Buradasınız
Emekçi Kadınlar: Bu İktidar Patronlara Çalışıyor, Artık Onlara Oy Moy Yok!
Ülkeyi yönetenler “kriz yok, en kötüsü geride kaldı, bize ekonomik darbe yaptılar ama atlattık” diyor. Tuzla bölgesinde sohbet ettiğimiz emekçi kadıların yaşadıkları ise tersini gösteriyor. Kriz, işten çıkarmalar ve hayat pahalılığı işçilerin ve özellikle işçi sınıfının kadınlarının yaşamını giderek daha derinden etkiliyor. Daha önce AKP’ye oy verdiğini söyleyen birçok emekçi kadın; bu iktidarın hep patronlara çalıştığını, işçileri mezarda emekliliğe mahkûm ettiğini, krizin bedelinin emekçilerin sırtına yıkıldığını ve bu yüzden artık bu iktidara oy vermeyeceklerini söylüyor:
Songül (muhasebeci): 7 yaşında bir kızım var. Şimdi de 6 aylık hamileyim. Kara kara düşünüyorum, “acaba dünyaya ikinci bir çocuk getirmeyi düşünmekle hata mı ettik?” diye. Kızımızın bir de kardeşi olsun. Şımarık ve bencil olmasın istedik. Kafamda birçok soru dolanıp duruyor. Çocuğuma bakacak kimse olmadığı için bir ay sonra işten ayrılacağım. Üç ay sonra doğum yapacağım. Eve tek maaş girecek. Her şeye inanılmaz zam geldi. Hastane masraflarını, çocuğun masraflarını düşünüyorum. Çocuk bezinin fiyatları almış başını gitmiş. Diğer kızımızın okul masrafları derken kendimi çok tedirgin hissediyorum. Ne yapacağız, nasıl başa çıkacağız? Benim oturduğum yerde pazarda fiyatlar daha yüksek diye annemlerin mahallesinden gidip pazar alışverişi yapıyoruz. Her şeyden kısmaya çalışıyorum. Çocuk olunca bezinden, ıslak mendilinden nasıl kısabilirim ki? Kriz koşullarını düşündükçe işin içinden çıkamıyorum. Olumsuz düşünmemeye çalışıyorum ama gerçeklik öyle değil. Ekonomik durum gelecek günlerde daha da kötüye gidecek, belli. Ben işyerinde muhasebeye bakıyorum, asgari ücretten fazla maaş alıyorum ama bir de asgari ücretlilerin halini düşündükçe daha da üzülüyorum. Biz geçinemiyorsak asgari ücretliler nasıl geçinsin ki? İnsan anne olacağına bile doyasıya sevinemiyor tüm bunları düşününce. Onları nasıl bir gelecek bekleyecek, nasıl bir dünyaya gelecekler, hep bunları düşünüyorum.
Melahat (metal işçisi): Bir süredir döküm fabrikasında çalışıyorum. Eskiden tek maaşla geçinmek çok zordu ama şimdi iki maaşla bile geçinmek mümkün değil. İki çocuğum var ve benim çocuklarım zorluğun, yokluğun ne olduğunu bilirler. Pek bir şey istememek için uğraşırlar. Her şey uçmuş. Geçen ay hep mesai yaptığım halde elime iki bin lira geçti ve ben parayı görmeden kredi kartlarına gitti. Eşim de fabrika işçisi onun maaşını da neredeyse oraya yatırdık. Benim çalıştığım yer de farklı değil. Biz üretilen metal parçaların üzerini temizliyoruz ve çalıştığımız bölümlerin aydınlatmasını azalttılar. Çok fatura geliyormuş. Doğru düzgün önümüzü göremiyoruz. Sonra da işi beğenmeyip tantana çıkarıyorlar. Krizdeyiz deyip bizi bu ay ücretsiz izne çıkardılar ama önceki haftalarda habire üretim sayısını artırın diye baskı yaptılar. Şimdi ne yapacaklar, işten mi çıkartacaklar, belli değil!
