Buradasınız
İşçinin Alınteri Üzerinde Yükselen Sermaye Kralı

Patronların kâr düzeninde krizler her patlak verdiğinde faturası işçilere çıkartılıyor. İçinden geçmekte olduğumuz ekonomik krizde de, patronlar zararlarını biz işçilere fatura ediyorlar. Bugüne kadar haklarımız kırpıldı, ücretsiz izinlere gönderildik, birçok işyerinde ücretlerimiz düşürüldü, sendikal örgütlülüğümüz dağıtıldı… Bütün kapitalist ülkelerde işçi sınıfına karşı topyekûn saldırıya girişildi. Sermaye düzeni ilk gelişmeye başladığı zamandan bu yana bu uygulamalarını devam ettiriyor. Upton Sinclair’in yazdığı Sanayi Kralı adlı roman, otomobili icat eden Henry Ford’un bir büyük patron olarak sivrilmesinin hikâyesini anlatırken, sermaye düzenin yol açtığı her krizde işçilerin nasıl mağdur edildiklerini, milliyetçiliğin nasıl kışkırtıldığını, sendikal örgütlülüğün önüne nasıl engeller konulduğunu gözler önüne sermektedir.
Yazar, Henry Ford’u ilk arabasını ürettiği tarihten itibaren anlatmaya başlar. 1900’lü yılların başına doğru Amerika kıtasında hayatın büyük ölçüde değişmesine yol açacak bir icat yapıldı. Bir sanayi şehri olan Detroit kentinde bir süre sonra beygirsiz hareket edebilen ve petrolle çalışan arabalar görülmeye başlandı. Bu icadın sahibi Henry Ford’tu. Ford, icadını ilk denediği sıralarda etrafını çocuklar sarar, onun peşinde koştururlardı. Bu çocuklardan biri olan Abner Shutt, Ford’un bozulan arabasını hangarına itmesine yardımcı olmuştur. Daha sonra bir yetişkin haline geldiğinde Ford’un fabrikasına girip çalışmaya başlayacaktır.
Otomobil sanayii her geçen yıl hızla büyüdükçe çok sayıda ve ucuz otomobil üretilir ve birçok işçi de büyük bir hevesle otomobil sahibi olmaya başlar. Abner de araba sahibi olur ve taksitle bir ev alır kendine. Patlak verecek olan krize kadar Amerikan halkının başına tüketim çılgınlığı musallat olmuştur.
Ford’un makinesinin bir dişlisi haline gelen Abner Shutt, patronu sayesinde karnının doyduğunu düşünmekte, Ford’un büyük servetini kendilerinin sırtından kazandığını düşünen işçileriyse bozguncu ve kıskanç olarak görmektedir. Henry Ford yaygınlaşan fabrikaları ve satış acenteleriyle hızla sermayesine sermaye katarken, işçi Abner Shutt büyük bir özveriyle Ford’un fabrikalarında çalışır. Ama kriz gelip çatınca da bir zamanların “Ford amcası” gözünün yaşına bakmadan binlerce işçiyle birlikte onu da kapının önüne koyar. 1929’daki büyük kriz patlak verdiğinde Detroit kentinin sokakları işsizlerle dolar. Büyük umutlarla ev ve araba sahibi olan işçilerin birçoğu ev ve arabalarını kaybederler.
Bugün çalıştığımız fabrikalarda uygulanan bant sistemini ilk defa Ford o zaman hayata geçirir. Fabrikada üretim, gün boyu devam eden “tut-it-çevir-gevşet”le devam etmektedir. Amaç işçiden azami verim almaktır. Montaj süresi 20 dakikadan 3 dakikaya düşer. Kâr muazzam ölçüde artar. İşçilerin ağır koşullara dayanıp dayanmaması Ford’un umurunda değildir. Çünkü bu işi yapmaya hazır milyonlarca işsiz dışarıda beklemektedir.
Ford dünya ölçeğinde bir tekel patronu haline gelirken, işçi Abner de 4 çocuklu bir baba olmuştur. Çocuklarından en küçük olanı üniversite eğitiminden sonra avukat olarak işe başlamaktansa Ford fabrikasına girip işçileri örgütlemeyi tercih eder. Kaçakçılık işleriyle uğraşan diğer oğluysa, Ford’un silahlı gangster çetesinde kendine yer edinir. Ford, işçilerinin sendikalaşmasının önüne geçmek için oldukça sert tedbirler alır. Hakkını arayan işçilere karşı bu çete, gaz, cop ve ateşli silahlarla saldırmaktadır.
Romanda yüz yıl öncesine ait olaylar, işçi sınıfının örgütlülüğüne karşı girişilen saldırılar, bugün yaşadıklarımıza büyük ölçüde benzemektedir. Patronlar kapitalist sistem hakkında pembe tablolar çiziyorlar, işçileri tüketime çekip borçlandırıyorlar, sonra da işten atıyorlar. Romanda da gördüğümüz gibi, her seferinde krizin faturasını biz işçilerin sırtına yıkıyorlar. Kapitalizmin krizleri hiç bitmiyor ve bitmeyecek de. “Krizler bitecek, herkes refaha ve mutluluğa ulaşacak” yalanlarına kanmamak gerekiyor. İşçilerin yaşam koşullarının düzelebilmesinin tek bir koşulu vardır: Örgütlenmek, mücadele etmek ve kapitalizm belâsından kurtulmak!
Akkardan İşçilerinden Selamlar!
