Buradasınız
Konkordato ve Ücret Garanti Fonu Nedir, İşçi Hakları Nelerdir? Avukat Mesut Badem Açıklıyor
Bugünlerde çok sayıda işyerinde konkordato ilan ediliyor. Konkordato nedir ve işçileri nasıl etkiler?
Bugüne kadar çalışma yaşamında iflas ve iflas erteleme bilinen şeylerdi, konkordato ilanı ise pek duyduğumuz bir şey değildi. 31.07.2016 tarihli 29787 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) 4. Madde ile “Olağanüstü halin devamı süresince, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 179’uncu maddesi uyarınca sermaye şirketleri ile kooperatifler tarafından iflasın ertelenmesi talebinde bulunulamaz; bu yönde yapılan talepler mahkemelerce reddedilir” şeklinde bir düzenleme yapıldı. Böylece aslında borçlu şirketlerin icra takibi baskısından kurtulmak için iflas erteleme kararları aldırmaları yasaklanınca, ödeme güçlüğü içine düşen şirketler bu kez icra iflas yasasının 285-309. maddeleri arasında düzenlenmiş olan konkordato “hakkını” öne çıkardılar. Borçlu şirketlerin alacaklılarıyla anlaşarak borçlarını yapılandırmalarına imkân yaratan konkordato ile borçlu, borçlarının en az yarısını ödemek, kalan borçlarını da bir ödeme takvimine bağlamak konusunda alacaklılarının üçte ikisiyle anlaşma yapmaktadır. Konkordatonun sağladığı en önemli avantaj, konkordato kabul edildiğinde bazı istisnalar dışında borçlu şirketin kendisine verilen süre içerisinde icra takiplerine karşı korunmasıdır.
Konkordato kararı işçiye iş sözleşmesini sona erdirme hakkı verir mi?
Hayır vermez. Ücretleri düzenli ödendiği, iş koşulları ağırlaştırılmadığı sürece ve başkaca haklı bir neden olmadıkça, salt şirketin konkordato ilan etmesi nedeniyle işçiler iş sözleşmelerini sona erdirirlerse kıdem ve ihbar tazminatı alamazlar. Borçlu şirket de, konkordato süresinin ilanından sonra mallarını rehin edemez, bağışlayamaz, taşınmaz mallarını satamaz, mülkiyet hakkını kısıtlayıcı haklar oluşturamaz.
Konkordato öncesi doğan işçi alacakları ne olur?
Konkordato öncesi doğan işçi alacakları İcra İflas Yasasının 206. Maddesi uyarınca imtiyazlı alacaklardır. Bu nedenle işçiler ücret, kıdem ve ihbar tazminatı alacakları için icra takibi yapabilir veya yapılmış icra takiplerine devam edebilirler. Konkordatoya yazdırılmış işçi alacakları herhangi bir indirim olmaksızın talep edilebilir. Konkordatoya yazılmamış işçi alacakları ise imtiyazsız alacaklar gibi konkordato şartlarında ödenir. Bu nedenle mahkemelerce konkordato kararlarının sendikalara da gönderilmesi esastır. Bu kararlar takip edilmeli, işçi alacaklarının konkordatoya yazdırılmasına özen gösterilmelidir.
Konkordato halinde Ücret Garanti Fonundan işçi ücretlerinin ödenmesi mümkün mü?
Hizmet akdine dayalı işçi çalıştıran işverenin konkordato ilan etmesi halinde, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun Ek-1. Maddesine göre, işçinin üç aylık ücreti Ücret Garanti Fonundan ödenecektir. Konkordato ilan eden işverenden ücret alacağı bulunan işçilerin İŞKUR’a başvurarak dilekçenin ekine mahkemece verilen konkordato mühlet kararı veya konkordato mühlet kararının ilan edildiğini gösteren belge, ücret alacağını aylar itibariyle gösteren belgelerin eklemesi gerekir. Ücret Garanti Fonundan yararlanabilmek için işçinin son bir yıl içerisinde konkordato ilan edilen işyerinde çalışıyor olması ve ücret alacağı için beş yıllık zamanaşımı süresinin dolmamış olması gereklidir. Nihayet yapılacak ödeme işçinin ödenmeyen üç aylık ücretiyle sınırlıdır. Tabi işçinin ücreti ne olursa olsun SGK prim tavanını geçmeyen kısmı ve üç ayla sınırlı olmak üzere ödenecektir.
