Buradasınız
Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan

Asırlar boyunca kalem ve kâğıdın tek sahibi egemenler oldu. Böylece olayları, bu olaylardan çıkarılacak sonuçları kendi ihtiyaçları doğrultusunda kurgulayıp kaydettiler, yani tarihi yanlı ve yanlış anlattılar. Bu nedenle resmi tarih, egemen sınıfların bilinmesini istediği tarihtir. Öte yandan yoksul emekçiler ise acılarını, özlemlerini asırlar boyunca sözlü aktarımla dile getirdi. Bu bazen bir ozanın sazıyla söylediği türkü, bazen bir halk masalı veya destan oldu. Tarihsel hafızayı, kültürel kimliği oluşturan bu eserler dilden dile, nesilden nesle aktarıldı. Her uğrakta değişerek halkın kolektif emeğine dönüştü, halkın özlemlerini yansıttı. Tıpkı Ferhat ile Şirin efsanesi gibi…
Hepimizin az çok bildiği bu efsane, özetle Ferhat’ın imkânsız bir aşk uğruna dağları delmesi ve sonunda trajik şekilde ölmesi üzerine kuruludur. Ancak bu hikâyenin yolculuğunda ve dönüşümünde bundan daha fazlası vardır. Efsanemizin orijinalinde Sâsânî hükümdarı II. Hüsrev ile Ermeni prensesi Şirin arasındaki aşk konu edilirken, Ferhat’ın Şirin’e olan aşkı ise sadece küçük bir yan anlatıdır. Hatta efsane yazılı ilk halinde Hüsrev ile Şirin adını taşır. Bu hikâyede Hüsrev eğlence düşkünü, kadınlara zaafı olan, sadakatten yoksun, sadece kendini düşünen zalim bir hükümdar olarak tarif edilir ve anlatı Ferhat’ın ölümünün ardından Hüsrev ile Şirin’in kavuşmasıyla son bulur.
Yıllar boyunca bu hikâye aktaranların ağzında değişikliklere uğrayarak anlatılageldi. Nihayetinde kadim halklar, Şirin’in çalışkan bir nakkaş, bir taş ustası olan, aşkı için yoğun bir çabayı göze alan Ferhat’a aşık olduğu versiyonu benimsedi. Hüsrev giderek bir yan karaktere dönüştü ve zamanla da hikâyeden silinip gitti. Halk bir anlamda Hüsrev’i unutarak cezalandırmış, Şirin’i Ferhat’a layık görmüştür. Öte yandan Şirin’in süt içmesi için yol açmak amacıyla dağı delmeye çalışan Ferhat daha sonra bireysel gayesini bir yana bırakıp kentin su ihtiyacını karşılamak için çalışır. Hikâyenin yıllar sonra Nâzım Hikmet’in kaleminden çıkan bir başka versiyonunda Ferhat’ın dağı delmesi Şirin’e kavuşma gayesinden çıkmış, toplumsal bir amaca dönüşmüştür. Tıpkı “Ferhat’ın Dönüşümü ve Gürz’ün Dinmeyen Sesi” başlıklı yazımızda anlattığımız gibi…
Hikâyenin bu şekilde dönüşüp yayılması, çağdan çağa ulaşması bir sembol gibidir. Halkın Şirin’i bir emekçiye yakıştırması, bir zalimi ise hikâyeden silerek mahkûm etmesi düşündürücüdür. Dahası Ferhat’ın dönüşmesi, Şirin’e olan aşkından çok daha önemli şeyler olduğunu görmesi, insanlara suyu getirmeye çalışması adeta emekçi kitlelerin adalet anlayışının ve özleminin yansımasıdır. Trajik bir aşk öyküsü olarak değerlendirilebilecek bu hikâye, geçirdiği dönüşümler, içerdiği emek ve mücadele temasıyla birlikte düşünüldüğünde derin anlamlar ve tarihsel izler taşır. Egemenler, zalimler, yüreği kötülükle sakatlananlar unutulur gider ama zulme rağmen mücadele edenler, sorunlardan kurtuluşu arayanlar, gereken çabayı göze alanlar akılda kalır. Bu sebepledir ki Ferhatlar, Spartaküsler, Bedreddinler, Nâzım Hikmetler unutulmaz. “Saraylar, saltanatlar çöker/ Kan susar bir gün, zulüm biter” demişti bir şiirinde Adnan Yücel ve eklemişti: “Bugünlerden geriye/Bir yarına gidenler kalır/Bir de yarınlar için direnenler!”
