşaat ve Taşımacılık...
- Yunanistan’da binlerce işçi iş kanununun değiştirilmesine karşı 21 Eylülde greve çıktı. Yunanistan Kamu İşçileri Sendikaları Konfederasyonunun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen greve toplu taşıma işçileri, doktorlar, hemşireler, öğretmenler ve daha...
- Geçenlerde sosyal medyada bir habere denk geldim. Tavuk üreten bir fabrikada yumurtaların civciv olma süreci bekleniyor. Yumurtalardan çıkan civcivler erkek ve dişi olarak ayrılıyor. Ayrılan erkek civcivler toplu halde öldürülüyor. Bunun sebebiyse...
- Merhaba. Uzun yıllardır devam eden ekonomik krizin sonuçları artık kendini iyiden iyiye gösteriyor. Ücretlerimizin düşmesi, kıdem tazminatımızın kuşa döndürülmesi, fiyatların astronomik biçimde yukarı fırlaması neticesinde en doğal hakkımız olan bir...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK, 24 Eylülde Kartal Meydanında “Emekliler Buluşması” düzenledi. “Emeklilikte Adalet! Emeklilikte İnsanca Yaşam!” başlığıyla düzenlenen eyleme sendikalar, emekliler ve demokratik kitle örgütleri katıldı.
- İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Sendikası (İSG-SEN) üyesi iş güvenliği uzmanları, 24 Eylülde, Ankara Ulus Meydanında bir basın açıklaması gerçekleştirdiler. Çeşitli illerden iş güvenliği uzmanlarının katıldığı eylemde “İş Güvenliği Uzmanları...
- Birleşik Metal-İş üyesi işçiler olarak 17 Eylülde şubemizin olağan genel kuruluna katıldık. Genel kurul sona erdiğinde sendika yöneticilerimiz, temsilci ve delege arkadaşlarımız, misafirlerimiz “çok anlamlı, çok güzel bir genel kurul oldu” dediler....
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK’in çağrısıyla binlerce emekli, 24 Eylülde Kartal Meydanında düzenlenen Emekli Buluşmasında bir araya geldi. Eyleme DİSK’e bağlı sendikalar, DİSK/Emekli-Sen, Emekliler Derneği İstanbul Şubeleri,...
- Ben kendi harçlığımı çıkarmak için yazları çalışan bir öğrenciyim. Hayat pahalılığından dolayı çalıştığım yerde bazen mesailere kalıyorum. Hem bedenen hem de psikolojik olarak o kadar çöküyorum ki o günlerde! Ruhumu dinlendirebileceğim, rahat bir...
- Fabrikamızda bir haftadır ek zam alabilmek için mücadele ediyoruz. Umut da cesaret de bulaşıcıdır derler. Biz çevremizdeki fabrikalarda işçi arkadaşlarımızın verdiği mücadelelerden etkileniyoruz. Onları yakından takip ediyoruz. Özellikle geçim...
- İşçiyi köle gibi çalıştırmayı kendilerine hak gören patronların pervasızlıkları, işçilerin haklarına yönelik saldırıları bitmiyor. Geçtiğimiz günlerde BİM (BİM Birleşik Mağazaları A.Ş.) Balıkesir Bölge Müdürlüğü, Balıkesir Bölge Deposu...
- Agrobay Seracılık’ta sendikalı oldukları için tazminatsız işten atılan işçiler direnişlerinin birinci ayında İstanbul’da Almanya Başkonsolosluğu önünde basın açıklaması yaptılar. Toplu iş sözleşmesinden doğan geriye dönük alacakları için eylemler...