Buradasınız
Metal Fırtınası: Güç İşçide!

Metal fırtınası başlıyor
Metal fırtınası Bursa’da başladı ve kısa sürede diğer şehirlere yayıldı. Türk Metal çetesinin MESS ile 2014-2017 yıllarını kapsayan üç yıllık sözleşme imzalaması işçileri hayal kırıklığına uğratmıştı. Onlarca yıldır ağır çalışma koşulları altında ezilen, meslek hastalığının pençesine düşen, tükenen ve üstelik sefalet ücretine mahkûm edilen işçiler, bir kez daha MESS’e satılmışlardı. Metal fabrikalarında alttan alta büyük bir öfke birikiyordu.
Nitekim biriken öfke Nisan ayının ortalarında patladı. İşçiler, 3 talep etrafında birleşmeye başladılar: 1) Üç yıllık sözleşmeden vazgeçilsin ve Bosch’ta imzalanan sözleşme uygulansın, 2) Türk Metal’in merkezden atadığı temsilcilik sistemine son verilsin ve işyeri temsilcilerini işçiler demokratik bir şekilde kendileri seçsinler, 3) Yapılan eylemlerden ötürü kimse işten atılmasın!
Ancak Türk Metal işçilerin taleplerini yanıtsız bıraktı, bunun üzerine işçiler sendikadan istifa etme kararı aldılar. 5 Mayısta bir araya gelen işçilere Türk Metal çetesinin saldırması ve kimi işçileri dövmesi öfkeyi alabildiğine büyüttü. İşçiler Renault, Tofaş, Coşkunöz, Ototrim, Mako gibi fabrikalarda Türk Metal’den istifa etmeye başladılar. Talepleri kabul edilmeyen Renault işçileri, 15 Mayısta gece şalteri indirip günlerce sürecek bir grevin ateşini yaktılar. Tofaş ve Coşkunöz işçileri onları takip ettiler. Ve Bursa’daki metal işçilerinin mücadelesi bir orman yangını gibi metal işçileri arasında yayıldı ve diğer sektörlere sıçradı.
Başta Renault, Tofaş, Delphi, Mako, Ototrim, ORS, Enpay, EGO, Arçelik LG ve ZF Sachs olmak üzere daha pek çok fabrikada işçiler taleplerinin önemli bir kısmını patronlara kabul ettirmeyi başardılar. Bu kazanımların başında ise, Türk Metal çetesinin işyerlerinden sökülüp atılması geliyor.
Birleşen işçi güçlüdür
Metal işçilerinin başlattığı mücadele, işçilerin birleşip mücadeleye atılırlarsa gerçekte ne denli güçlü olduklarını bir kez daha ortaya koydu. Birleşen ve üretimi durduran işçiler kendi güçlerini gördüler, moral buldular ve mücadele içinde kardeşleştiler. Metal işçilerinin başlattığı mücadelenin pek çok önemli noktası var, kısaca bir kaçına değinelim.
İşçiler bir sınıftır, işçilerin patronlar karşısında çıkarları ortaktır. Nitekim Bursa’da Renault işçilerinin yaktığı mücadele ateşi derhal diğer metal fabrikalarına, kentlere ve sektörlere sıçradı. Metal fırtınasının yayılmasından dehşete düşen patronlar, MESS, sermaye medyası ve Türk Metal çetesi el ele vererek işçilerin karşısında birleştiler.
Çalışma Bakanlığı, MESS ve Türk Metal çetesi, “üretimi durdurmak suçtur” diyerek işçilerin iradesini kırmaya giriştiler. Ama işçiler “ölmek var, dönmek yok!” cevabını verdiler. Metal işçilerinin mücadelesi aynı zamanda işçi sınıfının mücadelesinin mevcut dar yasal sınırlara sığmayacağını gözler önüne serdi. Çünkü mevcut yasalar aslında patronlardan yanadır ve işçilerin mücadelesi bu yasalara sığmaz. İşçilerin mücadelesi meşruiyetini bu yasalardan değil haklılığından alır.
