Buradasınız
Toplumun Gelişmesi Sadece Teknolojiyle Olur mu?
İnsanlar ateş yakmayı keşfettiğinde hayat daha kolay hale geldi. Isınmaya ve ortamı aydınlatmaya başladılar. Yiyecekleri pişirerek tükettiler, kendilerine koruma sağladılar, madenleri eriterek av aletlerini şekillendirdiler. Keza tekerlek de insanlık tarihi açısından devrim niteliğinde icatlardandır. İnsan, taşıyabileceğinden daha fazla yükü, daha az güç harcayarak, daha hızlı şekilde taşımaya başlamıştır. Yazının keşfi ise insanlığın en önemli sıçramalarından biridir. İnsanlığın birikimleri bu sayede nesilden nesile aktarılarak günümüze ulaşmıştır. Bu keşif ve icatlardan günümüze çok şey değişti. O zamanlar insanlar meraklı ve korku dolu gözlerle yıldızlara, çakan şimşeklere bakıyordu. Bugün ise uzaya çıkılıyor, Mars’a araç indiriliyor, uzaya gönderilen teleskoplar sayesinde yeni galaksiler keşfediliyor. Bir tuşla dünyanın diğer ucuna kütüphaneler dolusu bilgi gönderilebiliyor, yapay zekâ sayesinde her alanda robotlar kullanılabiliyor.
Bütün bu gelişmelere bakarak bilim ve teknolojinin muazzam bir aşamaya ulaştığını söylemek mümkün. Peki, bilim ve teknolojinin gelişmesi toplumun da aynı ölçüde gelişmesi anlamını taşır mı? Ahmed Arif’in ünlü dizeleriyle cevap verelim: “Düşün, uzay çağında bir ayağımız/Ham çarık, kıl çorapta olsa da biri…” Bugün ileri teknoloji sayesinde tüm insanlığın karnını doyuracak üretim yapabilir; açlığı, yoksulluğu, işsizliği, hastalıkları ortadan kaldırabiliriz ama kapitalizm buna izin vermiyor.
Kapitalizmde her şey kâr için üretilir. Bilim ve teknoloji de öyle. Sermaye sahipleri kârlı değilse ne ekmek üretir ne de ilaç… Öte yandan insanları acıya, gözyaşına ve kana boğan silahlar üretmekten geri durmazlar. Çünkü çok kârlıdır. Bir milyardan fazla insanın açlık çektiği, Afrika’dan Asya’ya insanların basit hastalıklardan kırıldığı dünyamızda devletler, silaha 2 trilyon dolar harcıyor. Muazzam bir zenginlik potansiyeli olan bilim ve teknoloji bu düzende yıkıcı bir güce dönüştürülmüş durumda. Düşünebiliyor musunuz, bugün dünya genelinde 500 binden fazla bilim insanı savaş sanayisinde çalışıyor. Öte yandan çocukları SMA hastası olan anne ve babalar çaresizce tedavi parası topluyor.
Bilim, ortak deneyimlerin ve bilgi birikimin üzerinde yükselmiştir, öz olarak tüm insanlığın malıdır. Ancak kapitalizmin esiri olduğu için insanlığın değil, sermayenin çıkarları için kullanılıyor. Bu nedenle toplum bilim ve teknolojiden mümkün olan düzeyde nasiplenemiyor, onunla aynı oranda gelişemiyor. İnsanların ileri teknolojik araçları kullanması insanlığın kültürel seviyesinin gelişmesi, açlık ve yoksulluğun yeryüzünden silinmesi, insanlığın yücelmesi anlamına gelmiyor. Ne büyük çelişkidir ki insanlaşmanın itici gücü olması gereken teknoloji, kapitalizm altında insanın emeğine, kendisine, topluma yabancılaşmasını arttıran bir faktör olarak karşımıza çıkıyor.
Bilimsel bilginin kaynağı olan kitaplar Ortaçağ’da egemen sınıfın parçası olan Kilise tarafından toplanıp kilitli dolaplarda saklanıyordu. Çünkü Kilisenin otoritesini sarsacak bu bilgilere toplumun ve özellikle de aydınların ulaşması istenmiyordu. Bugün ise doğru bilgi, bir bilgi çöplüğünün içinde saklı! Bu düzende teknoloji; yazılı, görsel ve sosyal medya aygıtları sömürücü egemenler tarafından kontrol ediliyor. Bu yüzden emekçiler manipülasyonlara ve yalanlara karşı savunmasız hâle geliyor. Mesela gençler ellerindeki cep telefonuna, buradaki sanal dünyaya o denli gömülüyorlar ki, çok işlevli olan iletişim teknolojisi gençleri asosyalleştiren, alıklaştıran, sosyal yaşamdan koparan bir araca dönüşebiliyor. Dünyanın bir ucundaki olaylardan anında haberdar olmamızı, fiziksel sınırları aşarak akla gelebilecek her türlü bilgiye erişmemizi, pek çok işlemi bir tıkla gerçekleştirerek zamandan tasarruf etmemizi sağlayan internet emekçileri zehirleyebiliyor. Cep telefonu ve internet erişimi olan bir işçi, jelibon madeni bulunduğuna hiç sorgulamaksızın inanabiliyor!
