Buradasınız
Ev-Atölyelerin Kadın İşçileri
Havaların ısınmasıyla birlikte kapı önlerinde görmeye başladık onları. Kimi zaman şenşakrak konuşmaların, gülüşmelerin eşlik ettiği bir telaş içindeler, kimi zamansa işe gömülmüş bir sessizlikte… Onlara sorsanız “ev kadınıyız” diyorlar. Yaptıkları işe ise “eve küçük bir katkı” gözüyle bakıyorlar. Oysa kapitalist üretimin görünmeyen işçileridir onlar. Fabrikalarda, atölyelerde düzenli ve sigortalı işçi çalıştırmaktansa, güvencesiz ve çok düşük maliyetle işlerini yaptırmak isteyen patronların işgücü kaynağıdırlar. Prestijli markalardan tutun da adını bilmediğimiz markalara kadar pek çok işte onların emeği vardır.
Sosyal hayatları yok. Ev işi ve yaptıkları iş arasında bitmek bilmeyen bir döngü içindeler. Pek çoğu imece usulü çalışarak diğer kadın arkadaşlarıyla dayanıştığı halde örgütlenme fikrine uzaklar. Bu nedenle de çok düşük ücret alıyorlar, aldıklarını da düzenli alamıyorlar.
UİD-DER Kadın Komitesi olarak kapısını çaldığımız kadınlar istekle anlattılar kendilerini. Elbiselere boncuk işleyen de vardı içlerinde, çorap paketleyen de, elektrik aksamlarının montajını yapan da. Yaptıkları işler farklıydı ama sorunları ortaktı.
İlk olarak Ayfer’in kapısını çalıyoruz. Ayfer’in iki küçük çocuğu var. Eşi fabrika işçisi. “Eve katkı olsun diye başladım bu işe” diyor. Abiye elbiselerin üzerine boncuk işliyor. “Zahmetli değil mi? Ne kadar zamanda yapıyorsun bir elbiseyi” diye sorduğumuzda, bir elbiseyi ancak bir günde işleyebildiğini söylüyor. Bu kadar emeğin karşılığında ne kadar aldığını soruyoruz. Cevabı, elbise başına 2 lira oluyor. Hatta yaptığı iş beğenilmezse fiyat yarı yarıya düşüyormuş. Bu elbiselerin satıldığı yeri bilmediğini ve tesadüfen fiyatını nasıl öğrendiğini anlatıyor. Ayfer işleri doğrudan fabrikadan değil de “aracı” dediği bir kadın üzerinden alıyormuş. Bu kadın aslında onlarla aynı mahallede yaşayan ama zamanla bir nevi taşeron gibi çalışmaya başlayan birisi. Aracı kadın verdiği elbiselerin adedini karıştırınca “Bu elbiseler ne kadar biliyor musun? Bir tanesi kaybolursa 150 avroyu ödersin” demiş. Böylece Ayfer göznuru döktüğü elbiselerin yanına dahi yaklaşamayacağını öğrenmiş!
Evinde çorap paketleme işi yapan Emine ise ayda ortalama 600 lira kazandığını söylüyor. Asgari ücretin altında güvencesiz çalışan Emine, bu işi iki çocuğuyla beraber yapıyor. Elektrik aksamlarının montajını yapan Hatice ise 1000 adet iş için 15 lira para alıyor. Bu işten aylık ortalama kazancı ise 150 lira. Hatice bütün gün sadece yemek ve temizlik için işinin başından kalkıyor, yani günde 8 saatten fazla çalışıyor. İşin ağırlığından belini incitince ara vermiş bir süre. Daha iyi bir ücret alamamalarının nedenini şöyle açıklıyor: “Ben kabul etmesem başkası alacak. Bir araya gelmemiz çok zor. Ben tek başıma ne yapabilirim ki?”
Ayfer, Emine, Hatice tıpkı bu şekilde çalışan bütün kadınlar gibi bu işi eve bir katkı olsun diye yaptıklarını anlatıyorlar. “Sigortalı bir işte çalışsanız daha iyi değil mi?” diye sorduğumuzda, kimisi küçük çocuklarım var diyor, kimisi eşinin evin dışında çalışmasına izin vermediğini anlatıyor. Meselâ Ayfer “küçük çocuklarım var, onlara kim bakacak? Kreşe versem zaten alacağım maaşı oraya vermek zorunda kalacağım” diyor. Bütün emekçi kadınların ortak sorunu da bu değil mi zaten? Her işyerine ücretsiz kreş talebimizi anlattığımızda “keşke olsa, o zaman benim gibi pek çok kadın çalışabilir” sözleri dökülüyor ağzından.
