Buradasınız
Özgür Olmak Demek…
İçinde yaşadığımız toplumda insanların, yani tek tek bireylerin özgür olduğu, seçimlerini diledikleri gibi yapıp yaşantılarını diledikleri şekilde sürdürebilecekleri söylenir. Özellikle gençlere bu propaganda yapılır, özgürlük adına bireyci düşünüp davranmaya yönlendirilirler. Toplumcu düşüncelerden, örgütlenme fikrinden uzaklaştırılmaya çalışılırlar. Örgütlü olmak, sürü olmak demektir yalanıyla, örgütlenen gençlerin bireysel var oluşunun zedeleneceği, mutsuz olacakları ileri sürülür. Bu kara propagandanın etkisine kapılan kimi gençler “örgütlenirsem özgürlüğüm elimden alınır” diye düşünüyor. Gerçekliğin ters yüz edildiği, zihinlerin bulandırıldığı bu önemli konu hakkında emekçi gençliğin düşünmeye, sorgulamaya, doğrularla yanlışları ayırmaya büyük ihtiyacı var.
Özgürlük zorunluluklarla sınırlandırılmış bir hareket alanını ifade eder. Mesela hiçbirimizin yerçekimi kurallarına uymamak gibi bir özgürlüğü yoktur. İnsan uçabilmeyi hayal edebilir ancak havada asılı kalamaz. Gündelik yaşamımız içinde bu ve benzeri maddi sınırlar olduğu gibi sosyal sınırlar da vardır. İlkini doğa kanunları belirlerken sosyal sınırları içinde yaşadığımız toplumsal düzen, egemen fikirler, kültür ve gelenekler belirler. İçinde yaşadığımız kapitalist düzen toplumun ezen ile ezilen, sömüren ile sömürülen olarak iki temel sınıfa bölündüğü bir düzendir. Bu sistemde kâğıt üzerinde herkesin özgür olduğu söylenir, herkesin eşit özgürlükleri varmış gibi sunulur. Ancak gerçeklik başkadır. Gerçeği algılamak için uyanık ve sınıf bilinçli olmak, “hangi sınıfın özgürlüğü?”, “ne çeşit bir özgürlük?” gibi sorular sormak gerekir.
Mesela inanacak olursak, herkes seyahat özgürlüğüne sahiptir. Servet sahipleri için ortada bir sorun yok! Peki, uçak bileti satın alacak parayı denkleştiremeyen bir emekçinin gerçekte böyle bir özgürlüğü olduğu söylenebilir mi? Veyahut bir işçinin vergi vermeme özgürlüğü var mı? Bu nasıl soru, böyle özgürlük mü olur diye düşünülebilir. Peki, patronların yüz milyonlarca lirayı bulan vergi borçlarının bir çırpıda silinmesine ne demeli? Bugün herhangi bir işçi çocuğuna bu düzen tarafından yeteneklerini açığa çıkarabileceği, kendisini gerçekleştirebileceği imkânlar sunuluyor mu? Peki, bir beyzadeye? Bir patron çocuğu yetenekli olsun olmasın, sınırsız olanakları sayesinde, tahayyül bile edemediğimiz özgürlüklere sahiptir. Hepimiz farkındayız ki bu düzende bir para babasının en korkunç suçları işleme “özgürlüğü” bile bulunur! Öyle ki en iyi avukatları tutarak, rüşvetini vererek hatta kendisi için suçu üstlenecek birini satın alarak cezadan sıyrılabiliyorlar. Peki, bir somun ekmek için, bir dilim baklava için yıllarca ceza yatan emekçi çocukları?
Kapitalist toplum çok küçük bir azınlığa sınırsız özgürlük verirken büyük çoğunluğa esaret veren akıldışı bir sistemdir. Bu sistemde egemen sınıf, özgürlüklerini ezilen sınıfın esareti sayesinde elde ediyor ama esarete mahkûm ettiklerini de özgür olduklarına inandırıyor. İşçi sınıfının ozanı Nâzım Hikmet “Bir Hazin Hürriyet” şiirinde bu çelişkiyi şöyle betimlemiş: “Büyük hürriyetinle çalışırsın el kapısında, ananı ağlatanı/Karun etmek hürriyetiyle hürsün!/Büyük hürriyetinle dolaşıp durursun/işsiz kalmak hürriyetiyle hürsün!” İnsan bu düzende özgür olduğu zannına kapılabilir. Ama kapitalizm eliyle yaşamları fazlasıyla sınırlandırılan, zorunluluklara mahkûm edilen emekçilerin, emekçi çocuklarının gerçekte özgür olmadığı ortadadır.
Toplum sömüren ile sömürülen arasında sınıflara bölündüğünden bu yana, boyun eğmeyen insanlığın en yakıcı, en önemli taleplerinden birisi oldu özgürlük! Roma egemenlerine isyan bayrağı açan Spartaküs ve arkadaşları özgürlük istiyordu. Fransız Devriminin ilk üç talebinden birisiydi özgürlük! Tüm dünyada fırtına gibi esen 1968 kuşağı özgürlük talebiyle özdeşleşti. Bugünün gençleri olarak biz de özgürlük istiyoruz. Ama kadim özgürlük talebimizi boğmak için içini boşaltıyorlar ve insanlığın özgürlüğünün önündeki tek engel olan kapitalizme karşı işçi sınıfının örgütlü mücadelesini karalıyorlar.
Oysa sınıfımız saflarında insanlığın sömürüden ve esaretten kurtuluşu için örgütlenmek özgürleşmemizin yolunu açar. Sömürücü düzenin bize dayattığına karşı çıkabilme imkânı, daha da önemlisi daha güzelini birlikte inşa edebilme imkânı demektir örgütlülük! Yerleşik kalıplarla düşünmemektir, yeni bakış açıları kazanabilmektir. Yeteneklerimizin açığa çıkması, kendimizi keşfetmek, yaşamı anlamlandırabilmek demektir. Sürü olmak değildir örgütlülük, bir bütünün anlamlı bir parçası olmaktır. Güç olmak, güçlü olmaktır. Kendisini tüm insanlığın kurtuluşu amacına bağlayan, bu büyük amaç için ter akıtan insanlar bu esaret dünyasının özgürleridirler, yarın kurulacak özgürlükler dünyasının anahtarı da onların elindedir.
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- İyi ki UİD-DER’liyim…
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- Bizi “Biz” Yapan Şarkılarımız…
- Nasırlı Ellerin Yumruğu Bugün!
- Kariyer Gelişim Masallarıyla Geleceği Çalınan Gençler
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
Son Eklenenler
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, 19 Ocakta Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eylem yaparak Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde çalışan öğretmenlerin ve terapistlerin sorunlarına değindi.