Özetle işçi açısından konkordato iş sözleşmesini sona erdirmiyor, bu önemli. Konkordato ilan edilmesi ücretsiz izinde olduğu gibi işçiye haklı fesih hakkı sunmuyor. Ancak konkordato, maaşın 20 gün gecikmesi, fazla mesailerin ödenmemesi, sigorta primlerinin eksik yatması gibi durumlarla birleştiğinde haklı fesih hakkı oluşur. Konkordato ilanından sonra borçlu şirket mallarını başkasına rehin edemez. Taşınmaz mallarını satamaz. Mallarını bağışlayamaz. Yargının bu kadar konkordato ilanı, talebi varken nasıl bir karar vereceği ayrı bir sorun. Konkordato uygulaması henüz “şöyle oluyor, böyle oluyor diyeceğimiz” bir şey değil. Biz de yaşayarak göreceğiz. Mevzuata göre şöyle bir süreç işlemesi gerekiyor: Konkordato talebi hem borçlu hem de alacaklı taraflar tarafından gelebiliyor. Başvuracak alacaklı veya borçlu icra mahkemesine gerekçeli bir şekilde konkordato teklifi yapabiliyor. Genelde borçlu taraf bu duruma başvuruyor. Gerekli projelerle ve belgeler sunarak mahkemeyi ikna ederek bu başvurunun kabulünü talep ediyor. Mahkeme bu proje ve belgeleri denetleyerek, araştırarak bu şirket konkordatodan yararlanabilir mi diye hüküm veriyor. “Bu şirket konkordatodan yararlanabilir mi” diye mahkeme bilirkişiden bir rapor alıp sonuca göre bu talebi kabul edebiliyor ya da reddediliyor. Eğer kabul ederse borçluya bir konkordato süreci tayin ediyor ve bu süreçte işin doğru ilerleyip ilerlemediğini kontrol etmek için bir komiser atıyor. Bu komiser bir ilanla alacaklıları alacaklarını bildirmeye, konkordato teklifini görüşmek üzere toplantıya çağırıyor. Konkordato tutanağını imzalamayan veya 10 gün içinde kabul ettiklerini bildirmeyen alacaklılar konkordatoyu reddetmiş sayılıyor. İşin böyle usul boyutları var. İşçilerin bunları bilmesi, uygulayabilmesi mümkün olmayacağı için sendikalı olan yerlerde sendikaların devreye girmesi, sendikası olmayan yerlerdeki işçilerin de hukuki danışmanlık alması gerekecek. Aksi halde işçi bu konkordato sürecine doğru düzgün müdahil olamayacak
İşçilerin ücretlerini alamadıkları durumda yararlanabilecekleri bir fon var mı? Ücret Garanti Fonu nedir? Nasıl yararlanılır?
Ücret Garanti Fonu aslında İşsizlik Sigortası Fonuyla bağlantılı bir konu. Aslında aynı fon diyebiliriz. İşsizlik Sigortası Fonu diye bir fon var ve işçiler gerekli koşulları tamamlıyorlarsa bu fondan yararlanabiliyorlar ve işsizlik parası alabiliyorlar. Aynı fonun içerisinde Ücret Garanti Fonu diye bir ödenek de var aslında. Ama istatistiklere göre işsizlik sigortası fonundan Ücret Garanti Fonu ödemeleri %1’lik bir oran teşkil etmiş. Yani işçiler tarafından bu fon çok bilinmiyor ve başvuru yapılmıyor, bu da var olan bir fon kullanılmıyor anlamına geliyor.
