Buradasınız
Hak Aramak Suç Oldu
Ekonomik krizin derinleşmesi, alım gücümüzün düşmesi, işçilerin haklarına yönelik saldırıların artması fabrikalardaki işçi eylemlerini de arttırıyor. İşçiler kimi fabrikalarda ek zam talebiyle iş durdururken kimilerinde çalışma koşullarını iyileştirmek, ücretlerini yükseltmek için sendikalaşıyor. Türkiye’nin dört bir yanında artan işçi eylemleri, sendikalaşma girişimleri patronları da siyasi iktidarı da tedirgin ediyor. Bunların önüne geçebilmek için de her türlü baskı, sindirme, karalama araçlarını kullanıyorlar. İş öyle bir duruma geldi ki artık hakkını arayan herkes suçlu, kötü niyetli hatta marjinal… Patronlarsa sanırsınız sütten çıkmış ak kaşıklar! “Nankör” işçilerin gadrine uğramışlar! İşçi sağlığı ve iş güvenliğini önemsemeyen, işçilerin taleplerini görmezden gelen, ücretlerini düşük tutan, yıpratıcı çalışma koşullarını dayatan kendileri değilmiş gibi davranıyorlar. İşçilerin “artık yeter” noktasına gelerek ses çıkarmasına tahammül edemiyorlar. Onlara göre işçiler ortada sorun yokken, durup dururken sendikalaşıyor, işyerinin huzurunu bozuyorlar. Çünkü ortalığı karıştıran marjinal gruplar var ve “nankör işçiler” de bunlara uyuyorlar!
Mesela Agrobay Seracılık patronu verdiği bir demeçte şöyle diyor: “Marjinal grupların gölgesi altında tamamen bir karalama kampanyası sürüyor. Gelen grupların içinde iki tane işçi var, geri kalanların hepsi başka insanlar. Bu işçi meselesi değil.” Mata işçileri iş güvenliği önlemlerinin alınması ve ek zam talebiyle iş durdurduğunda Mata patronu da sendikayı işçileri kışkırtmakla, ortalığı karıştırmakla suçlamıştı. İster iktidar ister muhalefet partisinden olsun işçi düşmanı vekiller de aynı dili kullanıyor. Antep’te Şireci Tekstil işçileri de ek zam talebiyle iş durdurduklarında İyi Parti Antep milletvekili “İşçilerimizin haklı taleplerini kullanarak, işçi kardeşlerimizi provoke etmeye çalışan bazı siyasi kesimlerin de orada olduğunu görüyorum” diyerek direnişi lekelemeye çalışmıştı.
Hak arama mücadelelerini engellemek için yargı da akla zarar kararlar alarak patronların imdadına yetişiyor. Sivas Divriği Demir İşletmeleri madeninde çalışan bir iş güvenliği uzmanı çalışma koşullarına itiraz ettiği için işten çıkarılmıştı. İşçinin açtığı işe iade davası, gazeteye röportaj vererek işyerinde yaşanan sorunları anlattığı gerekçesiyle istinaf mahkemesi tarafından reddedildi. Neymiş, işverenin işçiye olan güveni sarsılmış, çalışma düzeni işçi tarafından bozulmuş, bu durumda iş ilişkisini sürdürmesi işverenden beklenemezmiş! Peki işçilerin sağlığını ve hayatını tehlikeye atan patrona bir şey diyen var mı? Yok! Örnekleri çoğaltmak mümkün. Yasalara göre sendikal faaliyetleri engellemek suç olduğu halde bunu yapan patronlar değil sendikal faaliyet yürüten sendikacılar engelleniyor. Geçtiğimiz aylarda Elvan Gıda’da örgütlenen Şeker-İş yöneticileri Aile Mahkemesi kararıyla 15 gün işyerinden uzaklaştırıldı. Agrobay’da örgütlenen Tarım-Sen yöneticileri de yine mahkeme kararıyla işyerine 500 metreden fazla yaklaşmama cezası aldı.
Bu iktidar altında her hak mücadelesi aynı muameleyle karşılaşıyor. Ekonomik yıkımın faturasını emekçilerin üzerine yıkan iktidar aynı zamanda hak aramayı da suç haline getiriyor. En temel demokratik haklardan olan grev hakkı, protesto hakkı uzun zamandır engelleniyor. Barınma sorununun çözülmesini isteyen üniversiteli gençler, 8 Mart’ta yürüyüş yapmak isteyen kadınlar, ormanların maden şirketleri tarafından yok edilmesini engellemek isteyen köylüler, rant uğruna evlerinin yıkılmasına karşı çıkan emekçiler, düşük emekli maaşlarını protesto eden emekliler, direnişlerini daha fazla duyurmak için Ankara’ya yürümek isteyen işçiler, taban ücret belirlenmesini isteyen özel okul öğretmenleri… Bu liste daha da uzatılabilir. Hepsinde de “yasak” denilerek emekçilerin eylem yapmalarına, taleplerini duyurmalarına izin verilmiyor, polis ve jandarma tarafından şiddet görüyor, gözaltına alınıyorlar. Hak mücadeleleri karalanıyor, eylem yapanlar suçlu gösterilmeye çalışılıyor. Sermayenin önünü açan, emekçilerin yoksulluğunu derinleştiren iktidar, bu politikalarını, toplumu böyle bastırdığı için hayata geçirebiliyor.
Siyasi iktidarın demokratik hakları ortadan kaldırmasıyla, siyasal baskıları arttırmasıyla ekmeğimizin küçülmesi arasında derin bir bağ var. Demokratik haklarımızla ekmek mücadelemiz arasında kopmaz bir bağ olduğunu söylememizin nedeni işte budur. Demek ki ekmeğimizi büyütmek için demokratik haklarımıza da sahip çıkmak zorundayız. İşçilerin yapması gereken şey haklılığına ve mücadelesinin meşruluğuna inanmak, demokratik ve ekonomik hakları büyütmek için işçi sınıfının siyasetine sahip çıkmak ve örgütlülüğünü büyütmektir.
Onların İnsafına Bırakmayalım!
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
Son Eklenenler
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...
- Gün geçmiyor ki her gün bir öncekine rahmet okutacak, canımızı yakan bir olay olmasın. Sistemin iyice çürümesi ve tarifsiz bir bataklığa dönmesiyle birlikte, bu çürümüşlük toplumda derin yaralar açıyor. Bunun sonuçlarından bir yenisi de İzmir’de...
- Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen...
- Bugün 18 Kasım. Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yer tutan Netaş Grevinin yıldönümü… Netaş işçileri, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin baskı koşullarında bile işçilerin örgütlülüğünün patronları alt edebilecek güçte olduğunu...
- UİD-DER, grevlerinin 81. gününde MKB Rondo işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım” pankartı ile grev yerine yürüyen işçiler; “MKB İşçisi Yalnız Değildir”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”...