Buradasınız
Suriyelilere Tecavüz ve Şiddetten Kim Sorumlu?
6 Temmuz sabahı Sakarya’nın Kaynarca ilçesinde 9 aylık hamile bir kadın ve 10 aylık çocuğu başları ezilerek öldürüldü. Bu vahşetin ardından ortaya çıkan ayrıntılar, kapitalizmin dünyayı nasıl cehenneme çevrildiğinin, toplumu ve insanları nasıl çürüttüğünün bir göstergesidir. Öldürülen Emani Er-Rahmun henüz 20 yaşındaydı. Eşi Halid Er-Rahmun ile birlikte 1 yıl önce Türkiye’ye gelmişti. Emperyalist savaş nedeniyle cehenneme dönen Suriye’nin İdlib kentinden, savaş ve ölümden kurtulmak, gelecekteki çocuklarını büyütmek için gelmişlerdi Türkiye’ye. Ancak arkalarında bıraktıklarını sandıkları zulüm ve ölüm onları burada da yakaladı.
İlk çocuklarının ardından ikinci çocukları da burada dünyaya gelecekti Er-Rahmun çiftinin. Baba bir tavuk kesimhanesinde iş bulmuştu. Hem komşuları hem de eşinin iş arkadaşları olan iki kişi genç kadını takip etti, taciz etti. Halid ve Emani yoksul emekçi insanlardı ve kolayca ev değiştirmeleri, iş değiştirmeleri mümkün değildi. Tacizcilerden biri Halid Er-Rahmun’a, eşi Emani’den boşanmasını, onunla kendisi evleneceğini söyledi. Karşılığında para vermeye hazır olduğunu söyledi. Tartıştılar. Bu tartışmanın ardından iki kişi intikam almaya karar verdi; Suriyeli çiftin evini bastılar, genç kadına işkence ettiler, tecavüz ettiler ve hem kendisini, hem karnındaki bebeğini hem de 10 aylık bebeğini katlettiler.
Pek çoklarının gözünde onlar “Suriyeli”ydi. “Suriyeliler” vatanlarını savunmamış kaçıp buralara gelmişlerdi. Buranın halkı yoksullukla boğuşurken onlar devletin imkânlarından yararlanıyor, krallar gibi karşılanıyorlardı. Ev kiralarının yükselmesinin, işsizliğin nedeni onlardı. Türkiye’yi istila etmişlerdi, her yerde onlar vardı. Pistiler, tacizciydiler, hırsızdılar. Burada sahipsizdiler ve para için pek çok şeye katlanmak zorundaydılar! İşte bu zehirli bakış açısı, Suriyeli hamile bir kadını ve masum bir bebeği öldüren canilerin yaratılmasına katkı koydu.
Bu olayın arkasında sadece insanlıktan çıkmış iki caniyi görmek, bu canileri yaratan sistemi görmemek, Suriyeli emekçi insanları mülteci durumuna düşürenleri, onları bu denli korumasız ve zayıf bir konuma itenleri görmemek körlük değilse zalimliktir. Esad rejimini devirmek için Suriye’ye müdahale eden, mültecileri kullanan, sınır kapılarını açan iktidar, onları “geçici koruma altındaki misafir” olarak niteledi. Mültecilik hakkı vermedi. Kaderleriyle, nasıl yaşayacaklarıyla, yabancısı oldukları bir topluma nasıl ayak uyduracaklarıyla, “geçici” de olsa nasıl korunacaklarıyla ilgilenmedi. Onları Avrupa ile pazarlık konusu etti. Suriyeliler, yoksulluk, işsizlik ve milliyetçi kışkırtmalar nedeniyle tepkilerin, nefretin hedefi haline getirildiler ve bu durumu değişikliğe uğratacak hiçbir şey yapılmadı. Cinayetler, linç ve saldırı girişimleri engellenmedi, sorumluları cezalandırılmadı. Bu durum, kadına yönelik şiddeti azdıran politikalarla da birleşti ve Emani ile bebekleri yürekleri dağlayan bir katliamın pençesine sürüklendi.
