Buradasınız
Beklemek Fayda Etmez, Godot Gelmeyecek!
“Bir şey değişmez ki” veya “zaten yapacak bir şey yok” gibi ifadeleri çok duyarız insanlardan. İnsanlar, bu umutsuzluk ifadelerini tekrarlayarak o an içinde bulundukları koşulların değişmeyeceğini dile getirmeye ve aslında hareketsiz kalışlarını haklı göstermeye çalışırlar. İlginçtir ama böyle yaparak yaşamı çekilir kılmaya çalışırlar. Bir taraftan da “değişmez” dedikleri koşulların değişmesini, kendilerinin yapamadığını başkalarının onlar adına yapmasını isterler, umut ederler. Çünkü insan umutsuz yaşayamaz ve umudun öldüğü gün insan da ölür. Ancak umutsuzca sözleri tekrarlamayı bir yaşam biçimi haline getirmek veya kurtarıcı beklemek insanı ve toplumu ileriye doğru götürmez, çürütür. Samuel Beckett’in Godot’yu Beklerken adlı tiyatro eseri, bir umut olarak umutsuzca kurtarıcı beklemenin insan ruhunda nasıl bir yıkım yarattığını çarpıcı şekilde ortaya koyar. Bu eserde, bir ağacın altında Vladimir ve Estragon’un monoton şekilde bekleyişleri anlatılır. Zaman adeta donmuştur, mekân ise sabittir. Karakterlerin tek eylemi ise beklemektir. Peki, neyi? Hiç gelmeyecek bir kurtarıcıyı, Godot’yu! İçinde bulundukları sorunu aşmak için sorumluluk alıp harekete geçmezler. Onlara göre yapacak bir şey yoktur. Ancak ne gelen vardır, ne de giden. Öyle ki Godot diye biri veya bir şey var mıdır o bile belli değildir!
Sayısız toplumsal sorunu küresel bir krize dönüştüren kapitalizm, her geçen gün insan yaşamında daha yıkıcı sonuçlar doğuruyor. Bu düzenin iyi, güzel, aydınlık bir gelecek sunamayacağı gün geçtikçe daha çok görülüyor. Türkiye’de ise tek adam rejiminin baskıcı uygulamaları toplumu nefessiz bırakıp sorunları daha da katlanılmaz hale getiriyor. Genç kuşaklarda ve özellikle bunların okuyan kesimlerinde umutsuzluk, yaşam sevincinin kaybolması ve depresyon yaygınlaşıyor. Esasında depresyon da insanın var olan koşullara ve gidişata verdiği ruhsal/duygusal bir tepkidir. Ne var ki bu tepki umut, sevinç ve değişim yaratan pozitif bir tepki değildir. Bu tepkinin olumlu bir enerjiye dönüşmesi için hem genç kuşakların içinde bulundukları durumun nedenlerini kavramaları hem de beklemeci durumdan sıyrılmaları gerekir.
Belli bir zaman öncesine kadar üniversite mezunu olmak toplumda “ayrıcalık” anlamına geliyordu, şimdi değil! Herhangi bir emekçi genci düşünelim. Üniversiteyi kazanıyor ama yarış bitmiyor, okul hayatı boyunca çeşitli sertifika programlarına katılmak zorunda hissediyor. Bitmiyor, yeri geliyor yüksek lisans, doktora yapıyor. Böylece üretim sürecine katılma yaşı sürekli yukarı çekiliyor. Bir genç 25-30 yaşına geliyor ancak ortada iş yok! Milyonlarca genç ailesinden alabildiği destekle yaşamını sürdürmek zorunda! Bunun yarattığı psikolojik yükü düşünelim. Sorun çok katmanlı ve çok büyük! Derinleşen ekonomik kriz, sosyal ve kültürel aktiviteleri iyice kısırlaştırırken emekçi gençlik yeteneklerini açığa çıkaramıyor. İşsizlikten ve olanaksızlıktan dolayı kendini aşağılanmış hissediyor, kimlik bunalımına düşüyor ve hiçlik duygusu gelişiyor. Ortaya kapitalizmin yarattığı bir anomali çıkıyor: Biyolojik olarak 30, sosyal olarak 18-20 yaşında gençler!
Kapitalist düzen her geçen gün daha fazla genci atıl hale getirip üretimin ve toplumsal yaşamın dışına itiyor. Bilelim ki bu durum sürdüğü sürece çürüyen düzen genç kuşakları da çürütüp heba edecek. Bu koşullara mahkûm edilen bir insan, köksüz ağaca benzer. Nasıl ki kökünden sökülen bir ağaç ölürse böyle bir insan da sosyal olarak ölür. Fakat pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de gençlik bu gidişattan memnun değil, olamaz da! Ne var ki Türkiye’deki duruma baktığımızda, başta rejimin ve ailelerin baskısı olmak üzere birçok faktörden dolayı gençlerin mücadele etmekten uzak durduğunu görüyoruz. Bunun yerine Vladimir ve Estragon gibi beklemekle, şikâyet etmekle yetiniyor, sorumluluk almıyorlar. Mesela işsizlikten iklim krizine kadar dünyamızda sayısız sorun olmasına rağmen birçok genç, “ben neden bu yaşımda siyaset konuşuyorum” diyebiliyor. Elbette onlar siyaset deyince burjuva düzenin “kirli” siyasetini anlıyorlar. Oysa tam da bu yaşta işçilerin ve gençlerin siyaset yapması gerekiyor. Dünyadaki sorunların nasıl çözüleceğine kafa yormaları, insanlığı boğan kapitalizme karşı mücadeleye atılmaları gerekiyor. Çünkü belletilenin aksine, insan toplumsal sorunlara karşı duyarlı olursa ve sorumluluk alırsa değişip gelişir. İnsanlık için doğru olan, izlenmesi gereken yol budur.
