Buradasınız
Özgür Değiliz Ama Olabiliriz!
Özgürlük, ezilen ve sömürülen emekçi insanlığın kadim istem ve düşüdür. Su gibi, ekmek gibi bir ihtiyaçtır özgürlük. Dünden bugüne şiirler, şarkılar yazıldı, nice büyük mücadeleler verildi özgürlük için. Uğruna ödenen bedeller, verilen mücadeleler destanlaştı. Köleci Roma’ya başkaldıran Spartaküs’ten günümüze sayısız isyan ateşi yandı dünya üzerinde özgürlük için. Bütün dillerdeki söylenişi yüreklerde aynı ateşi tutuşturdu. Köleler köle sahiplerine, sömürge ülkelerde ezilen halklar emperyalistlere, yoksul emekçi halklar krallara karşı isyan ettiler özgürlük isteyerek. Bugün de zulme ve zorbalığa karşı isyan ateşleri yakılmaya devam ediyor.
Hiç kuşku yok ki insanlık özgürlük mücadelesinde çok yol kat etti. İnsanın bir eşya gibi alınıp satıldığı köleci toplumlardan örgütlenme, sendika kurma, seçme seçilme, eğitim ve sağlık hakkı gibi çeşitli hak ve özgürlüklerin olduğu günümüze geldik. Ancak gerçek özgürlüğe henüz kavuşmuş değiliz. Çünkü gerçek özgürlük, toplumun özgür olmasıyla mümkün olabilir ancak. Özgür toplum ise kimsenin kimseyi ezmediği, sömürmediği, sınıfların ve savaşların olmadığı, teknolojinin insanlığın hizmetine sunulduğu bir toplumdur. Özgür toplum; insanın emek gücünü satmadığı, tüm zamanını karnını doyurmak ve soyunu sürdürmek için harcamadığı, zorunlulukların esiri olmadığı toplumdur. İşte ancak böyle bir toplumda insanlaşmaktan ve gerçek özgürlükten söz edilebilir.
Gerçek bu olduğu halde içinde yaşadığımız kapitalist sistemde özgür olduğumuz söyleniyor. Eşitsizliğin ve sömürünün olduğu bir sistemde yaşıyor olmamıza rağmen, yaşamımıza dair seçimleri özgürce yaptığımız, bireysel özgürlüğe sahip olduğumuz yalanı her an zihinlerimize işleniyor. Yaşamın her alanındaki eşitsizlikleri, bireylerin karşılarına çıkan “fırsatları” değerlendirme becerileri veya tercihleri olarak görmemiz isteniyor. Sömürünün ve esaretimizin kaynağı olan kapitalist üretim araçlarının özel mülkiyeti, “mülkiyet hakkı/özgürlüğü” olarak kutsanıyor. Biliyoruz ki sınıfların olduğu toplumlarda egemen fikirler, egemen sınıfın fikirleridir. Mesela medya araçlarını kontrol eden patronlar sınıfı, kendi düşüncelerini topluma benimsetebiliyorlar. Oysa bir an beyinlerimizi özgür bırakır ve çizilen düşünce sınırlarının dışına çıkarsak, bize söylenen “özgürüz” yalanını çok net görebiliriz.
Her gün yaşayarak tecrübe ediyoruz: Bir tarafta sermaye sınıfı, öte tarafta ise emek gücünden başka satacak şeyi olmayan yüz milyonlar var. Kapitalist sistemde üretim araçları, “özel mülkiyet” adı altında patronlar sınıfı tarafından gasp edilmiştir. Fabrikalar, makineler, yeraltı ve yerüstü kaynakları, bilim ve teknoloji onların elindedir. İşte bu üretim tarzı modern köleliğin kaynağıdır. Bir tarafta emek gücünü sömürerek sermayesini büyütme ve lüks bir yaşam sürme özgürlüğüne sahip patronlar sınıfı, diğer tarafta ise hayatta kalabilmek için çalışmak zorunda olan ücretli köleler yani işçi sınıfı…
Kapitalist sistemde bir işçi ailesinin çocuğu yalnızca “işçi olma özgürlüğüne” sahiptir. Karşısına çıkan “fırsatlar”, ona en fazla hangi işi yaparak sömürüleceğini tercih etme özgürlüğü verebilir. Doktor, mühendis, öğretmen veya fabrika işçisi olabiliriz. A fabrikasından çıkıp B fabrikasında işe girebiliriz. İşte bu kadardır özgürlüğümüz! Ekonomik kriz derinleştikçe işçilerin bu küçücük “özgürlük alanı” da daralır. Yoksulluk ve işsizlik girdabı, iş seçmeksizin bir yük hayvanı gibi uzun saatler çalışmaya mecbur bırakır bizleri. Bu düzende çalışmak ve üretmek işçiler için bir mutluluk kaynağı değil zorunluluktur.
