Buradasınız
Kurtuluş Yok Tek Başına! Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!

Meydanlar boş, caddeler ıssız. Alışveriş merkezleri, sinemalar, dükkânlar, lokantalar, kafeler, barlar kapalı. Toplu taşıma araçları çalışmıyor. 25 milyon nüfusa sahip Şangay’dan Roma’ya, New York’tan Paris’e dünyanın en büyük kentlerine hâkim olan manzara terk edilmişlik! Şu ana kadar birçok ülkede olağanüstü hal ilan edildi. “Koronavirüse karşı savaştayız” açıklamaları eşliğinde “sokağa çıkmayın, evinizde kalın” çağrıları yapılıyor. Bilim kurgu filmlerinin bile ötesine geçen korkutucu, ürkütücü, bunaltıcı bir manzara! Hayır, “uzaylılar” dünyamızı istila etmedi. İnsanlığa bu kâbusu yaşatan kapitalist egemenler, yeni tip koronavirüs salgınını durdurmak istediklerini iddia ediyorlar.
Sınıf bilinçli işçiler asla yaratılan korku ve paniğe kapılmamalı, oluşturulan bu havayı sorgulamalıdır. Bugün bu manzarayı yaratan, insanlığa gün ortasında karanlığı yaşatan kapitalist sömürü düzenidir. Egemenler korkuyu özellikle körüklüyorlar. Çünkü koronavirüs salgınıyla aynı anda başka bir şey daha oluyor. Sömürüye dayanan ve akıl almaz ölçüde toplumsal eşitsizlikler yaratan kapitalizmin bağrında biriken sorunlar patlıyor. Hatırlayalım, dünya ekonomisi 2008’de küresel ölçekte büyük bir kriz yaşamıştı. Ancak sistem girdiği çıkmazdan kurtulamıyor. Konuyu anlaşılır kılmak için güncel kavramlarla ifade edelim: Kapitalist sistem bir hayli yaşlanmıştır ve en etkili ilaçlar bile bünyesini saran enfeksiyona etki etmiyor. Bu yüzden sömürü sisteminin ateşi yükseldikçe yükseliyor. İşte son günlerde dünya borsalarını sallayan asıl neden budur. Yoksa sistemi krize sürükleyen hummanın nedeni koronavirüs değildir.
Ama egemenler, toplumu korku ve paniğe sürükleyerek patlayan krizin üzerini örtmeye, sistemin sorgulanmasının önüne geçmeye çalışıyorlar. Daha şimdiden işten atmalar, ücretsiz izinler, esnek çalışma biçimleri devreye sokulmuş bulunuyor. Dünya genelinde 25 milyon işçinin işten atılacağı öngörülüyor. Suçu koronavirüse yıkarak durumu meşrulaştırmak ve kapitalist sistemi aklamak istiyorlar. İşçi sınıfının önderlerinden biri, “her şeyi öğren hiçbir şeyi unutma” demişti. Zira unutmak egemenlerin yalanlarına kanıp onların arkasından sürüklenmektir. O yüzden bir kez daha hatırlayalım: 2008’de patlak veren krizle birlikte milyonlarca işçi işten atıldı. Yalnızca Amerika’da, 2008’in son üç ayında 3 milyon işçi kapının önüne kondu. 2009’un sonuna gelindiğinde sayı 7 milyona varmıştı. Fakat işçi sınıfı durumu kabul etmedi. Kapitalizmin yarattığı krize karşı tüm dünyada büyük bir protesto dalgası patlak verdi. İşçiler, emekçiler, gençler kapitalist sistemi sorgulamaya yöneldi. Bu tarihten itibaren, ABD’de genç kuşakların sınıfsız ve sömürüsüz bir toplum olan sosyalizme ilgisi arttı. 2010’un sonunda patlak veren halk isyanları ise Arap coğrafyasını sardı.
Geride bıraktığımız 2019 yılında da, Şili’den Cezayir’e birçok ülke emekçi isyanlarıyla sarsıldı. Emekçiler, içine itildikleri sefaleti kabul etmiyor, ayağa kalkıyor, devrim diye haykırıyordu. Koronavirüs salgını başlamadan önce Fransız işçi sınıfı, emeklilik yaşının yükseltilmesine karşı grev yapıyor, meydanları dolduruyordu. 4 Aralıktan beri süren eylemler karşısında Macron hükümeti bir hayli sıkışmıştı. Şimdi yaratılan korku ve panik nedeniyle meydanlar boşalmış, grev fiilen sona ermiştir. “Savaştayız” diyen, meydanlarda yüz kişinin toplanmasını bile yasaklayan aynı Macron’dur. Covid-19’un “Macron’u kurtaran virüs!” olarak tarihe geçmesi şaşırtıcı olmaz. Koronavirüsü kullanarak toplumu korku tüneline itmeselerdi, işçileri evlerine gönderemezlerdi.
