Buradasınız
MESEM: “Genç Eller” Üretiyor, Patronlar Sömürüyor!

Türkiye’de eğitim sisteminin son 20 yılına baktığımızda tablonun korkunç olduğunu görüyoruz. Eğitimin paralı hale getirilmesi, yapboz tahtası misali sürekli değişen ve niteliksizleşen müfredat ve sınav sistemi, okuduğunu anlama ve yorumlama konusunda zorluk yaşayan mezunlar, sınavlarda sıfır çeken gençler, başta ekonomik zorluklar olmak üzere çeşitli gerekçelerle eğitimin dışına itilen milyonlar… Bu koşullarda, 2021-2022 eğitim öğretim dönemiyle birlikte düzenlenen Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) uygulaması işçi ve emekçi ailelerden pek çok genç için bir seçenek haline geldi. “Gelecek Mesleki Eğitimde” sloganıyla duyurulan projenin amacı “erken yaşta mesleki eğitimi geliştirmek, gençlerin istihdamını sağlamak, öğrenciyken para kazanmak” şeklinde sunuldu. Oysa projeyi ortaya koyanların niyeti hiç de bu hedeflere ulaşmak değildi. Siyasi iktidarın MESEM projesi, esasında patronlar için ballı teşvikler, bedavaya çalıştırılacak, sömürülecek gençler ve çocuklar demekti!
MESEM’e kaydolmak için ortaokul diplomasına sahip olmak yeterli ve yaş sınırı da bulunmuyor. MESEM öğrencileri haftanın 1 günü okulda eğitim alırken 4 gün de sözleşmeli olarak işyerlerinde çalışıyorlar. Çalışmalarının karşılığında ellerine geçen ücret ise son derece düşük. 9, 10 ve 11. sınıf öğrencileri “çırak” olarak işe alınırken asgari ücretin yalnızca yüzde 30’u, 12. sınıf öğrencileri ise “kalfa” olarak asgari ücretin yarısı kadar ücret alabiliyorlar. Emeklilik primleri yatırılmıyor, sadece meslek hastalıkları ve iş kazası sigortası yapılıyor. Özellikle koordinatör öğretmenlerin yetersizliği, ilgisizliği, işyerlerinde sendika olmaması, sendika olması halinde yasal olarak üyesi olamayan çıraklarla ilgilenmemesi gibi durumlar genç çırakların koşullarının daha da zorlaşmasına neden oluyor.
Üstelik MESEM çıraklarının ve kalfalarının aldıkları son derece düşük ücretler İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanıyor. Yani sermaye sınıfının iştahını kabartan işsizlik fonu bir kez daha amacı dışında kullanılıyor: İşçinin ücreti yine işçiye ödetilirken patronlar bedava işgücüne kavuşmuş oluyor. Bu sebeple patronlar MESEM önünde adeta kuyruk olmuş durumda. Pek çoğu sıfırdan öğrenci kaydı yaptırmak yerine zaten işletmesinde çalışan işçileri öğrenci olarak gösterip usulsüzce teşviklere konuyorlar. Emekçiler Cumhuriyet tarihinin en büyük yoksullaşma dalgasıyla boğuşurken her ay MESEM üzerinden patronlara bu şekilde milyarlarca lira kaynak aktarılıyor.
2021 yılı sonunda Mesleki Eğitim Kanununda yapılan değişiklikle birlikte MESEM’e kayıtlı kişi sayısında patlama yaşandı ve bu kurumlar gerek eğitim gerekse de çalışma yaşamının önemli bir halkasını oluşturmaya başladı. Daha önce MESEM’e kayıtlı çırak ve kalfa sayısı 160 bin kadarken bugün bu sayı yüzde 756 artışla 1 milyon 210 bini geçti. Siyasi iktidarın 2024-2028 hedefleri MESEM’in önümüzdeki dönemde çok daha yaygınlaşacağını ortaya koyarken Bakan Yardımcısı amaçlarını şu cümlelerle ortaya koyuyor: “Bazı işletmeler okul olarak, eğitim ve üretimin iç içe geçtiği bir modele dönüştürülecek.”
Gelelim MESEM’e kayıtlı gençlerin durumuna. Öncelikle MESEM projesinin gerçek anlamda bir mesleki eğitim vermeye odaklanmadığının altını çizmek gerek. MESEM öğrencileri “üretim ile eğitimin iç içe geçtiği bir model” ile karşılaşmıyorlar. Çoğunlukla angarya işlere, aşağılanmaya, baskı ve ağır iş yükü altında ezilmeye maruz bırakılıyorlar. Ellerine harçlık diye nitelenebilecek ücretler geçen 14-17 yaş aralığındaki bu gençler ve çocuklar bir an önce ‘ustalık belgesi’ni almayı hayal ediyorlar. Haklı olarak beraber çalıştıkları işçilerle aynı ücreti alarak çalışma hayatlarına daha iyi koşullarda devam etmek istiyorlar.
