Buradasınız
Tek Çıkar Yol İşçi Sınıfının Birliğini Sağlamaktır!

Kardeşler, pek çok açıdan büyük önem taşıyan 24 Haziran seçimlerini geride bıraktık. Sonuçların açıklanmasının ardından seçime katılan partiler ve adaylar çeşitli değerlendirmeler yapıyorlar. Toplumun ezici çoğunluğu biz işçilerden, yoksul emekçilerden oluşuyor. Seçim sandıklarını büyük oranda biz işçi ve emekçilerin oy pusulaları dolduruyor. Peki, biz işçiler seçimleri neye göre, nasıl değerlendirmeliyiz?
Her şeyden önce şunu vurgulayalım: Farklı partilere oy vermiş olsak da, farklı siyasi görüşlere sahip olduğumuzu düşünsek de aslında bizler tek bir sınıfın, üreten işçi sınıfının parçasıyız. Bizlerle aynı partilere oy veren, bizleri sömüren sermayedarlarla ortak çıkarlarımız yoktur. Ama farklı partilere oy veren işçilerin çıkarları ortaktır. Bu nedenle tüm siyasal ve toplumsal olayları, gelişmeleri olduğu gibi bu seçimleri de kendi sınıfımızın, işçi sınıfının penceresinden bakarak değerlendirmeliyiz.
İlk olarak şunu söylemek gerekir ki iktidar uzun zamandır toplumu yapay temellerde kutuplaştıran, kamplaştıran bir siyaset izliyor. Seçim sürecinde yaşananlar; iktidarın işçi ve emekçileri bölüp parçalamayı, toplumu “biz” ve “onlar” şeklinde ayrıştırmayı başardığını bir kez daha ortaya koymuştur. Komşu komşuya, Sünni Aleviye, Türk Kürde, Karadenizli Doğuluya husumet besler hale getirilmiştir. İşte bu yapay kutuplaşmanın yarattığı gerilim seçim sürecine de yansımış ve işçi sınıfının yakıcı sorunları gündeme bile gelmemiştir. Bu sorunların üzeri bir kez daha örtülmüştür.
Bir düşünelim; 16 yıllık AKP-Erdoğan iktidarı döneminde İş Kanununda işçilerin çalışma şartlarını daha da kötüye götüren düzenlemeler oldu. Esnek çalışma, sözleşmeli işçilik, özel istihdam büroları, zorunlu bireysel emeklilik sistemi bu dönemde getirildi. Emeklilik yaşı uzatıldı, emekli aylıkları düşürüldü. Taşeron işçi sayısı birkaç yüz binden 3 milyona çıktı. Son 16 yılda iş kazalarında 20 bini aşkın işçi canından oldu. İş kazalarını engellemek için çıkarılan yasalar patronların isteği üzerine rafa kaldırıldı. İşçilerin tüm grevleri yasaklandı. Sendikalaşan işçilerin işten atılmasına sessiz kalındı, sendikaların altı oyuldu. İşçilerin yasal olarak hakkını aramasını engellemek için zorunlu arabuluculuk sistemi getirildi. Bu durum işçilik maliyetlerini aşağı çekti. Yani işçiler her açıdan kaybetti!
Bugün ekonomi daha da kötüye gidiyor ve bu vaziyet giderek gözlerden gizlenemez hale geliyor. Lira dolar karşısında değer kaybediyor. Yüzlerce milyar dolarlık dış borç var ve bu borcun yükü bizim sırtımıza yıkılacak. Geri kalan pek çok şeyin fiyatını belirleyen akaryakıta, soğan-patates gibi temel gıdalara gelen zamlar, fiyatlar rekor kırıyor. Evlere et giremezdi, şimdi soğan, patates de giremez oldu. Emekçilerin kredi kartı borçları ödenemez hale geldi. Taşerona kadro yalanı balon gibi patladı, istihdam seferberlikleri boş çıktı ve işsiz sayısı 6 milyonu buldu. Fabrikalar işten atmalara girişti. Dolaylı vergiler arttı, geçmediğimiz köprülerin, yolların parasını da öder olduk. Geçinebilmek için fazla mesailere kalmak, ek iş yapmak zorunda bırakılıyoruz. Tüm bunları dile getirdiğimizde iktidar “dış güçlerin oyunu” deyip işin içinden çıkıyor. Ama bizim hayatımız daha fazla çekilmez hale gelirken, iktidar ve çevresi lüks içinde yaşamaya devam ediyor.