Bugün kapitalizmin sistem krizi dünya borsalarını sallamasaydı ve ekonomide her şey yolunda gitseydi egemenler asla durumu bu kadar abartmaz, olağanüstü hal ilan edip insanları evlerine kapanmaya zorlamazlardı. Açıkçası bugün egemenlerin yarattığı korku dalgasının gerçek nedeni koronavirüs değildir. Egemenler koronavirüs salgınını kapitalist sistemin büyük krizinin nedeni gibi göstermek için bilim kurgu filmlerini aşan bir kâbusa dönüştürdüler. Böylece toplumu korkutup denetim altına almayı amaçlıyor, faturasını emekçilere kesecekleri krizi unutturmak istiyorlar.
Aslında Covid-19 hastalığını insanlığın başına musallat eden de kapitalizmdir. Son 17 yılda en az 5 küresel salgın ortaya çıkmasına rağmen, gerekli önlemler alınmıyor. Çünkü bu düzen insanı ve doğayı dikkate almıyor. Üretim, insanın sağlığı ve huzuru için yapılmıyor. Kontrolsüz, plansız ve kâr odaklı üretim yüzünden tüm dünyada ormanlar ve doğal yaşam tahrip ediliyor. Doğal yaşamın yok edilmesi, buraların tarım ve kentlere açılması, yaban hayvanlarla insanların temasını daha fazla kaçınılmaz hale getiriyor. Yaban hayvanlarından insana bulaşan virüsler, milyonlarca insanın bir arada yaşadığı kentlerde hızla yayılıyor.
Kapitalist sistemin nasıl bir saçmalık noktasına vardığını şuradan da görebiliriz: İnsanlık bilim ve teknoloji alanında büyük atılımlar yapmıştır. Makineleri o kadar geliştirdik ki canlı emek olmadan üretimin bir kısmını robotlarla yapabiliyoruz. Bir tuşa basarak, dünyanın bir ucundan öteki ucuna bilgi gönderebiliyor, iletişim kurabiliyoruz. Fakat yeni salgınların ortaya çıkması önlenemezken, koronavirüsten korunmak için ellerimizi sık sık sabunla yıkamamız öneriliyor. Oysa dünya nüfusunun yüzde 40’ı yani 3 milyar insan, ellerini yıkayacağı lavabo ve sabundan yoksundur. Keza dünya nüfusunun yarıdan fazlasının herhangi bir sosyal güvencesi yoktur. Öyleyse bu denli gelişen bilim ve teknoloji kime hizmet ediyor?
Evet, uzayın dolaşıldığı, yapay zekânın, robotların üretim sürecinde yerini aldığı bir çağda yaşıyoruz. Ama bu çağda egemenlerin küresel bir salgına karşı önerdikleri başlıca şey su ve sabun! Bu düzen büyük çelişkiler ve akıl almaz eşitsizlikler yaratmıştır. Kapitalistler açısından önemli olan insanların sağlığı değil kârdır. Mesela salgından ağır şekilde etkilenen İtalya’da, koronavirüs tedavisinde kullanılan solunum cihazı kapak sistemi yetmemeye başladı. Bu cihazları üreten şirketin talebi karşılamaması üzerine devreye giren gönüllüler, üç boyutlu yazıcıyla vana ürettiler ve hastalara ulaşmasını sağladılar. Fakat bu cihazları astronomik fiyata satan şirket, aynı cihazı 1 dolara üreten gönüllüleri dava açmakla tehdit ediyor. İşte size kapitalist sistem!