Türkiye’deki baskıcı rejim, kapitalizmin sınırları içindeki hak ve özgürlüklerimizi dahi elimizden alıyor. Daha iyi çalışma koşulları, daha yüksek ücret, daha fazla hak için mücadeleye atılan işçilerin karşısına polis dikiliyor. Dünün egemenleri kölelere zincir vururken, bugünün egemenleri işçiye kelepçe vuruyor. Patronun evinin önünde ekmeği için eylem yapan Migros işçisine vurulan kelepçe, bu düzenin özetidir. Kapitalizm ve tepemizdeki baskıcı rejim emekçileri nefessiz bırakıyor.
Nefes alamayan gençler, emekçi kadınlar, işçiler haklı olarak daha fazla özgürlük istiyor. Fakat bunun için örgütlenmek ve mücadele etmek zorundayız. Çünkü demokratik hak ve özgürlükler düzen sahiplerinin lütfu değildir. Bunları dünya işçi sınıfı mücadele ederek kazandı. Gerçek anlamda özgür olmamız için ise kapitalizmin yıkılması gerekiyor. Bugün insanlık gerçek özgürlüğü sağlayabilecek tüm olanakları yaratmış durumda. Özgür bir dünyanın önündeki tek engel, kapitalist sömürü düzenidir.
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Unutma, Örgütlen, Hesap Sor!
- Bölünenler mi Birleşenler mi Kazanır?
- Örgütlülük İşçi Sınıfının Gücü, Toplumun Umududur!
- Asıl Düşman Olan Kim?
- “Dejavu” Sarmalını Kırmak İçin
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
Son Eklenenler
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...
- 2021 yılı sonunda Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişiklikle birlikte MESEM’e (Mesleki Eğitim Merkezleri) kayıtlı kişi sayısında patlama yaşandı. Bugün MESEM’e kayıtlı, 300 bini ise 18 yaşından küçük, 1,5 milyon öğrenci var. MESEM’lerin daha...
- Bizler Gebze’den işçi ve öğrenciler olarak 1 Mayıs yaklaşırken sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Birçoğumuz 1 Mayıs’ı UİD-DER’in geçen sene Uğur Mumcu Kültür Merkezinde gerçekleşen 1 Mayıs etkinliği ile tanıdık. Bu tanışma...
- UİD-DER’li işçiler, grevlerinin 9. gününde Mersen işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor! Yaşasın Sınıf Dayanışması!” pankartı arkasında grev çadırına yürüyen UİD-DER’li işçiler hep birlikte “Yaşasın Sınıf...
- Emekçi kadın kardeşimiz, nasılsın? Pek sorulmaz nasıl olduğumuz, neler hissettiğimiz ve en önemlisi ne istediğimiz. Bu düzende bir rol biçilmiştir biz emekçi kadınlara ve ona uygun davranmamız, rolümüzü iyi oynamamız beklenir bizden. Hem de öyle...
- Bizler kamuda çalışan sağlık emekçisi kadınlarız. 1 Mayıs yaklaşırken içimizdeki heyecan ve umutla bir araya geldik ve sağlık emekçileri olarak “neler talep ediyoruz?” diye konuştuk. Kadınların oldukça yoğun çalıştığı bir sektörde olmamıza rağmen...