Buradasınız
Ah Benim Kadınlarım
Tuzla’dan bir kadın işçi
Merhaba arkadaşlar. Ben plastik fabrikasında çalışan bir işçiyim. Geçtiğimiz günlerden birinde dernekte bir arkadaşımla sohbet ediyordum. Yaşadığımız sorunları konuşuyorduk. Sohbetimiz en çok da bizim işyerinde yaşadığımız sorunlar üzerineydi. Ben farkında olmadan birlikte çalıştığım birkaç kadın işçi arkadaşımı eleştirdim: “Her şeye razı geliyorlar, her seferinde mesaiye kalıyorlar, ustalara karşı çıkamıyorlar. Hatta bazen öyle durumlar oluyor ki, bazı ustaların ağızlarını bozarak konuşmalarına veya tacizlerine bile boyun eğiyorlar.” Arkadaşımın söylediği şu oldu: “Sen onların ne yaşadığını biliyor musun? Evet, herkes hata yapar ama bilmeden insanları eleştirme.” Bir an düşündüm çalıştığım yerdeki kadın arkadaşlarımı. Birisi eşinin borçlarını kapatmak için her gün 16 saat çalışıyordu. Bir diğeri hasta olduğu halde işe geliyordu, maaşından kesinti yapmasınlar diye. Birisi de tek başına çocuklarına hem ana hem baba oluyordu. Onlar, Nazım Hikmet’in dediği gibi, sofradaki yeri bile öküzden sonra gelen kadınlarımızdandılar.
Sonra daha önce çalıştığım fabrikalardakileri hatırladım. O fabrikalarda da durum farklı değildi. Sadece kadın işçilere değil, erkek işçilere de her türlü baskıyı uyguluyorlardı. Ekmek aslanın midesindeydi. Buna işsizlik korkusu da eklenince işçi arkadaşlarımız nelere göz yummuyorlardı ki. İnsan sadece kendi karnını doyuracak olsa yapılan terbiyesizliklere boynunu bükmemek daha kolay olurdu. Ama ya çocuklar varsa? Ya hastan varsa, yaşlı annen baban varsa, hele bir de çocuklu, boşanmış ve çalışmak zorunda olan bir kadınsan. Ve hepsinden önemlisi ya örgütsüzsen?
Kolaysa gel de çık işin içinden. Ben işçi arkadaşlarıma bunları hiç düşünmeden kızdım. Ama sonra hem üzüldüm, hem kendime kızdım. Üstelik ben de uzun yıllardır çalışan bir kadın işçiydim. Fark ettim ki suçlamak kolay, anlamak zormuş. Anlayınca da için acıyor. İster kadın olsun, ister erkek, hepimizi bu duruma katlanmaya zorlayanlara büyük bir öfke duyuyorsun. Ben şanslıyım çünkü yalnız değilim. Örgütlüyüm. Ben işten çıkar çıkmaz UİD-DER’e koşuyorum. Kendimi daha güçlü hissediyorum. Diğer işçi arkadaşlarım da benim gibi örgütlü olsaydı eminim ustaymış, müdürmüş diye düşünmeden tavır alır, yaşadığı haksızlıklara bu kadar boyun eğmezdi. Tüm bunları düşündükten sonra şimdi bir kez daha anlıyorum ki, UİD-DER’li bir işçi olarak diğer işçi arkadaşlarımı da mücadeleye kazanmak için sorumluluk bana düşüyor.
Büyüyor
İşçiler Birleşmeli
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- UİD-DER’de Bir Kez Daha 8 Mart Coşkusu
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Mücadelenin Adıdır Kadın
- Ekmeğe Zam Yapılırsa
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
- Mücadelemizin Sembolü 8 Mart
- Emekçi Kadınlarız, 8 Mart Ruhuyla Birleşiyoruz!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Emekçi Kadınlar Savaşı Durdurmak İstiyor Ama Nasıl!
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
- Bir Şey Yapmalı! Ama Ne?
- Emekçi Kadınlar Savaşa Karşı Durabilir
- Genç Rosalar Olup Mücadeleyi Büyütmeliyiz
- Değişim Küçük Adımlarımızla Başlar
- Direnen Haliç ve Bizim Direnişimiz
- Annelik Kursağımızda Kalmasın, Bu Düzeni Değiştirelim!
- MESS Sözleşmesi ve Emekçi Kadınlar: Ne Düşünüyoruz? Nasıl Düşünmeliyiz? /2
- MESS Sözleşmesi ve Emekçi Kadınlar: Ne Düşünüyoruz? Nasıl Düşünmeliyiz? /1
- Çocuklarımızın Yurtlarda Can Güvenliği Yok
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...