Bir taraftan Suriyeliler için “onlar kardeşimizdir” diyen, ama onları ucuz işgücü olarak kullanan siyasi iktidarın sözcüleri, öte taraftan milliyetçiliği kışkırttıkça kışkırtıyorlar. Tüm dünyanın Türkiye’ye düşman olduğu, kimsenin Türkiye’nin büyümesini istemediği, Türkiye’nin parçalanmak istendiği algısını yaratıyorlar toplumda. Kışkırtılan milliyetçilik kör, hedefsiz bir öfkeye dönüşüyor. Zaten kapitalizm altında insanlıktan çıkartılan örgütsüz ve bilinçsiz insanlar, milliyetçi duygularla dolup tüm yabancıları ve bu arada Kürtleri düşman olarak görüyorlar. Sakarya vakasının altında bizzat siyasi iktidarın bu milliyetçi politikaları var.
Emani’nin ve bebeklerinin katledilmesine ve bu katliamı gerçekleştiren canilere gösterilen tepki elbette haklı bir tepkidir. Bu canavarlık karşısında gözyaşı akıtmamak mümkün değildir. Ancak ne yazık ki Emani son olmayacak. Savaşlar oldukça mülteciler olacak, erkek-egemen zihniyet oldukça kadına yönelik şiddet olacak, sömürü oldukça çaresiz emekçiler olacak. Emani, hem kadın hem emekçi hem de mülteci olduğu için böyle bir “intikamın” kurbanı oldu. Mültecilere ve kadına yönelik şiddet ve sömürü gözyaşlarıyla, temennilerle, lanetlemelerle sona ermeyecek. Bu şiddetin temelinde kapitalizm var. Dünyayı cehenneme, erkeği canavara, kadını ve mülteciyi kurbana dönüştüren kapitalizmdir. Kapitalizm gözyaşı seliyle değil, örgütlü mücadeleyle yıkılır. Örgütlü mücadele ise hiçbir sınır ve farklılık tanımadan birleşmiş işçi ellerinin harcıdır. Suriyeli, Türk, Kürt, Arap ayırmadan birleşen işçiler canilerin de caniler yaratan kapitalizminden son bulmasını mümkün kılacaktır.
Elleri Var Özgürlüğün
İzmir’de Deniz Ulaşımında Grev
- Soma Katliamından 10 Yıl Sonra Kamu Görevlileri İlk Kez Hâkim Karşısında
- Hak Gasplarına Karşı Mücadele Sürüyor
- Çorlu Tren Katliamı Davası Sonuçlandı: “Üst Düzey Sorumlular da Yargılanmalı”
- İş Cinayetlerine, Düşük Ücretlere, Sendikal Baskılara Karşı Eylemler
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Sağlık Çalışanlarından Sağlıkta Şiddete Karşı Eylem
- Ücret Gasplarına, Düşük Ücretlere ve Baskılara Karşı Mücadeleler Sürüyor
- 2024: Emeklilere Zulüm Yılı
- İşçiler Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor, Kazanıyor
- Tahsin İncirci Yaşamını Yitirdi, Besteleri Yaşayacak
- Faruk Türkoğlu Sonsuzluğa Uğurlandı
- “Emekli Boş Durmasın, Çalışsın Diyenlerdir” Bu Toplumun Sırtına Yük!
- 84 Yaşında Bir İnsan Neden İş Arar?
- Sendikal Baskılar Mücadeleyle Aşılıyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Çıkışsızlık Sarmalındaki Gençler
- İş Kazaları Kader Ya da Fıtrat Olamaz
- Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu Kuruldu
- Sel Gider Kum Kalır
- İlet’ten İliç’e Mükellefiyetten Bugüne
- Maden Ruhsatsız, Göçmen Sahipsiz!
- Göçmen İşçilerin Katili Sermaye Düzenidir!
- Hiçbirimiz Yerli Değiliz, Hepimiz Göçmeniz...
- Umut Tekneleri Ölüm Tekneleri Olmaya Devam Ediyor
- Hem Yurtdışına Gitmek İste Hem de Göçmenlere Demediğini Bırakma!
