Buradasınız
Sizin Sırça Köşkünüz Yok mu?

Bir zamanlar boş gezmeyi iş yapmaktan çok seven üç arkadaş varmış. Bugünden yarına geçinmek, gittikleri yerlerin birinden yüz bulsalar beşinden kovulmak canlarına tak demiş. Alın teriyle kazanıp gönül rahatlığıyla yemeyi de gözleri kesmemiş. Bir gün içlerinden birinin aklına yaman bir fikir gelmiş. Arkadaşlarını peşine takmış, bir memlekete doğru yola çıkmışlar. Elebaşı, arkadaşlarına şehre varınca nasıl davranacaklarını anlatmış. Üç kafadar şehre varmışlar. Bu şehirde herkes çalışır, elinden geleni yaparmış. Herkes eşit ve kardeşçe yaşar, kimse açgözlülük etmezmiş. İnsanlar kavgasız dövüşsüz, efendisiz uşaksız yaşar giderlermiş. Sorunlarını aralarından seçtikleri olgun, güngörmüş kişiler çözermiş. Gündelik işleri, hizmetleri görmek için seçilenler zorbalık etmezlermiş. Bu güzel memleketin insanları mutlu bir yaşam sürerlermiş.
Ama üç kafadarın şehre gelmesiyle bu mutlu yaşantı sona ermiş. Üç kafadar şehre gelir gelmez başlamışlar sokaklarda, pazarlarda dolaşıp insanlara “sırça köşk nerededir?” diye sormaya. Kimse sırça köşkün ne olduğunu bilememiş. “Allah Allah burası ne acayip memleket” demiş üç arkadaş ve çok şaşırmış gibi yapmışlar. Niye şaşırdıklarını soranlara “yahu sizin memleketin sırça köşkü yok mu?” diye sormuşlar. “Aman yarabbi daha sırça köşkün ne olduğunu bilmiyorlar, durulur mu böyle memlekette” diye diye şehrin halkını iyice meraka düşürmüşler. Olay öyle büyümüş ki halk toplanmış. “Anlatın bakalım sırça köşk neymiş, çok lüzumlu bir şeyse biz de yaparız” demişler kafadarlara. Üç arkadaş sırça köşkün ne olduğunu ahaliye ballandıra ballandıra anlatmış. Ahali kendi arasında anlaşıp sırça köşk yapmaya karar vermiş. Üç kafadarın elebaşı “öyle kolay değil sırça köşk yapmak, masraf ister, malzeme ister, işçi ister” demiş. Başka memleketlerden aşağı kalmak istemeyen şehir halkı bunların hepsine tamam demiş. Hesaplar, planlar, işbölümü yapılmış. Sırça köşkün inşaatı başlamış.
İlk kat tamam olunca üç kafadar içine yerleşmişler. Halka “şanınıza layık bir köşk olması lazım, şimdi burayı muhafaza etmek ve büyütmek için işçileri, yiyeceği, malzemeleri arttırın, daha çok çalışın, biz her işinize bakacağız” demişler. Sırça köşkümüz oldu diye sevinen halk daha çok çalışmış. Bir kat daha çıkılınca üç ahbap oraya yerleşmişler, hizmetlerine daha çok adam almışlar. Hem kendileri hem de hizmetlerine bakanlar için halktan daha çok fedakârlık istemişler. Sırça köşk yükseldikçe kafadarlar daha üst katlara çıkmış, köşkün işleri de işleri görenler de artmış. O boğazları doyurmak için çalışan halk tükenmiş. Vergilerin yükünü çekemez olmuş. Tepki gösterenlere, onca şatafata, onca odaya, onca aylağa ne gerek var diye soranlara türlü gerekçeler anlatılmış. Kafadarlar “sayemizde sırça köşkünüz oldu” demişler. İnsanları ikna edip geri göndermişler. Ama halkta da artık sırça köşktekileri doyuracak takat kalmamış. O zaman sırça köşkün adamları gelip herkesin yiyeceğini, giyeceğini zorla almışlar. Ayak direyenleri götürüp sırça köşkün zindan gibi bodrumuna atmışlar. Halk arasında sırça köşkün çok güçlü ve yıkılmaz olduğu, direnmenin nafile olduğu düşüncesini yaymışlar.
