Buradasınız
Uzun Çalışma Saatlerindeki Tehlike!
Fatih’ten bir sağlık işçisi
Koronavirüs salgını dünyanın her yerinde sağlık işçilerinin iş yükünü daha da arttırdı. Bu süreçte hayata geçirilen tüm uygulamalar bilim kisvesi altında yapılırken gelin biz de artan iş yükü ve gece mesailerini bilimsel çerçevede değerlendirelim. Güya tüm kararlar bilim kurulları tarafından alınıyor. Egemenlerin çıkarlarını korumak üzere oluşturulmuş, şeffaf olmayan, sendikalar ve meslek örgütlerinin dâhil edilmediği bir kuruluşa ne güven duyulur ne de işçi ve emekçilerin yararına karar alması beklenir.
Artan iş yükünün ve uzun gece mesailerinin insan vücuduna olumsuz etkilerinin olduğu, düzenli uyku uyumanın vücudun işleyişinde ne kadar önemli bir yere sahip olduğu herkesçe bilinen bir gerçek. İngiltere’de sağlık çalışanları üzerinde yapılan bir araştırmada ortaya çıkan sonuç oldukça ilginç. 20 saatten daha uzun çalışan doktorlardan alınan kan örneklerindeki alkol miktarına bakılıyor. Ve ölçülen alkol oranı araç kullanımını engelleyecek düzeyde çıkıyor. Araştırmaya katılan sağlık işçileri sadece yarım saat süren çok kısa yemek ve dinlenme molaları kullanıyor. Ortaya çıkan sonuç da ciddi konsantrasyon eksikliği ve ruhsal anlamda çöküntüye sebep olabilecek derecede alkol oranı ile eşdeğer. Makale sağlık çalışanlarının gece mesaisi sonrası servislerle eve ulaşımının sağlanması gerektiğini çünkü trafik kazası geçirme ihtimalinin 5 kat arttığını vurguluyor.
Türkiye ile karşılaştırma yaparsak, ülkemizde sağlık işçilerinin nöbet süresi 36 saate kadar uzuyor. Mersin’deki Tarsus Devlet Hastanesinde Covid-19 yoğun bakım ünitesinde çalışan bir hemşire sabah nöbet devri sonrası yorgun olduğunu söyleyip, biraz dinlenip eve gitmek istemiş. Daha sonra çalışan diğer arkadaşları tarafından odada ölü halde bulunmuş. Mersin Tabip Odası ve SES şubesi tarafından yapılan açıklamada ölen sağlık çalışanının daha önce Lenfoma (Lenf kanseri) tedavisi gördüğü belirtildi. Böylesi kronik hastalıklar nedeniyle uzun saatler çalıştırılmamak gerektiğini bir yana bırakalım, sağlık çalışanları olarak Covid-19 geçirdiğimizde 10 gün sonraki kontrol testimiz pozitif olsa da çalıştırılıyoruz. Salgın hastalıkla mücadelenin sadece sağlık çalışanlarının sırtına yüklendiği şu günlerde bir sağlık çalışanı arkadaşımızı daha kurban verdik. Şimdi sorma sırası bizde. Madem bilime bu kadar kulak veriyorsunuz neden hâlâ uzun çalışma saatlerine maruz bırakılıyoruz? Madem halkın sağlığını düşündüğünüzü söylüyorsunuz, peki neden uzun çalışma saatleri nedeniyle dikkati dağılmış, psikolojileri bozulmuş sağlık çalışanları ile sağlık hizmeti veriyorsunuz? Dünyada ortalama 100 bin kişi başına 348 hekim düşerken bu sayı Türkiye’de 187. Gene 100 bin kişi başına 938 ebe/hemşire düşerken Türkiye’de 301 ebe/hemşire düşüyor. On binlerce atanmayı bekleyen sağlık çalışanı varken neden hâlâ atamalar sus payı verircesine azar azar yapılıyor?
Kardeşler bu soruları içimizden sormamız yetmez, hep birlikte ve yüksek sesle sormalıyız. Koronavirüs sürecinde egemenlerin ikiyüzlülüklerinden en çok etkilenen kesimlerden biri sağlık emekçileri. Alkışla karın doymayacağını, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması gerektiğini haykıran, artık yeter diyen sendikalarında örgütlenen İngiltere, Belçika, Nijerya, Güney Afrikalı sağlık emekçileri meydanlara çıkarak taleplerini dile getirdiler. Bizler de çalıştığımız hastanelerde yan yana gelmeli, onların her bilimsel dediğini kabullenmek yerine, sorgulamalı, soru sormalı, örgütlenip sorularımıza cevap aramalıyız.
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- Teknoloji Çağındayız Ama İşçiler Çalışırken Ölüyor!
- Örgütsüzlüğümüzün Bedeli: Artan İş Cinayetleri
- Baret Bile Olmadığı İçin!
- 28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Gününden 1 Mayıs’a
- Çıraklık Okulları ve Örgütlenme İhtiyacı
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
- “Nehir, Nehir, Çocuğumu Geri Verin!”
Son Eklenenler
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...