Özlem (ücretli öğretmen): Özel okulda öğretmenim ama aldığım maaş kuş kadar. Biz birlik olup karşı çıkmayınca koşullar daha iyiye değil kötüye gidiyor. Mesela geçen hafta uzun süre benim de çalıştığım büyük bir ilaç firmasındaki arkadaşlarımı İstanbul’a toplantıya çağırmışlar. Türkiye’nin bir sürü ilinden 120 kişi toplantıya gelmiş. Arkadaşım Antalya’dan geldi. 15 yıldır bu firmada çalışıyor ve şimdi 44 yaşında. Toplantıda kriz nedeniyle küçülmek zorunda olduklarını söyleyip ayaklarına kadar getirip insanlara işten çıkarıldıklarını söylemişler. Yaşı nedeniyle bu kadın arkadaşım şimdi ne yapacağını düşünüyor. Çalışma yılı dolmuş ama emekli olamıyor. İş de bulamayacak ve kara kara düşünüyoruz ne yapabiliriz diye.
Sevgi (hastanede temizlik işçisi): Taşeronda çalışıyorduk bizi bin bir eziyetten sonra sözde kadroya aldılar. Arkasından da çok geçmeden bizden esnek çalışmaya, telafi çalışmasına, fazla mesailere evet dememizi istediler. Önce çoğumuz bunu kabul etmedik. Ama sonra baskıyla hemen herkese imzalattılar. Güvenlik soruşturmasından geçemedi diye işten çıkarılanların yerine kimse alınmadığı için daha az insanla çalışıyoruz. Tasarruf diye şimdi hastanede temizlik malzemesi bile bulamıyoruz. Kendi geçimimiz de zor. Eşim şimdiye kadar hep AKP’ye oy verdi. Her seçim döneminde ben dilim döndüğünce ona anlatmaya çalıştım. “Bizim için iyi şeyler yapmıyorlar, hep patronlara çalışıyorlar” dedim. Beni dinlemedi. Şimdi ikimizin aldığı maaş bir tek çocuğumuz olmasına rağmen ucu ucuna yetiyor, yetmiyor hatta. Evde şimdi kendi kendine söylenip duruyor. Eskiden her yaptıklarını savunurdu şimdi ağzını bıçak açmıyor. Ben de artık bir şey söylemiyorum, çünkü o da benimle birlikte yaşıyor bu sıkıntıları. Şimdi gözlerini kapatamıyor.
Zeynep (metal işçisi): Metal sektöründe çalışıyordum. Çalıştığım fabrika battı. Patron, dört aylık maaşlarımızı, tazminatımızı ödemeden kaçtı. Şimdi iş arıyorum ama pek çok firma zaten işçi çıkardığı için, iş başvurum geri çevriliyor. Eşim ise bir emlakçı dükkânında çalışıyor. Eşim de işlerin durgun olduğundan, aylardır bir tane bile ev satılmadığından yakınıyor, işten çıkarılmaktan korkuyor. Zaten kılı kılına geçiniyoruz. Bir de eşim işten ayrılırsa ne yaparız, bilmiyorum!
Dilek (metal işçisi): Metal fabrikasında çalışıyorduk. Fabrika battı. İşsiz kaldık. İşsiz kalmadan önce evin bütçesini eşimle birlikte bir düzene oturtmuştuk. Aylarca maaş alamayınca çok zorlandık. Sağdan soldan çok borç aldık, kredi kartına yüklendik. Şimdi işsizlik ödeneği alıyorum. Biraz nefes aldık ama yine de kredi kartımın ancak asgarisini ödeyebiliyorum. Çarşıya, pazara çıkamaz olduk. Bir soğan olmuş 5 lira! Pazara gittim, 5 tane patatese 7 lira verdim. Biz ne yiyip içelim? İki tane çocuk okutuyorum. Kızımın sadece bir test kitabı 150 lira. Her yıl çocuklar okula servisle giderdi. Bu yıl çocukları servise bile veremedim. Daha ne kadar böyle devam ederiz, bilemiyorum. Ocak ayında işsizlik ödeneğine de zam gelir umarım. Cumhurbaşkanımız kendisine %26 zam yaptı. Biz de asgari ücrete en az o kadar zam bekliyoruz.
Şükriye (metal işçisi): Ben bugüne kadar tüm seçimlerde AKP’ye oy verdim. Ama bu seçimlerde vermeyi düşünmüyorum. AKP’ye oy verdim diye yanlışlarını söylemeyecek değilim. Bunlar hepten şımardı. Bence biraz kendilerine gelmeleri için ders vermeliyiz. Böyle olur mu? Bir soğanın fiyatı bu olursa biz ne yer ne içeriz? Benim evim kira bile değil. Allah kirada olanlara yardım etsin. Böyle olmasına karşın pazara çıkamıyorum, ne alacağım diye düşünüyorum. Ayrıca bize zor zamandayız, sıkalım dişimizi diyorlar. Ee tamam. Ama şimdi seçimler yaklaşıyor. Afişlere, bayraklara binlerce lira para harcayacaklar. Sanki biz o bayraklarla kararımızı veriyoruz. Yazık onca paraya! Sonuçta o bayraklar bizim paramızla yapılıyor.