Hangi durumda bu fona başvurulabilir? Başvuru nasıl yapılır?
İşçi, Ücret Garanti Fonuna kendisi başvuruyor. İşverenin konkordato ilan etmesi, haciz vesikası alması, iflası, iflas ertelemesi gibi ödeme güçlüğüne düştüğü hallerde işçilerin ücretlerinin ödenmesi için kurulmuş bir fon bu. İşçiler uygulamada çok meşakkatli yollara sevk ediliyor. İşçilere verecekleri de sadece son 3 aylık ücret. Bu fonda işçi gerçek ücreti neyse o ücreti alır. Bu ücrette indirim yapılmaz ama bunun için bir sürü şartlar koşuluyor. En önemlisi işçinin son 1 yıl içinde o işyerinde çalışmış olması gerekli. Son işyerinde 5-6 ay çalışmış işçi fondan yararlanamıyor. 1 yıl çalışmışsa bu işçi sadece son 3 ayını bu fondan alabiliyor. İşçiye deniliyor ki “bu fondan yararlanabilmen için borçludan bu borcu tahsil edemediğini bana belgele. Ya geçici aciz vesikası ya da hacze kabil mal olmadığına dair haciz tutanağı gibi belge getir...
Fondan yararlanabilmek için, iş akdini feshetmiş veya etmemiş olma şartı söz konusu mu?
İş akdi devam eden işçi de fondan yararlanabilir. İşsizlik parasından alınan para iş akdinin feshine bağlı. En fazla 10 aya kadar işsizlik parası veriliyor. Ücret Garanti Fonundan yararlanmak için fesih gerekmiyor. Çalışırken ücreti ödenmeyen işçilerin başvurabileceği bir yol aynı zamanda. Haklı fesih yapmaya da engel bir şey değil.
Teşekkür ederiz…
Havyar da mı Yemeyelim?
“1 Dolar, 1 Lira Olmuş!”
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- İşsizlik Fonu Yine Patronların Hizmetinde
- Asgari Ücretin Vergi Dışı Bırakılması ve Asgari Geçim İndirimi (AGİ)
- Buzdağının Görünmeyen Kısmı: Meslek Hastalıkları Gerçeği
- Grev Kırıcılığı ve Grev Hakkı
- Kazı Bağırtmadan Yolma Meselesi: Vergi
- Patronun Keyfi Kısa Çalışma Uygulamasına Karşı Dava Açan İşçi Kazandı
- Şimdi de İstirahat Parasına Göz Diktiler!
- Kod 29 ve SGK’nın Algı Oyunları
- Kod 29 Mağduriyeti Ortadan Kalkıyor mu?
- Kölelik Düzeninin “Yeni Normali”: Uzaktan Çalışma
- Yasal Olan Meşru mudur?
- Tazminatsız İşten Atma Saldırısı: Kod 29
- Patronların Pandemi Saldırısı: Kod 29!
- Çalışma Yaşamında Orman Kanunları
- Sigorta Hakkımız Gasp Ediliyor
- Sermayenin Elindeki Kamçı: Pandemi
- Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi, Kıdem Tazminatımızın Elimizden Alınmasıdır
- Sokağa Çıkma Yasaklarıyla Birlikte Telafi Çalışması Yaygınlaşıyor
- Kısa Çalışma Ödeneği ve Ücretsiz İzin Uygulaması
- Durak Tekstil İşçileriyle Söyleşi
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- Nilgün Soydan ile Kemal Türkler Söyleşisi
- Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Gümüştekin ile Söyleşi
- İş Güvenliğimiz İçin 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Saflarındayız
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
- Söz Hakları İçin Direnen Ekmekçioğulları İşçilerinde
- Trelleborg İşçileriyle Grev Üzerine Söyleşi
- Cargill İşçileriyle Sohbet
Son Eklenenler
- Soma Katliamında sorumluluğu olan ve daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisinin 10 yıl sonra yargılanmaya başlandığı davanın ikinci duruşması 12 Eylülde Soma 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Sanıklar bir kez daha mahkemeye getirilmezken, sanık...
