Buradasınız
Kibir, Zulüm ve Sömürü Baki Olmayacak!
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da genç bir çift bir buçuk yaşındaki bebeklerini akrabalarına emanet ederek intihar etti. Aynı günlerde Kocaeli’de 5 gencecik insanın daha intiharı yansıdı haber sayfalarına. Derken, bir asistan doktorun haberi geldi. Elbette bu intiharlar toplumda üzüntü yaratıyor fakat öte yandan öfke de yaratıyor. Çünkü bu gencecik insanları intihara sürükleyen sorunlar aynı zamanda on milyonlarca işçi ve emekçinin boğuştuğu sorunlardır. Bu intiharların arkasında 10 milyonu aşan işsizlik, derinleşen yoksulluk, taşınamayan borç yükü var. Toplumun üzerine çöken karamsarlık ve depresif ruh hali, genç kuşaklara hâkim olan çıkışsızlık duygusu var. Bu ağır tablonun sorumlusu olduğu halde gerçekleri çarpıtan, sorunları daha da ağırlaştıran siyasi iktidar var. Emekçilerin, yakıcı sorunları karşısında duyarsızlık ve umursamazlık içinde olan siyasi iktidarı daha fazla sorgulaması boşuna değildir.
Emekçilerin sorunları dağ gibi birikmişken iktidarın bu sorunlar karşısında yaptığı, sorunları yok saymak, inkâr etmektir. İktidar, gündemi olağanüstü temelde oluşturarak gerçek sorunları toplumun gündeminden düşürmeye, üzerine kalın bir örtü çekmeye odaklanıyor. Ne pahasına olursa olsun kendisine verilen desteği ve iktidarını baki kılmayı hedefleyen bu iktidar, kutuplaştırıcı siyasetinde çıtayı daha da yukarılara taşırken, tüm gücüyle abanarak toplumun can yakıcı sorunlarını tartışmasını ve konuşmasını engellemeye çalışıyor. Emekçilerin odağını kaydırmak, aldatıp oyalamak amacıyla; hamasete, efsanelere, “büyük ülke” olma hayallerine, sansasyonel müjdelere başvurmaktan geri durmuyor.
AKP iktidarı ardı ardına sansasyonel konuları gündeme getiriyor. Önce şaşaalı şovlar eşliğinde doğalgaz müjdesi verildi, o tutmayınca ülkeyi yeni bir anayasayla yönetme tartışması ortaya atıldı. O da tutmayınca Ay’a gideceğimiz açıklandı ve dünyanın bizi kıskandığı iddiaları güncellendi. Bunun üzerine, profesör, uzman ünvanlı kişiler televizyonlarda (özellikle a haber’de) boy göstermeye başladı. İnanılmaz ama gerçek; bu profesör ve uzmanlar, uzaydaki maden yataklarını ekonomiye kazandırmayı tartıştılar! Fakat toplumun gerçek gündemi bir şekilde kendini dayattığından uzaydan inilip pazara markete geri dönüldü. Adına gazete denilen yalan makineleri devreye girdi ve markete giden emekçilere öğütler vermeye soyundu. Sahibinin sesi olan Takvim gazetesi, market raflarındaki pahalılıkla baş etmenin yolunun etrafa bakmadan alışveriş yapmakta olduğunu buyuruyor. “Alışverişini ihtiyaçlarına göre değil küçücük market sepetine göre yap” diyor. Sanki bakmayınca pahalılık, sepet küçülünce ihtiyaçlar ortadan kalkacakmış gibi! Yani bize “bakma, görme, düşünme, sorgulama, günü kurtarmaya bak” diyorlar! Onların bakma dediği yere bakmak, görme dediğini görmek, üzerimize boca ettikleri yalanları sorgulamak boynumuzun borcudur.