Ayça (metal-tekstil işçisi): İşsizlik ödeneği alıyorum. Kira ödüyorum, kredi ödüyorum yani para yetmiyor. Daha önce tekstilde makineci olarak çalıştığım için Kartal’dan Avrupa yakasına gidip tekstilde yevmiye usulü, sigortasız çalışıyorum. Firmalara benim gibi sigortasız çalışmak isteyen kişileri ayarlayan bir aracı var. Hepimiz aracının bürosunda toplanıyoruz. Firmalar aracıya istediği elemanın özelliklerini söylüyor. Aracı da elindeki elemanların özelliklerine bakıp uygun fabrikalara bırakıyor. Bazen 200 kişinin çalıştığı büyük firmalarda bazen de küçük yerlerde çalışıyoruz. Aracı beni daha önce gittiğim bir tekstil firmasına göndermişti. Ben de orada bildiğim makineler olduğu için rahat etmiştim. Yine her zaman yaptığımız gibi sabah aracının ofisinde fabrikalara gitmek için toplanmıştık. Ben de aracıya yine o firmaya gitmek istediğimi söyledim. Aracı da “olmaz” dedi. Şaşırdım, şimdiye kadar istediğim fabrikalara gönderirdi. Merakla nedenini sordum. Aracı da ekonomik kriz sebebiyle fabrikanın kendi elamanlarının maaşlarını geciktirdiğini, yevmiye usulü gelenlerin ise parasını ödemediğini söyledi. Yani daha önce çalıştıklarımızın dahi parasını aracıya ödememiş fabrika. O yüzden bizi oraya göndermedi aracı. Yani diyeceğim o ki ekonomik kriz yok diyorlar ya, gelsinler bir de bizi görsünler!
Neziha (metal işçisi): Ben AKP kadın kollarına üyeyim. Ama evet ben de şikâyetçiyim. Şubeye her gittiğimde tüm şikâyetlerimi söylüyorum. Hiçbir şey diyemiyorlar. Benim kocam da, kardeşlerim de bu seçimlerde AKP’ye oy vermeyecek. Hatta kadın kollarında çalışan kadınlardan bazıları bile AKP’ye oy vermeyeceğini söylüyor. Çünkü hayat pahalılığı almış başını gidiyor. Bizim evden bir tek ben oy vereceğim. Çünkü benim minnet borcum var. Benim çocuğum olmuyordu. Tüp bebek tedavisi de özel hastanelerde yapılıyordu ve çok pahalıydı. AKP iktidara geldi ve tüp bebek tedavisini ücretsiz yaptı. Benim de bu sayede bir çocuğum oldu. İşte bu yüzden ben de şikâyetçiyim tüm olanlardan ama minnet borcumdan dolayı yine oy vereceğim.
Latife (metal işçisi): Vallahi şimdi cebimde 5 lira bile yok. Sabah kızım işe geç kaldı ve servisini kaçırdı. Benden para istedi. 20 liram vardı. 15 lirasını kızıma verdim. Ay sonunu getiremiyoruz. Hayat pahalılığı almış başını gitmiş. Aylardır evimize et girmiyor. Geçenlerde kardeşimin eşi bize geldi. Bana “abla seçimlerde kime oy vereceksin?” dedi. Ben de biliyorum gelinimizin AKP’ye oy verdiğini, o yüzden tartışmaya girmek istemedim. “Daha çok var bakarız” diyerek geçiştirdim. Sonra “abla bak bu seçimlerde de AKP’ye oy ver. Bu sefer de kazanırlarsa Kanal İstanbul projesini yapacaklar” deyince ben artık sinirlendim. “Ya sen ne kanalından bahsediyorsun? Ben sana soğan olmuş 5 lira, ay sonunu getiremiyorum diyorum. Sen bana proje diyorsun” dedim. Ama gelinimiz söylediklerimden tatmin olmadı, ısrarla “öyle deme abla proje hayata geçerse bir sürü insan için istihdam demek, iş demek” dedi. Artık hepten gözüm karardı: “Ya aynı adamlar bizi işten atıyorlar. Kime istihdam yaratıyorlar? Sana bana mı? Ben açım aç! Onlara oy moy da yok. Sen de kapa artık bu konuyu” dedim.
