Buradasınız
Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
Gebze’den bir grup metal işçisi

Koronavirüs salgınıyla örtmeye çalıştıkları krizi fırsata dönüştürme hayalleri kuran patronlar ve hükümet el ele verip kıdem tazminatımızı elimizden almak için yeni hamleler yapıyorlar. Bir yandan “dünyayı ve insanlığı tehdit eden bir virüsle karşı karşıyayız” diyor, diğer yandan da virüs gerekçesiyle yaratılan korkunun gölgesinde ceplerine akıtacak yeni kaynaklar arıyorlar. Bizler metal işkoluna bağlı bir fabrikada çalışan bir grup işçiyiz. Koronavirüs sürecinde yıllık izinleri, devamsızlık primleri kısacası hakları parça parça elinden alınan işçiler olarak, kıdem tazminatının fona devredilmek istenmesini her fırsatta birbirimizle tartışıyoruz. Neden medyanın yalan haberlerine itibar etmememiz gerektiğini konuşuyoruz. Yemek ve çay molalarımızdaki sohbetlerden kesitleri sizlerle de paylaşmak istiyoruz.
11 yıllık metal işçisi olan Abdullah abi, “ne diyorsunuz arkadaşlar? Kıdem tazminatını fona devrederlerse bir gün bile çalışan tazminat alabilecekmiş. Bu bizim için güzel bir şey olmaz mı?” diye atıverdi soruyu ortaya. Genç bir işçi olan Samet cevap verdi, “abi bu adamların ipiyle kuyuya inilir mi? Yapma gözünü seveyim. Şimdi bile, tazminatlarını alabilmek için dava açıp mahkemelerde sürünüyor işçiler.” 17 yıllık metal işçisi Ali abi, “bu gözler neler gördü gençler. Ne zaman bir bela, bir musibet var başımızda, hemen araya kendilerine fayda sağlayacak bir şey sıkıştırıp hop geçiriyorlar yasayı. Her manada yani…” deyince gülüşmeler başladı arkadaşlarda. Biraz bekledikten sonra devam etti Ali abi: “Gülmeyin doğru söylüyorum. Bu adamlar değil miydi depremde emeklilik yaşını yükselten? İnsanlar canı ile cebelleşirken utanmadan gecenin üçünde bu yasaları çıkaran? Şimdi şu hükümet vardı şu hükümet yoktu falan da demeyin. Hiçbirinin ötekinden farkı yok. Hangisi işçiyi düşünmüş bugüne kadar? İşçiyi düşünen sendikalaşmanın önünü açar. İşçiyi düşünen mevcut haklarına saldırmak yerine, güvence altına almak için yasalar çıkarır. Her defasında işçiye kazık atmaya çalışmaz. Patronlarla kol kola hareket edip, ‘ooo efendim keyfiniz yerinde maşallah’ şakaları yapmaz.”
Ali abiyi destekleyen Samet sohbeti şu sözlerle devam ettirdi: “Merak ettiğim şey, ‘kıdem tazminatını fona devretmemizin amacı bir gün bile çalışan işçinin hakkını korumak’ diyorlar ya abi, kaldırsın taşeronu o zaman da alsın işçi hakkını. Yani benim yaşım küçük, sizler kadar tecrübem de yok. Ama bunu görmemek için de aptal olmak lazım. Küçükken kardeşimi kandırırdım. Babamın ona verdiği 5 lirayı almak için, elimdeki 1 lirayı 25 kuruş olarak bozdurup, bak sana 4 tane para veriyorum, sen bana bir tane veriyorsun deyip alırdım elinden. Bu tıpkı ona benziyor. Ben yine insaflıydım, karşılığında kardeşime 1 lira verirdim. Şimdi bunlar bize onu da vermeyecekler. Yok şu kadar çalış alırsın, yok şu kadar yıl şartı koyuyorlar falan. Ne zaman çıkarsam işten o zaman almam lazım benim tazminatımı, onların isteğine kalırsa ölme eşeğim ölme…”
Bu fon işi Abdullah abinin kafasına yatmış olacak ki ısrar etti fonu savunmakta: “Arkadaşlar siz de hepten muhalif oldunuz ya. Paramız devlet garantisinde. Sen çalış zamanı geldiğinde alırsın. O sırada devletimiz kullansın. Hem mahkemeyle de uğraşmadan alırsın alacağını, ne güzel. Anlamadan, dinlemeden hemen itiraz ediyorsunuz. Patronla değil, bizzat devletinle muhatap oluyorsun. Daha ne istiyorsunuz anlamıyorum ki!” 12 yıllık metal işçisi olan Murat abi girdi söze: “Hepten muhalif değiliz de, insanın kafası karışıyor. Devlet güvencesi filan. Ne bileyim, insanın bir gün bile çalışsa tazminat alabilmesi güzel geliyor kulağa. Ama ya dedikleri gibi olmazsa diye düşünmeden edemiyor insan. Hem söylediler diye de, bugün fona devredilecek değil ya. Daha sürer bu iş, tartışılır, konuşulur. En mantıklısı ne ise karar verilir. O kadar sendikalar var, bu işlerle uğraşan insanlar var. Onlar daha iyi bilirler bu işleri. Niye hemen olmuş gibi geriliyorsunuz, anlamıyorum.”