Tarih boyunca ezilenler, ezilenlerin sesi olanlar, “yarın” kavramını insanın özgür ve kardeşçe yaşadığı, savaş, sömürü ve zulüm gibi her türlü melanetin son bulduğu günleri tarif etmek için kullandı. Bu kavram geleceğe dair umudu içinde taşıdığı gibi insanlığın mücadeleci unsurları o günlere, yani yarınlara ulaşmak için gerekli çabayı kuşaklar boyunca ortaya koydu. Kendimizi geçmişten bugüne taşınan mücadele zincirinin bir halkası olarak görelim. Bugün bu yaşlı dünyamızın her yanını egemen sınıfın zulmü sarmış durumda ve yarınları kurmak için yürüdüğümüz yol zorlu olabilir. Ancak bu zorlu yol tamamlandığında ortaya koyduğumuz çabanın ödülü hayalini kurduğumuz “yarın” olacaktır. Efsanemizde hedefine kilitlenen Ferhat’ın azmi ve kararlılığı bize örnek olsun! Şöyle diyor efsanemiz: “Ferhat koca dağın önünde durur, bütün gücüyle gürzü indirir. Dağ o kadar azametli, o kadar çetindir ki bir tırnak parçası kadar taş anca kopmuştur. Ferhat ayağının dibindeki taş parçasına bakar ve şu sözlerle gürzü tekrar kaldırır: ‘Dayan Ferhat, çoğu bitti azı kaldı!’”
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- “Babamıza Bile Güvenemeyecek miyiz?”
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- Yalnızlık ve Korku Duvarını Hep Birlikte Yıkalım!
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- “Kafasını Telefona Gömen Gençlerden Değiliz!”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
Son Eklenenler
- Bugün dünyanın pek çok ülkesinde büyük kitleler, sömürüye, baskılara, emperyalist savaşa karşı meydanlara çıkıyor, isyan ediyor, genel grevler örgütlüyor. Tarih gösteriyor ki sömürüye ve faşizme son verebilecek, kitlelerin isyanını başarıya...
- 1 Mayıs işçilerin çalışma koşullarını düzeltmek için bir araya geldiği tarihsel bir günün adıdır. Bizler de her yaştan, her meslekten işçiler olarak çalışma koşullarımızı düzeltmek için 1 Mayıs’ta bir araya gelmeli, taleplerimizi hep bir ağızdan...
- UİD-DER’li gençler 1 Mayıs’a hazırlanıyor. İstanbul Anadolu Yakasından genç kardeşlerimiz neden 1 Mayıs alanında olacaklarını anlatıyorlar.
- Zenginlerin milyonlarca dolar ödeyerek kendilerine “kıyamet sığınakları” inşa ettirdiklerini biliyor muydunuz? Sığınak deyince aklınıza öyle soğuk ve karanlık, daracık mahzenler gelmesin. Bu sığınaklarda yok yok! Yapay zekâ destekli tıbbi bakımdan...
- Sırrı Süreyya Önder, Türkiye’de önemli bir siyasi figür. Ama biz UİD-DER’li işçiler, onu, önce temsilciliklerimizde, ev buluşmalarımızda izlediğimiz Beynelmilel filmiyle tanıdık ve sevdik. Sonra “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz!”...
- Mersin’de “1 Mayıs: Umut Örgütlü Mücadelede” adlı etkinliğimizin ardından biz emekçi kadınlar olarak 1 Mayıs’ta alanlarda haykıracağımız taleplerimizi dile getirdik. 1 Mayıs coşkumuzla tüm emekçi kadınları 1 Mayıs’ta birlik olmaya, dayanışmaya...
- Hizmet-İş Sendikasında örgütlü Ankara Altındağ Belediyesi işçilerinin 21 Nisanda başlayan grevi devam ediyor. İstanbul Şişli Belediyesi işçileri alacakları ödenmediği için 24 Nisanda belediye önünde eylem yaptı. 31 Mart yerel seçimleri sonrası İzmir...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs, 1886’dan günümüze inatçı bir gelenek olarak yaşamaya devam ediyor. Türkiye’de 1 Mayıs’ın sembolü haline gelen 1 Mayıs Marşı, “Günlerin bugün getirdiği baskı zulüm ve kandır...
- UİD-DER, “Umut Örgütlü Mücadelede” şiarıyla işçi sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs hazırlıklarını sürdürüyor. UİD-DER temsilciliklerinde düzenlenen “1 Mayıs: Umut Örgütlü Mücadelede” etkinliklerinde, dünya işçilerinin...
- Bizler Gebze’de yaşayan genç işçiler ve öğrencileriz. İşçi sınıfının mücadele örgütü UİD-DER ile 1 Mayıs alanında sınıfımızın saflarında yerimizi alacağız. Çoktandır başlattığımız çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. İşçi sınıfına yönelik...
- Dev-Sağlık İş Sendikası üyesi sağlık çalışanları ve Petrol-İş Sendikası üyesi petrokimya işçileri düşük ücret dayatmasına karşı mücadelelerini sürdürüyor.
- Lüks arabalara, gökdelenlere, plazalara, internette gördüğü şatafatlı yaşamlara bakıp “insanlar bu kadar çok parayı nereden buluyorlar?” diye soranımız olmuştur. Öyle ya, gece gündüz çalışarak çok para kazanılmadığını, değil lüks bir hayat sürmek en...
- “Bu devirde babana bile güvenmeyeceksin.” Bu sözü iş arkadaşlarımızdan, akrabalarımızdan, çevremizden sıkça duyuyoruz. Hâlbuki günlük hayatımızdaki birçok uğraşımız güven ilişkisine dayanıyor. Mesela hastanedeki doktordan bindiğimiz otobüsün...