Tülin (metal işçisi): Ben de emeklilikte yaşa takılanlardanım. Erdoğan “ekonomik kurtuluş savaşı verdiğimiz böyle bir dönemde, böyle bir yükü milletimizin sırtına bindirmeye hakkımız var mı? Ne olacak? Emekli olacak diğer taraftan başka işte çalışmaya devam edecek” diyor. Böyle adalet olur mu? Ben emekli olmak için 58 yaşımı bekleyeyim, milletvekilleri iki yılda emekli olsun! Onlar milletin sırtına yük olmuyor da biz mi oluyoruz? Olacak şey mi? Millet keyfinden mi emekli olduktan sonra da çalışmaya devam ediyor? Eşim emekli ama aldığı para asgari ücret bile değil. Nasıl çalışmasın? Hem de bu hayat pahalılığında! Madem ekonomik savaş veriyoruz niye kendisi 75 bin lira maaş alıyor? Biz bunlar farklı dedik, her seçimde onlara oy verdik. Bunlar da tepemize çıktılar. Ne olursa olsun olan garibana oluyor.
Sohbet ettiğimiz emekçi kadın kardeşlerimizin tüm bu haklı şikâyetleri ve tepkileri, bizim birbirimize, UİD-DER’e ve işçi örgütlerine ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu gözler önüne seriyor. Yönetenlerin şatafatının, patronların krizinin yükünü bizler çekmek zorunda değiliz, buna karşı çıkabiliriz. Bunun için daha fazla bir araya gelmek, birlik olmak ve omuz omuza durup “krizin faturasını ödemeye HAYIR” demeliyiz.
Otomatik Cevaplar
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
- Değişen Dünyam ve Dünyayı Değiştirme İsteğim
- Acımız Öfkeye, Öfkemiz Mücadeleye Dönüşsün!
- Emekçi Kadın Mücadeleyle Güzelleşir
- Emekçi Kadınlar Haydi 1 Mayıs’a!
- Yaşıyoruz Sanıyoruz
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- UİD-DER’de Bir Kez Daha 8 Mart Coşkusu
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Mücadelenin Adıdır Kadın
- Ekmeğe Zam Yapılırsa
- Biz Bu Masalları Ayaküstü Çok Dinledik
- Ekonomik Sorunların Kaynağı Bulundu: İşçi ve Emekçiler!
- Vergiler Patronlardan Kesilsin!
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- Bakandan Dâhiyane Buluş: Kış Tatili!
- Bizim Yoksulluğumuz, Onların Yalanları Büyüyor
- Nasıl Küçüldük, Kimi Büyüttük?
- Bir İşçi Çocuğunun Gözünden Hayat Pahalılığı
- “2023’ü Beklerken” Neler Oldu?
- Zamlardan Haberi Olmayanlar da Var!
- Enflasyonu Asgari Ücret Zammı mı Arttırıyor?
- Büyüdüğümüzü Hissedebiliyor musunuz?
- Evsiz Kalmak mı Mücadele Etmek mi?
- Ekmeğimizi Büyütmek İçin!
- Haklı Olan Biziz!
- İktidarın Enflasyon Masalı
- Yağa Neden Zincir Vuruluyor?
- Yüksek Elektrik Faturalarına Tepkiler Sokaklara Taştı
- İşten Çıkarma Yasağı Sona Erdi, Saldırılar Başladı!
- Doların Yükselmesi Bizi İlgilendirmez mi Dediniz?
Son Eklenenler
- Türkiye’deki grev ve direnişlere her geçen gün yenileri eklenirken işçilerin mücadelesi dayanışmayla büyüyor. Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Genel Maden İşçileri...
- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçi kadınlar alanları doldurdu. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar onlarca kent ve ilçede protesto yürüyüşleri, nöbet eylemleri...
- Yunanistan’da 20 Kasımda pek çok sektörden on binlerce işçi genel greve çıktı. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen grevle birlikte 70 şehirde protesto...
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....
- Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri adlı taşeron şirket bünyesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen 2 aylık ücretleri ve tazminatları için 20 Kasımdan beri fabrika önünde eylem yapıyor. Yapı ve Yol İşçileri...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...