Buradasınız
Şiddet, Şiddetin Kaynağı ve Mücadelemiz

Toplumsal bir varlıktır insan ve bizler adeta bir toplum denizinde yaşıyoruz. Peki, kirletilmiş, müsilajla kaplanmış, oksijensiz kalmış bir toplum denizinde sağlıklı yaşayıp nefes alabilir miyiz? İşte bugün içinde yaşadığımız kapitalist düzen koskoca denizleri öldüren sonsuz bir müsilaj tabakası gibi toplumu zehirleyip nefessiz bırakıyor. Bu boğucu atmosferden en çok etkilenenlerse işçi ve emekçiler ve özellikle emekçi kadınlar oluyor…
Emekçi kadınlar tüm dünyada çığ gibi büyüyen şiddet sorunuyla yüz yüze bulunuyor. Birleşmiş Milletler’in yayınladığı rapora göre pandemi koşullarının eşlik ettiği ekonomik krizle birlikte kadına yönelik şiddet ürkütücü biçimde arttı. Mesela ev içi şiddet Fransa’da %36, İngiltere’de %35, Brezilya’da %50 artmış durumda. OECD ülkeleri arasında kadına şiddetin en yaygın olduğu ülke olan Türkiye’de ise kadınların %38’i şiddete maruz kalıyor. 2020 Mart ayı ile birlikte, önceki yıllara göre fiziksel şiddet %80, psikolojik şiddet %93, sığınma evi talebi ise %78 oranında arttı! Kadın cinayetleri her gün yaşanan “sıradan” olaylar haline geldi!
Gösterilen tepkilere rağmen Türkiye’de ve dünyada kadına yönelik şiddet durmuyor, tersine artıyor. Şiddetin kaynağı konusunda ise hedef saptırılıyor. Şiddetin uygulayıcısı olan erkekler, şiddetin tek sorumlusu olarak gösteriliyor. Şiddet uygulayan, kadın cinayeti işleyen erkeklerin, eğitimsiz, merhametsiz, vicdansız, ahlâksız, ruh hastası oldukları için bu yola başvurdukları söyleniyor. Onları cezalandırmanın, toplumdan yalıtmanın, erkekleri eğitmenin sorunu çözeceği iddia ediliyor. Hatta onları da kadınların yetiştirdiği söylenerek sorunun kaynağı kadınlarmış gibi gösteriliyor. Oysa nasıl ki dev sanayi tesislerinin zehirli kimyasalları, plastik atıklar, radyoaktif çöpler denize akmaya devam ederken yüzeydeki müsilajı temizlemeye çalışmak denizi kurtarmaya yetmezse, kadına yönelik şiddeti besleyen kaynaklar kurutulmadan da kadına yönelik şiddet son bulmaz. Bu toplumda yaşadığımız her sorunda olduğu gibi kadına yönelik şiddetin kaynağını anlamak için önce insanı insana kırdıran, erkeği caniye, kadını mağdura dönüştüren mekanizmayı anlamalıyız.
Dünyamıza egemen olan kapitalist sömürü sisteminde her şey satılmak, kâr ve zenginlik sağlamak için üretiliyor. Toplumun ihtiyaçları değil, nasıl daha fazla meta satılacağı gözetiliyor. Para, paranın sağladığı güç insandan ve her şeyden daha üstün tutuluyor. İnsanlar mal, mülk, güç ve iktidar sahibi olma peşinde bir yarışa sokuluyor. Dayanışma yerine rekabet, toplumun esenliğini düşünmek yerine bireycilik, birlikte ayakta kalmak yerine başkasını ezerek yükselmek, paylaşmak yerine açgözlülük, kıskançlık, benmerkezcilik kışkırtılıyor. Eşitsizlik ve adaletsizlik üzerine kurulu bu düzen kendini ayakta tutmak için erkek-egemen zihniyeti her türlü yolla körüklüyor. Kardeşlik ve dayanışma içinde olması gereken emekçiler birbirine düşürülüyor. Böyle bir düzende bir avuç insan sefahat denizinde yüzerken, insanlığın ezici çoğunluğu yoksulluk, geçim derdi, işsizlik, gelecek kaygısı, açlık, güvencesizlik, göç, savaş gibi ağır sorunlarla boğuşuyor. İşte bu koşullarda toplumsal ilişkiler çürüyor, insani değerler ayaklar altına alınıyor, şiddet boy veriyor.
Ancak özellikle bugün yaşadığımıza benzer kriz dönemlerinde işsizlikteki tırmanış, artan borç yükü, baş edilemeyen hayat pahalılığı, gelecek kaygısı, doğadaki yıkım, savaşlar ve göç gibi devasa yakıcı sorunlar çıkışsızlık duygusunu, milliyetçiliği, öfke ve nefreti büyütüyor. Türkiye’de olduğu gibi demokratik haklar yok ediliyor, otoriter rejimler toplumu baskı altına alarak nefessiz bırakıyor. Topluma giderek daha boğucu bir atmosfer hâkim oluyor ve bu zehirli atmosfer kadına yönelik şiddetin katlanarak artmasına neden oluyor. Ruh sağlığı bozulmuş, öfkeyle doldurulmuş erkek zayıf gördüğü kadına saldırıyor. Öte yandan bugün kadınlar büyük oranda kentlerde yaşıyor, çalışma yaşamına katılıyor, erkekle eşit olmak ve saygı görmek için mücadele ediyorlar. Ve ne yazık ki erkek-egemen zihniyetin, köhnemiş toplumsal kalıpların direnciyle karşılaşıyorlar. Bu direncin en yaygın sonuçlarından biri şiddet oluyor.
Ancak direnç ne kadar büyük olursa olsun değişim hiçbir zaman durdurulamamıştır, insanların daha iyiye, daha güzele duyduğu özlem tamamen bastırılamamıştır. Tarih geriye değil, ileriye gitmiştir. Emekçi kadınların mücadelesi de kesintiye uğratılamayacak. Kadın ve erkek işçilerin birlikte mücadelesiyle, mücadele içinde dönüşüp insanlaşmasıyla, hedeflerine kapitalizmi koymasıyla; şiddetin, cins ayrımcılığının, erkek-egemen anlayışın, sınıfların ve sömürünün olmadığı, eşitlik ve özgürlük dolu bir dünya kurulacak. Bu yolda bize emekçi kadınların ve erkeklerin düşmanlığı değil, dayanışma ve birliği gereklidir.
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Nefes Almak İçin…
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: 8 Mart Yol Gösteriyor, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Emekçi Kadın, Yaşam, Mücadele, Dönüşüm
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- UİD-DER Kadın Komitesi: Sorunlar, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Güvencesiz ve Esnek Çalışma Modellerine Bir Yenisi Eklendi: “Komşu Annelik”
- Bu Televizyonlar Neleri Gösterir, Neleri Göstermez?
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/