Buradasınız
Kapitalizm Bir İsraf Düzenidir

Her şeyin kâr amacıyla üretildiği, alınıp satıldığı kapitalist düzen tam da bu nedenle bir israf düzenidir aynı zamanda. Emeğimizi, zamanımızı, doğayı, ürettiklerimizi heba eder bu düzen. Üretimin amacı toplumun ihtiyaçlarını karşılamak değil de kâr etmek olduğundan, üretilen nesnelerin satıldıktan sonra kullanılıp kullanılmadığının, ne kadarının çöpe atıldığının hiçbir önemi yoktur. Önemli olan daha fazla, daha fazla satın alınması ve sermaye sahibine kâr sağlamasıdır. Kâr getirdiği müddetçe üretilmeye devam eder, kâr getirmiyorsa üretilmez. Bu gerçeği yaşamımızın her alanında görürüz. Görürüz görmesine ama gündelik yaşamın sıkıntılarıyla boğuşurken, başka bir alternatifin mümkün olamayacağını düşünürüz. Sanki hep böyleydi ve hep böyle olmak zorundadır.
Bu israf düzeni hem zamanımızı, hem de ürettiklerimizi nasıl çarçur ediyor, emekçi kadınların yaşamını nasıl çileli hale getiriyor bir bakalım. Emekçi kadınların bir günü sadece işyerinde çalışmakla geçmiyor, mesai evde de devam ediyor. Yemek yapılması, bulaşıkların yıkanması, çocukların bakımı, çamaşır, temizlik derken kendimize ayırabileceğimiz zamanımız kalmıyor. Çoğu zaman da çocuklarımıza bakacak kimse olmadığı için çalışamıyoruz. Böylesi bir yaşam bizi fena halde tüketiyor. Bir de işin maddi boyutu var elbette. Her evde tencere kaynamak zorunda! Gelirimizin büyük bir kısmı mutfak masrafına ayrılıyor. Buna rağmen yeterince dengeli ve sağlıklı beslenemiyoruz. Kısacası ev işlerinin ve çocuk bakımının her evde ayrı ayrı yapılması, kadının sırtına yıkılması kendimize ayırabileceğimiz zamanı çaldığı gibi, maddi olarak ciddi bir yük oluşturuyor. Bedenen de yorucu ve yıpratıcı oluyor. Üstelik çoğu kez çalışmamızı, hayata karışmamızı, yeteneklerimiz ve ilgi alanlarımız temelinde gelişmemizi engelliyor.
Hepimiz olanaklarımız ölçüsünde zaman zaman dışarıda yemek yiyoruz. Lezzetli ve kaliteli yemeklerin olduğu bir restoranda yemek yedikten sonra eve gittiğimizde yemek pişirme derdinin olmaması, tezgâhta biriken bulaşık görmemek ne kadar keyifli oluyor değil mi? Aynı şeyi ev işleri, çamaşır ya da çocuk bakımı için düşünelim. Evimizi temiz ve derli toplu tutmak için harcadığımız zaman bize kalsa ya da çocuklarımızı bırakabileceğimiz güvenilir, fiziksel ve zihinsel gelişimlerine yardımcı olacak nitelikli kreşler olsa ne kadar rahat olurduk, değil mi? Çocuklarımızın bakımının yapıldığı, yeteneklerinin geliştirildiği, oyunlar oynadıkları kreşlerin, eğitim alanlarının ve parkların iç içe olduğu bir kompleks düşünelim. O zaman hem çalışabilir hem de işten kalan zamanı kendimize, kendi gelişimimize ayırabilir, mutlu olurduk.
Belki bazılarımız “bunlar kulağa iyi hoş geliyor da mümkün değil ki” diyecektir. Evet, her şeyin kâr amaçlı üretildiği bir düzende böyle bir şey ancak para karşılığında olur. Nitekim patronlar bu işleri biz emekçilere ücret karşılığında yaptırıyorlar. Sermaye sahipleri için evlerinin temizliği, çocuklarının eğitim ve bakımı, akşama ne yemek yapılacağı, bunca işin altından nasıl kalkılacağı hiç sorun değil. Bizim için imkânsız görünen şey onlar için sonuna kadar mümkündür.