Arkasına yaslanarak tüm konuşulanları dinleyen Seher abla girdi söze. 45 yaşında ve 10 yıldır metal işçisi olarak çalışıyor. Kronik hastalığı olduğundan koronavirüs sürecini epey zorlu geçiriyor Seher abla. “Ben de bu konuyu bu kadar basitmiş gibi konuşmayı anlayamıyorum. Arkadaşlar, bu çok ciddi bir mevzu. Paramız değil, hakkımız da söz konusu. Bugün kıdem tazminatımız varsa, bunu mücadele edip bize miras bırakanlara borçluyuz. Biz mücadeleyi büyütüp yeni haklar kazanmaya çalışacağımıza, elimizde kalan son hak kırıntılarının bile alınıp alınmamasını tartışıyoruz. Ya, şu salgın sürecinde yıllık izinlerimizi kestiler. Ses çıkaramadık. “Bizi düşünen” hükümet neden patronlar için yasaların önünü açıyor? Patronlara teşvikler, destekler, uzun vadeli, düşük faizli krediler, biz işçilere daha çok vergi. Her şeye zam. Üstüne de kıdem tazminatımızı almak istiyorlar. Ayıptır ya yeter! Bunların her söylediğine kanmayalım artık. Patronun bize vermesi gereken tazminatı, devlet neden fona devretmek istiyor? Bizim yararımıza ise kıdem tazminatını almamızı kolaylaştıracak yasalar çıkarsınlar. Mahkemeler yıllarca sürmesin, bu işi hızlandırsın. Fon deyince insanların kafası karışıyor. En büyük örnek önümüzde işte, işsizlik fonu. Şu an ne durumda? Fonun ne kadarı patronlara, ne kadarı işçilere gidiyor, bilen var mı? Acaba o fonda para var mı şu an? Bunu bilen var mı? Her şey onların denetiminde, işçinin gözlerinden uzak. Bir şeyler dönüyor sürekli, bizim haberimiz yok. Bu bizi de, çocuklarımızı da, torunlarımızı da ilgilendiren bir mevzu. Bu bizim kazanılmış hakkımız. Sendikalı-sendikasız bütün işçiler birleşip sahip çıkmak zorundayız. İşçinin hakkı işçide kaldığı sürece güvencede olur ancak. Ben başka doğru bilmem! Önce kendin savunacaksın hakkını ki, sendika da sahip çıksın.”
8 yıldır bu fabrikada çalışan Ercan heyecanla girdi söze: “Abla, ağzına sağlık. Ne kadar doğru şeyler söyledin. Bir video izledim yakın zamanda. 1970’te Türkiye’de işçiler öyle bir birlik oluşturup bir araya geliyorlar ki, yer yerinden oynuyor. Ne tank, ne top, ne tüfek durduramıyor onları. O koca patronlar var ya, Allah’ıma kitabıma kaçacak delik arıyorlar! 6 kolu 10 bacağı mı vardı o zamanki işçilerin? Onlar da bizim gibi insanlardı. Ama örgütlüymüşler, o yüzden de en ufak bir hak kaybına izin vermemişler. Biz bugün onların yaptıklarını öğrenerek, işçinin birlik olunca neler başardığını görerek hareket etme şansına sahibiz. Ben anlamam arkadaş, işçinin hakkı işçiye verilecek! Kimse bizim yerimize bizi savunuyormuş gibi yapmasın. Yedirtmeyiz kıdem tazminatımızı kimseye! Eski işçiler nasıl söke söke almışlarsa biz de bugün kapı gibi sağlam durup koruyacağız haklarımızı!”
Evet dostlar, bizim fabrikada kıdem tazminatının fona devredilmek istenmesi işte bu sözlerle tartışılıyor. Elbette bulduğumuz her fırsatta UİD-DER’in internet sitesinde, İşçi Dayanışması bülteninde çıkan yazıları, mektupları işçi arkadaşlarımızla paylaşıyor, sohbetlerimizin konusu haline getiriyoruz. Sınıfımızın ortak deneyimlerinden beslenerek, burjuva medya eliyle işçi arkadaşlarımızın algılarının çarpıtılmasına, kafalarının karışmasına engel olmaya çalışıyoruz. Kuşkusuz çabamız bugün açısından mütevazı karşılıklar buluyor. Ama geçmişte işçilere sabırla ve ilmek ilmek kendi gerçeklerini anlatanlar büyük atılımların mayalanmasında önemli rol oynadılar, biliyoruz. Bizler de bugünün işçi kuşaklarına, hem dünün hem de bugünün deneyimlerini taşıyarak hak gasplarına karşı birlik içinde olmak gerektiğini kavratmaya çalışıyoruz.
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Kıdem Tazminatı Hakkımız Egemenlerin Ağzını Sulandırıyor
- “Olmaz Öyle Şey”
- Sendika Biziz!