Halk açlıktan kırılırmış ama sırça köşkün gözü doymazmış. Son koyunları da alınınca halkın elinde bir şey kalmamış ve insanlar çok öfkelenmiş. Öfkeyi yatıştırmak isteyen elebaşı çıkmış sırça köşkün balkonuna halka seslenmiş. Halkın çok fedakârlık ettiğini ama diğer kentlerin hayran olduğu bir sırça köşke sahip olduklarını söyleyerek insanları avutmaya çalışmış. “Koyunların kelleleri size dağıtılacak” demiş. Kelleler dağıtılmış ama hiçbirinde beyin de dil de göz de yokmuş. Bunun nedenini soranlar çıkmış. Sırça köşkün sultanı haline gelen elebaşı, “beyin, dil, göz size lazım değil, ne bilirsiniz pişirmesini” demiş. Kalabalık içinden öfkelenen bir babayiğit “bize de böyle kafa lazım değil” diyerek kelleyi sırça köşke fırlatmış. Sırça köşkün camları şangırtılar içinde yere inmiş. Kalabalık bundan cesaret almış, kelleleri öfkeyle fırlatıp sırça köşkü tuzla buz etmiş. Üç kafadarı şehrin dışına kadar kovalayıp onlardan kurtulmuş. Şehrin halkı aldatılmanın acısını hiç unutmamış. Bir daha kimsenin tepelerine bir sırça köşk kurmasına izin vermemiş. İhtiyarlar gençlere “sakın sırça köşk kurmayın, kurulursa da yıkılmaz sanmayın” diye öğütler vermiş. Şehrin halkı eski mutlu yaşantısına geri dönmüş.
Sabahattin Ali, bu güzel masalı çocukları uyutmak için değil insanlar ders çıkarsın diye anlatmış. Sırça köşklerde yaşayıp bize sefaleti reva görenler, “sizin itibarınız için hiçbir masraftan kaçınmıyoruz” diyenler bir düzen kurmuşlar. Ama o düzen yıkılmaz bir düzen değil. Yeter ki sırça köşkleri inşa edenler yani işçiler birlik olsunlar ve beyinlerini, dillerini, gözlerini susturup kör etmek isteyenlere karşı mücadele etsinler.
Amenna
“Suçumuz Taşeron Olmak mı?”
- Karıncalar ve Filin Hikâyesi
- Uyandıran Masalcı Samed Behrengi’nin Ekini
- “Mübadele Öyküleri” İzmir’den Anlatıyor…
- Ana Romanı ve Bugüne Yansıyanlar
- Gözbağı ve İşçi Hüseyin’in Dönüşümü
- Erzurumlu Emrah’ın Hikâyesi, Bizim Hikâyemiz
- Savaşın Gerçek Yüzünü Anlatan İki Kitap
- Sarı Mehmet Olmak!
- Fakir Baykurt, “Gece Vardiyası” ve Göçmenler
- Şikago Mezbahaları ve Kapitalizm
- Cefakâr Galip Ustalar ve İnsanlığın Özgürlük Bahçesi
- “Ölümün Ağzı”
- Gücümüz Birliğimizden Gelir!
- Büyük Biraderler İş Başında!
- Rıfat Ilgaz: Ses Ol, Işık Ol, Yumruk Ol!
- Genç İşçi Xu Linzi
- İşçi Sınıfının Tarihe Tanıklık Eden Ozanları
- Bal Arıları, Bülbül ve Açgözlü Dev
- Yaşamı Geliştirenler: Haliç’in Direnen İşçileri
- Geçmişi Unutmak Derin Yaralar Açar…
- Diderot Etkisi ve Kapitalizmin Fikirler Atölyesi
- Ekonomik Yıkımın Bedelinin Emekçilere Ödetilmesine Birlikte Karşı Duralım!
- İşçi Dayanışması 188. Sayı Çıktı!
- Annelik Kursağımızda Kalmasın, Bu Düzeni Değiştirelim!
- Kedersiz, Güvenle, Usulcacık Girebilmek İhtiyarlığa…
- Sabırlı Olalım Ama Ne İçin ve Nasıl?
- Gerçek Barış ve Özgürlük İçin Kapitalizme Karşı Mücadelemizi Büyütelim!
- Filistin Halkıyla Dayanışma Büyüyor: Emperyalist Savaşa Hayır!
- İşçi Dayanışması 187. Sayı Çıktı!
- En Uzun Yolculuklar Bile Tek Bir Adımla Başlar
- Hayat Pahalılığı ve Çalınan Ömrümüz
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Biz Ameleyiz…
- Hak Aramak Suç Oldu
- “Hakkınızı Yasal Yollarla Arayın!”
