Buradasınız
Gün Geçmiyor ki Ateş Düşmesin Ocağımıza
Gebze’den bir petrokimya işçisi
Gün geçmiyor ki bir lokma ekmek için bir işçi kardeşimiz daha canından olmasın. Gün geçmiyor ki bir evlat daha babasız, annesiz kalmasın. Hayat ne güzel, ne yaşanılası bir şey oysa! Bir çiçeğin kokusunu içine çeker gibi solumak hayatın güzelliklerini. Bir kuşun uçuşuyla özgür hissetmek kendini. Bir lokma ekmeğe muhtaç olup, hangi fabrika köşesinde öleceğini düşünerek değil de tüm yemişleriyle ve renkleriyle doya doya doğayı yaşamak. Peki, bizi bu güzelliklerden alıkoyan kim? Yüz milyonlarca işçiyi ne alıkoyuyor doya doya gülmekten? Ne yazık ki sermayenin kâr hırsı. Her geçen gün iş cinayetlerinin artmasının kaynağı şüphesiz ki bu hırstır. Hele bir de işçi sınıfının örgütsüz olması, iş cinayetlerinin her geçen gün daha da artmasına yol açmaktadır.
8 Mayısta, Gebze’de Işık Plastik fabrikasında, İmmihan Okumuş isimli işçi kardeşimiz gece vardiyasında çalışırken feci şekilde can verdi. Başörtüsü makineye takılan kadın işçinin boğularak iş cinayetine kurban gittiğini öğrendik. 12 Mayısta yine Gebze’de meydana gelen bir başka iş cinayeti haberi içimizi yaktı. Gebze Tatlıkuyu Köprüsünde bir servis aracı başka bir araçla çarpıştı. Çarpışmanın etkisiyle 15 işçi yaralanırken bir işçi kardeşimiz yaşamını yitirdi. İş cinayetine kurban giden kardeşimizin adı Murat Karabakan’dı ve henüz 20 yaşındaydı. İşte bu kadar kolay biz işçiler için ölüm. Bu kadar ucuza gidiyor canlarımız. Bir kuşun bile yuvasından yere düşmesini üzüntüyle karşılarız ve onu alır yuvasına koymaya çalışırız. Bir kediyi mahsur kaldığı ağaçtan kurtarmak için itfaiye seferber olur bazen. Peki, biz işçilerin bir kuş kadar, bir kedi kadar değeri yok mu? Neden biz en körpe çağlarımızda yuvamızdan, yaşamımızdan koparılıyoruz? Adına kaza dedikleri ama aslında düpedüz cinayet olan bu kahredici durum işçi sınıfının kaderi değildir.
Acı dolu bir haber de Urfa’dan. 17 yaşındaki Yakup Çetin kardeşimiz, Fırat Küçük Sanayi Sitesinde bir traktörü tamir ederken, hidrolik kollarına kafasının sıkışması sonucunda iş cinayetine kurban gitti. Bir aile daha evlatsız kaldı. Bu çarkı bozuk düzende bir lokma daha ekmek parası kazanmak ya da okul harçlığını çıkarmak isteyen nice evladımızın canına kıyıldı. İş cinayeti ne dil ne din ne de vatan tanıyor. Sermayenin maliyet olarak gördüğü iş güvenliği önlemlerini almaması, biz işçilerin hayatına mal oluyor. Bunun acı bir örneği daha, 7 Mayısta İstanbul Bebek’te göçmen bir Afgan inşaat işçisinin hayatını kaybetmesiyle yaşandı. İnşaatın temelinde taş kesmeye çalışan göçmen işçi, taş kesme makinesinin diskinin, kasığındaki atar damara isabet etmesiyle kan kaybından yaşamını yitirdi.
