Buradasınız
Neyse ki Buzdolabımız Var!
Gebze’den bir işçi-öğrenci
Ekonominin her geçen gün daha kötüye gittiği, alım gücünün iyiden iyiye düştüğü bir dönemde ortaya çıkan Covid-19 pandemisi egemenler için ekonomideki kötü gidişatın baş sorumlusu ilan edilmişti. Sanki pandemi öncesinde insanlar açlık sınırının altında yaşamıyormuş; işsizlikten, geçim sıkıntısından dolayı gencecik insanlar canlarına kıymıyormuş gibi tüm suç pandemiye atıldı, atılmaya da devam ediliyor. Ancak unutmayalım ki işçi sınıfı hafızasıyla güçlüdür. Biz de üniversite öğrencileri olarak size pandemi öncesinde ve bugün pandemi şartlarında yaşadığımız koşullardan bahsetmek, egemenlerin yalanlarını bir kez daha açığa çıkarmak istiyoruz.
Hayat pahalılığının sürekli arttığı, asgari ücretin açlık sınırının dahi altında kaldığı şartlarda, devlet bir üniversite öğrencisine asgari ücretin 5’te 1’i kadar parayı kredi olarak veriyor. Öğrenciler, -eğer şanslılarsa- odalarında 4 ila 6 kişinin kaldığı, çoğunlukla şehirlerin ücra köşelerine kurulmuş öğrenci yurtlarında kalıyor, diğerleri ise “özel” yurtların ya da emlakçıların insafına terk ediliyor. Günlük hayatın içinde bolca espri malzemesi yapıldığı üzere, çoğunlukla makarna tüketen gençler için bir nebze yeterli ve sağlıklı beslenebilmenin tek yolu öğrenci yemekhanelerinden faydalanabilmek. Ancak egemenler bunu bile çok gördüğünden, son dönemde birçok üniversitede kahvaltı ve akşam yemeklerine fahiş zamlar yapılmış, kimi yerlerde bu öğünler tamamen kaldırılmıştı. Hatırlanacak olursa, yemekhane kartında 1 lira kaldığını sosyal medya hesabında paylaşan Sibel Ünlü isimli üniversite öğrencisi “Gidecek bir yerim yok, yaşamaya değer bir hayatım da” diyerek yaşamına son vermiş, oluşan tepkiler sonucunda kaldırılan öğünler tekrar verilmeye başlanmıştı.
Henüz pandeminin ülkeye uğramadığı o günlerde de, etrafımızdaki arkadaşların çoğu ailesinde en az birinin işsiz olduğunu söyleyip “bu günleri nasıl atlatacağız?” diye dert yanıyordu. İşsizlik kuyrukları tanzim kuyruklarına ekleniyor, kuyruklar uzadıkça uzuyordu. Krizin faturasının işçi sınıfına kesilmeye çalışıldığı, zamların ardı ardına geldiği o günlerde öğrenciler hayatını idame ettirecek temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlanıyordu. İşte böyle bir döneme “denk geldi” Covid-19 pandemisi. Sanki dünyanın sonu gelmişçesine panik yaratan egemenler, ilk vakanın görülmesiyle birlikte “3 haftalık tatil” diyerek üniversitelerde eğitime ara vermişti. Birçok öğrencinin ailesinin yanına döndüğü bu sürecin sonunda eğitimin dönem sonuna kadar online olarak sürdürülmesine karar verilmiş, bir anda hiç beklemediğimiz masrafların ortasında bulmuştuk kendimizi.
Öyle ya, internet üzerinden dersleri takip edebilmek için öncelikle sabit bir internet bağlantısı olması gerekiyordu. Ancak tam da buna “denk gelen” zamanda internet paketlerinin yıllık ücretleri artmaya başlamıştı. Kurdaki değişimlerle birlikte dizüstü bilgisayar fiyatları da inanılmaz düzeyde artmıştı, üstelik derslerin çoğunlukla aynı saatte olmasından dolayı evdeki her öğrenci için ayrı bir bilgisayar ihtiyacı doğmuştu. Zaten ay sonunu zor getiren, borcu borçla kapatan emekçi ailelerin sırtına bir de bu masraflar yüklenmişti. Ancak burjuvaların medyasında bu tür sorunlara hiç değinilmiyordu. Uzaktan eğitimin yararlarının tartışıldığı programlarda ekonomik gücü yetmediği için dersleri takip edemeyen, bir işe girip çalışmak zorunda kalan öğrencilerin durumu hiç konuşulmuyordu. Devletin en tepesinden gelen açıklamalarda “buzdolabı” deniyordu; meğer her evde buzdolabının olması zenginliğimizin göstergesiymiş!
Yaşadığımız yoksullukla dalga geçer gibi demeçler veren egemenler, ekonomideki çöküşün bahanesi olarak bugün pandemiyi gösteriyor. İşsizliğin ve yoksulluğun pençesindeki milyonlarca emekçi için bolca “sabır“ dilerken, konu patronlar olduğunda ballı teşvikler, vergi indirimleri peşi sıra geliyor. Bugün başta kıdem tazminatı olmak üzere, işçilerin büyük bedeller ödeyerek kazandığı haklar birer birer gasp edilmek isteniyor. Diğer yandan, işçilerin büyüyen öfkesi pandeminin yarattığı korku duvarlarını yıkıyor. “Kıdem tazminatımızı gasp ettirmeyeceğiz” diyen işçiler ülkenin dört bir yanında eylemler düzenliyor. Metal işçileri sendika hakları için direniyor.
Biz genç işçi-öğrenciler için sermayenin bu pervasız saldırılarını püskürtmek ve geleceğimize sahip çıkmak sınıfımızın saflarında mücadele etmekle mümkün olabilir ancak.
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
- Okuyan Bir İşçi Soruyor
- Uyanmak İstiyoruz Güzel Bir Sabaha
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Greve Hazırlanırken Sohbetler
- Fırtınalar Yaratan Kelebekler!
- Sömürü Çarklarında Kaybolan Genç Yaşamlar
- MESEM: “Genç Eller” Üretiyor, Patronlar Sömürüyor!
- Sorunlarımız Ortak, Peki Ya Mücadelemiz?
- “Aman Çocuğum Sağa Sola Bulaşma” mı?
- “Enflasyon Canavarı”nı Üzerimize Salan Kim?
- Bir İlmek de MESEM Çıraklarından
- KYK Yurtlarında Ölmek İstemiyoruz!
- Bu Düzeni Yıkmak Boynumuzun Borcu
- Arel Üniversitesi Öğrencileri Servis Ücretine Neden İtiraz Ediyor?
- Aileler İstemese de Gençler Sorunları Görüyor
- Bizim Onlara İhtiyacımız Yok!
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
- “Nehir, Nehir, Çocuğumu Geri Verin!”
Son Eklenenler
- Sarayları süsleyen altın, sultanların ve soyluların yaşamında zenginliğin en önemli ölçüsü olmuştur. Fakat bu zenginliği üreten zamanın köleleri ve günümüzün işçileri için bu maden her zaman acı, gözyaşı ve ölüm getirmiştir. Altın madenlerinde...
- Çalıştığım işyerinde uzun yıllardır çalışan ve EYT yasası çıktıktan sonra SGK’ya başvurup emekli olanlar var. Malûm, emeklilik maaşı iktidar eliyle kuşa çevrildi. Bizim patron da sayıları azımsanmayacak kadar çok olduğu için EYT’li işçileri bir an...
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...