Başlayan mücadelenin en önemli yönü, üretimden gelen gücün kullanılması gerektiğinin işçilerin bilincine çıkıyor olmasıdır. İşçiler üretimi durdurmayı meşru olarak görüyorlar. Haklarını aramaya girişen pek çok fabrikada işçiler peş peşe şalteri indirmekten çekinmediler, çekinmiyorlar.
Metal direnişinden dersler
Türk Metal’i işçilerin başına musallat eden, 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle işbaşına gelen faşist yönetim ve patronların örgütü MESS’dir. 1980 öncesinde Maden-İş’te örgütlü olan metal işçileri, MESS’i birçok kez dize getirmişlerdi. Darbeci yönetim DİSK/Maden-İş gibi mücadeleci sendikaları kapattı. Amaçları geçmiş ile gelecek arasındaki bağları kopartmaktı. İstiyorlardı ki yeni işçi kuşakları geçmişin mücadele deneyimlerini öğrenmesinler. Bunda ne yazık ki büyük ölçüde başarılı oldular.
Bugün ayağa kalkan işçiler, geçmişin mücadele deneyimlerinden çok uzaklar. Son derece örgütsüz ve hazırlıksızlar. Meselâ direnişin ilk gününden itibaren patronlar, medya, polis ve Türk Metal, işçileri milliyetçilik üzerinden baskı altına aldı. “Aranızda teröristler var”, “dışarıdan gelenler siyaset yapmak istiyorlar, ortalığı karıştırmak istiyorlar” diyerek işçileri korkuttular. Bu nedenle işçiler, işçi sınıfının mücadele deneyimlerine sahip işçi örgütlerinden uzak durdular. Böylece farkında olmadan kendilerini, mücadele ettikleri patronlar karşısında yalnız bıraktılar. Oysa fabrika önüne gelen işçi örgütlerinin amacı sınıf dayanışmasını büyütmekti. Mücadeleye girişen işçiler, bu temelde örgütlülüklerini güçlendirmeden ve sınıf dayanışmasını büyütmeden kazanamazlar ve istedikleri sonuçları elde edemezler. Sermaye sınıfı son derece örgütlüdür, işçilerin ise sınıf dostlarından başka kimseleri yoktur.
İşçiler deneyimsiz oldukları ve kendilerini yalıttıkları için hem taleplerini tam olarak hayata geçiremediler hem de Ford gibi fabrikalarda patronlar direnişi kırdı. Burada bazı hataları sıralamak oldukça öğretici olacaktır.
- İşçiler mücadelelerini birleştirip tek merkezden yönetemediler. Meselâ tüm fabrikaları kapsayacak şekilde metal işçileri dayanışma ve koordinasyon kurulu kursalardı ve tek merkezden direnişi yönetselerdi, sonuç bugünkünden çok farklı olurdu.
- İşçilerin fabrikalarında seçtikleri komiteler veya sözcüler kimi durumlarda patronların ayak oyunları karşısında yetersiz kaldı. Coşkunöz’de temsilciler patronla yapılan toplantıya kendileri girmeleri gerekirken, işverenin etkisine daha açık olan takım başlarını gönderdiler ve bu yüzden direniş kırıldı.
- Tofaş işvereni işçilerin evlerine “casuslarını” gönderdi ve bunlar işçi eşlerini tehdit ettiler. Kocalarının işten atılacağını, aç kalacaklarını söyleyerek korkuttular. Özellikle içerideki işçilerin dışarı çıkması için işçi eşlerini fabrika önüne gönderdiler, baskı kurdular. Bu durum, direnişin tam sonuç almadan bitmesinde etkili oldu.
- Kadınların desteği işçiler için çok önemlidir. İşçiler mücadeleye aileleri ile birlikte katılırlarsa güçlü olurlar. Eğer işçiler kendilerini yalıtmamış olsalardı ve tüm kadınları bir araya getiren işçi eşleri komitesi gibi bir örgütlenme yaratabilselerdi, direnişi kırmaya gelenlerin yüzüne ağır bir tokat atmış olurlardı.