Bütün gün evin içinde olmalarına rağmen çocuklarına istedikleri gibi zaman ayıramadıklarını söylüyorlar. Sosyal hayatları yok. Ev işi ve yaptıkları iş arasında bitmek bilmeyen bir döngü içindeler. Pek çoğu imece usulü çalışarak diğer kadın arkadaşlarıyla dayanıştığı halde örgütlenme fikrine uzaklar. Bu nedenle de çok düşük ücret alıyorlar, aldıklarını da düzenli alamıyorlar. İşin devamı garanti değil, işverenin hiçbir yükümlülüğü yok. Mallar “aracılar” üzerinden geldiği için çoğu, işlerin hangi işyerinde üretildiğini bile bilmiyor. Yaptıkları iş nedeniyle meslek hastalıklarına yakalanma riski var, ama farkında değiller. Yasalar evde iş yapan kadınları işçi olarak görmüyor; bu nedenle meslek hastalığına yakalandıklarında yasal yollardan haklarını aramaları çok zor.
Evde çalışan kadınların bir kısmı uzun bir süredir örgütlenmeye çalışıyor. Ev İşçileri Dayanışma Sendikası (Evid-Sen) ve Ev Eksenli Çalışanlar Sendikası (Ev-Ek-Sen) bu çabanın ifadesi. Her iki sendika da evlerde çalışan kadınların işçi olarak tanımlanmasını ve işçilikten doğan bütün hakların ev kadını işçilere de tanınmasını talep ediyor. Ancak bütün bu taleplerden önce örgütlenme hakkını elde etme mücadelesi veriliyor. Çünkü ev kadınları işçi sayılmadığı için sendika hakkında kapatma davası açılmış durumda. Yasalar işçilerin örgütlenmesini istemeyen patronların yasaları olunca, durum bu oluyor.
Ayferler, Emineler, Haticeler işçi sınıfının bir parçasıdır. Güvencesiz çalışma, kreş sorunu, çalışma koşulları, düşük ücretler, emeklilik sorunu gibi yaşadıkları pek çok sorun işçi sınıfının sorunudur. İşçi sınıfının kadınlarına düşen de bu sorunların çözümü için mücadeleye katılmaktır.
Nikbinlik
HEMA A.Ş.’de İşçiler Greve Hazırlanıyor
- Emekçi Kadın Mücadeleyle Güzelleşir
- Emekçi Kadınlar Haydi 1 Mayıs’a!
- Yaşıyoruz Sanıyoruz
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- UİD-DER’de Bir Kez Daha 8 Mart Coşkusu
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Mücadelenin Adıdır Kadın
- Ekmeğe Zam Yapılırsa
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
- Mücadelemizin Sembolü 8 Mart
- Emekçi Kadınlarız, 8 Mart Ruhuyla Birleşiyoruz!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Emekçi Kadınlar Savaşı Durdurmak İstiyor Ama Nasıl!
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
- Bir Şey Yapmalı! Ama Ne?
- Emekçi Kadınlar Savaşa Karşı Durabilir
- Genç Rosalar Olup Mücadeleyi Büyütmeliyiz
- Değişim Küçük Adımlarımızla Başlar
- Direnen Haliç ve Bizim Direnişimiz
- Annelik Kursağımızda Kalmasın, Bu Düzeni Değiştirelim!
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
Son Eklenenler
- Sarayları süsleyen altın, sultanların ve soyluların yaşamında zenginliğin en önemli ölçüsü olmuştur. Fakat bu zenginliği üreten zamanın köleleri ve günümüzün işçileri için bu maden her zaman acı, gözyaşı ve ölüm getirmiştir. Altın madenlerinde...
- Çalıştığım işyerinde uzun yıllardır çalışan ve EYT yasası çıktıktan sonra SGK’ya başvurup emekli olanlar var. Malûm, emeklilik maaşı iktidar eliyle kuşa çevrildi. Bizim patron da sayıları azımsanmayacak kadar çok olduğu için EYT’li işçileri bir an...
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...