Biz işçiler de en az patronlar kadar yaşamlarımıza değer veriyoruz. Ailemizi, çocuklarımızı, arkadaşlarımızı seviyoruz. Yeri geldiğinde “biz bir aileyiz” diyen, ufacık bir hak aramada bile “ekmeğine ihanet etme!” diyen sermaye sahiplerine soruyorum: Hani biz bir aileydik? Asıl ihanet içerisinde olan ve ekmeğimizle oynayan bu sömürü düzeninin ta kendisidir. Sadece iş elbisesi, baret ve iş ayakkabısı vererek önlem almak ve işçiden dikkatli olmasını beklemek çözüm değildir. Çözüm işin gerektirdiği güvenlik önlemlerini çağın ulaştığı son teknoloji ve bilgiye göre almaktır. Altyapıyı işçiyi koruyacak şekilde oluşturmaktır. İstatistiklere göre %98’i önlenebilir olan ama önlenmeyen ve fıtratımız olduğu söylenen iş cinayetlerine hayır diyoruz.
Bizler bu çürümüş sermaye düzeninin “kullan at” insanları olmayacağız. Biz işçiler birer makine parçası değiliz. İnsanca yaşayabilmek için üretmek istiyoruz. Gözünü kâr hırsı bürümüş patronlar için, sermayenin paslı dişlileri arasında can vermek veya sakat kalmak istemiyoruz. Patronların sermayesini büyütmek için değil doğaya, canlıya ve insan yaşamına saygı temelinde bir üretim yapılsın istiyoruz. Bunu yapabilmek ve iş cinayetlerini durdurmak için işçi sınıfının mücadelesini yükseltelim. Önlem alması gerekenlere hesap sormadıkça onların ağızlarından iş cinayetlerinin kader olduğunu duymaya devam edeceğiz. Biz güzel ölmek değil, güzel yaşamak istiyoruz!
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- Teknoloji Çağındayız Ama İşçiler Çalışırken Ölüyor!
- Örgütsüzlüğümüzün Bedeli: Artan İş Cinayetleri
- Baret Bile Olmadığı İçin!
- 28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Gününden 1 Mayıs’a
- Çıraklık Okulları ve Örgütlenme İhtiyacı
- Amasra’nın Anlattığı: Her Şeyin Başı Örgütlülük!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Unutma, Örgütlen, Hesap Sor!
- Bölünenler mi Birleşenler mi Kazanır?
- Örgütlülük İşçi Sınıfının Gücü, Toplumun Umududur!
- İşçi Dayanışması 190. Sayı Çıktı!
- Asıl Düşman Olan Kim?
- “Dejavu” Sarmalını Kırmak İçin
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
- İktidarın Zihniyeti İliç’te de Aynı!
- İş Kazaları Kader Ya da Fıtrat Olamaz
- İliç’te Aileler Arama Çalışmalarının Durdurulmasını Protesto Etti
- İliç’te Maden Faciası: Tonlarca Siyanürlü Toprak Çöktü, İşçiler Altında Kaldı
- Öğrenci Olmak: KYK Kredisi ve Motokuryelik
- İSİG Meclisi: Son 11 Yılda 671 Çocuk İşçi İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybetti
- 2023’ün İş Cinayetleri Bilançosu: 1932 Can!
- Çocuklarımızın Canı Hiçe Sayılıyor
- Yangın Değil İhmal Can Aldı
- Onun Oğlu Suda Yüzme de Bilmezdi…
- Artık Acılarda Birleşmek İstemiyoruz!
- İşçiler Ölüyor Sorumlular Hesap Vermiyor!
- Davutpaşa Davası Yeniden Görüldü Ama Yine Adalet Yok
- Madenlerden Denizlere Sermayenin Kâr Hırsı Can Alıyor
- Maden Ruhsatsız, Göçmen Sahipsiz!
- Göçmen İşçilerin Katili Sermaye Düzenidir!
- Tosyalı Demir Çelik’te İş Cinayeti
- Kocaeli İSİG Meclisi: AKP’li Yıllar ve İş Cinayetleri Rejimi
- Kazakistan’da Maden Faciası
- Ermenek Katliamının 9. Yılı: İş Cinayetlerinin Hesabını Birleşen İşçiler Soracak
Son Eklenenler
- Mersin’in Gülnar ilçesinde yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Santrali şantiyesinde çalışan işçiler Ocak ve Şubat ayı ücretleri ödenmediği için 27 Martta iş bıraktı. Santralin Türkiye tarafının genel yüklenici firması IC İçtaş bünyesinde çalışan...