Öte yandan bu iktidar, grevlerini yasakladığı, kadro hayalleriyle avuttuğu, enflasyona kurban ettiği işçilerin, işsizlerin, yoksulların, kadınların, emeklilerin, kısacası toplumun geniş kesimlerinin olağanüstü koşullara ve çarkı bozuk bu düzene karşı biriken tepkisini açığa vurmasından, bu iktidarı alaşağı etmesinden korkuyor. İşte bu nedenle işçileri, emekçileri susturup sindirebilmek, peşine takabilmek için türlü yalanlar söylemeye devam ediyor. “Beka sorunu” diyerek, “dış güçler” diyerek, “terör ve savaş tehlikesi” diyerek tüm bu yakıcı sorunların üzerine örtü çekiyor. Durmaksızın iç ve dış düşmanlardan bahsederek hedef şaşırtıyor. Yıkıma uğrattığı işçilerin ve emekçilerin öfkesini akıtacağı sahte kanallar yaratarak kendi iktidarını korumaya çalışıyor. Zaten erken seçim dayatmasında bulunarak ön almasının nedeni tam da budur: İktidarını sağlama almak!
Tüm iktidar ipleri tek merkezde toplanmış, demokratik hakları ortadan kaldıran bir tek adam rejimi yaratılmıştır. Gücünü seçim sandıklarından aldığını söyleyen bu iktidar, aslında sırtını OHAL’e ve tek adam rejimine yaslıyor. Toplumu yalanlarla aldatıyor, baskı ile zapturapt altında tutuyor. Sonuç ne olursa olsun bu seçimin demokratik ve adil bir seçim olmayacağı belliydi ve nitekim olmamıştır da! OHAL koşulları altında, her türlü devlet gücünün iktidarın emrinde olduğu, medyanın çok büyük oranda iktidarın sesi haline geldiği, muhalefetin sesinin kısıldığı, cumhurbaşkanı adaylarından birinin cezaevinde tutulduğu, gerçeklerin yerini yalanların aldığı, kısacası tek adam rejiminin her şeyi belirlediği bir ortamda yapılan bir seçim demokratik ve adil olamaz.
Kardeşler, tüm bunların anlamı aslında gayet açıktır: İktidardakiler işçilere, yoksul emekçilere “ne pahasına olursa olsun biz iktidarda kalacağız ve krizin faturasını siz ödeyeceksiniz” diyorlar!
Hatırlayalım! Seçimlerden önce sermaye sınıfına tüm “mağduriyetlerini” nasıl da tek tek ortadan kaldırdıklarını anlatan Erdoğan değil miydi? OHAL’i grevleri yasaklamak için kullandıklarını defalarca söyleyen de o değil miydi? İşçilerin grev hakkının olmadığı yerde işçilerin lehine bir toplu sözleşme imzalanması mümkün olamaz. Patronların dayatmaları ile karşı karşıya kaldığında grev hakkını kullanamayan işçinin ekmeği büyümez, böyle bir durumda demokrasiden, demokratik haklardan da bahsedilemez.
Kardeşler, işçi sınıfının sırtına yoksulluğun ve aşırı çalışmanın yükünü yıkan, sermaye sınıfınınsa bir dediğini iki etmeyen tek adam rejiminin yalanlarına inanırsak daha çekeceğimiz var demektir. Tek adam rejiminin vaat ettiği “istikrar” “huzur”, refah” işçilerin değil sermayenin istikrarı, huzuru ve refahıdır. Bilelim ki “Büyük Türkiye”den kasıt, işçilerin dizginsizce sömürülmesi ve sermayenin büyümesidir.
Hangi partiye oy vermiş olursak olalım unutmayalım ki biz işçi sınıfıyız ve bizim sınıfımızın gücü üretmesinden ve birliğinden gelir. Birlik olamayan işçi sınıfı, sermaye sınıfı karşısında güçsüz, haklarını koruyamayan bir işçi sınıfı demektir. Kültür, mezhep, etnik, yaşam biçimi temelinde ayrışmak, bölünmek, kutuplaşmak bizim için en büyük tehlikedir. Biz sınıf ekseninde birleşmek zorundayız. Sermaye sınıfının saldırıları karşısında saflarımızı birleştirmeli, güçlendirmeliyiz. Yaşadığımız sorunların üstesinden gelmenin tek yolu, işçi sınıfının birliğini sağlamaktır!
Yük Hayvanı Değil İnsanız İnsan!
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Bursa’da “Hak, Hukuk, Özgürlük” Yürüyüşü
- TTL Grevcisi Kadınlar: “Birimiz Hepimiz, Hepimiz Birimizdik”
- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB 1 Mayıs’ta Kadıköy’e Çağırdı
- Erlau İşçileri Sendikal Hakları İçin Mücadele Ediyor
- Esenyurt Belediyesi’nde Kayyum Yönetiminin İşten Atma Saldırısı Protesto Edildi
- Liseliler Ayakta: “Öğretmenime Dokunma!”