Hatırlayalım, daha kısa bir süre öncesine kadar bu iktidar ekonomik krizi inkâr ediyor, ekonominin uçtuğundan dem vuruyordu. Faturasını emekçilere kestiği ağır kriz ortadayken gözümüzün içine baka baka yalan söylüyor, tabiri caizse “kedidir kedi” diyordu. Dış güçlerden, ülkemize karşı açılmış ekonomik savaştan söz edip hedef şaşırtıyor, hiçbir sorumluluk kabul etmiyordu. Bu noktada değişen hiçbir şey yok. Kriz ve koronavirüs salgını nedeniyle işsizliğin arttığı ortadayken, devletin istatistik kurumu TÜİK, her ay işsizlik rakamlarında düşüş olduğu açıklamaları yapıyor. Artan nüfusa, azalan istihdama rağmen işsizlik azaldı diyerek aklın sınırlarını zorluyor. Medyada, kürsülerden yapılan konuşmalarda türlü türlü yalanlar arka arkaya sıralanıyor. Küçük esnaf ardı ardına iflas ederken esnafa yapılan yardımlardan, desteklerden bahsediliyor. İşçiler sözde kalan işten çıkarma yasağı, ücretsiz izin ve kısa çalışma cenderesiyle ezilirken, “işverenlerimizi de işçilerimizi de salgın karşısında ezdirmedik” açıklamaları yapılıyor. Dağılan pazarlarda odun, sebze, meyve toplayan, çöplerde yiyecek arayan, sokakta yaşayan insanların sayısı artıyor. İşsizlik kuyrukları uzadıkça uzuyor. Seslerini duyurabilmek için Ankara yollarına düşen işçilerin sayısı artıyor. Siyasi iktidarın temsilcileri, gittikleri her yerde “açız, bittik” isyanlarıyla karşılaşıyor. Buna rağmen kentlerden yayılan yoksulluk manzaralarını görmezden gelmeye devam ediyor, “aç da yoksul da kalmadı” diyorlar.
Sırça köşklerinde yaşayan egemenler insanların ellerindeki telefonları gösterip ülkede yoksulluk olmadığını iddia edecek kadar kördür, yalancıdır kibirlidir. Fakat sıkça dile getirdiğimiz gibi, Türkiye’de işsizlik ve yoksulluk sorunu daha önceki dönemlerden farklı olarak yeni boyutlar alıyor. Türkiye’de nüfusun ezici çoğunluğu yani yüzde 93’ü artık il ve ilçe merkezlerinde yaşıyor. Yalnızca İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Adana, Antep, Diyarbakır ve Kocaeli’nin toplam nüfusu 40 milyondur. Üstelik göçmen nüfus bu sayıya dâhil değildir. Bunun anlamı yeterince açıktır: Nüfus kentlere yığılarak işçileşmiş ve geleneksel geçim kaynaklarından kopmuştur. Bunun yanı sıra, kentsel ve modern yaşamın zorunlu ihtiyaçları çeşitlenip artmıştır. İktidarın inkâr etmesi bu gerçekleri ortadan kaldırmaz!
Çözülemeyen sorunlar, kibir ve büyüklenme içindeki iktidar sözcülerinin sorunların çözümüne odaklanmak yerine akşam sabah tehditler savurmaları, topluma korku salmaya çalışmaları her geçen gün daha fazla insanda bıkkınlık yaratıyor.İşçiler, işyerlerinde ve dost sohbetlerinde şikâyetlerini dile getiriyor, yaşadıkları koşullardan hoşnut olmadıklarını ifade ediyorlar. İşçi ve emekçiler içten içe sorunlarının çözümünün iktidardan gelmeyeceğini hissediyor ve küçük de olsa çözümler üretmeye çalışıyorlar. Kadınların hayat pahalılığına karşı marketleri boykot ederek haberleşme ağları kurması, işçilerin fabrikalarının sosyal medya gruplarında ucuz yağ paylaşımları yapmaları, sendikal örgütlenme mücadelesi veren işçilerin sayısının artması bunun ifadesidir.
Toplumda mayalanıp biriken yalnızca hoşnutsuzluk ve tepki değildir. İşçi ve emekçilerin çözüm arayışı da güçlenmektedir. Tarihte daha önce pek çok kez örneği görüldüğü üzere ekmekleri için mücadele eden işçiler, bu mücadelede pişmiş ve çok daha fazlası için örgütlenip harekete geçmesini bilmiştir. Kibir ve büyüklenme hastalığına kapılmış egemenleri yenmeyi başarmıştır.
- İşçi Sınıfının Mücadele Saflarını Güçlendirelim
- İşçi Dayanışması 193. Sayı Çıktı!
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- İşçi Sınıfının Mücadele Saflarını Güçlendirelim
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Unutma, Örgütlen, Hesap Sor!
