Buradasınız
“Haymarket: 1 Mayıs’ın Romanı”

Amerikan işçi sınıfının büyük bir kesimi o yıllarda kömür madenlerinde, demiryollarında, limanlarda, tabakhanelerde günde 14 saatin üzerinde, oldukça ağır koşullar altında çalışmaktadır. Bugüne benzer şekilde, patronların masraftan kaçınması nedeniyle sayısız iş cinayeti yaşanıyor; sağlıksız koşullarda yaşayan işçi aileleri, tifüs ve kolera salgınlarında çocuklarını kaybetmekle yüz yüze kalıyorlardı.
ABD ekonomisinin krize girmesiyle birçok şirket çökmeye başlar. Ardından aracı kurumlar, sigorta şirketleri ve bankalar bu çöküşü takip eder. Bir gece içinde devasa bir işsizler ordusu ortaya çıkar. İşten çıkarılmayan işçilerin ücretleri düşürülür. Kiralarını ödeyemeyen işçiler bir süre sonra ya barınaklarda ya da sokaklarda yaşamaya mahkûm edilirler. Patronlar bugün krizin faturasını nasıl bizden çıkarıyorlarsa o gün de çöküşün faturasını işçilerin sırtına yıkıyorlardı. Ağırlaşan hayat şartlarına karşı sesini çıkarmaya başlayan işçiler, yeni kurulan işçi örgütlerinde ve sendikalarda hızla örgütlenirler. Ücretlerin düşürülmesine, çöküşün faturasının kendilerine çıkarılmasına karşı çıkarlar. Ülkenin birçok eyaletinde, iş saatlerinin 8 saate düşürülmesi ve ücretlerin yükseltilmesi talebiyle grevler gerçekleştirilir. O gün işçilerin sloganı şuydu: “8 saat iş, 8 saat uyku, 8 saat canımız ne isterse!”
Bu grevlerin en büyükleri, o yıllarda Şikago’da gerçekleştiriliyordu. Yapılan grevlere işçilerin katılımı on binlerle sayılıyordu. O güne kadar deri renginden dolayı ırkçı saldırılara maruz kalan siyahî işçiler de, beyaz işçi kardeşleriyle omuz omuza mücadeleye atılmışlardı. Örgütlenen işçiler karşısında korkuya kapılan patronlar sınıfı, işçilerin örgütlülüklerini kırmak için provokasyonlar tezgâhlamaktan geri durmuyorlardı. Patronların kokuşmuş basını, mürekkebini, işçilerin mücadelesini karalamak için kullanmaya girişmişti. Hakları için mücadele eden işçilere ve onların önderlerine karşı iftira kampanyaları düzenliyor, gerçekleri çarpıtarak veriyorlardı. Hatta bu gazeteler işçileri “serseri güruh” olarak adlandırıyor ve bu “güruha” karşı bomba ve makineli tüfek kullanmayı öneriyordu.
Bu karalama kampanyalarına karşın, Albert Parsons ve arkadaşlarının, işçi gazetelerindeki yazıları ve mitinglerdeki konuşmaları işçiler üzerinde büyük bir etki yaratmaktaydı. İşçi sınıfı tarafından çok sevilen Parsons gibi işçi önderleri, sermaye sınıfının da nefretini çekmekteydi. Parsons ve arkadaşları yaşadıkları birçok deneyimin ardından Uluslararası Emekçiler Birliği’nde bir araya gelmişlerdi.
İşçi örgütleri 8 saatlik iş günü talebiyle 1886 yılının 1 Mayıs günü genel greve gittiler. Tam 350 bin işçi greve gitmişti. Patronların gazeteleri şaşkındı: Fabrika bacaları tütmüyor, her şey pazar sabahlarını andırıyor diye yazıyorlardı. Haymarket (saman pazarı) meydanında yapılan mitingde Albert Parsons ve diğer işçi önderleri birer konuşma yaptılar. Konuşmaların sonuna doğru kitlelerin üzerine bomba atılmış ve hemen ardından da polis çevreye yaylım ateşi açmaya başlamıştı. Sonraki yıllarda bu provokasyonu, patronların yönlendirmesiyle bizzat emniyet müdürünün tezgâhladığı ortaya çıkacaktı. On yıllar sonra Türkiye’de de, 1977 1 Mayıs’ında alanı dolduran yüz binlerce işçinin üzerine ateş açılacak ve bunun da devlet güçleri tarafından tezgâhlandığı ortaya çıkacaktı.