Yeni tip koronavirüs salgını, küresel iklim değişikliği, yangınlar, kuraklık, işsizlik, açlık, savaş, göç dalgaları… Dünyaya hâkim olan bu kaos ve felaket manzarası doğal olarak insanları ürkütüp korkutuyor. Durum korkutucu olabilir ama tüm bu sorunlar insanlığın ortak sorunlarıdır. Küresel iklim değişikliği sınır tanımıyor, virüs sınır tanımıyor, milliyet seçmiyor. Hiç kimse bu sorunlara sırtını dönemez, “beni ilgilendirmiyor” diyemez. Çare, egemenlerin korkutmasına kapılıp eve kapanmak değildir. Düşünmek, sorgulamak ve örgütlenmek zorundayız. İnsanlık bir yol ayrımındadır. Ya insanlık bu sömürü düzeninden kurtulacak ya da bu düzen insanlığı yeni kâbuslara sürüklemeye devam edecek! İnsanlığın kaderi ortaktır. Kurtuluş Yok Tek Başına! Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- Dünyanın ve Türkiye’nin manzarasından çıkarılacak tek bir sonuç var: İnsanlık saplanıp kaldığı kapitalizm bataklığından kurtulmalıdır ve bu görev işçi sınıfının omuzlarındadır. Dünya işçi sınıfının örgütlülük ve bilinç düzeyi olarak gerilere...
- Toplumsal belleğin, işçi sınıfı mücadelesinin ve devrimci sanatın savunucularından, yönetmen ve senarist Ali Özgentürk, 15 Mayısta, 80 yaşında hayata gözlerini yumdu. Sinema tarihine unutulmaz eserler kazandıran Özgentürk, aynı zamanda işçi sınıfı...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ı geride bıraktık. Mücadele tarihimizin en önemli sembollerinden biri olan 1 Mayıs’ta “Yolumuz İşçi Sınıfının Yoludur!” diyen gençler olarak alanda yerimizi aldık. Bugünü...
- Sırrı Süreyya Önder, Sırrı Abi, çok yönlü bir insandı. Öldüğünde geride sadece anılar değil, iz bırakanlardan, eserler bırakanlardan oldu. Onu ölümsüz kılan şeylerden biri, barış ve kardeşlik uğruna verdiği mücadeledir. İşçi sınıfının ve ezilenlerin...
- Konak Belediyesi işçilerinin grevine dayanışma için gittim. Orada çekilen bir fotoğrafı UİD-DER’li abime gönderdim. İlk kez grev yaşamış biri olarak başka bir greve destek verirken hissettiklerimi sordu. Anlattım. Zaten UİD-DER sitesini ve abimin...
- Almanya’da Volkswagen, Ford başta olmak üzere özellikle otomotiv sektöründe kitlesel işten atma saldırısı büyüyor. Metal işçileri ise bu saldırılara grevlerle ve sınıf dayanışmasıyla karşılık veriyor.
- Türkiye’de rejimin 19 Mart’ta başlattığı gözaltı ve tutuklama saldırısına karşılık düzenlenen kitlesel protestoların ardından 1 Mayıs’ta da “Faşizme karşı omuz omuza” ve “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları tüm...
- Büro Emekçileri Sendikası (BES) Türkiye genelinde birçok kentte eş zamanlı basın açıklamaları yaparak Ağustos ayında başlayacak 2026-2027 toplu iş sözleşmesi sürecine dair taleplerini açıkladı. İzmir Büyükşehir Belediyesine (İzBB) bağlı İZELMAN,...
- Tez-Koop-İş Sendikası 2025 yılı kamu kesimi toplu iş sözleşmeleri çerçeve anlaşma protokolünün bir an önce imzalanması ve işçilere alın terinin karşılığının verilmesi talebiyle 14 Mayısta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde kitlesel basın...
- Soma Madenci Katliamının 11. yılında başta Soma’da olmak üzere çeşitli anma programları gerçekleştirildi.
- Bu 1 Mayıs’ta da her şeye rağmen alanlardaydık. “Yağmur Çamur Yağsa da Kış Kıyamet Kopsa da Biz Buradayız” dedik. İşçiler, emekçiler olarak, işçi sınıfının gençliği olarak alanlara çıktık. Biz de UİD-DER kortejinde Kadıköy’deydik. Yağmura ve soğuğa...
- 2025 1 Mayıs’ını büyük bir coşkuyla kutladık. Alanda olmak bana tarifsiz bir cesaret verdi. Binlerce işçiyle tek ses olmak, tek yumruk olmak en güzel duyguları yaşatıyor.
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu rüzgâr tribünleri için kanat üretimi yapan Amerikan menşeli TPI Compozit’in İzmir Menemen ve Çiğli’de bulunan fabrikalarında 13 Mayısta grev başladı.