Sendikasız İşçi Çalıştırmaya Son!
- İşçi Sınıfının ve Ezilenlerin Gerçek Sanatçıları Mücadelemizde Yaşıyor
- Büyük İnsanlığın Safında Bir Kalem: Sabahattin Ali
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Jack London: İşçi Sınıfının Kalbinden Bir Yazar
- Sömürü Düzenine Paydos Örgütlü İşçilerle Gelecek
- Karıncalar ve Filin Hikâyesi
- Uyandıran Masalcı Samed Behrengi’nin Ekini
- “Mübadele Öyküleri” İzmir’den Anlatıyor…
- Ana Romanı ve Bugüne Yansıyanlar
- Gözbağı ve İşçi Hüseyin’in Dönüşümü
- Erzurumlu Emrah’ın Hikâyesi, Bizim Hikâyemiz
- Savaşın Gerçek Yüzünü Anlatan İki Kitap
- Sarı Mehmet Olmak!
- Fakir Baykurt, “Gece Vardiyası” ve Göçmenler
- Şikago Mezbahaları ve Kapitalizm
- Cefakâr Galip Ustalar ve İnsanlığın Özgürlük Bahçesi
- “Ölümün Ağzı”
- Gücümüz Birliğimizden Gelir!
- Büyük Biraderler İş Başında!
- Rıfat Ilgaz: Ses Ol, Işık Ol, Yumruk Ol!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
Son Eklenenler
- İzmir Kemalpaşa’da grevde olan Petrol-İş üyesi Temel Conta işçileri, patronun grev kırıcılığını tespit ettirmek için açtıkları davanın duruşması öncesi Bayraklı Adliyesi Ek Binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdiler. İstanbul Şişli Belediyesi...
- İnsanların kardeşçe yaşayacağı bir dünya özleyen, böyle bir dünyayı kurabilecek tek güç olan örgütlü işçi sınıfının mücadelesine inanan, o mücadelede yer alan nice şair, yazar, sanatçı var. Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal bu sanatçılardan ikisidir....
- Tuzla’da bulunan Reckitt Benckiser’de Petrol-İş Sendikasında örgütlü işçiler 27 Mayısta greve çıktılar. Bizler de UİD-DER’li işçiler olarak grevci işçileri mücadelelerinde yalnız bırakmıyoruz. Grevlerinin 17. gününde işçi kardeşlerimizi tekrar...
- İsrail devleti Ekim 2023’ten bu yana Filistin halkına yönelik bir soykırım gerçekleştiriyor. Egemenler kimi zaman bu katliamı sözde kınadıklarını belirtseler de İsrail’le her türlü ekonomik ve politik ilişkiyi sürdürmeye devam ediyorlar. Egemenlerin...
- ABD Başkanı Trump, göçmen karşıtı politikalarını sürdüyor. Göçmenleri hedef alarak açık bir savaş ilan eden Trump’ın ABD’sinde, göçmen işçi ve öğrencilerin vizeleri iptal ediliyor, göçmen işçiler tutuklanıyor ve sınır dışı ediliyorlar. ABD’li...
- 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi bundan tam 55 yıl önce bu topraklardaki işçi sınıfının tarihine altın harflerle yazıldı. O tarihten bu yana örgütlü işçi sınıfı bu iki günü anarak yaşattı ve yaşatmaya devam ediyor. 15-16 Haziran, örgütlü işçi...
- 12 Haziran, Birleşmiş Milletler tarafından 2002 yılında Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü ilan edildi. Ne yazık ki o zamandan bu zamana çocuk işçiliğin azalması bir yana, 1800’lü yıllara benzer koşullar yaratıldı. Patronlar için tatlı kârlar...
- KESK Ankara Şubeler Platformu ve emekten yana siyasi partiler 11 Haziranda, ABD Büyükelçiliği önünde siyonist İsrail devletinin Filistin halkına uyguladığı soykırımı, Türkiye limanlarından İsrail’e askeri malzeme taşınmasını, Gazze’ye insani malzeme...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, 29 Mayısta greve çıkmıştı. DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası üyesi işçiler, Türk-İş’e bağlı Belediye-İş sendikası üyeleriyle aynı işi...
- Yaşamın hangi alanına bakarsak bakalım, her başarının ancak büyük emekler vererek, sabırla çalışarak elde edildiğini görürüz. Henüz ilk denemede iyi sonuçlar elde etmek, hedefe ulaşmak mümkün değildir. Özellikle toplumsal alanda hiçbir değişim bir...
- Kültür Radyo Televizyon (KRT) çalışanları, düşük ücret dayatması, aylardır maaşlarının, yemek haklarının ödenmemesi, ağır çalışma koşulları, artan iş yükü ve baskıya karşı iş bırakma eylemlerini sürdürüyor. 4 Hazirandan bu yana iş görmekten kaçınma...
- İngiltere hükümeti işçi haklarına yönelik saldırılarını arttırdı. 7 Haziranda başkent Londra’da bir araya gelen işçiler, öğrenciler, sendikalar ve kampanya grupları, hükümetin kemer sıkma ve savaş politikalarını protesto etti. “Savaşa Değil Emekçiye...
- Bir sabah uyandığımızda tekerleğin icadı sonrası hayatımıza giren tüm icatlar ortadan kalkmış, unutulmuş olsa ne olurdu? Şöyle bir düşünelim; tekerlek icat edilmeseydi çark olmazdı, çark olmasaydı değirmen olmazdı. Ne üretim ne ulaşım gelişirdi....