Buradasınız
Madenci Grevi ve Büyük Yürüyüş
Tekel işçilerinin başlattıkları direniş bir ayını geride bıraktı. AKP hükümetinin tüm tehditlerine ve yalanlarına rağmen, mücadeleden vazgeçmeyen işçilere, polisin gazlı coplu saldırıları da geri adım attıramadı. Ayrıca birçok sektörde grev ve direnişler devam ediyor. Bu mücadelelerde yaşananlar geçmişteki deneyimlerle de benzerlikler taşıyor. Bu deneyimlerin hatırlanması, biz işçilerin başarıya ulaşabilmesi için gereklidir.
Zonguldak maden işçilerinin 1990’da yürüttüğü grev, bugün Tekel işçilerinin verdikleri mücadeleye birçok yönden benziyor. Tekel fabrikaları kapatılarak özelleştirildi ve işçilerin payına güvencesiz ve daha düşük ücretlerle çalışmak düştü. Aynı şekilde Zonguldak madenleri de özelleştirilip kapatılmak istenmiş, bunun üzerine işçiler tepkilerini büyük bir grev ve yürüyüş örgütleyerek ortaya koymuşlardı.
Sermayenin değişen ihtiyaçları doğrultusunda madenler kapatılmak ya da küçültülmek istendi. İlk adım olarak madenler zarar eden işletmeler olarak gösterildi. Madenlerin kapatılması demek, geçimlerini yerin derinliklerinde havasız ve güneşsiz bir ortamda çalışarak sağlamak zorunda kalan işçiler için işsiz kalmak, aç kalmak demekti. Madenci kardeşlerimizin köklü bir mücadele tarihi vardır ve 12 Eylül darbesinin etkisine rağmen bu duruma sessiz kalmadılar. Sermaye sınıfı ayak oyunlarıyla madenleri kapatmaya girişti. Önce Kilimli baca ağzı kapatıldı, ardından İhsaniye, Çaydamar ve Dilaver ocakları da kapatıldı.
Genel Maden-İş’te örgütlü işçiler madenlerin kapatılmasına, küçültülmesine ve özelleştirilmesine karşı çıkıyorlardı. Ücretlerinin yükseltilmesini istiyorlardı. Bu talepler için 30 Kasımda greve çıkacak ve daha sonra 80 bin işçiyle Ankara’ya yürüyeceklerdi. Alınan grev kararına karşı sermaye hükümeti 4 Aralıkta lokavt ilan etti. Madenciler, “biz üretmiyoruz, Türkiye işçi sınıfı da üretmesin” diyerek tüm işçi kardeşlerini greve katılmaya çağırıyorlardı. 30 Kasım sabahı Gelik işletmesine grev pankartı asıldı. Grevin etkisi kısa sürede pek çok kente ve hatta birçok ülkeye yayıldı. Esnaf ve belediye işçileri de madencilerle omuz omuza vermişlerdi. Güney Afrika dâhil, birçok ülkede liman işçileri Türkiye’ye gelecek kömürleri gemilere yüklemeyerek greve destek verdiler.
Türk-İş Başkanlar Kurulu tabandan gelen baskı üzerine 3 Ocakta ülke çapında “Genel Greve” çıkma kararı aldı. 4 Ocakta ise Ankara yürüyüşüne başlanacaktı. ANAP hükümeti grevin yasadışı olduğu iddiasıyla tehditler yağdırsa da, “ölmek var dönmek yok” diyen işçileri vazgeçiremedi.
4 Ocakta bütün madenlerde iş bırakan işçileri Ankara’ya taşıyacak otobüslere polis engel oldu. Bunun üzerine işçiler yürüyerek yola devam etme kararı aldılar. İşçilerle hiçbir ortak çıkarları olmayan sermaye partilerinin temsilcileri de, oy kapmak için yürüyüşe katılmışlardı.
Yol boyunca yürüyüşe başka kentlerden işçiler de katılmış ve işçi sayısı 100 bine ulaşmıştı. Ne polis ve asker barikatları ne de soğuk hava işçileri durdurabilmişti. 7 Ocakta işçiler, buldozer, su sıkma araçları, yüzlerce polis ve askerden oluşan devasa bir barikatla karşılaştılar. Barikatın önünde yaktıkları ateşler etrafında halaylar ve türküler eşliğinde beklemeye koyuldular. Bu sırada işçilerin iradesini kırmak için 200 işçi gözaltına alındı.