Elbette gençlerin hem çalışıp hem de eğitim alması önemlidir. Fakat siyasi iktidar MESEM sistemini bu şekilde oluşturmaktan uzaktır. Gençlere ihtiyaç duydukları eğitimi vermek, bunun için gerekli malzeme ve materyalleri, teknik donanımı sağlamak, ücret, emeklilik, iş güvenliği önlemleri gibi konularda gençler lehine ciddi düzenlemeler yapmak yerine onları sömürü çarklarına atmayı hedeflemektedir. Bu nedenle gençler olarak kendi sınıfımızın mücadele saflarında yerimizi almalı, hem işçi olarak haklarımızın hem de genç bireyler olarak eğitim, hayata hazırlanma hakkımızın elimizden alınmasına, işçi büyüklerimizle birlikte karşı durmalıyız.
Bir Değil, İki Değil, Üç Değil!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- “Babamıza Bile Güvenemeyecek miyiz?”
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- Yalnızlık ve Korku Duvarını Hep Birlikte Yıkalım!
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- “Kafasını Telefona Gömen Gençlerden Değiliz!”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
Son Eklenenler
- 1 Mayıs işçilerin çalışma koşullarını düzeltmek için bir araya geldiği tarihsel bir günün adıdır. Bizler de her yaştan, her meslekten işçiler olarak çalışma koşullarımızı düzeltmek için 1 Mayıs’ta bir araya gelmeli, taleplerimizi hep bir ağızdan...
- UİD-DER’li gençler 1 Mayıs’a hazırlanıyor. İstanbul Anadolu Yakasından genç kardeşlerimiz neden 1 Mayıs alanında olacaklarını anlatıyorlar.
- Zenginlerin milyonlarca dolar ödeyerek kendilerine “kıyamet sığınakları” inşa ettirdiklerini biliyor muydunuz? Sığınak deyince aklınıza öyle soğuk ve karanlık, daracık mahzenler gelmesin. Bu sığınaklarda yok yok! Yapay zekâ destekli tıbbi bakımdan...
- Sırrı Süreyya Önder, Türkiye’de önemli bir siyasi figür. Ama biz UİD-DER’li işçiler, onu, önce temsilciliklerimizde, ev buluşmalarımızda izlediğimiz Beynelmilel filmiyle tanıdık ve sevdik. Sonra “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz!”...
- Mersin’de “1 Mayıs: Umut Örgütlü Mücadelede” adlı etkinliğimizin ardından biz emekçi kadınlar olarak 1 Mayıs’ta alanlarda haykıracağımız taleplerimizi dile getirdik. 1 Mayıs coşkumuzla tüm emekçi kadınları 1 Mayıs’ta birlik olmaya, dayanışmaya...
- Hizmet-İş Sendikasında örgütlü Ankara Altındağ Belediyesi işçilerinin 21 Nisanda başlayan grevi devam ediyor. İstanbul Şişli Belediyesi işçileri alacakları ödenmediği için 24 Nisanda belediye önünde eylem yaptı. 31 Mart yerel seçimleri sonrası İzmir...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs, 1886’dan günümüze inatçı bir gelenek olarak yaşamaya devam ediyor. Türkiye’de 1 Mayıs’ın sembolü haline gelen 1 Mayıs Marşı, “Günlerin bugün getirdiği baskı zulüm ve kandır...
- UİD-DER, “Umut Örgütlü Mücadelede” şiarıyla işçi sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs hazırlıklarını sürdürüyor. UİD-DER temsilciliklerinde düzenlenen “1 Mayıs: Umut Örgütlü Mücadelede” etkinliklerinde, dünya işçilerinin...
- Bizler Gebze’de yaşayan genç işçiler ve öğrencileriz. İşçi sınıfının mücadele örgütü UİD-DER ile 1 Mayıs alanında sınıfımızın saflarında yerimizi alacağız. Çoktandır başlattığımız çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. İşçi sınıfına yönelik...
- Dev-Sağlık İş Sendikası üyesi sağlık çalışanları ve Petrol-İş Sendikası üyesi petrokimya işçileri düşük ücret dayatmasına karşı mücadelelerini sürdürüyor.
- Lüks arabalara, gökdelenlere, plazalara, internette gördüğü şatafatlı yaşamlara bakıp “insanlar bu kadar çok parayı nereden buluyorlar?” diye soranımız olmuştur. Öyle ya, gece gündüz çalışarak çok para kazanılmadığını, değil lüks bir hayat sürmek en...
- “Bu devirde babana bile güvenmeyeceksin.” Bu sözü iş arkadaşlarımızdan, akrabalarımızdan, çevremizden sıkça duyuyoruz. Hâlbuki günlük hayatımızdaki birçok uğraşımız güven ilişkisine dayanıyor. Mesela hastanedeki doktordan bindiğimiz otobüsün...
- Bir insanın günde ortalama 5000 ila 10000 reklama maruz kaldığı tahmin ediliyor. Sizce bu durumun üzerimizde nasıl sonuçları oluyor? Bu düzenin sahipleri, düşünce biçimimizi ve alışkanlıklarımızı belirliyor, zihinlerimizi çöplüğe çeviriyor. Günlük...