- Renault’ta MESS, oyun üzerine oyun sahneledi. İşçi temsilcilerini yıpratmak için onları görüşmeye çağırıp uzun süre bekletti. MESS ve Renault temsilcileri, aç olduklarını bildikleri işçilerin karşısında yemek yiyerek psikolojik baskı oluşturdular. Toplantıları bilerek uzattılar. Meselâ son toplantı tam 6 saat sürdü. Temsilciler içeride görüşürken, dışarıdaki işçiler saatler boyunca coşkulu tezahüratlar yapıp kararlılıklarını ortaya koydular. Fakat temsilcilerin sayısının az olması ve yorgunluk talepler tam olarak karşılanmadan işbaşı yapılmasında etkili oldu.
- Türk Traktör’de işçi temsilcileri taleplerinin kabul edildiğini açıkladılar, işçiler kazanmıştı. Oysa işçiler taleplerinin kabul edildiğini içeren bir belge bile almamışlardı. Deneyimsizlikleri, “kazandık” sarhoşluğu saldırılara hazır olunmamasında etkili oldu. Ertesi gün patron saldırılara başladığında ve tüm temsilcileri işten attığında işçiler ne yapacaklarını bilemediler.
- Koç Grubu Ford Otosan’da uzun süre direnişi kıramadı. Son gün yönetim, işçilerin yeni temsilciler seçmesini söyledi ve onlarla görüşeceklerini açıkladı. Fakat yeni temsilciler seçilmesine rağmen, işveren görüşme “isteğinin kendisinden gelmediğini” söyleyerek bu yeni temsilcilerle görüşmeyi kabul etmedi.
- Kendilerinin de neticede birer işçi olduğunu kabul etmeyen bir kısım beyaz yakalılar patronların lehine çalıştı. Oysa direnişçi işçiler yeterince örgütlü olabilselerdi, bizzat beyaz yakalı arkadaşlarının bir kısmını yanlarına çekmeyi başarabilirlerdi.
Metalde kendi fabrikalarında mücadele yürüten işçiler yeterince bilincinde olsunlar ya da olmasınlar, aslında başlattıkları kavga sermaye sınıfına karşı bir kavgadır ve tüm işçi sınıfını ilgilendirmektir. Metal işçileri bedeller ödeyerek gerçekleri öğreniyorlar. Yaşanan süreçte kimi işçilerin morali bozulsa da nihayetinde bu geçici bir durumdur. Bir kez buz kırılmış ve suyun önü açılmıştır. Şimdi dersler çıkartma, örgütlü ve bilinçli bir şekilde mücadeleyi ileriye taşıma zamanıdır.
Polimer İşçileri Grevde
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Metal İşçileri Yasak Tanımıyor, Grev Coşkusu Sürüyor
- Metal İşçileri Sefalet Ücretine ve Sendikal Baskılara Karşı Mücadele Ediyor
- MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi İmzalandı
- Greve Hazırlanırken Sohbetler
- Birleşik Metal-İş’ten Grev Kararı: Metal İşçileri Greve Hazır!
- Metal İşçilerinin MESS’i Protesto Eylemleri Sürüyor
- Ay Sonunu Bırak, Ortasını Getiremiyoruz!
- Metal İşçileri Greve Hazırlanıyor
- Metal İşçileri Çorlu’da Haykırdı: Greve Hazırız!
- Metal İşçilerinin Eylemleri Devam Ediyor
- Metal İşçisiyiz, MESS’in Dayatmalarına Boyun Eğmiyoruz!
- MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi Kimleri İlgilendirir?
- Hak Gasplarına Karşı İşçi Mücadeleleri
- MESS Sözleşmesi ve Emekçi Kadınlar: Ne Düşünüyoruz? Nasıl Düşünmeliyiz? /2
- MESS Sözleşmesi ve Emekçi Kadınlar: Ne Düşünüyoruz? Nasıl Düşünmeliyiz? /1
- Seyahat, Hayat Pahalılığı ve MESS Sözleşmeleri!
- 1977 MESS Grevine Güç Katan Emekçi Kadınlar
- Birleşik Metal-İş: Metal İşçileri Mücadele Ateşini Yaktı!
- MESS’e Karşı Birliğimizi Güçlendirelim!
- MESS Dayatmalarına Birlikte Karşı Duralım!
Son Eklenenler
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...