Buradasınız
Asgari Ücretten Önce Baskılar Arttı
Pendik’ten bir kadın işçi

Bir seneden fazladır bir işyerinde engelli kadrosunda temizlik işinde çalışan bir kadın işçiyim. İşe başladığımda on beş seneden fazladır çalışan bir ablanın yanına verdiler beni. Ben engelli olduğum için Abla bana çok yardımcı oldu. Hem ağır işleri bana yaptırmadı, hem de işi ve gereken kuralları öğretti. Daha sonra Ablayı alıp başka bir bölüme verdiler. Ben çalıştığım bölümde tek kaldım. Engelli olduğum için çok zorlanıyorum. Yani önceden iki kişinin yaptığı işi tek başıma yapıyorum. Diğer arkadaşlarımın her biri de iki ayrı katın işini yapıyorlar. Yol parası, asgari geçim indirimi ve engelli indirimi dâhil 1350 lira maaş alıyorum. Diğer arkadaşlarımın da çoğu yıllardır çalışmalarına rağmen yol parası dâhil 1350-1400 civarı maaş alıyorlar.
Asgari ücret 1300 lira olacak diye işyerinde bize uygulanan baskı iyiden iyiye arttı. “Asgari ücret 1300 lira olacak” deniyor. Ama asgari geçim indirimi 1300 liranın içinde mi, dışında mı o da belli değil. Zaten iki kişinin yapabileceği işi tek başımıza yapıyoruz. Bu da yetmezmiş gibi niyetlerini açıkça söylemeseler de daha fazla baskı yapmaya başladılar. Biz de kendi aramızda konuşurken “acaba maaşlarımız asgari ücretin üzerinde olduğu için, hiç zam vermemek için mi bunları yapıyorlar?” diye birbirimize soruyoruz.
Yemek molamız bir saat. Ama biz yemekten sonra hemen işe başlıyoruz ki saat beşe kadar işimizi bitirebilelim. Sabah ve öğleden sonra çay molamız var. Ama gidip çayımızı alıp oturarak içemiyoruz. Çayımızı alıp patronlara ve müdürlere görünmemek için soyunma odasında, onlara görünmeyeceğimiz yerlerde gizlenerek içmek zorunda kalıyoruz. Çayımızı alıp oturarak rahat bir şekilde içemiyoruz. Beş dakika olsun dinlenmeye bile izin vermiyorlar. Yorulduğumuzda, beş dakika oturduğumuzu gördüklerinde kızıyorlar “oturmayın, çalışın” diyorlar. Bizi her dakika gözetliyorlar. Zaten yaptığımız iş belli. İşimizi akşam mesai bitimine kadar bitirmek için kendimizle yarışıyoruz. Buna rağmen her fırsatta tepemize dikiliyorlar. “İşinizi bitirmeden çıkmayın” diyorlar. Bazı günler işimiz bitmediği için mesai bitiminden sonra da çalışmak zorunda kalıyoruz. Fazla mesai parası vermemek için müdürlere “giriş saat 8, çıkış 5 yazın” diyor patronlarımız. Sabah saat 8’de işe başlamak zorundayız. Ama akşam çıkışımız her gün saat 5’te olmuyor. İşimiz bitmediği için bazen saat 5’i geçiyor, 5 buçuğa kadar kalıp işimizi bitiriyoruz.
Ben %68 engelli biri olarak, işyerinin koşulları çok zor olmasına ve bedenimi zorlamasına rağmen elimden gelenin fazlasını yaparak bu işyerinde kaldım ve ilk senemi doldurdum. Bu bir seneyi nasıl doldurduğumu bir ben bilirim. Oysa işverenin daha uygun ve bu kadar yorup canımı çıkartmayacak biçimde çalıştırması gerekiyor. Ama işverenimizde insaf ve vicdan yok. Diğer arkadaşlarımın da işleri hiç kolay değil. Benim işimin iki katı kadar ağır ve zor işleri. Bu çalışmayla yarın bir gün onlar da birer engelli durumuna gelecekler. İşverenimiz bizim sağlığımızı düşünmüyor. Hatta hiçe sayıyor. Bizim sırtımızdan kazandıkları paranın küçücük bir parçasını bize veriyorlar. Onu da çok görüyorlar. Biz olmazsak o kocaman binayı kim temizleyecek, kendileri mi? Bu işverenler nankörler. Ne kadar iş yapsak da gözlerine görünmüyor.
Sivas’ta İş Cinayeti
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: 8 Mart Yol Gösteriyor, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Emekçi Kadın, Yaşam, Mücadele, Dönüşüm
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- UİD-DER Kadın Komitesi: Sorunlar, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Güvencesiz ve Esnek Çalışma Modellerine Bir Yenisi Eklendi: “Komşu Annelik”
- Bu Televizyonlar Neleri Gösterir, Neleri Göstermez?
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...