Krizli ve fırtınalı bir dönemden geçiyoruz. Kapitalizmin yarattığı krizler anaforu insanlığı içine çekerken oturup kurtarıcı bekleyemeyiz. Bize başka bir dünya; insanlığın bu güne kadar uğruna çokça bedel ödediği sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız, özgür bir toplum gerek! Bu acımasız dünyayı değiştirmeye girişelim. Godot’yu beklemek yerine, “başka bir dünya mümkün” diyerek kolları sıvayalım.
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- İyi ki UİD-DER’liyim…
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- Bizi “Biz” Yapan Şarkılarımız…
- Nasırlı Ellerin Yumruğu Bugün!
- Kariyer Gelişim Masallarıyla Geleceği Çalınan Gençler
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
- Okuyan Bir İşçi Soruyor
- Uyanmak İstiyoruz Güzel Bir Sabaha
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
Son Eklenenler
- Türkiye’de emekçiler, büyüyen yoksullaşma dalgasının altında ayakta kalma mücadelesi veriyor. Bu mücadeleyi tek başına veremeyeceğinin farkına varan işçiler, birlikte mücadele etmenin yollarını arıyorlar. Çalışma koşullarını iyileştirmek ve...
- Güney Kore’de devlet başkanı Yoon Suk Yeol’un sıkıyönetim ilan etme girişiminin ardından kitlesel protestolar devam ediyor. Güney Kore’deki sendikaların, siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin çağrısıyla on binlerce kişi başkent Seul başta...
- İşçi Dayanışması Nisan 2008’de yola çıktığında tüm dünyada sarsıcı bir ekonomik kriz yaşanıyordu. Sermaye sınıfının hizmetindeki iktidarlar, krizin bedelini işçi sınıfına ödetmek için en yıkıcı politikaları hayata geçiriyorlardı. Aradan geçen...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 9 Aralıkta İstanbul Taxim Hill Otel’de düzenlediği basın açıklamasıyla DİSK Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan Asgari Ücret Araştırması Raporu’nu ve DİSK’in asgari ücret taleplerini açıkladı.
- 8 Aralık Pazar Günü, İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla binlerce işçi ve emekçi hayat pahalılığına, düşük ücretlere, vergi soygununa, kayyımlara, baskılara hayır demek için Kartal’da bir araya geldi. Mitingde DİSK ve KESK’e bağlı...
- Bizler çeşitli sektörlerde çalışan kadın işçileriz. Öncelikle İşçi Dayanışması bültenimizin 200. sayısını heyecanla bekliyoruz. Bültenimiz bundan 16 yıl önce, 2008 Nisanında çıktı ve ilk iş olarak mücadeleci işçi ve emekçileri 1 Mayıs’ta UİD-DER’le...
- Sevgili işçi kardeşlerim. Geçtiğimiz günlerde bir kez daha Engelliler Gününde engellilerin yaşamının nasıl eziyete dönüştürüldüğüne tanık olduk. Engelliler sokağa çıkıp “engelsiz yaşam istiyoruz” diye haykırıyorlar. Engellilerin ortak talebi...
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez fabrikasında Tekgıda-İş Sendikasında örgütlendikleri için işten atılan 146 işçi 140 gündür sendika hakkı ve işe iade talebiyle mücadele ediyor. Polonez işçileri seslerini duyurmak için aylardır çeşitli eylemler...
- TEKSİF Sendikası, Bolu Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren Gezer Terlik Tekstil fabrikası önünde 5 Aralıkta basın açıklaması yaparak işverenin sendika düşmanı tutumunu ve işten atmaları protesto etti. İstanbul Finans Merkezi Merkez Bankası...
- Barınma ihtiyacı, tarih boyunca insanın en temel ihtiyaçlarından biri olmuştur. Tarihin ilk dönemlerinde bizi yırtıcılardan ve olumsuz hava koşullarından koruyan barınma alanlarımız zamanla gelişerek ailemizle paylaştığımız bugünkü evler haline...
- Çocukluğumuzda, gençliğimizde “çok çalış sınavda başarılı ol, işsiz kalmayacağın bir bölümde oku” telkinlerini, işe başladıktan sonra “çok çalış maaşın artsın, daha iyi bir bölüme geç” sözlerini sıkça duymuşuzdur. Elbette hepimiz iyi bir gelecek...
- İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki Ağaç AŞ’de çalışan DİSK/Birleşik Tarım Orman İşçileri Sendikası (BTO-Sen) üyesi işçiler, 5 gün çalışma 2 gün izin haklarının gasp edilmesine karşı işyerlerinde oturma eylemine başladı. İstanbul Silivri’de...
- Almanya’da on binlerce işçinin çalıştığı otomobil üreticisi Volkswagen’de (VW) işçiler 2 Aralık Pazartesi günü uyarı grevleri yaparak taleplerini ve şirketin kitlesel işten çıkarma planlarını protesto etti. IG Metal sendikasında örgütlü yaklaşık 100...