Sermaye sınıfı için önemli olan maksimum kâr elde etmek ve sömürü düzenini devam ettirmektir. Bunun için emekçilerin dayatılan koşullarda çalışmayı kabul etmesi, kapitalizmi sorgulamaması, örgütlenme fikrinden korkması, sınıf bilinci kazanmaması, dayanışmadan ve hakları için mücadele etmekten uzak durması istenir. Bunun olabilmesinin koşulu kitleleri uyuşturmak, manipüle etmek, robotlaştırmak, kendine ve topluma yabancılaştırmaktır. Ve egemenler teknolojiyi bunun için kullanıyorlar. Bu nedenle bilim ve teknolojinin gelişmesi, otomatik olarak toplumun ve insanın geliştiği anlamına gelmiyor. Emeği esaret altına alan, bilim ve teknolojiye de pranga vuran kapitalist sömürü düzeni yıkılmalıdır. İşte o zaman bilim ve teknoloji insanlığın dünyayı bir yeryüzü cennetine çevirmesi için kullanılacaktır.
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Sınıf Olarak Birleşelim, Yoksulluğa ve Sömürüye Hayır Diyelim!
- İşçi Dayanışması 197. Sayı Çıktı!
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- Senin Memleket Nere?
- Düşmanlığı ve Savaşları Nasıl Meşrulaştırıyorlar?
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
Son Eklenenler
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 5-6-7 Kasımda tüm Türkiye’de iş bırakma kararı aldı. Sağlık emekçileri İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere...
- 7 Kasım 1917’de Rusya’da işçi sınıfı devrim gerçekleştirdi ve siyasal iktidarı ele geçirdi. Bu devrim Rus takvimine göre 25 Ekimde gerçekleştiği için tarihe Ekim Devrimi olarak geçti. Ekim Devrimi, tüm dünyayı sarsmış, 20. yüzyılın akışını kökten...
- Dünya… Masmavi okyanusları, uçsuz bucaksız ormanları, kıtaları dolaşan nehirleri, heybetli dağlarıyla her yanından yaşam ve bereket fışkıran bu rengârenk gezegen… Bu gezegenin gözümüzün önündeki hali içler acısı! Çünkü tüm dünyaya egemen olan...
- İSİG Meclisi’nin raporuna göre Ekim ayında 164 işçi, yılın ilk on ayında ise en az 1540 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Türkiye’de iş kazaları ve iş cinayetleri en yakıcı sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Her gün en az 5 işçi hayatını...
- Belediye işçileri artan hayat pahalılığı karşısında biraz olsun nefes alabilmek için ücretlerini yükseltmek istiyorlar. Buna karşılık belediyelerin yönetimleri ödenek olmadığı bahanesiyle işçilere düşük ücret dayatıyorlar. İstanbul ve İzmir’in ilçe...
- Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun...
- İngiltere’de 100 binin üzerinde insan Filistin halkıyla dayanışmasını göstermek ve emperyalist savaşa hayır demek için 2 Kasımda yeniden meydanlara çıktı. Başkent Londra’da 21. kez düzenlenen ulusal eylem gününde on binler hükümet binalarının...
- İspanya’da 29 Ekim Salı günü yaşanan sel felaketinde can kaybı 250’ye ulaştı. İspanya’nın doğusundaki Valencia bölgesinde etkili olan aşırı yağışlardan sonra meydana gelen sel felaketi büyük bir yıkıma neden oldu. Kurtarma ekipleri felaketten...
- Sevgili işçi kardeşlerim, yazının başlığı mücadele örgütümüzün ve işçi sınıfının çalışkan evlatlarından kadim bir dostuma aittir. Bir Afrika atasözü “aslanlar kendi tarihlerini yazana kadar, av hikâyeleri her zaman avcıların kahramanlığını...
- Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 4 No’lu Şube ile Kartal Belediyesi yönetimini temsil eden SODEMSEN arasında yürüyen görüşmelerden olumlu bir sonuç alınamaması üzerine Kartal Belediyesi işçileri 30 Ekimde greve çıkmıştı. Belediye...
- Sendikaya üye olan işçilerin önüne çok çeşitli engeller çıkartılıyor. Sendikanın örgütlendiği işyerinde toplu sözleşme yapma yetkisi alması için hem işkolu hem de işletme barajlarını aşması ve Çalışma Bakanlığından çoğunluğu sağladığına dair yetki...
- Tarkett işçileri 18 Eylülden bu yana grevlerini sürdürüyorlar. Taleplerini, mücadelelerinin nasıl başladığını, grevlerini şöyle anlatıyorlar:
- Ücretlerini arttırmak, sendikalaşmak, ücret gaspına dur demek için çeşitli sektörlerden işçiler grev ve direnişlerini sürdürürken her geçen gün bunlara yenileri ekleniyor. Kartal Belediyesi işçileri Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masasında anlaşma...