Buradasınız
Çocuklarımız Egemenlerin Umurunda mı?
Küçükçekmece’den bir kadın işçi
“23 Nisan kutlu olsun. Sevinin küçükler, övünün büyükler...la la la la…” şarkıları eşliğinde ilkokul sıralarında çocuksu bir telaşla karşılanır 23 Nisan. Renkli el işi kâğıtlarıyla sınıfın pencereleri süslenir, müsamerelere hazırlanılır. “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” adıyla “dünya çocuklarına armağan edilen en büyük gün” kutlanır.
Yine bir 23 Nisan’ı geride bıraktık. Şu anda çocukların içinde bulunduğu atmosfere bakarsak her zamanki gibi emekçilerin ve ezilen halkların çocukları için çok da bayramlık bir hava olmadığını görürüz. Çocukların çalışmak zorunda kaldığı, defalarca tacize ve tecavüze uğradığı, küçücük yaşlarında evlendirildiği ve hiçbir suçları yokken öldürüldüğü bir ülkede, bu çocuklar için bayramlardan söz edilebilir mi? Aksine her geçen gün geçim sıkıntısının arttığından, savaşlardan, bunlara bağlı olarak da toplumsal çürüme ve yozlaşmanın alabildiğine şiddetlendiğinden söz edebiliriz. Tüm bunlardan nasibini bol bol alan da yine işçi ve emekçilerin çocukları oluyor.
UNICEF’in OECD üyesi 41 ülke arasında, çocuklar arasında fırsat eşitliğini inceleyen araştırmasında da Türkiye’deki çocukların durumu bir kez daha ortaya çıkıyor. Türkiye, çocuklar arasındaki gelir eşitsizliğinin en fazla olduğu 2. ülke konumundayken, araştırmanın bir bölümü olan çocukların “yaşam memnuniyeti” alanında ise son sırada bulunuyor. Sadece 2015 yılında resmi verilere göre 31 bin 337 çocuğun evlendirildiğini, sayısını bilmemekle beraber on binlerce çocuğun cinsel istismara uğradığını düşününce bu memnuniyetsizliğin nedenlerini daha iyi anlayabiliyoruz.
Ezilen sınıfın çocukları, yaşamlarından nasıl memnun olabilirler ki! Hayatın acı gerçekleriyle daha ana karnındayken tanışıyor işçi çocukları. Daha ana karnındayken yeterli beslenemediği için sağlık problemleri çekiyor. Daha ana karnındayken egemenlerin kirli savaşlarında kurşunların hedefi oluyor. Hiç anlam veremediği bombalardan, yani ölümden korunmak için başka memleketlere göçmek zorunda kalan çocuklar, oyunlar oynaması, gülüşüp dertsiz tasasız koşuşturması gereken çocuklar, buralarda para kazanmak için metrobüs duraklarında koşuşturuyorlar. Ya da deniz kıyılarında birbirlerine su sıçratıp şakalaşması gereken çocuklar, kapkara sularda boğulup kıyılara vuruyorlar. Ve bizim öldürüldükten sonra sokağa çıkma yasağı yüzünden toprağa gömülemeyen, günlerce buzdolabında bekletilen çocuklarımız da var. Veya ölmek isteyen çocuklarımız... Onlar hayatlarından vazgeçerek neden intihar ettiler dersiniz? Cinsellik kelimesi nedir bilmezken cinsel istismara uğrayan minikler, çocuk yaşında gelin duvaklarıyla sarmalanan binler neresinden memnun kalsınlar yaşamın?
Peki, 23 Nisanlarda “çocuklarımız çocuklarımız” diye dillerinden düşürmedikleri çocuklar egemenlerin umurunda mı? İş konuşmaya ve duygu sömürüsü yapmaya geldiğinde egemenlerin “vicdanından” sual olunmaz. Cumhurbaşkanı yaptığı konuşmada “keşke dünya çocuklarının her birini ayrı ayrı kucaklayabilsem, o güzel ellerinden, masum gözlerinden öpebilsem” diyor ve çocuklara korkmamaları gerektiğini, karanlıkların arkasında mutlaka güneş doğacağını söylüyor. “Sonuna kadar savaş” diyenlerin bu şekilde konuşması karşısında insan ne diyeceğini bilemiyor. Sonra da “2023’te çocuklarımızı daha güvenli ve müreffeh bir dünyaya kavuşturmayı amaçlıyoruz” diyerek yüreğimize su serpiyor! Güvenli ve müreffeh bir dünya? Ama kimin için, kimin çocukları için? Olsa olsa dünyanın %1’lik kısmında yer alan milyarderler ve çocukları için.
Yıl 2016 ve kapitalizm her geçen gün bizler açısından daha katlanılmaz bir hal alıyor. Bugünden bakınca egemenlerin tepesinde olduğu, ileriki yılların “daha güvenli ve müreffeh” dünyası nasıl bir dünya olacak? Bunu kestirmesi zor değil. Yaşadığımız dünyadan çocuklarımız hoşnut değil, biz de hoşnut değiliz. O zaman neden yaşamlarımızı hiçe sayıp ömür tüketmeye devam ediyoruz? Bugün saçının teline zarar gelecek diye sevmeye kıyamadığımız çocuklarımızı aslında bu zalim sistemden koruyamıyoruz. Çünkü hep birilerinin bizi kurtarmasını bekliyoruz ve bekledikçe hep gerilere düşüyoruz. Çocuklarımızı fanuslarda saklayamayacağımıza göre onlar için bir şeyler yapmak zorundayız. Onlar için, onların ekmeğine, sağlığına ve canına göz dikenlere karşı mücadele vermek zorundayız. Çünkü bizim çocuklarımız ağlamayı değil gülmeyi hak ediyor.
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- Bu Televizyonlar Neleri Gösterir, Neleri Göstermez?
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
- Değişen Dünyam ve Dünyayı Değiştirme İsteğim
- Acımız Öfkeye, Öfkemiz Mücadeleye Dönüşsün!
- Emekçi Kadın Mücadeleyle Güzelleşir
- Emekçi Kadınlar Haydi 1 Mayıs’a!
- Yaşıyoruz Sanıyoruz
Son Eklenenler
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...