Buradasınız
Ezgiler ve Halk Destanları İnsanlığın Anadilidir!
İnsanlığın tarihi uzun ve çileli… İnsanlık, uzun yolculuğunda her zaman ileri gitmemiş elbet. Yoluna engeller çıkmış, gerilere savrulmuş. An gelmiş bir arpa boyu yol gitmiş, an gelmiş onlarca yılda sağlanan değişimleri birkaç yıla sığdırmış, sıçramalı bir ilerleme kaydetmiş.
Ama sömürücü egemenler, tarihi kendi çıkarları temelinde yazmışlardır. Kitaplar koca orduların başındaki krallardan, demir zırhlı şövalyelerden, fetihten fetihe koşan padişahlardan, güzeller güzeli sultanlardan söz ediyor. Ekin biçen köylünün, devasa piramitleri ve sarayları inşa eden emekçinin, cevheri çıkaran madencinin varlığı ve sesi yok. Ancak üreten ve doyuran eller, bildiği yol ve yöntemlerle kendi tarihini gelecek kuşaklara aktarmaya çalışmış. Destanlarını anlatmaktan, türküsünü söylemekten, sömürüye karşı mücadele vermekten bir an olsun vazgeçmemiş. Bin kere ölmüş fakat her gün doğan evlatlarının kulaklarına ninnilerini, masallarını fısıldamış. Zalimin zulmünü anlatmış, düşlerini evlatlarına miras bırakmış. Ezgiler ve emekçi halk destanları sınırları aşmış, duvarları delmiş, adeta halkların ortak sesi olmuş. Emekçi halkın acılarını, sevinçlerini, özlemlerini nesilden nesile taşıdığı sözlü tarihi olmuş.
İnsanlık doğadaki seslerin taklit edilmesiyle ortaya çıkan ilk ezgilerle aynı dilde konuşmuş, doğaüstü olaylarla süslenmiş masallarda yeryüzü cennetini yaratmanın hayalini kurmuştur. İnsanın insanı sömürmediği bir dünya hayali, destanlarda/masallarda ve ezgilerde dile gelmiştir. Sınırların ve devletlerin olmadığı çağlardan bugünlere aktarılan, her aktarımda yeni çağlardan ve kavimlerden de birer parça alan bu sözlü ürünler, aynı zamanda insanlığın ortak aklı, kolektif hafızasıdır. İnsan topluluklarının ortak bir dili haline gelen halk destanları, masallar ve ezgiler insanlığın anadilidir. İşçi sınıfının şairi Nâzım Hikmet, Anadolu masallarını kendi bakış açısından yeniden yorumladığı Sevdalı Bulut adlı kitabında şöyle yazar: “Dillerin üstünde bir dil olan musiki bile bütün milletlerin, bütün eşyaların, bütün kültür seviyelerinin ortak malı değildir daha. Oysa masal bütün milletlerin, bütün yaşların ve kültür seviyelerinindir. En koyu Arap sanılan bir masalı, Japon yahut İngiliz hemen anlar ve hemen sever. Rus ister işçi, ister kolhozcu, ister atom bilgini olsun, en koyu Türk masalının tadına hemen varır. Masallar insanlığı kaynaştırır.”
Bir ayakkabıcının oğlu olan Danimarkalı Andersen’ın 1805’te halk hikâyelerinden esinlenerek yazdığı o meşhur masallarda, zengin ile fakir çatışması, adalet ve yoksulluk temaları işlenir. Dilden dile çevrilmiş, kuşaktan kuşağa aktarılmıştır Andersen masalları… Grimm kardeşlerin (Jacob ve Wilhelm) Almanların sözlü tarihinden derlediği masallarda, zor koşullara rağmen mücadele edilmesi gerektiği öğütlenir. Ortadoğu ve Anadolu coğrafyasındaki masallarda, halka acı çektiren zalimler bir gün mutlaka cezalarını çekerler. Egemenlerin boyunduruğu altında ezilen halklar için masallar ve ezgiler umut kaynağıdır. Bütün halkların iyiliğe, adalete, akla ve aydınlığa olan hasreti kimi zaman fantastik kahramanlarla kimi zaman en gerçekçi, en yalın dizelerle karşımıza dikilir.
İrlandalı yoksul halkın açlığını ve acılarını anlatan ezgiler, aynı zamanda coşkulu ritimleriyle yaşama olan inancı ve umudu anlatır mesela. Arap halkların diktatörlere olan öfkesi ile Latin Amerika halklarının isyanları şarkılarda can bulur. Dilden dile söylenen ezgilerde zalimlerin saltanatının elbet bir gün yıkılacağı muştulanır. Aynı bizdeki gibi: “Yürü bre Hızır Paşa/ Senin de çarkın yıkılır/ Güvendiğin padişahın/ O da bir gün devrilir!” Pir Sultan Abdal’ın bu mısralarında dile gelen sadece Anadolu halklarının umutları değildir. Bu dizeler, dünyanın başka diyarlarında dillendirilen ezgilerin de konusudur.
Deneyim ve derslerle dolu masallar, karanlığı yırtan ezgiler insanlığın ortak düşlerini bugüne taşır. Geçmişten bugüne emekçi insanlık; sömürüsüz, savaşsız, eşit ve özgür bir dünya kurmak için mücadele veriyor. Belki eski devirlerde bu hayali gerçekleştirmenin koşulları yoktu ama sanayi devriminden sonra her şey değişti. İnsanlık, yeryüzü cennetini kurabilecek gerçek olanaklara kavuştu. Sömürünün ve savaşların olmadığı bir dünya, artık hayal değil. Son 200 yıldır bu yolda çok büyük adımlar atılıyor. Bugün dünya meydanlarını dolduran emekçi halklar, meydanlarda karanlığa karşı özgürlük şarkıları söylüyor. Yapmamız gereken şey, kapitalist sömürü düzenine son vermektir.
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Unutma, Örgütlen, Hesap Sor!
- Bölünenler mi Birleşenler mi Kazanır?
- Örgütlülük İşçi Sınıfının Gücü, Toplumun Umududur!
- Asıl Düşman Olan Kim?
- “Dejavu” Sarmalını Kırmak İçin
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
Son Eklenenler
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...