Buradasınız
Covid-19, Kısa Çalışma ve Ücretsiz İzin Gerçeği
Türkiye’de ilk koronavirüs vakasının görülmesiyle birlikte İşçi Dayanışması sayfalarında pek çok kez bu salgının işçi haklarına yönelik saldırıların bahanesi ve örtüsü haline getirileceğine dikkat çektik. İşçilerin bu konuda uyanık olmasının önemine vurgu yaptık. Nitekim aradan geçen sürede söylediklerimiz doğrulandı. Siyasi iktidar ve patronlar hastalığa karşı savaş kılıfı altında işçilerin kazanılmış haklarını yok ediyor, işçi sınıfına karşı bir savaş yürütüyorlar.
Patronlar işçileri diledikleri gibi ücretsiz izne çıkarıyor
Hemen her sektörde ücretsiz izin bir saldırı aracına dönüştürülmüş durumda. Günde 12 saat çalışan, hafta sonları fazla mesai yapan fabrikalarda bile işçiler ücretsiz izne çıkarılıyor. Özellikle sendikalaşan işyerlerinde ücretsiz izin sendikal örgütlenmeyi kırmak için kullanılıyor. İşçilerin bir kısmı ücretsiz izne gönderilirken, onların yerine yeni işçiler alınıyor. Yani patronlar, hem kârlarını artırmak hem de mücadeleci işçileri sindirmek için ücretsiz izni bir sopa olarak kullanıyorlar. Peki, bunu neye dayanarak yapıyorlar?
17 Nisan 2020’de çıkarılan torba yasada İşsizlik Sigortası Kanununa eklenen geçici madde ile “Ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri sebepler dışında” sebeplerle, patronların işçi çıkarması güya yasaklandı. Yapılan değişiklikte; “bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç aylık süreyi geçmemek üzere işveren işçiyi tamamen veya kısmen ücretsiz izne ayırabilir. Bu madde kapsamında ücretsiz izne ayrılmak, işçiye haklı nedene dayanarak sözleşmeyi fesih hakkı vermez” denilerek patronların ücretsiz izin saldırısının önü açıldı. Ücretsiz izin uygulaması Cumhurbaşkanlığı kararıyla her seferinde uzatıldı.
Geçici maddelerle İş Kanununun emredici hükümlerinin yok sayılması hukuka aykırıdır
Mevcut İş Kanununa göre işveren, rızasını almadan işçiyi ücretsiz izne çıkaramaz. Aksi takdirde işçi iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebilir. Ancak İşsizlik Sigortası Kanununa eklenen geçici madde ile İş Kanununda yer alan bu madde hiçe sayılmaktadır. Aslında tam bir karambol durumu yaratılmakta, ucu açık bırakılan bu maddeyle, Kanunla çelişen haksız ve hukuksuz uygulamaların önü açılmaktadır. Hangi kriterlere göre işçilerin ücretsiz izne çıkarılacağı, ücretsiz izne çıkarılan işçilerin başka bir işyerinde çalışıp çalışamayacağı, yıllık izin, kıdem tazminatı gibi İş Kanunundan doğan haklarının ne olacağı belirsiz bırakılmıştır. Bu boşluklardan yararlanan patronlar, “yasa bana bu hakkı veriyor” diyerek işçilerin kazanılmış haklarına saldırmakta sınır tanımıyorlar.
İş hukuku avukatı Mesut Badem durumu şöyle yorumluyor: “İşçinin ücretsiz izne çıkarılabilmesi için, işin ve işletmenin gereği olarak ortaya çıkan geçerli ve objektif bir neden ya da zorlayıcı bir neden bulunmalıdır. Başka bir ifadeyle, ücretsiz izin uygulamasının haklı ve geçerli bir nedene dayanmaması, keyfi olması halinde, hakkın kötüye kullanılması söz konusu olacağından bu tür bir işveren tasarrufu, hukuk düzeni tarafından korunamaz. Bu tür keyfi bir ücretsiz izin uygulaması iş akdinin işveren tarafından eylemli olarak sona erdirilmesi anlamına gelebileceği gibi, işçinin iş akdini haklı nedenle fesih hakkını da doğurur. Ücretsiz izin uygulaması yapılacak işyerinde, önce kısa çalışmaya başvuru yapılmış olması, kısa çalışmadan faydalanma süresi sona erdiği için ücretsiz izin uygulamasına başvuruluyor olması gerekir. İşveren tarafından ücretsiz izin uygulaması yapılacağı hususunda SGK’ya yazılı bir başvuru yapılmış olması gerekir. İşyerinde gerçekte kısa çalışma ve ücretsiz izin uygulaması koşullarının olmadığının ve fakat usulsüz şekilde başvuru yapılarak ödenekten yararlanıldığının anlaşılması halinde, idari yaptırım uygulanmalıdır.”
Ücretsiz izin uygulaması sadece ücret kayıpları açısından değil daha pek çok açıdan işçiler için hak kayıpları getirmektedir.
Kısa çalışmada ya da ücretsiz izindeki işçinin işsizlik maaşı ne olacak?