Oysa bundan 100 yıl önce, birleşen işçilerin sermaye sahiplerinin iktidarını devirdiği ve kendi iktidarlarını kurduğu Rusya’da, bütün bunlar tüm işçi ve emekçiler için mümkün hale gelmişti. Ev işleri, çocuk bakımı toplum tarafından üstlenilmiş, bu hizmetler ücretsiz olarak sağlanmıştı. Kentlerde ortak yemekhaneler, ortak çamaşırhaneler, kreşler kurulmuş, ev işlerinin aynı mantıkla yapılması sağlanmıştı. Bir işte çalışarak topluma katkıda bulunan bütün emekçiler bu toplumsal hizmetlerden yararlanıyorlardı. Üstelik bu yöntem sadece zaman ve emek gücü tasarrufunu değil gıda ve enerji gibi temel ihtiyaçların tasarrufunu da sağlamıştı. Kaynakların, doğanın hoyratça yağmalanmasının da önüne geçiliyordu. İnsanlar kendi evlerinin dışına çıkabiliyor, kültür kurumlarında bir araya gelmenin, topluma karışmanın hazzını yaşıyordu. Düşünebiliyor musunuz, bugünle kıyaslandığında teknolojinin çok geri olduğu bir ülkede, yüz yıl önce yapılmıştı bunlar!
Bugün teknoloji azımsanmayacak kadar ilerlemiş durumda. Ev işlerinin ve çocuk bakımının sadece kadının görevi olmaktan çıkarılıp toplumsallaştırılması için bütün maddi imkânlar mevcut. Bunun yapılabilmesinin önündeki tek engel her şeyi kâr amacıyla üreten, toplumu buna göre şekillendiren, zihinlerimizi kendi çizdiği sınırlara ve kalıplara hapseden kapitalist sömürü düzenidir.
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Nefes Almak İçin…
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: 8 Mart Yol Gösteriyor, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Emekçi Kadın, Yaşam, Mücadele, Dönüşüm
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- UİD-DER Kadın Komitesi: Sorunlar, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Güvencesiz ve Esnek Çalışma Modellerine Bir Yenisi Eklendi: “Komşu Annelik”
- Bu Televizyonlar Neleri Gösterir, Neleri Göstermez?
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Zeytin Ağacına Bile Düşmanlar!
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- İşçi Dayanışması 207. Sayı Çıktı!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar zeytinlikleri yok edecek yeni bir torba yasayı Meclise sundu ve Temmuz sonuna kadar yürürlüğe sokmaya hazırlanıyor.
- İşçiler, emekçiler, emekliler, gençler, yani toplumun ezici çoğunluğu için geçinmek, yaşamını sürdürmek giderek daha da zorlaşıyor. Öte yandan işçi ve emekçiler “bunlar daha iyi günlerimiz” diyerek bu zorlukların aşılabileceğine dair bir umut...
- Zeytinliklerin, ormanların, tarım arazilerinin sermayeye peşkeş çekilmesinin önünü açacak olan ve kamuoyunda “süper talan yasası” olarak adlandırılan “Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, Meclis Genel...
- İşçiler, emekçiler, emekliler, gençler, yani toplumun ezici çoğunluğu için geçinmek, yaşamını sürdürmek giderek daha da zorlaşıyor. Öte yandan işçi ve emekçiler “bunlar daha iyi günlerimiz” diyerek bu zorlukların aşılabileceğine dair bir umut...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB) şirketleri İZDOĞA, İZBETON, İZULAŞ ve 185 İZSU çağrı merkezinde işten atılan 368 Belediye-İş Sendikası üyesi işçi, işlerine geri alınma talebiyle mücadele ediyor. İşten atılan işçiler arasında 1,5 senelik genç...
- İranlı sınıf kardeşlerimiz, Sizlere Türkiye’den yazıyoruz. Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD-DER) üyesi işçiler olarak sizleri en içten duygularımızla selamlıyoruz. On yıllardır Filistin halkına yönelik zulmünü sürdüren İsrail, bugün ABD’...
- 11 Temmuzda Brezilya’nın birçok kentinde on binler, emek karşıtı politikaları ve saldırgan uygulamalarıyla tanınan eski başkan Bolsonaro’nun yargılanma sürecine müdahale ettiği gerekçesiyle Trump’ı protesto etti. Kenya’da geçtiğimiz yıl vergi...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 14 Temmuzda Ankara’da bulunan Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısında 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi taleplerini ve mücadele programını açıkladı. Basın...
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...