Buradasınız
Yaşadım Diyebilmek İçin!

Gençlik yılları insanın kimlik edindiği, ayakları üzerinde durmaya başladığı yıllardır. Genç insan heyecan, enerji, coşku, duyarlılık ve değişim arzusuyla, geleceğe dair umutlarla doludur. Yaşanan her bir olay, edinilen her bir deneyim en canlı ve özel anılar arasına yerleşiverir. Bundandır ki gençlik dönemi insan yaşamının en güzel yılları olarak ifade edilir. Ama öyle bir zamandan geçiyoruz ki her geçen gün daha fazla sayıda genç arkadaşımızın kendine “en güzel yıllarım bu mu?” diye sorduğunu duyuyoruz. Kimi arkadaşlarımız gençliklerini kupkuru, bomboş yaşadıklarını ve hiçbir anlamlı anı biriktiremediklerini söylüyorlar. Adeta hayatın doğal döngüsü değişmiş, gençlik enerjisinin ve coşkusunun yerini umutsuzluk, atalet ve bunalım almış durumda. Peki, neler oluyor, neden oluyor? Ve en hayati soru şu: varsa bir çıkış, nerede?
Yapılan bir araştırmaya göre 12 ila 26 yaş arasındaki gençlerin yarıdan fazlası, günlük uğraşlarını ilginç, önemli veya motive edici bulmuyorlar. Bu her günün bir öncekine benzediği ve bir anlamda yaşamın emekçi gençlik için sıradanlaştığı, değersizleştiği anlamına geliyor. İnsan kendisinde iz bırakan, güçlü duygular hissettirmiş olayları hatırlar. Anılarımız yaşamöykümüzü oluşturur, bir anlamda bizi olduğumuz kişi haline getirir. Peki, insan yaşamının sıradanlaşması, anı olarak ifade edilemeyecek kadar güçsüz olaylarla sürüp gitmesi çok acı değil midir? “Son 5 yıldır doya doya gülmedim”, “yaşamdan keyif almıyorum”, “en son ne zaman kaliteli zaman geçirdiğimi hatırlamıyorum”, “geriye baktığımda yaşadım diyemem”… Sıra arkadaşlarımızın, tezgâh arkadaşlarımızın dilinden dökülen bu ve benzeri ifadeler sizce de büyük bir soruna işaret etmiyor mu?
Gençliğin içine sürüklendiği bu durumun yegâne sebebi kapitalizmdir. Zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul eden düzenin adıdır kapitalizm. Onun akıldışı işleyişinden gençliğin payına daha fazla sömürü, daha derin yoksulluk, işsizlik, geleceksizlik ve depresyon düşüyor. Kapitalizmin yaşamlarımızı nasıl sınırladığını birkaç örnekle somutlayalım. Araştırmalara göre modern tarihte ilk kez gençler anne babalarına göre daha yoksul durumdalar, daha kötü koşullarda yaşıyorlar. Genç işsizliği hemen her ülkede zirve yapmış durumda, Türkiye’de bu sayı 3 milyonun üzerinde! Son yıllarda hayatımıza yeni bir tanım girdi; ev genci! Ne istihdamda ne eğitimde olup bu kategoriyi oluşturan 15-24 yaşındaki gençlerin oranı yüzde 28. Yani her üç gençten biri evde! Gençler artık ömür boyu çalışsalar dahi ev sahibi olamayacaklarını biliyorlar. Türkiye’de 30 yaş altındaki 20 milyon civarı gencin dörtte üçü ancak ailesinden alabildiği harçlıkla geçinebiliyor. Her 10 gençten 9’u tatil yapamıyor. Hal böyle olunca yüzbinlerce genç sosyalleşebilmek için ne zaman bulabiliyor, ne maddi imkân, ne de moral… Anılarını paylaşabileceği dostluklar kuramıyor ya da birer birer dostlarını kaybediyor. Kabuğuna çekilen genç kendini değersiz hissediyor, umudu da yaşama sevinci de kalmıyor.
Peki, başka türlüsü mümkün mü? Evet mümkün! Bunun üstesinden gelmenin yegâne yolu boyun eğmeyi reddetmek ve değiştirmek üzere harekete geçmektir, bu amaca bağlanmaktır. İşçi sınıfının haklı mücadelesine, insanlığın kurtuluşu fikrine, bu fikrin etrafında kenetlenmiş insanlara bağlanmak, insan soyunun mutluluğu için çabalamak “yaşadım” diyebilmenin yoludur. İnsan böyle bir durumda her şeye rağmen hayattan keyif alır. Çünkü birlikte haklı bir amaca bağlanmak, birlikte üretmek, insana güç verir, yaşamına anlam katar. Böyle bir topluluğun parçası olmak birey olarak da güçlü, yararlı, verimli olduğunu hissettirir, mutlu eder.
İnsanın yaşama sevincini solduran bir düzen var karşımızda. İnsanı ezen, aşağılayan, varlığını anlamsızlaştırıp nefessiz bırakan bir düzen! Birlik olmadan daha güzel bir dünyanın, anlamlı bir yaşamın hayalini bile kuramayız, nefes bile alamayız. Bu nedenle yan yana gelmeye ve kendi sınıfımızın, işçi sınıfının mücadele yolundan gitmeye ihtiyacımız var. Yaşamlarımıza anlam katmak istiyorsak bizi zehirleyen bu düzene karşı birleşmeli, işçi sınıfının saflarında yerimizi almalıyız. İnsanın esaret zincirlerinden kurtulduğu özgür bir dünya için yüreğimizden, aklımızdan, elimizden ne geliyorsa yapmalıyız. Emekçi gençlik olarak ancak bu zorbalık düzenine karşı durma cüretini kuşanabilirsek yaşamlarımızdaki o koca boşluğu doldurabiliriz.
Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
Annelerin Acıları Bize Ne Anlatıyor?
- İşçi Dayanışması 208. Sayı Çıktı!
- Örgütlü Olamayan Ucuz İşgücü Olur
- Komşunun Evi Yanarken…
- İşçi Gençlik Patronların Kölesi Olmayacak
- On Depo Benzin İle Ölçülen Emek
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Sağlıksız Bir Sağlık Anlayışı
- Kim Bu Herkes?
- Zeytin Ağacına Bile Düşmanlar!
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- İşçi Dayanışması 207. Sayı Çıktı!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- Çatalca’ya Bir Ziyaretin Ardından
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- Sınavlar, Gelecek Kaygısı… Çözüm Nerede?
- Nehirler Akmaya, Gençlik Mücadeleye Devam Eder!
- Yaşımız 19…
- UİD-DER’de Çocukların Anlattıkları
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Üniversite Hayalleri ve Hayatın Gerçekleri...
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- “Babamıza Bile Güvenemeyecek miyiz?”
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- Yalnızlık ve Korku Duvarını Hep Birlikte Yıkalım!
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- “Kafasını Telefona Gömen Gençlerden Değiliz!”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Komşunun Evi Yanarken…
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Kim Bu Herkes?
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
Son Eklenenler
- Kamu emekçilerinin 2026–27 yıllarını kapsayacak toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başladı. Yaklaşık 6 milyon kamu emekçisi var ve aileleri ile birlikte düşünüldüğünde 20 milyon insanı ilgilendiren bir süreç başladı. Kamu işvereni yani devlet, 2026’nın...
- İşçi Dayanışması’nın sayfalarında dünyadan işçi mücadelelerine, yüz milyonlarca işçinin katıldığı grevlere, farklı millet ve inançlardan yüz binlerce emekçinin bir araya geldiği Filistin’le dayanışma eylemlerine, ülkeden ülkeye yayılan emekçi...
- 17 Ağustos 1999 gecesi Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biri yaşandı. Kocaeli, Yalova, Sakarya, İstanbul ve Düzce’yi sarsan 7,4 büyüklüğündeki depremde 50 binden fazla insan hayatını kaybetti, çok daha fazlası yaralandı. Yüzbinlerce...
- Mersin’in Tarsus ilçesi 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren PMS Tıbbi Cihazlar fabrikasında 12 işçi, sendikaya üye oldukları için işten çıkarıldı. Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS), 16 Ağustosta fabrika önünde basın açıklaması...
- Sakarya Hendek’te bulunan, Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Koç Holding’in şirketlerinden Türk Traktör’ün tedarikçisi olan SAG Hidrolik fabrikasında bir işçinin işten çıkarılması sonrası 12 Ağustosta direniş başladı. TEKSİF Sendikasına...
- İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırıları ve açlık politikası tarifsiz acılar yaşatmaya devam ediyor. Siyonist rejim, iki milyon Filistinlinin bölgeden sürülmesi anlamına gelecek olan Gazze’yi tam işgal planıyla saldırılarını tırmandırıyor....
- Pakistan’da binlerce tekstil işçisi, hakları için haftalardır mücadele ediyor. Arjantin’de emekliler her Çarşamba günü düzenledikleri protestolar devam ediyor. Tunus’un en büyük işçi sendikası Tunus Genel İşçi Birliği (UGTT) üyesi toplu taşıma...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu KESK, 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine dair, Kamu İşveren Heyeti teklifinin açıklanmasının ardından, 13 Ağustos Çarşamba günü Türkiye’nin pek çok kentinde ortak basın...
- Artık ben de anlıyorum ki; bir işçi hayata bu pencereden bakmaya başlar, işçi sınıfının bir ferdi olduğunu kavrar, hayatını buna göre dizayn etmeye çalışır, örgütlü davranır, mücadelenin ve dayanışmanın gücünden beslenirse gözleri hakikati görmeye...
- Egemenler zenginlik, güç ve iktidar uğruna kavga ederken bunun bedelini hep işçilere ödettikleri için oyunlarında, şiirlerinde işçileri emperyalist savaşa karşı çıkmaya çağırıyordu Brecht. Kendisi 1898’de doğmuştu ve çocukluğu dünyanın da Almanya’...
- 12 Ağustos gece saatlerinde Evrensel Gazetesinin İzmir/Alsancak’ta bulunan bürosuna silahlı saldırı gerçekleştirildi. Gazetenin tabelası hedef alınarak 7 kurşun sıkıldı. Saldırının ortaya çıkmasının ardından bir kişi gözaltına alındı.
- Trendyol Go işçileri, artan iş yükü, düşen kazançlar ve şirketin aldığı tek taraflı kararlar nedeniyle 11 Ağustos’ta Bursa’da eylem gerçekleştirdi. HepsiJet işçileri işyerindeki ağır çalışma koşulları, sendikal örgütlenmeye yönelik baskılar, ücret...
- Kamu İşveren Heyeti 4 milyon kamu emekçisini ve 2,5 milyon emekliyi ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde ilk zam teklifini 12 Ağustosta açıkladı. İktidar 2026 yılının ilk altı ayı için yüzde 10, ikinci altı ayı için yüzde 6, 2027...