Buradasınız
Fazla Çalışma ve Bozulan İşçi Psikolojisi

Her gün milyonlarca işçi, uzun saatler boyu çalışmaktan bitap düşüyor ve tükenmiş bir şekilde evlerinin yolunu tutuyor. İşverenler daha fazla işçi çalıştırmaktansa, az sayıda işçiyi daha uzun sürelerle ve daha yoğun çalıştırmayı tercih ediyorlar. Patronlar ve onların sözcüsü AKP hükümeti, Türkiye’de işçilerin az çalıştığını, çok tatil yaptığını iddia etse de gerçek bu değildir. OECD üyesi 34 ülkede haftalık çalışma süreleri 31 saat ile 40 saat arasında değişirken, Türkiye’de yasal haftalık çalışma süresi 45 saattir. Fazla mesailer yüzünden bu süre haftada 70 saati bile geçmektedir.
Kapitalist ekonomi büyüyor, patronlar zenginleşiyor. Ama işsizlik azalmıyor. Milyonlarca işçinin işsiz olması ve işsizlik tehdidi, örgütsüz işçileri, ağır iş koşullarına ve düşük ücretlere boyun eğmek zorunda bırakıyor. Düşük ücretler yüzünden ay sonunu getiremeyen işçilerin çoğu, gelirlerini biraz arttırabilmek ve ailelerini geçindirebilmek için, fazla mesailere kalmaya gönüllü oluyorlar. Fazla mesailer, işçileri ekonomik olarak bir nebze olsun rahatlatsa bile sağlıklarını bozuyor, adeta ömürlerini törpülüyor.
Fabrikalarda, ağır ve yorucu işlerde kimi zaman 12 saati bile aşan sürelerle çalışan, insan doğasına aykırı olan gece vardiyalarında çalışıp gündüz uyumaya çalışan işçiler, pek çok sorun yaşıyorlar. Evini geçindirme sorumluluğu taşıyan işçi, gece vardiyalarına gitmek veya fazla mesailere “razı” olmak zorunda kalıyor. Ancak bu şekilde çalışan işçiler, “sinirsel yorgunluk” denilen sorunu yaygın biçimde yaşıyorlar. Sinirsel yorgunluk sonucunda, iç daralması, hırçınlık, öfke, saldırganlık, aşırı duyarlılık, uykusuzluk, dikkat eksikliği gibi sorunlar ortaya çıkıyor. Uzayan çalışma saatleri ve gece vardiyaları, işçinin fiziksel ve ruhsal sağlığını mahvediyor. Özellikle gece vardiyaları insanın sağlığını ciddi anlamda bozuyor.
İşçi Dayanışması okurlarının UİD-DER’e gönderdiği mektuplar, işçilerin yaşadıkları trajedilerle dolu. Çocuğunu sadece uyurken görebilenler, fazla mesaiye kalmadığı için baskı görenler, fazla mesailerden dolayı ailesiyle ilişkileri bozulanlar, eşlerinden boşananlar, sosyal hayatları yok olanlar…
İnsan toplumsal bir varlıktır. İnsanların, aileleri başta olmak üzere çevrelerindeki insanlarla zaman geçirmeleri, en doğal, en vazgeçilmez ihtiyacıdır. Uzun yıllar boyunca enerjisini işyerinde tüketen, eve geç saatlerde yorgun argın gelen, eşine, çocuklarına ve sevdiklerine zaman ayıramayan, çevresiyle sosyalleşmeye zamanı ve enerjisi kalmayan işçilerin psikolojileri de bozuluyor. İşçinin hem bedeni hem ruhu erken yaşlanıyor. Ailesinden ve sosyal hayattan uzaklaşan işçi yalnızlaşıyor, yaşama sevincini kaybediyor. Ev ile işyeri arasına sıkışmış yorgunluk ve bitkinlik içerisinde geçen yıllar bir insanı nasıl mutlu edebilir ki?
Fazla çalışma, insanın kendini dış dünyadan soyutlayarak içine kapanmasına, yani asosyal hale gelmesine yol açıyor. Asosyal hale gelen insan, diğer insanlarla iletişime geçemez. Kendisini ifade etmesi zorlaşır. Mutsuzluk, memnuniyetsizlik, bunalım hali içerisinde yaşama sevincini kaybeder. Asosyal yaşamak ruhsal ve sinirsel hastalıklara sebep olabiliyor. Depresyonun bugün ne kadar yaygın hale geldiğini biliyoruz. Çoğu zaman işçi, depresyonda olduğunun bile farkına varamıyor.