- Genç Bir Göçmen, Eziklik Duygusu ve Yitirilen Vicdanlar!
- Göçmen Kıyımı Bu Kez de Teksas’ta Yaşandı
- Kapitalizmde Güvenli Liman Yoktur!
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- İki Yıl Önce Bugün ve Kapitalizmin Fotoğrafı
- Fas Sınırında İnsanlık Trajedisi: Umut Tekneleri Ne Zaman Kıyıya Varacak?
- Umut Yolculuğu
- Hindistanlı Göçmen İşçilerin Eve Dönüş Mücadelesi
- Yunanistan’da ve Almanya’da Mültecilerle Dayanışma Eylemleri
- Bu Sistem Acı Üretiyor!
- Önyargı ve Suriyeliler Meselesi
- Fakir Baykurt’un Gece Vardiyası; Türk, Alman ve Suriyeli İşçiler
Son Eklenenler
- Türkiye’nin dört bir yanında sendikalaşmak isteyen işçiler çeşitli engellerle karşılaşıyor, işten atılıyor, baskıyla sindirilmek isteniyor. Bursa’da Öz İplik-İş Sendikası’nda örgütlendikleri için işten atılan ve direnişlerine devam eden Durak...
- Türkiye tarihindeki en büyük işçi katliamı olan Soma Katliamı davasında daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisi ilk kez hâkim karşısına çıktı. Katliamın 10. yılında görülmeye başlanan kamu davasının ilk duruşması 8 Mayısta Soma 2. Asliye Ceza...
- Merhaba işçi ablalarım, abilerim. Ben İzmir’de yaşayan bir lise öğrenciyim. Ben de UİD-DER ile 1 Mayıs’a katılmak için İstanbul’da yaşayan teyzeme geldim. İlk defa 1 Mayıs’a katıldığım için sizlerle duygularımı paylaşmak istiyorum.
- Bu sene de 1 Mayıs’ı ağır şartlarda karşıladık. Bir tarafta ekonomik yıkım diğer tarafta savaş, göç sorunu ve işsizlik. Biz işçilerin birikmiş nice sorunu bulunuyor, toplum nefessiz bırakılıyor. İşte bu şartlar altında UİD-DER işçilere umut oldu,...
- Türkiye’de işçiler, reel ücretlerin düşmesi, çalışılmış günlerin ücretinin dahi patronlar tarafından gasp edilmesi gibi sorunlarla boğuşuyorlar. Diğer taraftan sağlık emekçileri ticarethaneye dönüştürülen sağlık sisteminin dayattığı ağır iş yüküyle...
- Geçen gün metal işçisi arkadaşımla bir araya geldik. Çayımızı içerken sohbet etmeye başladık. Konumuz toplu iş sözleşmesiydi.
- İlk kez UİD-DER’le 1 Mayıs’a gelen arkadaşımız, 1 Mayıs’ın daha önce duyduklarından, anlatılanlardan bambaşka bir şey olduğunu söyledi. Kadınlar, çocuklar, işçiler el ele halaylar çektik, hepimiz kardeş gibiydik.
- Merhaba, ben İzmir de yaşayan bir gencim. İstanbul’a UİD-DER’le 1 Mayıs’a katılmak için geldim. 1 Mayıs öncesi hazırlıklar için derneğe gittim. Çok sıcak bir ortam ve dayanışma duygusu sarmıştı her yeri.
- Sarayları süsleyen altın, sultanların ve soyluların yaşamında zenginliğin en önemli ölçüsü olmuştur. Fakat bu zenginliği üreten zamanın köleleri ve günümüzün işçileri için bu maden her zaman acı, gözyaşı ve ölüm getirmiştir. Altın madenlerinde...
- Çalıştığım işyerinde uzun yıllardır çalışan ve EYT yasası çıktıktan sonra SGK’ya başvurup emekli olanlar var. Malûm, emeklilik maaşı iktidar eliyle kuşa çevrildi. Bizim patron da sayıları azımsanmayacak kadar çok olduğu için EYT’li işçileri bir an...
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...