Haymarket’deki saldırının ardından Albert Parsons dâhil sekiz işçi önderi tutuklandı. İşçi önderleri bomba atmakla suçlanıyorlardı. Oysa bu tümüyle yalandı. Birkaç ay süren göstermelik dava sürecinin sonunda, 5 işçi önderi işçi sınıfına gözdağı vermek amacıyla idam edildi. Diğer işçilerin cezaları ise ömür boyu hapse dönüştürüldü.
İdama yürüyen Şikagolu işçi önderleri, geride yanan bir mücadele meşalesi bıraktılar. 1 Mayıs’ın doğuşu da gösteriyor ki, işçi sınıfı kazandığı tüm hakları elde etmek için çok büyük bedeller ödemiştir. 1 Mayıs geleneğine sahip çıkmak biz işçilerin boynunun borcudur. Patronların işçi sınıfına dönük saldırılarına dur demek ve yeni haklar elde etmek için 1 Mayıs meşalesini elden düşürmeyelim. 1 Mayıs alanlarına çıkarak ve güçlerimizi birleştirerek mücadele ateşini daha da büyütelim.
46. Yılında Kavel Destanı
1 Mayıs’a Çağırıyoruz!
- Uyandıran Masalcı Samed Behrengi’nin Ekini
- “Mübadele Öyküleri” İzmir’den Anlatıyor…
- Ana Romanı ve Bugüne Yansıyanlar
- Gözbağı ve İşçi Hüseyin’in Dönüşümü
- Erzurumlu Emrah’ın Hikâyesi, Bizim Hikâyemiz
- Savaşın Gerçek Yüzünü Anlatan İki Kitap
- Sarı Mehmet Olmak!
- Fakir Baykurt, “Gece Vardiyası” ve Göçmenler
- Şikago Mezbahaları ve Kapitalizm
- Cefakâr Galip Ustalar ve İnsanlığın Özgürlük Bahçesi
- “Ölümün Ağzı”
- Gücümüz Birliğimizden Gelir!
- Büyük Biraderler İş Başında!
- Rıfat Ilgaz: Ses Ol, Işık Ol, Yumruk Ol!
- Genç İşçi Xu Linzi
- Bal Arıları, Bülbül ve Açgözlü Dev
- Yaşamı Geliştirenler: Haliç’in Direnen İşçileri
- Geçmişi Unutmak Derin Yaralar Açar…
- İşçi Sınıfının Tarihe Tanıklık Eden Ozanları
- 12 Eylül’den Önce 12 Eylül’den Sonra
- “Yaşam Adil Olmadan Ölüm Adil Olur mu?”
- Hak İstiyorsak Sorumluluk Almalıyız
- Pazar Yerinden Sesler: “Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!”
- Erizihson Efsanesi ve Açgözlülük Meselesi
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım!
- İşçi Dayanışması 185. Sayı Çıktı!
- “Yolun Karanlığı Olmaz, İyi Bir Arkadaşla Yürüyene”
- Sınırdışına Çıkmak mı Sınırları Aşmak mı?
- Dünya Meydanlarından Yükselen Sesler Bize Ne Anlatıyor?
- “Bu Hayatı Yaşamanın Başka Bir Yolu Olmalı…”
- Titan’dan Titanik’e Kapitalizmin Akıl Dışı Hikâyesi
- “Büyük Türkiye”den “Türkiye Yüzyılı”na Hayatımızda Ne Değişti?
- Kıdem Tazminatına Ne Oldu?
- Saldırılara Nasıl Karşı Koymalı? Maden-İş Örneği Yol Gösteriyor!
- İşçi Dayanışması 184. Sayı Çıktı!
- Asıl Değerli Olan…
- Neden ve Nasıl Değiştim?
- Birimize Yapılan Hepimize Yapılmış Demektir!