İşçilerden ayrı olarak hükümetle görüşme yürüten sendika bürokratları, “anlaşma ortamı” yaratıldığını söyleyerek yürüyüşü bitirme kararı aldılar. Bürokratların sözüne kanan işçiler, Bolu Mengen’de birden bire bitirilen eylemin üzüntüsü içindeydiler. Çünkü somut bir kazanım yoktu, sadece görüşme sözü vardı. İlerleyen günlerde Körfez Savaşı patlak verdi ve bu bahaneyle hükümet grevleri 60 gün süreyle yasakladı. 25 Ocakta işçilerin taleplerinin çok altında bir sözleşme imzalandı.
İlk yola çıktıklarında “1 Ocak, 2 Ocak, 3 Ocak, 4 Ocak, Zafer bizim olacak” diyen maden işçilerinin Büyük Ankara Yürüyüşü istedikleri gibi sonuçlanmadı. Fakat bu yürüyüş, ayağa kalan işçilerin patronlar sınıfının ve sermaye hükümetlerinin yüreğine nasıl korku salabileceğini göstermiştir. Çok değil, bu Büyük Yürüyüş 20 yıl önce gerçekleşmiştir. Türkiye işçi sınıfının tarihinde böylesi nice deneyimler vardır. Bu deneyimleri hatırlamak ve dersler çıkartmak verdiğimiz mücadelelerinin başarıya ulaşması için mutlaka gereklidir. İşçiler olarak bürokratları başımızdan defederek sendikalarımızı gerçek işçi örgütlerine dönüştürmeliyiz.
2009’da Neleri Kaybettik?
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- Onurlu Bir Mücadele Deneyimi: 1948 Maden İşçileri Grevi
- Maden-İş Geleneği, Singer Fabrika İşgali
- ABD’den Türkiye’ye, 1913’ten 2023’e
- “Cinnet” Değil İşçinin Hak Mücadelesi: 1974 Ülker Direnişi
- Sungurlar Kazan Fabrikası Direnişleri
- Tariş Direnişi ve Direnişin Dönüştürdüğü Emekçi Kadınlar
- Cumhuriyet Tarihinin İlk Kitlesel İşçi Mitingi: 1961 Saraçhane Mitingi
- Tarihin Aktarma Kayışı ve Cezmi Baba Gibi Olmak!
- Gözbağı ve İşçi Hüseyin’in Dönüşümü
- 1928 Tramvay Grevi
- Tarihten Bir Yaprak: 1974 Gıslaved Grevi
- Türkiye İşçi Sınıfının Mücadele Tarihinde DİSK’in Yeri
- 1969 Gamak Direnişi ve Şerif Aygün
- Berec Grevi ve Kadınlar
- Fotoğraf ve Tanıklıklarla 1968 Derby İşgali
- Tarihten Bir Yaprak: 1910 Bursalı İpek İşçilerinin Grevi
- Tarihten Bir Yaprak: “Magirus’ta Grev Var”
- Tarih Bizim Rehberimizdir
- Özal’ın Yakasına Sarılıp Hesap Soran Baştemsilci
Son Eklenenler
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...
- Gün geçmiyor ki her gün bir öncekine rahmet okutacak, canımızı yakan bir olay olmasın. Sistemin iyice çürümesi ve tarifsiz bir bataklığa dönmesiyle birlikte, bu çürümüşlük toplumda derin yaralar açıyor. Bunun sonuçlarından bir yenisi de İzmir’de...
- Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen...
- Bugün 18 Kasım. Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yer tutan Netaş Grevinin yıldönümü… Netaş işçileri, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin baskı koşullarında bile işçilerin örgütlülüğünün patronları alt edebilecek güçte olduğunu...
- UİD-DER, grevlerinin 81. gününde MKB Rondo işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım” pankartı ile grev yerine yürüyen işçiler; “MKB İşçisi Yalnız Değildir”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”...
- Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ilk olarak 2001 yılında gündeme getirildi ancak AKP iktidarı 2018’de işçilerin iradelerinin dışında bu sistemi zorunlu hale getirdi. 2018 yılından beridir işçilerin maaşlarından her ay bu kandırmacaya para...