İşçi Dayanışması bültenimiz için yaptığımız röportajlardan birinde Punto direnişçisi bir işçi, sendikalaşma mücadelesine girmesinin en önemli sebeplerinden birinin, uzun çalışma saatleri yüzünden çocuklarını görememesi olduğunu anlatıyordu. Direnişe başladıklarından beri çocuklarını ve eşini rahatça görebilmenin ve zaman ayırabilmenin mutluluğunu yaşadığını ifade etmişti.
İşçiler, sosyal çevrelerinden kopuk, yorgun, mutsuz, bunalımlı, geçim derdi bitmeyen, işyeri ile ev arasına sıkışmış tek düze bir hayatı elbette hak etmiyorlar. Birleşmek, örgütlenmek ve daha iyi bir hayat için mücadeleye girişmek, bir işçinin kendi hayatı ve yakınları için atacağı en akılcı adımdır. Mücadele eden işçi sadece emeği, ekmeği, hakkı, onuru için değil, aynı zamanda sevdikleriyle ve sosyal çevresiyle birlikte yaşayabileceği daha iyi bir hayat için mücadele eder. UİD-DER üyesi işçilerin sıkça dile getirdiği bir gerçek var. Onlar, derneğe adım attıklarında sadece psikolojik olarak değil, bedensel hastalıklarının dâhi iyileştiğini anlatıyorlar. Hak aramanın, onurunu korumanın, sömürüye karşı çıkmanın, geleceğe dair en güzel umutların kaynağı ve taşıyıcısı örgütlü işçi sınıfıdır. Örgütlü işçiler, yaşama sevinciyle dolar. Mutluluk örgütlü mücadelededir. Sevincimiz ve mutluluğumuz, kapitalist sömürü sistemini yıkıp kendi iktidarımızı kurduğumuz zaman daha da artacak.
- Sırrı Abimizi Mücadelemizde Yaşatacağız
- Erol Eğrekler ve İşçi Sınıfı
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
Son Eklenenler
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/
- Adana ve Mersin’de faaliyet gösteren Toros Tarım tesislerinde Petrol-İş Sendikasında örgütlü 213 işçi, 21 Mayıs sabahı greve çıktı. UİD-DER’li işçiler olarak grevin 5. gününde Mersin’deki fabrikanın önünde grevci işçilere dayanışma ziyaretinde...
- Nakba’nın 77. yılında dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçiler, Filistin halkına yapılan zulmü protesto ediyor, şehir meydanlarında kitlesel gösteriler düzenliyor. Dünya genelinde yüzbinlerce işçi ve emekçi, 77 sene önce Filistin halkının...
- Adana ve Mersin’de faaliyet gösteren Toros Tarım tesislerinde çalışan 213 işçi 21 Mayıs sabahı greve çıktı. Kocaeli Dilovası OSB ve İzmir Çiğli’de üretim yapan DYO Boya fabrikalarında eş zamanlı grev başladı.
- Karabağlar, İzmir’de ikamet ettiğim ilçedir. Mahallelerinin büyük çoğunluğunda işçi ve emekçiler yaşar. Küçük bir kesimse tuzu kuru, küçük burjuvalardan oluşur. Belediye bu zengin semtlere gösterişli hizmetler sunarken, yoksul mahalleler hep ikinci...
- Grevdeki Temel Conta işçileri 22 Mayısta fabrika önünde kitlesel basın açıklaması gerçekleştirerek işverenin grev kırıcı uygulamalarını ve saldırgan tutumunu protesto etti. Eyleme Türk-İş’e bağlı sendikalar, KESK İzmir Şubeler Platformu, Genel-İş...
- Küçük bir işçi çocuğu. Elinde, üstünde “Kreşe Gidemediğim İçin Greve Geliyorum” yazan kartonuyla poz vermiş. Muhtemelen annesi tarafından grev yerine getirilmiş. En küçük olmanın verdiği şirinlikle bütün işçilerin göz bebeği olmuş. Kreşte...