- 78’liler Hareketi, 12 Eylül askeri faşist darbesinin 44. yılında İstanbul Taksim Kazancı Yokuşunda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya 20’nin üzerinde kurum temsilcisi ve UİD-DER’li işçiler katıldı. “12 Eylül Tekçi Rejimle İç İçe Sürüyor”...
- İşçi sınıfının genç ve çalışkan evlatları, hepinize sınıfımızın samimi sıcaklığıyla merhabalar. Her birinizin mutlaka duyduğu, gördüğü, alıp okuduğu, hatta belki arkadaşlarınıza da önerdiği kişisel gelişim kitapları üzerine sizlerle hasbihâl etmek...
- Zaman hızla akıp gidiyor. Gündemimiz de aynı hızla değişiyor. Hiç düşündük mü, nasıl oluyor da yaşanan büyük olaylar, felaketler bile çok kısa sürede hiç olmamışlar gibi gündemden çıkıyor? Mesela Haziran ayında Diyarbakır ve Mardin’de çıkan orman...
- 12 Eylül askeri faşist darbesinin üzerinden 44 yıl geçti. Darbeyle hesaplaşamayan Türkiye işçi sınıfı uğradığı hak kayıplarını telafi edemediği gibi yeni kayıplar yaşadı, yaşıyor. Sınıfsal hafızaya vurulan ağır darbe yüzünden 1980 sonrası işçi...
- 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesiyle egemenler geçmişle gelecek arasındaki köprüleri yıkmak, işçilerin mücadele deneyimlerini unutturmak istediler. Toplumu baskı ve şiddetle susturdular, yıllarca sürecek bir karanlığa hapsettiler. Çekilen tüm...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 10 Eylülde Gebze Kent Meydanında gerçekleşen eyleme DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK Yönetim Kurulu, DİSK Birleşik Metal...
- Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe mahallesinde 21 Ağustostan beri kayıp olan 8 yaşındaki Narin, 19 gün sonra yapılan bir ihbar sonucunda, öldürülmüş ve cansız bedeni bir torba içinde dere kenarına bırakılmış olarak bulundu. Narin’in...
- Polisin saldırılarına, Emniyet Müdürünün tehdidine boyun eğmeyen direnişçi Polonez işçileri halaylarla, türkülerle, sloganlarla, dayanışmayla direnişlerini sürdürüyorlar. Tüm emek dostlarını direnişleriyle dayanışmaya çağırıyorlar.
- Hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, reel ücretlerin düşmesi işçilerin yaşamını her geçen gün daha da zorlaştırıyor. Siyasi iktidarın ekonomik yıkımın faturasını işçi ve emekçilere kesen ekonomi programları ise sorunlarımızı katlanarak büyütüyor. Bu...
- İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ), geçtiğimiz haftalarda bir açıklama yaptı. Hem su sarfiyatını azaltacak hem de aile bütçesine katkı sağlayacak tasarruf önerilerini sıraladı. Aşırı kurak bir dönem...
- Tuzla Kimyacılar Sanayi Sitesinde bulunan, Selüloz-İş Sendikasının örgütlendiği MKB Rondo grevinin 11. gününde, UİD-DER coşkulu bir dayanışma ziyareti gerçekleştirdi. “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor” pankartı taşıyan UİD-DER’li işçiler, “...
- Yüzyıllar evvel yaşamış bir Alman filozof, şöyle demişti: “Sarayda yaşayan başka, kulübede yaşayan başka düşünür.” Bu sözler zenginlerle yoksulların dünyasının, düşünce ve hareket tarzlarının birbirinden çok farklı olduğunu anlatır. İnsanlar bu...