- Özak Tekstil işçileri sendika değiştirme hakkını kullanarak BİRTEK-SEN’de örgütlendikleri için patronun işten atma saldırısıyla karşılaşmış ve 27 Kasımda direnişe geçmişlerdi. Tüm baskı ve engellemelere rağmen sendikalarıyla birlikte mücadeleyi...
- Bayburt Grup’a bağlı Agrobay Seracılık’ta çalışan işçiler Tarım-Sen’e üye oldukları için tazminatları ve 2 aylık maaşları ödenmeden işten atılmışlardı. 22 Ağustosta direnişe geçen işçiler patronun yalanlarına, jandarma saldırısına, defalarca...
- İşçilerin, patronların saldırılarına karşı mücadelesi sürüyor, bu mücadelelerin bir kısmı anlamlı kazanımlarla sonuçlanıyor. Sendika düşmanlığına karşı direnişe geçen RC Endüstri işçileri patrona geri adım attırdı. Direnişin 20. gününde üretimi...
- Sermayelerini büyütmeyi her şeyin önüne koyan patronlar sınıfı dünyanın dört bir yanında iş güvenliği önlemlerini almayarak, doğayı tahrip edip felaketlerin önünü açarak işçilerin canını almaya devam ediyor. Türkiye’de ve dünyada depremlerde,...
- İtalya İşçi Sendikası UIL ülkede giderek artan iş cinayetlerine karşı 19 Martta Roma’da protesto gösterisi düzenledi. Sendika öncülüğünde yapılan eylemde giderek artan işçi ölümleri protesto edildi. İş güvenliği önlemlerinin alınmamasının işçilerin...
- Sorunlarımız giderek artıyor. Çevremde pek çok insandan “hiçbir şey değişmiyor” cümlesini duyuyorum. Onlara soruyorum: “Peki, değişmesi için sen ne yapıyorsun?” Herkes çözümü birbirinden bekliyor, sonra da “neden böyle” diye şikâyet ediyor. Sonuç...
- Hak gasplarına karşı işçilerin, emekçi kadınların ve emeklilerin hak arayışı sürüyor. Çeşitli işkollarından işçiler İzmir’den Manisa’ya, İstanbul’dan Ankara’ya kadar direnişlerle, yürüyüşlerle, basın açıklamalarıyla seslerini yükseltiyor.
- Başlıktaki sorunun cevabı aslında çok basit: kim karıştırıyorsa onun işine gelir doğal olarak. Çalışmakta olduğum işyeri ağır sanayi… Genç işçilerin yanı sıra çocuk ve yaşlı emeği sömürüsü de katmerli olarak yaşanıyor. Ücretlerin çevredeki...
- Türkiye’de mevcut siyasi iktidar, pek çok alanda politika değiştirdi, iç ve dış politikalarında keskin zikzaklar çizdi, defalarca doğrultu değiştirdi. Fakat doğrultusunu hiç değiştirmediği, istikrarını hep koruduğu bir alan var: Emek politikaları!
- Binlerce yıl önce atalarımızın avlanmak için kullandığı bumerang, atıldığı noktaya geri dönmesiyle bilinir. Bumerangın bu özelliğine atıfla, kişinin gösterdiği tutum ve davranışların sonuçlarının eninde sonunda kendisine geri dönüşü olacağını...
- Bursa’nın Gemlik ilçesinde faaliyet gösteren Borusan Lojistik A.Ş’de Liman-İş Sendikası’na üye olan 4 işçi işten çıkarıldı. Sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması ve sendikal baskılara son verilmesi talebiyle 21 Martta fabrika...
- Her işçinin belki bir tesadüf neticesinde ve o güne değin ilk kez duyduğu, duyduğunda da “işte aradığım cevap buydu” dediği sözler vardır. Sınıf temelinde örgütlü işçiler buna “kulağına kar suyu kaçırmak” da derler. Benim kulağıma kar suyunu kaçıran...