- Bölünenler mi Birleşenler mi Kazanır?
- Örgütlülük İşçi Sınıfının Gücü, Toplumun Umududur!
- Asıl Düşman Olan Kim?
- “Dejavu” Sarmalını Kırmak İçin
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
Son Eklenenler
- Arjantin’de sendikaların çağrısıyla işçiler 9 Mayısta 24 saatliğine genel greve gitti. Faşist devlet başkanı Javier Milei ve hükümetine karşı yapılan genel grev çağrısına çeşitli sektörlerden işçiler karşılık verdi. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT...
- Zorlu bir yıldan geçerken işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ı, heyecan ve coşku içinde karşıladık. UİD-DER olarak 1 Mayıs’a işçi kentleri Lüleburgaz ve Bursa’da katıldık. Lüleburgaz’da geçirdiğimiz ilk 1 Mayıs’ımız...
- Emekli bir işçi: Bu 1 Mayıs’ta da sınıf kardeşlerimizle kol kola yürüdük. Sınıfımızın taleplerini hep birlikte haykırdık. İyi ki önümüzde bizlere yolu açan sınıfımızın mücadele örgütü UİD-DER var. Kendini, sınıfın taleplerine ve sadece sınıfın...
- Bugün 13 Mayıs 2024. Soma madenci katliamının 10. yıldönümü. 10 yıldır dinmeyen bir acı ve öfkedir Soma Türkiye işçi sınıfının kalbinde. Çünkü Soma’nın hesabı sorulmadı, çünkü Somalar devam ediyor, çünkü kapitalistlerin kâr hırsı yeni Somaların...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- Çorum’un Dodurga ilçesinde bulunan maden ocağında faaliyet gösteren ODAŞ Elektrik bünyesindeki Yel Enerji’de çalışan işçiler patronun sendika düşmanlığına karşı 9 Mayısta direnişe başladı. Yel Enerji işçileri kötü çalışma koşulları ve düşük...
- Sınıfımızın uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ı geride bıraktık. Mücadele örgütümüz UİD-DER, bu sene 1 Mayıs’ı işçi kentleri olan Bursa ve Lüleburgaz’da kutlama kararı aldı. Bizler de bu doğrultuda tüm hazırlıklarımızı yaparak...
- Öz İplik-İş Sendikası, Başkanlar Kurulunu, direnişteki Durak Tekstil işçileriyle dayanışmak amacıyla Bursa’da gerçekleştirdi. Kurulun ardından sendika yöneticileri direnişlerinin 83. gününde Durak Tekstil işçilerini ziyaret etti. Burada yapılan...
- 1 Mayıs işçi sınıfının uluslararası birlik ve mücadele günü. Her 1 Mayıs’ta UİD-DER’li mücadeleci işçiler bir gelincik tarlasını andırır gibi dolduruyorlar meydanları. Her 1 Mayıs’ta, işçi sınıfının bu çalışkan evlatları coşku dolu, disiplinli...
- Merhaba dostlar, uzun zamandan beri çalışma şartlarım nedeniyle birçok etkinliğe katılamıyordum. Yaşımın genç olmasına rağmen heyecanımı yitirmiştim. Hem yaşadığım şehirlerde etkinliklerin olmaması hem de maddi imkânsızlıklar yüzünden uzak kalmıştım...
- İstanbul Eyüpsultan’da özel bir lisenin müdürü 74 yaşındaki emekli öğretmen İbrahim Oktugan öğrencisi tarafından silahla vurularak öldürüldü. Öğretmenler “Can Güvenliğimiz Sağlansın, Gerekli Tedbirler alınsın!” talebiyle İzmir’den Bursa’ya, Mardin’...
- 21-28 Nisan Ebeler Haftası ve 12-18 Mayıs Dünya Hemşireler Haftası vesilesiyle 10 Mayısta İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde bir araya gelen hemşire ve ebeler basın açıklaması gerçekleştirdi.
- Bu sene 1 Mayıs’a UİD-DER’le birlikte bir işçi kenti olan Lüleburgaz’da katıldım. 1 Mayıs heyecanımız sabah saatlerinde başladı. Yol boyunca türkülerimizle, marşlarımızla 1 Mayıs alanına gittik. Tabii içimizde İstanbul’da kitlesel ve birleşik bir 1...