- Çayırhan Maden Ocağında Patlama: 2’si Ağır 14 İşçi Yaralandı
- Herkese Birinci Sınıf Sağlık Hizmeti İddiası ve Gerçekler
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Eğitim Sen’den ve Üniversite Öğrencilerinden Tutukluların Serbest Bırakılması İçin Eylem
- Kuzey ve Güney: İki Sınıfın Gerçek Hikâyesi
- Boykota Destek Genişledikçe İktidarın Saldırıları Büyüyor
- Büyük İnsanlığın Safında Bir Kalem: Sabahattin Ali
- İşçi Sınıfı Tarih Bilinci Kazanırsa İlerler
- O Yılan Kapitalizmdir, Sana da Dokunur Kardeşim
- Maltepe’de Milyonlar Bir Araya Geldi
- KESK İstanbul Şubeler Platformu: “Levent Dölek Serbest Bırakılsın!”
- Kapitalist Karanlığa Karşı Mücadeleyi Büyütelim
- Eğitim Sen: Baskılar Bizi Yıldıramaz
- “Hadi Siz de Birlik Olun, Korkmayın!”
Son Eklenenler
- Gaziantep’teki Zeugma Mozaik Müzesinde dünyaca bilinen bir mozaik yer alıyor. “Çingene Kızı” adı verilen ve 1800 yıllık geçmişe sahip bu mozaiğin göreni etkileyen, güçlü bir yanı var. Farklı renk ve dokulardaki binlerce küçük taşın birleşiminden...
- 1 Mayıs yaklaşıyor. Ankara’dan emekçi kadınlar olarak sizlerle 1 Mayıs’a hangi taleplerle katılacağımızı paylaşmak istedik. Bu vesileyle tüm emekçi kadın kardeşlerimizi kendi taleplerini, ortak taleplerimizi birlikte dile getirmek için 1 Mayıs’ta...
- Geçtiğimiz günlerde yandaş medyada tam anlamıyla “yersen” cinsinden bir haberle karşılaştım. Manşeti oldukça cafcaflıydı: “60 bin maaşla çoban bulamıyorlar!” Bu “hadi canım” dedirten cinsten haber, kandırılmaya açık olanlara “köyümüze dönelim,...
- 19 Mart’tan bu yana artan baskılara, gözaltılara, tutuklamalara ve proje okullarındaki keyfi atamalara karşı protestolar devam ediyor. Bursa Demokrasi Bileşenleri ve Anne-Baba Dayanışma Ağı öncülüğünde yüzlerce kişi 19 Nisanda “Hak, Hukuk, Özgürlük...
- Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Sunel Tütün, Oryantal Tütün ve TTL Tütün fabrikalarında TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 1700 işçi greve çıkmıştı. İşçilerin grevi 12 Nisanda kazanımla sonuçlandı. Doruk Madencilikte çalışan...
- Gebzeli işçi, emekçi kadınlar olarak bir araya geldik ve “UİD-DER ile 1 Mayıslar” videosunu izledik. Sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak, tüm emekçi kadın kardeşlerimizi ortak bir mücadele duygusuyla ayağa kalkmak için 1 Mayıs’a çağırmak...
- Uçak yolculuğu yapanlar bilir. Yolculuk esnasında uçağın kabin basıncının düşmesi, oksijen seviyesinin azalması durumunda oksijen maskeleri devreye girer. Yanımızda çocuğumuz olsa böyle bir durumda çoğumuz maskeyi önce çocuğumuza takmaya çalışırız,...
- Gelsinler yoldaşlar ben hazırım/ İki satır, bir mısra şiirle hazırım/ En karanlık dönemlerde/ Ektiğim tohumlar yeter bana/ Gelsinler yoldaşlar ben hazırım
- Milli Eğitim Bakanlığının proje okul atamalarına tepkiler devam ediyor. Eğitim Sen, proje okul uygulamaları ve atamalarına karşı 18 Nisanda Cağaloğlu Anadolu Lisesi önünde basın açıklaması yaptı.
- Vezir Muhammed Nurtani… Tanıdık gelmiştir bu isim pek çoğunuza… Yine de hikâyesinin bildiğimiz kısmını bir kez daha paylaşalım sizinle: Afganistanlı göçmen işçi Vezir Muhammed Nurtani 10 Kasım 2023’te çalıştığı kaçak maden ocağında kalp krizi...
- Artık eski kuşak işçilerden sayılırım. Mücadele örgütümüz UİD-DER saflarında yaş alıp 60’a merdiven dayadığım için kendimi bahtiyar hissediyorum. İlk 1 Mayıs’a 1979 yılında, İzmir’de, ustamla birlikte katıldım. Katılım oldukça yüksekti. Kalabalıkta...
- TTL tütün işçileri, örgütlü oldukları Tekgıda-İş Sendikası ile birlikte, 41 gün önce “Bu işyerinde grev var” pankartını fabrikanın dört bir yanına asarak greve çıktılar. Grev çadırlarını fabrika önüne kurdular. Büyük çoğunluğu kadın olan işçi...
- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, 1 Mayıs’ı bu yıl İstanbul Kadıköy Meydanı’nda kutlama kararı aldıklarını basın açıklaması yaparak duyurdu.