- Engel Olduk, Yine Olabiliriz!
- Su Uyur Düşman Uyumaz
- Kötü Gün Dostu Kıdem
- Patronların Oyununa Kanmamak İçin UİD-DER’e
- Kıdem Tazminatı Bize Mirastır
- Sağlıklı ve Güvenli Çalışma İçin Kıdem Tazminatına Sahip Çık
- Kıdemden Elinizi Çekin!
- Kıdem Tazminatı Sınıfımızın Bize Mirasıdır
- Kıdem Tazminatımızın Patronların Cebine Girmesine İzin Vermeyeceğiz!
- Gebze Sendikalar Birliği: Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz!
- Kıdem Tazminatı Maliyet Değil Haktır!
- İçimiz Isınır mı?
- Dün Ayağa Kalkmışlardı, Peki Ya Bugün?
- Kıdem Tazminatını Gasp Ettirmeyelim
- Burjuva Medyanın Dezenformasyonlarına Kanmayalım!
- Kıdem Tazminatı: Yalanlar ve Gerçekler!
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- Belediye-İş üyesi Avcılar Belediye işçileri İstanbul Avcılar Havuz meydanında basın açıklaması gerçekleştirdiler. Eyleme Belediye-İş Sendikasından şube yöneticileri ve temsilciler, demokratik kitle örgütleri, emekten yana partiler ve UİD-DER katıldı.
- Fransa’da Macron hükümetinin emeklilik hakkına yönelik saldırısı işçi sınıfını bir kez daha ayağa kaldırdı. Hükümet emeklilik yaşını 62’den 64’e çıkarmak istedi ancak işçi sınıfı bu saldırıya grevlerle, milyonları bulan protesto gösterileriyle...
- Emek ve Özgürlük İttifakı, Ankara’da düzenlediği basın toplantısıyla 14 Mayısta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair kararını açıkladı. “Ülkede demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin, toplumsal adaletin gerçekleşmesi için yoksulluğa,...
- Türkiye, tarihinin en büyük depremini yaşadı ve iktidar yine sınıfta kaldı. Yıkılan 11 şehre ve enkaz altında kalan insanlara günlerce yardım elini uzatmadı devlet. Ama sürekli televizyonlarda “müdahale ettik, herkese ulaştık” diye reklam yaptılar....
- Yer bilimciler 6 Şubat’ta yaşanan Maraş merkezli deprem öncesinde açıklamalar yapıyor, uyarıyor ve gerekli önlemlerin alınması için çağrıda bulunuyorlardı. Bu çağrılara kulak tıkayan ve tek bir önlem almayan iktidar, depremin sonuçlarının felakete...
- 15 Martta İngiltere’de 700 bine yakın işçi greve çıktı. İngiltere bir kez daha işçi sınıfının gücüne tanıklık etti. Hükümetin “Bahar Dönemi” bütçesini açıkladığı güne denk getirilen grev, işçi sınıfının sermaye sınıfına ve hükümete karşı kararlı...
- Marmara fayı yakınındaki bölgelerde riskli evlerde milyonlarca insan oturuyor. Bu insanların çok büyük bir kısmının güvenilir bölgelere taşınacak ne paraları ne de imkânları var. Milyonlarca emekçinin hayatı risk altında... Bu insanlar kendi...
- Birleşik Metal-İş Sendikası İstanbul 1 No’lu Şube, 19 Martta 8. Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. Classes Butik Otel’de yapılan kurulda söz alan Şube Başkanı Özcan Atmaca, Mata işçilerinin direnişini selamlayarak konuşmasına başladı. “Mata bizim...
- Her yıl 21 Martta Ortadoğu ve Kafkasya halklarının “yeni günün”, özgürlüğün, isyanın, direnişin simgesi olarak kutladıkları Newroz, 2023 yılında “Her yer Newroz her daim Özgürlük/Her der Newroz, Her dem Azadi” şiarıyla karşılandı. 19 Mart Pazar günü...
- Türk-İş’e bağlı Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS) 31. Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ali Emiri Kültür Merkezi konferans salonunda yapılan Genel Kurulun ilk gününde, 6 Şubat depremlerinin felakete...
- Deprem, tsunami, sel, kasırga… Bunlar dünya var olalı beri meydana gelen doğa olaylarından bazıları. Tarihte insanlar bu tür doğa olaylarıyla nasıl baş edeceklerini bilmedikleri için türlü felaketlerle karşılaştılar, nice acılar çektiler. Kimi...
- Yoksullaşma, artan hayat pahalılığı, düşük ücretler ve kötü çalışma koşulları nedeniyle pek çok sektörde sendikalaşan işçilerin sayısı artıyor. Siyasi iktidarın işçi düşmanı politikalarından güç alan patronlar sınıfı, işçilerin sendikalaşma hakkına...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri “Depremin 40. gününde kaybettiğimiz canları yaktığımız mumlarla anıyoruz” diyerek 16 Mart günü anma eylemleri gerçekleştirdi. İstanbul Bakırköy Özgürlük Meydanı ve Kadıköy İskele Meydanında bir araya gelen...