- Emekçi Kadınlar: Yan Yana Gelmeliyiz!
- Sömürü Düzenine Karşı Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 186. Sayı Çıktı!
- 12 Eylül’den Önce 12 Eylül’den Sonra
- “Yaşam Adil Olmadan Ölüm Adil Olur mu?”
Son Eklenenler
- Urfa Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Özak Tekstil’de, Öz İplik-İş Sendikasından istifa edip BİRTEK-SEN’e üye olan işçiler sendikadan istifaya zorlanmış, baskılara boyun eğmeyerek 27 Kasımda direnişe geçmişlerdi. Patronun ve Valinin talimatları...
- Kapitalizmde toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan işçi sınıfı, dünyadaki üretimin çok büyük bir kısmını gerçekleştiriyor ancak birlik ve dayanışması solmuşsa, örgütlülüğü zayıflamışsa çalışma ve yaşam koşulları üzerinde söz hakkı bulamıyor....
- İsrail’in Filistin’e yönelik saldırısı üzerine sendikamız, Filistin halkının yanında ve İsrail zulmünün karşısında olduğunu göstermek için bazı eylemler gerçekleştirdi. Bu eylemlerden biri de fabrikada yakamıza Filistin bayraklı kokart takmaktı....
- Neredeyse her aile, çocuklarının güzel işlerde çalışmasını, geleceklerinin güzel olmasını ister. İşçiler ücretlerin aksatılmadan, düzenli ödendiği, ikramiyesi ve sosyal hakları olan işyerlerine girmek isterler. Fakat maalesef ki günümüzde öyle...
- DİSK Emekli-Sen, Tüm Emekliler Sendikası ve Emekliler Dayanışma Sendikasının çağrısıyla 10 Aralıkta, Ankara’da “Büyük Emekli Mitingi” gerçekleştirildi. Anıt Park’ta yapılan mitinge emekli sendikalarının çeşitli illerdeki şube ve temsilciliklerinden...
- Emekliliğe hak kazanma sürecinde staj ve çıraklık süreleri dikkate alınmayan, işe giriş tarihleri ileriye atılan ve EYT kapsamına giren binlerce emekçi Kartal Meydanı’nda düzenlenen mitingde bir araya geldi. Türkiye’nin pek çok ilinden emeklilik...
- İngiltere’de emekçilerin Filistin halkıyla dayanışma eylemleri ve emperyalist savaş karşıtı kitlesel gösteriler devam ediyor. İşçiler, emekçiler, lise ve üniversite öğrencileri, sendikalar ve sosyalist örgütler Filistin halkıyla dayanışmayı...
- Almanya ve Belçika’da demiryolu işçileri, ABD’de hemşireler, düşük ücretlere, eksik istihdama, ağır çalışma koşullarına, uzun iş saatlerine, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmamasına, güvencesiz çalışmaya, baskılara karşı grev ve...
- DİSK, 8 Aralıkta, Ankara Genel-İş Sendikası salonunda gerçekleştirdiği basın toplantısıyla “gelirde adalet, vergide adalet ve insanca yaşanacak bir ücret” talebiyle yürüttüğü mücadele programını ve taleplerini duyurdu. DİSK Genel Başkanı Arzu...
- Metal işkolunda yetkili işçi sendikaları ile patron örgütü MESS arasında 2023-2025 yıllarını kapsayan Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamadı ve 22 Kasımda yapılan beşinci toplantıda arabulucu süreci başladı. Sendikamız Birleşik...
- Siyasi iktidarın sözcüleri, işçi sınıfını yalan bombardımanına tutmuş durumda. Diğer taraftan çalışma ve yaşam koşulları alabildiğine ağırlaşıyor. Hâl böyle olunca da artık içiler için huzur ve mutluluk hayal oluyor, günün büyük bölümü üç kuruşa...
- Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey üyelerinin görevden alınması üzerine hekimler ve sağlık çalışanları 7 Aralıkta İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi ana girişinde bir araya gelerek basın açıklaması gerçekleştirdi. “Biz TTB’yiz, Görevimizin...
- Direnişin 10. günü olan 6 Aralıkta, yönetimin sabah vardiyası için içeri işçi almasına itiraz eden direnişçi işçilere jandarma müdahale etti. Coplarla darp edilen ve üzerlerine biber gazı sıkılan 21 işçi, BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen,...