- Armut Ağacı ve Bilinç Meselesi
Son Eklenenler
- Baskılar karşısında geri adım atmayan ve mücadeleyi büyüten direnişçi Trendyol işçileri, DGD-SEN ve PTT-SEN öncülüğünde 26 Eylülde bir kez daha “Ya Saygın Bir Uzlaşma Ya da Tavizsiz Direniş” diyerek Trendyol Genel Merkezi önünde eylem yaptılar....
- Japonya’da mücadeleci sendikalar ve demokratik kitle örgütleri 19 Kasımda savaş politikalarına ve işçi sınıfına yönelik saldırılara karşı bir miting gerçekleştirecekler. Japon Demiryolu İşçileri Sendikası Doro-Çiba, Japon İnşaat ve Taşımacılık...
- Yunanistan’da binlerce işçi iş kanununun değiştirilmesine karşı 21 Eylülde greve çıktı. Yunanistan Kamu İşçileri Sendikaları Konfederasyonunun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen greve toplu taşıma işçileri, doktorlar, hemşireler, öğretmenler ve daha...
- Geçenlerde sosyal medyada bir habere denk geldim. Tavuk üreten bir fabrikada yumurtaların civciv olma süreci bekleniyor. Yumurtalardan çıkan civcivler erkek ve dişi olarak ayrılıyor. Ayrılan erkek civcivler toplu halde öldürülüyor. Bunun sebebiyse...
- Merhaba. Uzun yıllardır devam eden ekonomik krizin sonuçları artık kendini iyiden iyiye gösteriyor. Ücretlerimizin düşmesi, kıdem tazminatımızın kuşa döndürülmesi, fiyatların astronomik biçimde yukarı fırlaması neticesinde en doğal hakkımız olan bir...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK, 24 Eylülde Kartal Meydanında “Emekliler Buluşması” düzenledi. “Emeklilikte Adalet! Emeklilikte İnsanca Yaşam!” başlığıyla düzenlenen eyleme sendikalar, emekliler ve demokratik kitle örgütleri katıldı.
- İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Sendikası (İSG-SEN) üyesi iş güvenliği uzmanları, 24 Eylülde, Ankara Ulus Meydanında bir basın açıklaması gerçekleştirdiler. Çeşitli illerden iş güvenliği uzmanlarının katıldığı eylemde “İş Güvenliği Uzmanları...
- Birleşik Metal-İş üyesi işçiler olarak 17 Eylülde şubemizin olağan genel kuruluna katıldık. Genel kurul sona erdiğinde sendika yöneticilerimiz, temsilci ve delege arkadaşlarımız, misafirlerimiz “çok anlamlı, çok güzel bir genel kurul oldu” dediler....
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK’in çağrısıyla binlerce emekli, 24 Eylülde Kartal Meydanında düzenlenen Emekli Buluşmasında bir araya geldi. Eyleme DİSK’e bağlı sendikalar, DİSK/Emekli-Sen, Emekliler Derneği İstanbul Şubeleri,...
- Ben kendi harçlığımı çıkarmak için yazları çalışan bir öğrenciyim. Hayat pahalılığından dolayı çalıştığım yerde bazen mesailere kalıyorum. Hem bedenen hem de psikolojik olarak o kadar çöküyorum ki o günlerde! Ruhumu dinlendirebileceğim, rahat bir...
- Fabrikamızda bir haftadır ek zam alabilmek için mücadele ediyoruz. Umut da cesaret de bulaşıcıdır derler. Biz çevremizdeki fabrikalarda işçi arkadaşlarımızın verdiği mücadelelerden etkileniyoruz. Onları yakından takip ediyoruz. Özellikle geçim...
- İşçiyi köle gibi çalıştırmayı kendilerine hak gören patronların pervasızlıkları, işçilerin haklarına yönelik saldırıları bitmiyor. Geçtiğimiz günlerde BİM (BİM Birleşik Mağazaları A.Ş.) Balıkesir Bölge Müdürlüğü, Balıkesir Bölge Deposu...
- Agrobay Seracılık’ta sendikalı oldukları için tazminatsız işten atılan işçiler direnişlerinin birinci ayında İstanbul’da Almanya Başkonsolosluğu önünde basın açıklaması yaptılar. Toplu iş sözleşmesinden doğan geriye dönük alacakları için eylemler...