Kısa çalışmanın başladığı ilk günlerde kısa çalışma ödeneğinin işsizlik maaşından mahsup edileceği yani kesileceği yönünde açıklamalar vardı. İşçilerin tepkisi sonucu bu uygulamadan vazgeçildi. Ancak kısa çalışmada ya da ücretsiz izinde olan işçi işten atıldığında işsizlik ödeneği süresinin ve tutarının nasıl hesaplanacağı belirsiz bırakıldı. Kimi hukukçulara göre işsizlik ödeneği süresi, işçinin kısa çalışma ödeneği almaya başladığı tarihten önceki son 3 yıllık döneme ait prim gün sayısına göre tespit edilecek. İşsizlik ödeneği tutarı ise işsiz kaldığı tarihteki değil, kısa çalışma ödeneği bağlanan tarihten önceki son 120 günlük dönemde aldığı brüt ücret üzerinden hesaplanacak. Buna göre kısa çalışmayla birlikte zaman adeta donduruluyor. Oysa kısa çalışmaya geçmeden önce işsizlik ödeneği koşullarını sağlamaya belki çok az süre kalan yüz binlerce işçi var. İşçinin ödenek tutarının önceki maaşına göre hesaplanması ise açık ki ücret kaybı anlamına geliyor. Ancak kimi hukukçular Yargıtay içtihatlarına göre kısa çalışmada geçen sürenin “çalışılmış sayılan süre” kapsamında kıdeme eklenmesi gerektiğini söylüyorlar. Bizce doğru olan da budur.
Ücretsiz izne çıkarılan işçinin işten çıkarılması durumunda işsizlik ödeneğinden yararlanma süresi ve ödenek tutarı konusu da belirsizdir. Mevcut İş Kanununda ücretsiz izinde geçen süreler kıdem hesabına dâhil edilmediği için işçinin yasadan doğan hakları hesaplanırken dikkate alınmaz. Ancak İş Kanununda ücretsiz izinde işçinin rızası aranır. Bu nedenle bazı hukukçulara göre, Covid-19 nedeniyle ücretsiz izne çıkarılan bir işçinin rızası alınmadığı için ücretsiz izinde geçen sürenin çalışılmış sayılan süre olarak hesaba katılması gerekmektedir. Yine bizce de doğru olan budur.
Kıdem ve ihbar tazminatı ne olacak?
Kıdem ve ihbar tazminatı konusunda da işsizlik ödeneğinde olduğu gibi belirsizlik var. İşçinin işten atılması durumunda kısa çalışma veya ücretsiz izinde geçen sürelerin kıdem ve ihbar tazminatı hesabında hizmet süresine dâhil edilmeyeceği söyleniyor. Ancak yukarıda açıkladığımız gerekçeler kıdem ve ihbar tazminatında da geçerlidir, dolayısıyla kısa çalışmada ve ücretsiz izinde geçen süreler çalışılmış süre olarak sayılmalı ve hizmet süresine dâhil edilmelidir.
Emeklilik hakkı gasp ediliyor
İşçilerin emeklilik hakkı açıkça gasp edilmektedir. Çünkü kısa çalışma ve ücretsiz izin süresi boyunca işverenlerin işçinin emeklilik primini ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır. İşverenlere tanınan bu kıyak sayesinde sigorta yıl sayısı ve yaş şartını sağladığı halde prim günlerini dolduramadığı için on binlerce işçi emekli olamıyor.
Diğer taraftan emekli olduğu halde çalışmak zorunda olan işçiler kısa çalışma ya da ücretsiz izne çıkarıldıklarında, emekli maaşı aldıkları gerekçesiyle çalışmadıkları süre için ödenek alamıyorlar.
İş işten geçmedi!
Çok açık ki koronavirüs perdesi arkasında çevrilen oyunlarla işçi sınıfında “iş işten geçti, tüm haklarımız gasp edildi, yapacak bir şey yok” hissi yaratılmak isteniyor. Boşluklar, belirsizlikler özellikle bırakılarak birkaç geçici maddeyle, cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle İş Kanununun emredici hükümleri yok sayılmaya, boşa çıkarılmaya çalışılıyor. Patronların ve siyasi iktidarın niyeti bellidir: Fiili saldırılar önce dayatılmak sonra yasalaştırılarak çalışma yaşamında orman kanunları hâkim kılınmak, ucuz işgücü yaygınlaştırılmak isteniyor.
Böyle bir atmosferde siyasi iktidarın ve patronların niyetleri konusunda uyanık davranmak, güçlü bir sınıf olduğumuzu bilerek bir araya gelmek, “yağma yok” diyerek haklarımıza sahip çıkmak büyük önem taşıyor. Patronlar yaptıkları hukuksuzlukları koronavirüsle meşrulaştırmaya çalışıyorlar. İşçiler olarak “yapacak bir şey yok” duygusundan sıyrılıp bir araya gelmeli, örgütlenip haklarımıza sahip çıkmalıyız.
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- İcra ve İflas Yasasındaki değişiklik ne anlama geliyor?
- Covid-19, Kısa Çalışma ve Ücretsiz İzin Gerçeği
- AKP’nin Torba Yasası: Patronlara Kıyak, İşçilere Saldırı
- Pandemi, Ücretsiz İzinler ve Hak Gaspları
- İş Güvenliği Yasasına 4. Kez Erteleme Ne Anlama Geliyor?
- Kronik Hastalığı Olan İşçilerin ve Hamile Kadınların Yasal Hakları
- Koronavirüs ve Yasal Haklarımız
- Avukat Mesut Badem ile Arabuluculuk Üzerine/2
- Avukat Mesut Badem ile Arabuluculuk Üzerine/1
- İşçilerin Sordukları/78
- Emeklilik Hakkımız İçin Topyekûn Mücadele Edelim!
- Yargıtay’ın Hamile İşçiler İçin Emsal Kararı
- İşçilerin Sordukları/75
- İşçilerin Sordukları/74
- İşçilerin Sordukları/73
- İşçilerin Sordukları/72
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...